7 Ekim 2009 Çarşamba

cümle ve cümle türleri

CÜMLE VE CÜMLE TÜRLERİ
Cümle, bir düşünceyi, bir duyguyu, bir oluş ve kılışı tam olarak bir yargı halinde
anlatan sözcük veya sözcük dizisidir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi cümlenin
başlıca işlevi yargı bildirmektir. Kimi zaman tek bir sözcük, bir yargı bildirmesiyle
cümle değeri kazanabilir ancak birçok sözcükten de oluşsa yargı bildirmeyen bir
sözcük grubu cümle olarak değerlendirilemez. Sözgelimi, “Çoksesli müziğin insan
yaşamındaki yeri” sözcük grubu birden fazla sözcükten oluştuğu halde yargı
bildirmediği için bir cümle değildir. Oysa “Yazıyorum” sözcüğü, belli bir eylemi yargı
halinde belirttiği için tek başına bir cümledir. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz : Cümle
dışında hiçbir dil birimi yargı bildirmez.
Türkçede çekimlenmiş bir eylem ya da ekeylem almış ad soyundan bir sözcük cümle
kuruluşu için yeterlidir.
Cümle temel anlatım birimi olduğu için anlatımdaki başarı; cümlenin kuruluş, anlam
ve yapı bakımından doğruluğuna bağlıdır.
CÜMLENİN ÖĞELERİ
a) YÜKLEM : Cümlede hareketi, olayı, işi, yargıyı bildiren; eylem çekimine girmiş
sözcüğün cümle bilgisindeki adıdır. Cümlenin bütün öğelerini kendine bağlayan temel
öğe durumundaki yüklem, eylem ya da ad soylu bir sözcük olabilir. Cümlenin diğer
öğelerini bulmak için soracağımız tüm soruların adresi yüklemdir.
Türkçede sözcük türlerinin tümü, tamlamalar, ekler, cümleler yüklem olabilirler :
ÖR. Batıya döner ayçiçeği / gün hızlanmıştır bile ( Eylem)
Aşktırher derdin ilacı. ( Ad )
Geceleri apansız uyanmalarımın nedenisensin. ( Adıl / Zamir )
Güzeldi, yeşildi gözleri ( Sıfat )
Türk Dili sınavı dündü. ( Zarf / Belirteç )
Killi toprak et gibidir.( Edat grubu )
Sıkça kullandığımız bağlaçlardan bir de “ve”dir. ( Bağlaç )
“Ah”tıher sözünün başı. ( Ünlem )
Parmaklarımdaki tütün kokusuydu. ( Ad tamlaması )
Geçip giden acı günlermiş. ( Sıfat tamlaması )
Yaptıklarından sonra gözden düşmüştü. ( Deyim )
BÖLÜM 4
33
En çok söylediği söz “ Geç bunları” idi. ( Cümle )
Eylemden ad yapma eklerinden biri de “-me”dir. ( Ek )
Kullanılışlarına göre kimi yüklem türleri :
I. Tekrarlanmış ( yinelenmiş) yüklem : Söze, anlatıma güç katmak amacıyla
yüklem olan sözcüğün tekrarlanmasıdır. Bu tip yüklemlerin arasına virgül konur :
ÖR. Senin yanındayken zaman eriyor, eriyordu.
Burda çiçekler açmıyor, / Kuşlar süzülüp uçmuyor / Yıldızlar ışık saçmıyor /
Geçmiyor günler geçmiyor.
II. Pekiştirilmiş yüklem : Anlatıma canlılık kazandırmak, anlatımı güçlendirmek için
kalıplaşmış ya da kalıplaşmaya yaklaşmış sözcükler yüklem olurlar. Pekiştirme;
bağlaçlarla, soru ekiyle, “-dir” ekiyle, aynı eylemin farklı bir kipiyle yapılabilir:
ÖR. Meraklı, sorar da sorar artık.
Dediğini yapar mı yapar.
Önemli olan insana saygıdır saygı.
Birazdan kıyamet koptu kopacak.
III. Ortak yüklem : Anlatımı gereksiz kullanımlardan kurtarmak amacıyla birden çok
öğe için ortak kullanılan yüklemdir
ÖR. Öğrendiklerini anlatmaktan, inandıklarını tartışmaktan, sahip olduklarını
paylaşmaktan mutlu olurdu.
ÖRNEK CÜMLELER
Kaybolmuş bütün bir dünya, küçücük bir insanın omuzlarına yüklenmişti.
Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle.
Su insanı boğar, ateş yakarmış.
Sarmış beni Mecnun diye zincir gibi dağlar.
Abdi Ağa kızgındır bize.
İstanbul’daydı kocası.
Bir zamanlar, bu okulda öğrenciydim.
Babamın adı, Mustafa’dır.
O fiyatlar dündü.
TÜRK DİLİ - II Sever ve diğerleri
34
Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu.
Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu.
b)ÖZNE : Eylemin gösterdiği kılışla doğrudan ilgili olan kişi veya şeye verilen ad; bir
oluş ve kılışın gerçekleşmesini sağlayan kimse veya şeydir. Yükleme sorulan “ne,
kim” sorularına cevap veren öğedir.
Ad ya da adıl ( zamir ) niteliğindeki her sözcük özne olarak kullanılabilir.
I. Gerçek Özne : Cümlede belli bir sözcük veya sözcük grubu olarak görülen özneye
verilen addır:
ÖR. Bütün kervanlar, konak yerlerine ulaştı.
Elbisenizde leke var.
Göçmen kuşlar da çekip gittiler.
Genç adam, sığırcıklarla silme dolu kocaman ağaçlara tepeden hızla inen
çaylakları anımsadı birden.
Gülmek yakışıyordu ona.
Toplantıya kimler gelecek ?
İçlerinden üç kişi, yukarı çıktı.
Beni bu güzel havalar mahvetti.
İstanbul’dan gelmesi beklenen tren, beş dakika sonra birinci perona girecek.
Otomobil sektörü, en parlak dönemini yaşıyor.
Özne, kimi zaman yüklemdeki kişi ekinden anlaşılır :
Yeni tuttuğu hizmetçi kadına dedim ki : ( Ben )
Koşa koşa okula gitti. ( O )
Bu konuyu hemen kavradık. ( Biz )
Ormanın içine bir duvar çekiniz. ( Siz )
II. Sözde Özne : Edilgen eylemlerin özne görevini üstlenmiş nesnesidir. Geçişli
eylemlerin edilgenleştiği cümlelerde özne, sözde özne olur :
ÖR. Harmanlar kalkıyor, bağlar bozuluyor, yemişler taşınıyordu.
Çocuk, annesinin yanına gönderildi.
TÜRK DİLİ - II Sever ve diğerleri
35
Tencere mangaldan indirildi. Dört kaşık atıldı ortaya.
Köyün öğretmenevi onarıldı.
Taşlıkta kadın sesleri duyuldu.
III. Örtülü Özne : Edilgen eylemlerle kurulmuş cümlede tümleç olarak görünen
sözcüğün örttüğü gerçek öznedir :
ÖR. Duvar, belediye tarafından yıktırıldı.
Öneri, kurulca kabul edildi.
Kimsesiz çocuklar yardımseverlerce giydirildi.
Önemli merkezler savaş uçaklarınca bombalandı.
IV. Ortak Özne : Sıralı ya da bağlı cümlelerde yüklem olan sözcüklerin hepsiyle ilgili
öznedir :
ÖR. ( Biz ) Çapaya yürüdük, oradan tramvaya bindik ; Çarşıkapı’da indik.
Sevgi sabahleyin kalkar, kahvaltısını yapar, okula gelir.
Ahmet giyindi ve çıktı.
V. Pekiştirilmiş Özne : “Kendi” dönüşlülük adılı ( zamiri ) ile pekiştirilen öznedir :
Biz kendimiz razı olduk.
Her şeyden sen kendin sorumlusun.
VI. Yinelenmiş ( tekrarlanmış) Özne : Sözü güçlendirmek için öznenin aynen ya da
açıklayıcısı ile tekrarlanmasıdır :
ÖR. Sonra sıcaklar bastırdı, sıcaklar.
Gönül, deli gönül söz dinlemez.
VII. Açıklayıcıdan Özne : Bazı cümlelerde özne görevini üzerine alan açıklayıcı :
Atatürk, yeni Türkiye’nin kurucusu, daima saygı ile anılacaktır.
not : Geçişsiz eylemler edilgenleşince özneler düşer, yerini tutacak nesne
bulunmadığı için bu eylemlerin yüklem olduğu cümlelerde özne bulunmaz:
ÖR. Doğru söze kızılmaz.
Burada birkaç gün oturuldu.
Şu yoldan kasabaya gidilir.
TÜRK DİLİ - II Sever ve diğerleri
36
ÖZNE - YÜKLEM UYGUNLUĞU
1. Cümlede özne tekilse yüklem de tekil olur.
ÖR. Ben birazdan trenin durduğu yere gideceğim.
Balıkçı, o zaman bana döndü.
Çığlık gittikçe uzaklaşıp hafifliyordu.
Öğretmen bizi ilgiyle dinledi.
Bu para ile ne iş tutabilirim ?
Tam yedi ay hamallık yaptı.
Türkçede özne çoğulsa yüklem genellikle tekil olur. Bugüne dek Türkiye
Türkçesinde en yaygın biçim olarak görülen bu kullanımın yanı sıra, günümüzde
yüklemi çoğul olan örneklerin yaygınlık kazandığı da görülmektedir.
ÖR. Tuğrullar da yerlerinde yoktu.
Çocuklar bahçeye girdi.
Serpilme çağındaki çocuklar gibi gittikçe boy atıyordu bu merdivenler.
Çocuklar iyi çalıştı(lar).
ÖZEL DURUMLAR
a) Böbürlenme belirtirken, özne tekil de olsa çoğul olarak söylenir ; yüklem de çoğul
olur:
ÖR. Biz sınavdan korkmayız.
Biz işimizi biliriz.
Biz, teslim olanın canına kıymayız.
b ) Alçakgönüllülük gösterirken, özne tekil de olsa çoğul olarak kullanılır; yüklem de
çoğul olur :
ÖR. Komşu hatır için bizler kul, köle oluruz.
c) Saygı belirtmek için, yüklemin, öznenin ya da her ikisinin sonuna “+ler” çoğul eki
getirilir :
ÖR. Ayşe Hanımlar geldi mi?
Mehmet Beyler evdeler mi ?
TÜRK DİLİ - II Sever ve diğerleri
37
Vali Bey, ne zaman gelecekler ?
Cumhurbaşkanımız alana indiler.
d) Nezaket göstermek için, seslenilen kişi tekil de olsa çoğul hale getirilir.
ÖR. Buraya gelir misiniz ?
Kapıyı kapatır mısınız ?
İlk ameliyat sizinki.
e) Organ ve zaman adları çoğul olarak özne görevinde kullanıldığında yüklem tekil
olur. Sayı adlarından kurulmuş tamlamalar ve topluluk adları özne olduğunda yüklem
yine tekildir. Hayvan, bitki ve cansız varlıkların adları çoğul olarak özne görevinde
kullanıldığında da yüklem çoğunlukla tekil olur :
ÖR. Omuzları amma da genişti.
Gözlerim ağrıyor.
Dişlerim yeniden ve inatla kenetleniyor birbirine.
Geceler serin oluyor.
Günler su gibi akıp geçti.
Kalabalık, hayretten hala kurtulamamıştı.
Üç kişi yanıma geldi.
Sınıf, hep bir ağızdan konuşuyordu.
Halk sıkışmış, kımıldayamıyordu.
Beş altı çocuk nefes nefese geldi.
Bütün masalar dolu değildi.
Çanlar kimin için çalıyor ?
Bu küçük kuşlar dayanıklıdır.
Çınar ağacının dalları, karanlık kadar büyümüştü.
Ağaçlar çiçek açtı.
Köpekler, kediler durumu değiştirmiyordu.
Kuşlar göç etmeye başladı / başladılar.
Kuşlar, büyük bir neşe içinde cıvıldaşıyor / cıvıldaşıyorlar.
TÜRK DİLİ - II Sever ve diğerleri
38
f) Bir cümlede birden çok özne varsa yüklem genellikle çoğul olur :
ÖR. Önde çocuklar, arkadan genç kızlar, erkekler, yaşlılar karartıya doğru koşmaya
başladılar.
Orhan’la Görkem niçin gelmediler ?
Başında ekmek tepsisiyle duraklayan bir kadın, ellerini önlüğüne silerek kapıya
çıkan fırıncı, meydanda biriken kalabalığın arasına karıştılar.
g) Bağımlı sıralı cümlelerde özne çoğul olduğunda genellikle yüklemlerden
sonuncusu çoğul olur :
ÖR. Martılar sersemleşmiş, gökyüzünde oraya buraya savrulmuş, mağaraya gelip
sığınmışlardı.
Sarı veyahut siyah bir kelebek göreceğiz diye korkar, ne kadar heyecanlar geçirirdik.
h) Alay, küçümseme, sitem katmak amacıyla özne tekil bile olsa, yüklem çoğul olur :
ÖR. Beyefendi yataktan ne zaman çıkacaklar ?
Dostumuz bizi hatırlamışlar ?
ı) Yüklemi “var, yok, gerek” olan ad cümlelerinde özne çoğul bile olsa yüklem tekil
olarak kullanılır :
ÖR. Evde çocuklar vardı.
Kalabalığın ortasında askerler ve zabitler vardı.
Yollarda kimseler yoktu.
Bize dost canlısı insanlar gerek.
2. Cümlede özne hangi kişi ise, yüklem de aynı kişi ekini alır :
ÖR. Sen, okula niye gitmedin.
Biz geldik.
Bu sözün üzerine sessizce oturmak zorunda kaldılar.
Seni daha önce hiç görmedim.
c) NESNE ( DÜZ TÜMLEÇ ) : Cümlede öznenin, dolayısıyla eylemi geçişli olan
yüklemin etkilediği kişiyi veya şeyi gösteren; yalın veya yükleme hali eki almış sözcük
veya sözcük grubudur. Yükleme sorulan “neyi, kimi” sorularına cevap veren öğedir.
I. belirtili nesne: Cümlede eylemi geçişli olan yüklemin belli bir kişiyi veya nesneyi
etkilediğini gösteren ve yükleme hali eki ( +i ) almış olan nesnedir.
TÜRK DİLİ - II Sever ve diğerleri
39
ÖR. Çocuktan al haberi
Bugünün işini yarına bırakma.
Teklifimi, büyük bir memnuniyetle karşıladılar.
Bu gece, sevdiğimiz şarkıları söyledik.
Üşüyorsun ceketimi al.
Gündüz gözüyle karidesçinin evini hiç görmemiştim.
Eski bir okul arkadaşınızı aramıştınız.
Bir taşın üzerine gramofonu kurar, kahverengi bir plağı evirir çevirir, okumaya
çalışırdık.
II. belirtisiz nesne : Cümlede yüklemin belirtilmemiş bir kişiyi veya şeyi etkilediğini
anlatan ve yükleme hali eki ( +i ) almamış bulunan yalın haldeki nesnedir.
ÖR. Sokağın başında bir butik açacak.
Ahmet Bey, oldukça güzel bir ev almış.
Yaşlı kadın bir avuç bozuk para uzatmış.
İlk gün ihtiyar kadın çok çalışıp üç yüz ekmek üretti.
Her akşam bir saat kitap okurum.
Sana gitme demeyeceğim.
Küçük bir çocukken, trenlerde simit satardı.
d) ZARF TÜMLECİ : Cümlede yüklemin anlamını zaman, tarz, ölçü, sebep, yer, yön
vb. bakımlardan daha belirgin duruma getiren; sınırlayan sözcük veya sözcük
gruplarından oluşan tümleçtir. Yükleme sorulan “ ne zaman, niçin, nasıl, ne kadar, ...”
sorularına yanıt veren öğedir.
ÖR. İri iri elmalı dallar, aşağı sarkıyordu.
Bir bahar akşamı rastladım size.
Karlı bir şubat gecesinde çıktık yola.
Geceleyin bir ses böler uykumu.
Hafta sonu, dostlarını ziyaret ederdi.
Gittikçe azalıyor mutluluğumuz.
TÜRK DİLİ - II Sever ve diğerleri
40
Çukurlarla dolu yolda arabamız yavaş yavaş ilerliyordu.
Sağlığımız için, her gün spor yapmalıyız.
Suya sabuna dokunmadan bu işler halledilmez.
Çocuk, babasının yüzüne şaşkın şaşkın baktı.
e) DOLAYLI TÜMLEÇ : Cümlede yüklemin anlamını çeşitli yönlerden tamamlayan ve
kesinleştiren ; bulunma, yönelme ve çıkma hali eklerinden biriyle veya bir edatla
birlikte bulunan yalın veya grup halindeki adlardan oluşan tümleçtir. Yükleme sorulan
“kime, kimde, kimden, neye, nede, neden, nereye, nerede, nereden” sorularına yanıt
veren öğedir.
ÖR. Henüz düşman Çanakkale’ye saldırmamıştı.
Böylesine canlı bir dili ancak Yaşar Kemal’de bulabilirsiniz.
Olanları, küçük bir çocuktan öğrenmiştim.
Tepenin eteklerinde badem ağaçları vardı.
Yeşil pencerenden bir gül at bana.
Dikkat ettim, eski kaymakama hiç benzemiyordu.
Koltukların yeşil kadife dayanacak yerlerine kolalı temiz örtüler konmuştu.
Selim, yukarıdan, köyden inmiş; tarlasına gidiyordu.
Buraya nasıl girdin ? Nöbetçi yok mu kapıda ?
İstanbul’un tenha bir semtinde, üç kestane ağacının ortasında, bir
kahve hatırlıyordu.
f) EDAT TÜMLECİ: Edatlarla kurulan sözcük grupları cümlede edat tümlecini
oluştururlar. Edat tümleçleri, yükleme yöneltilen ve içinde ilgili edatların geçtiği
sorulara ( ne ile, kiminle, ne gibi, kime karşı, neye doğru, kime göre, neden dolayı...)
yanıt olmalıdır.
Edatların kurduğu öbek, cümlenin bir başka öğesi olmamalıdır. Edat tümlecini bulmak
için sorduğumuz sorular kimi zaman zarf tümlecini, kimi zaman da dolaylı tümleci
verir.
ÖR. Ormana doğru yürüdük. ( nereye )
Minare boyundaki kavağın üst dalına kadar tırmandım. ( nereye )
Kapıdaki nöbetçi, heykel gibi duruyordu. ( nasıl )
Olduğun gibi görün. ( nasıl )
TÜRK DİLİ - II Sever ve diğerleri
41
Seni her zaman sevgiyle anacağım. ( nasıl )
Hasta büyük bir titizlikle ameliyathaneye getirildi. ( nasıl )
Başarı, çok çalışmakla kazanılır. ( nasıl )
Hasta olduğu için gelememiş. ( ne için )
Edatlarla kurulan sözcük grupları başka bir öğeyi vermiyorsa edat tümleci
başlığı altında değerlendirilir :
ÖR. Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar.
Yol, köye kadar güzeldi.
Bana göre Ali haklıdır.
Eve karşı oturmuş.
Yaz için giysi diktiriyor.
Onun için korkmayın.
İstanbul’a uçakla gittim.
g) CÜMLE DIŞI ÖĞELER : Cümlenin kuruluşuna katılmayan ve yükleme
bağlanmayan, cümlenin anlamını dolaylı olarak tamamlamaya yarayan öğelere cümle
dışı öğeler denir. Ünlem, hitap ve bağlaçlar, arasözler, aracümleler cümle dışı öğe
olarak değerlendirilir :
ÖR. Yazısını okuyunca , ne yalan söyleyeyim, hayal kırıklığına uğradım.
Şimdiye kadar -şeytan kulağına kurşun- ciddi hiçbir hastalık geçirmedim.
Bugünlerde , sanırım , çok çalışıyorsun.
Leylek, ilkbaharda ufkumuza gelir ve kuşların hepsinden önce çevremizde
yerleşir
Bu kadarını ben deyaparım.
Öylesine bağırarak analarını, babalarını çağırdılar ki ne var diye biz de küçük
çitin yanına koştuk.
Of, çok sıkıldım!


CÜMLE TÜRLERİ
1) YÜKLEMLERİNE GÖRE CÜMLELER
a) Eylem cümlesi : Yüklemi çekimli eylem olan cümlelere eylem cümlesi denir.
ÖR. Sadrazam, yavaşça dişlerini sıktı.
Bir bahar akşamı rastladım size.
Dört yanına bakındı karanlıkta.
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum
Anlatamıyorum.
Ahmet, bir adımdan biraz uzun bir yılanı öldürmüştü.
Bakakalırımgiden geminin ardından
Atamam kendimi denize
Ağzına kadar dolu çöp arabasını, ağır ağır, temkinli temkinli Şişhane’den
indiriyordu.
Gidiyorum gurbeti gönlümde duya duya.
b) Ad Cümlesi : Yüklemi ekeylemle çekimlenmiş bir ad veya ad olarak kullanılan bir
sözcük grubu olan cümlelere ad cümlesi denir.
ÖR. İstanbul’un taşı toprağı altındır.
Köy odası, köyün bir geleneğidir.
Kızın sesinde garip bir hüzün vardı.
Hiç param yok.
Okumaktı tek mutluluğu
O günler, güzel günlermiş.
Evde huzur yokmuş.
Oradaki herkes tanıdıktı.
Killi toprak et gibidir.
Bütün kayıkçılar, ihtiyar adamın dostuydular.
Bu sabah yüzünüz sapsarıydı.
BÖLÜM 5
43
2) ÖĞE DİZİLİŞLERİNE GÖRE CÜMLELER :
a) Kurallı Cümle : Yüklemi sonda bulunan cümlelerdir.
ÖR. Burada son fırtına, son dalı kırıyordu.
Genç adam, sakinleşmesi için babasını deniz kenarında uzun süre dolaştırdı.
Bunları bilen yoktu.
O, ağaçların yapraklarını hiç dökmediği bir ülkedir.
Bu gür ormanlar, varlığını her gün yağan yağmurlara borçluydu.
Görgü tanığı, olayları bire bin katarak anlatmış.
Kahvesini yudumlarken düşünceye daldı.
b) Devrik Cümle : Yüklemi başta veya ortada olan cümlelerdir.
ÖR. Sana baktım yıllarca hep aynı özlem penceresinden.
Bahtımız birleşmiş bir gezgin yıldızda.
Baş başa vermişti sekiz on söğüt,
Veriyor bu coşkun dereye öğüt.
Gözlerin doğuyor gecelerime.
Akça bir mavidir bu.
Sessizlik korkutur insanı.
Yürüyorum kimsesiz bir sokak ortasında
Kopuk kopuktu geceden hatırladıkları.
3) YAPILARINA GÖRE CÜMLELER
A) Basit cümle :Sözdizimi açısından tek yargı bildiren, tek yüklemi bulunan
cümlelere basit cümle denir.
ÖR. Gecenin karanlığında sesi sendeliyordu.
Yüküm epey azaldı. Zaten kış ayları pek iş olmaz bizde.
O geceden birkaç hafta sonra ben yeniden Mısır’a gönderildim.
Oysa o kadın yapayalnızmış.
Ceviz ağaçlarında bir tek yaprak kalmamıştı.
TÜRK DİLİ - II Sever ve diğerleri
44
Bütün köy, bir ikindi üstü pamuk topluyordu.
B) Bileşik Cümle : Temel yargıyı taşıyan bir cümleyle onun anlamını açıklayan,
bütünleyen, anlaşılmasına yardımcı olan cümlecik ya da cümleciklerden oluşan söz
dizisine bileşik cümle denir.
a) TEMEL CÜMLECİK: Bileşik cümlelerde temel yargıyı belirten yüklemi çekimli
eylem ya da ek eylem almış ad soyundan bir sözcük olan cümleciğe temel cümlecik
denir.
b) YAN CÜMLECİK : Bir bileşik cümlede, temel cümleciği veya kendisinden sonra
gelen başka bir cümleciği tamlayan ; yüklemi çok defa eylemsi olan cümleciklere yan
cümlecik denir.
Bileşik cümlelerde tek temel cümlecik olurken birden fazla yan cümlecik olabilir. Yan
cümlecikler, tek başlarına bağımsız cümle niteliği taşımazlar.
ÖR. Kamçısını atların boynuna vurarak,/ arabayı devirmeden,/ tekerlekleri kırmadan /
dereye indi.
Gelenler,/ köye girdikleri zaman / gün kuşluktu.
Yenecek şeylere / dikkat ediniz.
Babası ölünce / toprak getirterek/ evin üstünü döşemişti.
Onu görürsem / sana haber veririm.
Zamanım olursa/ size uğrarım.
Duydum ki/ unutmuşsun gözlerimin rengini

45
GİRİŞİK CÜMLE :
Yan cümlecikleri temel cümleciğe özne, nesne, tümleç olan ya da bu öğelerden birini
tamlayan bileşik cümlelere girişik cümle adı verilir.
ÖR. Gülü seven, / dikenine katlanır.
Onun çarıkları bağlayışını / seyrediyordu.
Yalan söyleyenden/ kaçacaksın.
Gazeteyi okumadan/ bana uzattı.
Evin avlusuna geldiğinde,/ karanlık kavuşmuştu.
İnsan yaşlandıkça / kalbi katılaşıyor.
Ben kapınızdan çıkarken / birine rastladım.
İlacı avucuna alıp /içti.
Annemi karşımda görünce/ çok şaşırdım.
Gelecek yazı / bekleyiniz.
II. SIRALI BİLEŞİK CÜMLE :
Kuruluş bakımından bağımsız, anlam bakımından birbiriyle bağıntılı basit ya da
bileşik yapılı cümlelerin virgül veya noktalı virgül ile bağlanmasından oluşan cümleler
zinciridir.
a) Bağımsız sıralı cümleler : Bu cümlelerde her cümlenin öznesi, tümleci, yüklemi
ayrıdır. Cümleler yalnızca anlam yakınlığı nedeniyle bir arada bulunur :
ÖR. Tüylerim ürperdi, başım döndü birdenbire; neredeyse yıkılıverecektim.
Bilezikler rehine kondu, bir bankerden para alındı, o haksız dava bırakıldı.
Kazanan kaçmaz, kaçan asla kazanmaz.
Gözleri alevlenmiş, boyu birdenbire bir dev kadar büyümüştü.
Bahçeler bozuldu, yuvalar dağıldı, yollar silindi.
Yağmur başlamıştı, şemsiyeler açılıyor, yakalar kalkıyor, adımlar sıklaşıyordu.
Yaşlar kurur, iniltiler durur, çukurlar dolar, yangınlar söner, mezarlar çöker,
viraneler şenlenir, her şey bitti sanılır.
Çakallar, çığlık çığlığa burnumuzun dibine sokulur ; şoseden vızır vızır
otomobiller geçerdi.
BÖLÜM 6
46
b) Bağımlı sıralı cümleler : Sıralı cümlelerin bu türünde, öğelerden biri ortaktır.
Taşların üzerinden sekerek yürür, bazen duvarın kenarından bir gölge şeklinde
sürünerek geçer, güzergahına tasadüf eden küme küme büzülmüş bulutlardan
korkarak yolunu değiştirirdi.
ÖR. Bunları uzun zaman dilinden düşürmez, herkese söyler, her yerde tekrarlardı.
Kimseye güvenmez, borç vermezdi.
Daha küçüktüm, sekiz dokuz yaşında vardım.
Duvarı nem, insanı gam yıkar.
Bursa’ya gittik, tarihi yapıları ve camileri gezdik.
Balıkçı Yakup iyidir, hoştur, sevimlidir.
Sözcüklere bakıp hemen sinirlenmeyiniz, onların anlam derinliğine inmeyi
deneyiniz.
Şen bir dostun konuşması, insanın yorgunluğunu giderir ; sinirlerini yatıştırır;
üzüntüsünü geçirir.
III. BAĞLI BİLEŞİK CÜMLE :
Aralarında anlam ilgisi bulunan basit ya da bileşik yapılı cümlelerin bir bağlaç
aracılığıyla birbirine bağlanmasıyla oluşan cümleler zinciridir.
Bağlı cümleler, sıralı cümlelerin tüm özelliklerini taşır.
Şimdi bilemezsin ama zamanla öğrenirsin.
Tahta alet, yumuşak çamurun üstünden hafifçe geçti ve omuza daha narin bir
parlaklık verdi.
Zekasız kuvvet yıkabilir fakat yapamaz.
Herşeyi görmüştü ancak kimseye söyleyemiyordu.
Orhan, koltuğa iyice yaslandı ve başını duvara dayadı.
Sonuna kadar direnecekti çünkü herkesten çok o haklıydı.
Gülümsedi ve oradan çıkarken elini omuzuma koydu.
IV. ŞARTLI BİLEŞİK CÜMLE :
Yan cümlesi şart kipiyle kurulan bileşik cümlelere şartlı bileşik cümle denir.
ÖR. Eğer kuvvetim yetse benim /
TÜRK DİLİ - II Sever ve diğerleri
47
Rıhtıma koşarım yalınayak
Beni bir gün anlarsan / çok mutlu olacağım.
Bir kerecik olsun kamyona dokunabilseydi / kamyon onun olmuş kadar sevinirdi.
Şehirden uzaklaşırsak / bütün sıkıntılarımız gider.
Bir kelime daha söylerse / ağlayacaktı.
Bir ay önceki sözümü dinleseydi / başına bu felaket gelmeyecekti.
Bütün şuç bendeyse / cezama razıyım.
Onu bugün alsaydım / sana gösterecektim.
Sözde şartlı bileşik cümle: İçinde şart kipi bulunan her bileşik cümle şartlı bileşik
cümle değildir çünkü bazı şartlı cümleler, şart anlamı taşımazlar. Böyle cümleler,
benzetme, zaman gibi çeşitli ilgiler kurarlar.
ÖR. Kadınlarsa önlerine gelen çakırdikenlerine beddua ettiler. ( Kadınlara gelince ... )
Vur dedikse öldür demedik. ( Vur dediğim zaman öldür demedim. )
İğne atsan yere düşmez. ( Yere düşmenin şartı, iğne atmak değildir.)
Çalışmaksa çalışıyoruz.
Keşke hiç bitmeseydi o gece.
V. Kİ’Lİ BİLEŞİK CÜMLE
İki cümlenin “ki” bağlacıyla birbirine bağlanmasından oluşan bileşik cümlelere ki’li
bileşik cümle denir.
ÖR. Öyle insanlar var ki paradan başka güç tanımazlar.
Şüphesiz ki bütün canlılar ölecektir.
Fransız seyyah diyor ki :
Bu dağların arkasına inen güneşi Antalya yakasından görmek kadar haşmetli bir
şey akla gelmez.
Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini.
Unutamam ki yaşanan anıları.
Ne insanlar biliyorum ki evlerine ayda bir et götüremiyorlar.
Anladım ki kimse bilemeyecek.
TÜRK DİLİ - II Sever ve diğerleri
48
Öyle görünüyor ki senden bana hayır yok.
İçeri girdim ki eşyalar yok.
Hayatımın hiçbir günü yoktur ki sıkıntılı geçmesin.
Dediler kiıssız kalan türbende
Vahşi güller açmış
VI. İÇ İÇE BİLEŞİK CÜMLE :
Bir cümlenin içine başka bir cümlenin geçmesiyle oluşan bileşik cümlelere içi içe
bileşik cümle denir.
ÖR. Bana, “Senin aklın başka yerde.” dedi.
“Yılanın başını küçükken ezmeliymiş.” dedi Muhtar.
Eskiden sık sık “Anneme gidelim. “ derdin.
Başefendi , “ Sakat kalmasa bari oğlan” dedi.
Gönül, “Şimdi bize çatacak.” diye düşündü.
VII. EKSİLTİLİ CÜMLE ( KESİK CÜMLE ) :
Türkçede türlü nedenlerle genellikle yüklemin, ya da daha fazlasının kullanılmadığı
görülür. Bu tür cümlelere eksiltili (kesik) cümle denir.
Kesik cümlelerle kısa ve etkili yoldan anlatım sağlamanın dışında türlü duyguları
yansıtma olanağı da vardır.
ÖR. Arkamızda yaşlı insanlar, önümüzde işgal altında topraklar...
Eşek şikayetsiz yürüdü. Ardından da kederli Hüseyin...
Ne zamandan beri buradasın ?
_ Akşamdan beri...
Üzerinde bu kadar göz kaldıktan sonra...
Buna can dayanmaz ki...
Öyle yoruldum ki...
not: Ekeylemi söylenmemiş ad cümleleri yüklemsiz eksiltili cümlelerle
karıştırılmamalıdır.
ÖR. Vakit sabah.(sabahtı)
TÜRK DİLİ - II Sever ve diğerleri
49
Dört yanım yemyeşil.( yemyeşildi)
VIII. SAPLAMALI BİLEŞİK CÜMLE :
İçinde aracümle bulunan cümlelere saplamalı bileşik cümle denir.
Bütün gece kendisini ziyaret eden çeşitcesi rüya arasında, tıpkı ince ve rahatsız edici
bir diş ağrısı gibi- Behçet Bey için bu cins ağrılar uzun zamanlardan beri tatlı bir
hatıradır - hep bu sabahı, bu sabahın hayatında getireceği büyük değişikliği
düşünmüştü.
4) ANLAMLARINA GÖRE CÜMLELER
I. OLUMLU CÜMLE :
Bir işin, bir oluşun, bir hareketin gerçekleştiği, gerçekleşebileceği doğrultusunda yargı
taşıyan cümlelere olumlu cümle denir.
a) Biçimce ve anlamca olumlu cümleler :
ÖR. Köydeki herkes çalışmaya gitmişti.
Ben de sizin gibi düşünüyorum.
Onda, herkesten başka bir hava vardı.
Bizler çok yabancıydık onlara.
Olayı arkadaşına gülerek anlatıyordu.
Deniz kıyısında ıssız bir kayanın dibine çömeldik.
Sağlığınıza biraz daha dikkat etmelisiniz.
b) Biçimce olumlu, anlamca olumsuz cümleler
ÖR. Bu havada dışarı çıkabilirsen çık. ( çıkamazsın )
Bu kadar bencil bir insanı sevebilirsen sev. ( sevemezsin )
Böyle birine gel de güven. ( güvenemezsin )
Ne kendi çalıştı, ne de bizi çalıştırdı. ( kendi de çalışmadı biz de )
II. OLUMSUZ CÜMLE:
Eylemin ya da oluşun gerçekleşmediği, gerçekleşmeyeceği doğrultusunda yargı
taşıyan cümlelere olumsuz cümle denir.
TÜRK DİLİ - II Sever ve diğerleri
50
a) Biçimce ve anlamca olumsuz cümleler
ÖR. Arkadaşlarını hiç aramıyorsun.
İki karpuz, bir koltuğa sığmaz.
Bir gün bile mutluluk yüzü görmemişti.
Artık oraya gitmem.
Söz verdiği halde gelmedi.
Efendimiz buna memnun olmadı.
Ad cümlelerinin olumsuzu “değil” ve “yok” ile yapılır.
Şu anda burada değil.
Bu sorunun cevabı doğru değil.
Bunların önemi yok.
Onun nerede olduğunu bilen yoktu.
b) Biçimce olumsuz, anlamca olumlu cümleler
ÖR. Dün sizi aramamış olamaz. ( aramıştır )
Sizleri sevmiyor değilim. ( seviyorum )
Parası yok değil. ( var )
Türk tarihinde büyük kahramanlar yok değildir. ( vardır )
Tatile gitmesin demiyorum. ( gitsin )
III. SORU CÜMLESİ :
ÖR. Soru anlamı taşıyan cümlelere soru cümlesi denir.
Hangi eve yerleşti ?
Ne istiyorum, ne arıyorum ?
Atatürk, Yalova’ya niçin gitmişti ?
Söylediklerimi yeterince kavrayabildiniz mi ?
Sözde soru cümlesi : Gerçekte bir şey sormayan, yalnızca anlamı etkili kılmak
için kullanılan soru cümlelerine sözde soru cümlesi denir.
Buna can mı dayanır ? ( acıma )
TÜRK DİLİ - II Sever ve diğerleri
51
Nedir senden çektiğim ? ( usanç )
Yerinde doğru oturur musun ? ( emir )
Onu görünce kim duygulanmaz ?
Öyle bir söz söyler miyim ?
Ben seni bilmez miyim ?
Hiç inanmaz olur muyum ?
Birden karşıma çıkmaz mı ?
Paranın lafı mı olur ?
IV. DİLEK CÜMLESİ :
Dilek, istek ya da özlem anlamı taşıyan cümlelerdir. İstek ve şart kipi ile kurulur, emir
kipi ile de kurulan dilek cümleleri vardır :
ÖR. Uyusam, uyanmasam gündüzler, geceler boyu.
Gelin canlar bir olalım
Münkire kılıç çalalım.
Bu sözleri duymamış olaydım.
Geçsin bu kötü günler, mutlu günler gelsin.
V. GEREKLİLİK CÜMLESİ :
Bir işin, eylemin olması, yapılması gerektiği anlamı taşıyan cümlelerdir :
ÖR. Şimdiden amacınızı belirlemelisiniz.
Zamanında yeterince çalışmalısın.
Bu sınavı başarman gerek.
VI. EMİR CÜMLESİ :
Bir işin, eylemin yapılmasını buyuran cümlelerdir.
ÖR. Durdur şu arabayı.
Kapıyı kapat .
Çabuk yerine otur .
Güzel düşün, iyi hisset, yanılma, aldanma.
TÜRK DİLİ - II Sever ve diğerleri
52
VII. ÜNLEM CÜMLESİ :
Duyguları, coşkuları yansıtan yargılı ya da yargısız anlatıma ünlem cümlesi denir.
Tek bir sözcükten oluşabileceği gibi birden çok sözcükten de oluşabilir.
ÖR. Eyvah, çantamı evde unutmuşum !
Of, çok sıkıldım !
Oh ! Dünya varmış !
Oh, ne güzel yer !
Yoo ! Böyle şeylere izin vermem !
Huu, efendi kahve istiyor !
Canım Anadolu, uygarlıklar beşiği !
Yazıklar olsun !
Hayır sizinle gelmem !
Yeter artık !
Çocuksunuz işte !
Acele kan aranıyor !
Hele senden hiç ummazdım !
Eskiler alıyorum !
Sakın uzaklaşmayın ha !
TÜRK DİLİ - II Sever ve diğerleri