Barışa Şans Verin -2002
Sahne boş... Seyirci ekranı
da tam olarak göremiyor... Genç Çarşı üniforması ve çantasıyla girer... Etrafa
bakınır... Yerde bir klaket bulur... Bir süre inceler... Sonra da elleriyle
kadr işareti yapar... Sonra da ekranı düzelterek arkada kaybolur...
Oyuncu'nun film
setlerindeki görüntüleri... Çeşitli oyunlarda çekildiği anlaşılan fotoğrafları
ve sairden oluşan görüntüler eşliğinde "İlk Lanet" klibi ve
jenerik...
İLK LANET
KORO
Tanrı yeryüzünü yarattı öncelikle
Hazırladı altı günde sevgisiyle
özeniyle
İnsan denen güveye
Hakimi olsun dünyanın diye
Kendi suretinden yarattı ilk insanı
Adem Adem
Bir kaburga kemiğinden yaşam buldu ilk
kadın
Havva Havva
Ve insan da yaratır oldu insanı ne
demektir aşk öğrenince
Habil Kabil Habil Kabil
Günün birinde suladı toprağı ilk kardeş
kanı
Kabil öldürdü kardeşini
Kardeş kanı tanrı laneti
Lanet lanet lanet lanet
Kan dökenler lanetliodir o gün bugün
Öldürenler lanetlidir lanetlidir
öldüren...
Klibin sonunda alkış sesleri...
BİR SES Savaş Bakanlığı Seferberlik dairesi emriyle birliğine katılmak
üzere Cumartesi günü 13.45'de kalkacak Kuzey treninde hazır bulunmak
gerekmektedir... Gereğini rica ederim...
Perdenin bir tarafında Genç bir yandan
giyinmekte bir yandan da şarkısını söylemektedir. Biraz gerisinde Genç Kız
durmaktadır...
SAVAŞA
ÇAĞRI
GENÇ
Mutlu bir haber, istediğim oldu
Mutlu ve güzel bir haberdir savaşa
çağrı
Sevinçle gider cephelere gençler
Ve en önemli kural cephede savaşmak
yiğitçe
Sürdürmek savaşı sonuna kadar
Küçücük tarlada ekinleri ekenler
Hırsla kıyarlar hırsla kıyarlar
Düşmana evlere canlara
Hırsla sürecek bu savaş
Ölenler gömülsün, kalanlar savaşsın
Hırsla sürecek, Hırsla sürecek bu savaş
Şarkının sonunda sahnenin diğer tarafı
aydınlanır. Oyuncu elinde mektup bornozuyla oturmaktadır... Biraz gerisinde
Aktris durmaktadır...
GÖSTERİ
İŞİ
OYUNCU
Renkli bir dünya aldatmacası sahne
Renkli ve yalan bir dünyadır gösteri
işi
Kendince kuralları olan tatlı rûya
Ve en önemli kuralıdır işin perde açmak
Ve sürdürmek gösteriyi sonuna kadar
Küçücük sahnede dünya kuranlar
Nasıl kıyarlar sokaklara evlere canlara
Nasıl susulur tüm dünya sahneyken
Savaşlar sanhede kalsın şiirlerle
Ölenler dirilsin perde indiğinde
Nasıl sürecek gösteri cephelerde
AKTÖR Korkuyorum,
biliyor musun...
AKTRİS Ben
de...
ÖLDÜRME
KORKUSU
OYUNCU
Nice savaşlar gördüm sahnede
Nice yengi nice yenilgi nice barış
Sonuçta bir avuç alkış
Ya şimdi öyle mi
Oyun gerçek oldu
Yüreğim ilk kez korku dolu
Korkuyorum savaştan
Korkutuyor öldürmek
İstemem bir mermiyle yitsin yüreğim
AKTRİS
Korkmak boşuna sevgilim
Korkmak ölüm demek sevgilim
Yitirme umudunu
sonuçta bir küçük oyun
düşün gerçek olmuş oyun
düşün ilk kez sahneye çıkmışsın
ölürüm bir mermiyle yiterse yüreğin
istemem yüreğinle yitsin yüreğim...
Tren
Efektleri...
Oyuncu
çıkar... Ardından Aktris çıkarken Metres girer... Bir an bakışırlar... Kadınsı
bir tepkiyle Aktris Metres'i iter ve çıkar... Metres sahnede yalnızdır. Metres
Film Perdesi'ni sahneye hakim kılacak şekilde çevirerek yavaş adımlarla
çıkar...
GP Genç ve Oyuncu trende gitmiktedir...
YP Oyuncu'yu görürüz... Eliyle Kadr
yapar ve Komutanlar şarkısı başlar... Bütün Komutanlar başka başka görüntülerle
Oyuncunun kendidir...
KOMUTANLAR KORUSU
Maviden kızıla dönecek gökyüzü gün
batımıyla
Ve bizim bizim olacak zafer
Bizim bizim zafer
Bizim bizim zafer
KOMUTAN Şu
anda benim olduğum yerde olmalıydınız. O zaman görebilirdiniz sahip olduğunuz
gücü gözlerinizle... Nice destanlar yazılacak yine yiğitlerin kanıyla... Nice
ezgiler mırıldanacak savaş düşüyle çarpan yürekleriniz... Kitaplara sığmaz
yiğitliklerinizle alacaksınız hakkınız olan yeri tarihte... Ozanlarımız
methiyeler düzecek adınıza düşman kanıyla sulandıkça toprak ve kazandıkça
zaferleri ordumuz... Barış için öldü diyecek barışı görenler sizin için...
Mutlu bir ölüm bekliyor sizi yiğitlerim... Mutlu bir ölüm... Maviden kızıla
dönecek gökyüzü günbatımıyla... Ve günbatımıyla bizim olacak zafer... Zafer...
Zafer... Zafer...
KOMUTANLAR KORUSU
Maviden kızıla dönecek gökyüzü gün
batımıyla
Ve bizim bizim olacak zafer
Bizim bizim zafer
Bizim bizim zafer
Şarkının
onuna doğru üç kadın sahne üzerinde belirir... Ekranda muhtelen bir gün
doğumu...
AKTRİS
Nerdeyse doğacak güneş
Gökyüzü kızıldan maviye dönüyor...
Gökyüzü maviye dönerken
Savaş barışa bıraksa yerini
KIZ Dön
sevgilim, dön de nasıl dönersen dön... Kapa gözlerimi... Sor ben kimim diye...
Sensin, biliyorum... Dön artık... Gökyüzü kızıldan maviye dönerken... Bir düş
gibi... Dön artık...
AKTRİS
Nerdeyse doğacak güneş...
Kızlar
çıkarken Oyuncu ve Genç cephe kostümleriyle girerler... Uykucu bir köşede
kıvrılmış uyumakta...
UYKUCU (Öksürür.
Genç ve Oyuncu korkuyla yere yatarlar.)
OYUNCU (Sürünerek
uykucu'nun yanına gider...)
GENÇ Ha?
OYUNCU Yok
bir şey yok... Bizden, uyuyor...
GENÇ (Uykucunun
yanına gider, dürter...) Şişt...
UYKUCU Iııhh..
OYUNCU Bırak...
Bırak canım, uyusun...
GENÇ Nöbet
saatinde uyunur mu hiç?
OYUNCU Uyunması
gereken bir saatte nöbet oluyor ya... Hem ne önemi var ki, nasılsa biz
buradayız... (Genç çevreyi kolaçan ederken Oyuncu cebinden bir sigara çıkarır.)
İster misin?
GENÇ İstemem...
OYUNCU Sen
bilirsin... (Çantasından battaniye çıkarır. Genç battaniyeyi siper eder,
sigarayı yakarlar...)
UYKUCU (Horlar)
OYUNCU Amma
horladın ha... (Gider, uykucunun üstünü örter.)
UYKUCU Sağol...
OYUNCU Bir
şey değil.
GENÇ Oh,
Oh, ne yalan söyleyeyim, şimdi onun yerinde olmayı isterdim. Uykusuzluğa bir
türlü alışamadım gitti...
OYUNCU Sen
de uyu, ne duruyorsun...
GENÇ Delirdin
mi sen, nöbet saatinde uyunur mu hiç...
UYKUCU Ohş,
canım...
OYUNCU Fantezi
bile kuruyor baksana... İronik bir şey...
GENÇ Ha?
OYUNCU İronik...
eee... Alaycı... Hadi, hadi, sen de kestir biraz... Biri gelirse ben ikinizi de
uyandırırım... Nasılsa ben uyumayacağım.. Uykusuzluğa alışkınımdır... Bizimki
meslek hastalığı. Çocuk oyunu, matine, suare, çocuk oyunu matine suare,
çekimler, dublaj, prova, çekimler, dublaj prova...
GENÇ Önemli
olan birinin beni uyurken görmesi değil, insanın kendi kendini kontrol
etmesi...
OYUNCU Hiç
değilse biraz uzan da şu gökyüzündeki yıldızları seyret...
GENÇ Şimdi
yıldızları seyretmenin zamanı mı...
OYUNCU Saat
kaç?
GENÇ İki
buçuk...
OYUNCU Tam
zamanı... (Güler.)
GENÇ Peki,
şu yıldızın adını biliyor musun?
OYUNCU Hangisi?
GENÇ Şu,
en parlak olan...
OYUNCU Hayır...
GENÇ (Ağzıyla
ateş etme sesi çıkarır.) Mars! Mars!
OYUNCU Mars?
GENÇ Yaa,
öyle sadece seyretmekle olmaz... Gökbilim...
OYUNCU Ha?
GENÇ Astroloji.
OYUNCU Mitoloji...
Savaş Tanrısı... Mars... Savaş Tanrısı... (Cebinden bir defter çıkarır, yazmaya
koyulur.) "Mars'a Dair Opera" (Islıkla bir ezgi çalar. Sonra eliyle
kadraj yapar...) Jenerik müziği...
MARS'A
DAİR OPERA
Ekranda
mitolojik kızlar belirir... Hepsi de Metres'tir... En son olarak Metres de
girer...
MİTOLOJİK KIZLAR
Hera görkemli son eşi oldu Zeus'un
sevişti tanrıların ve insanların
kralıyla
savaş Tanrısı Mars'ı doğurdu Hera
OYUNCU Derken
tarihçi ozan Hesiodos elinde liriyle belirir... Datdaradat daradarat dat dat!
(Uykucu sanki büyülenmişcesine kalkar, artık Hesiodos'tur.)
HESİODOS Yiğit Diomedes atıldı tunç kargısıyla... Athena tuttu, yöneltti
kargıyı Mars'ın tam göbeğinin altına... Vurdu onu... Yaraladı karnından...
OYUNCU Datdaradat
daradarat dat dat...
HESİODOS Kavgaya tutuşmuş dokuz onbin kişi nasıl bağırırsa savaşta, Mars da
aynen öyle bağırdı...
OYUNCU Ve
Mars dokuz onbin kişilik sesiyle bağırarak girer... (Genç sanki
büyülenmişcesine kalkar, artık Mars'tır.)
MARS Baba!
Baba! Yüce Zeus... Baba! Yüce Zeus! Baba! Diomedes'le Athena vurdular beni
karnımdan... Az daha ölüyordum baba! Göster onlara günlerini! Göster gücünü! Göster
onlara yüceliğini Yüce Zeus! Baba!
ZEUS
böyle bağrışıp durma dizimin dibinde
olimpos'da oturan Tanrılar arasında
en iğrendiğim Tanrı sensin!
hırgür kavga dalaş işin gücün
ele avuca sığmaz oldu huysuzluğun
olimpos'da oturan Tanrılar arasında
en iğrendiğim Tanrı sensin
HERA
Zeus! Sevgilim yüce Tanrı Zeus!
ZEUS
Ne var!
HERA
Kaç bin kere söyledim sana
Sıkma şu çocuğu bu kadar
Gençtir elbet kaynar kanı
Yardım et ona sen de biraz
Afediver bir hata yapınca
Unutma ki o da Tanrı ne de olsa
MİTOLOJİK KIZLAR
ne de olsa
MİTOLOJİK FİGÜRANLAR
ne de olsa
ZEUS
Lanet olsun senle yattığım Gargaros
Dağı'na
Yazıklar olsun sana aşık zavallı bana
Lanet olsun senden doğana
Sana gelince sersem Savaş Tanrısı
Senin Olimpos'a saygın yok bir kere
Biliyorum anandan gelme huysuzluğun
sana
Ama unutmayın ki
Olimpos'da patron benim hâlâ
Dinletirim sözümü
Ona da sana da
Olsa da zorla
Şarkının
sonunda Herkes şarkı öncesi durumuna gelir...
OYUNCU (Az
önceki sahnenin etkisi altında bağırıp durmaktadır...) Aaaaa....
GENÇ Hey,
Dur! Dur! İyi misin!
OYUNCU Hiç
bu kadar iyi olmamıştım!
GENÇ Ne
yapıyorsun öyle elini kolunu tuhaf tuhaf sallaya sallaya...
OYUNCU Müzikalimi
düşünüyordum...
GENÇ Müzikal
mi?
OYUNCU Çekmeyi
planladığım müzikal filmin şarkılarından birinin üzerinde çalışıyordum. Tabii
sen omzuma dokunana kadar...
GENÇ Pardon...
Kimseyi öyle elini kolunu sallayarak müzikal yazarken görmemiştim...
OYUNCU Daha
önce birini müzikal yazarken gördün mü?
GENÇ Yoo...
OYUNCU Eee?
GENÇ Hadi
hadi, bak saat iki otuziki, yıldızlara bakma zamanı geçti...
OYUNCU Tamam,
tamam... (melodiyle) Oooyeee...
GENÇ (Deli
midir nedir jesti)
OYUNCU Savaşmaya
geldin ha...
GENÇ Evet...
Gönüllü yazılalı bir yıl olmuştu, çağırmayacaklar diye ödüm kopuyordu...
OYUNCU Gönüllü
mü?
GENÇ Elbette...
Arkadaşlarım cephede yiğitçe savaşırken ben tarlada çapa mı çapalayacaktım...
Düşünsene, ülkenin sana ihtiyacı var ve sen tarlada pineklemekten başka bir işe
yaramıyorsun... Neyse, Tanrıya şükür korktuğum başıma gelmedi...
OYUNCU (Genç
konuşurken önce bir kadr alır, ardından da ağız armonikasını çıkarıp müziği
başlatır. Ekranda oyundaki herkesin sahte gülücükler, hatta maskelerle
göründüğü bir kokteyl parti vardır. Şarkı sırasında insanlar normal olarak da
sahneyi doldurur.)
SÜSLÜ
BİR ÖLÜM
OYUNCU
Süslü bir ölümdür savaş
Ölünür ölüm korkusuyla
Ölünür inançlar uğruna
Bilinmez hiç inanılan
Çelikleşmiştir yürekler
Çiçek tutan elde silah
Sevişen bedenler yiter
Çeleğin şavkında süngü
Bir küçük mermi ile
Geliverir birden ölüm
Savaşmak öldürmek demek
Ya ölüp gitmek gerekir
Ya da öldürüp lanetlenmek
Şarkının sonunda filmin desteğiyle yetenek gösterisi.
OYUNCU Nasıl
oldu?
GENÇ Çok
Güzel oldu...
OYUNCU Bok
güzel oldu...
GENÇ Neden?
Halk bayılır buna!
OYUNCU Bunu
sen gel de oyuncu takımıyla eleştirmenlere anlat...
GENÇ Niye?
OYUNCU Onlar
bir bok beğenmez de ondan...
GENÇ Boş
ver, kimse çocuğunu büyüyünce eleştirmen olsun diye sevmez ki...
OYUNCU Nasıl
yani?
GENÇ Ne
bileyim ben, düşünsene... Aman da çocuğum büyüsün de eleştirmen olsun, kendi
beceremediği her şeye bok atsın... Yerim ben onun kalem tutan ellerini...
OYUNCU Şükürler
olsun ki memlekette eleştirmen yok... ama politikacı çok... Aman, onlar da
beğenmezse küser giderler... Politikacı mı dedim ben...
GENÇ Evet...
Dedin, ne olacak?
OYUNCU Politikacılarla
ilgili müthiş bir fikrim var da ondan...
GENÇ Başımızı
belaya sokma da...
OYUNCU Merak
etme... Başımız onların yüzünden yeterince belada zaten...
GENÇ Filmde
bir de politikacı olacak öyle mi?
OYUNCU Ama
bu senin bildiğin politikacılardan değil... Bu Politik - Acı...
GENÇ (Islık
çalar...) İronik bir şey...
OYUNCU Politikacıyı
bekleyen bir kalabalık ve büyük bir uğultu...
GENÇ (Kalabalık
taklidi yapar.)
OYUNCU Bir
de yalaka yazalım... (Parmağını şıklatır, ve Uykucu yalaka olur.)
UYKUCU (zıplaya
zıplaya) Ya ya ya şa şa şa... (ikisi arasında kalabalık politikacı oyunu)
GENÇ Makinalar
yağa, uygarlıklar insan ölüsüne ihtiyaç duyar... İşini insan ölüsüyle görmemiş
hiçbir uygarlık yoktur insanlık tarihinde...
UYKUCU (yalaka)
Yaşa varol!
GENÇ Ekonomiler
bozulmaya başlayınca yavaş yavaş, elbette kaçınılmaz olur savaş... Seni
kaynaklar, yeni topraklar gerek bize... Kazanacağız hepsini düşmanı getirince
dize...
UYKUCU (yalaka)
Yaşa varol!
GENÇ Gazetelere
manşet gerek sekiz sütunluk!
UYKUCU Oniki
sütünluk! Oniki sütünluk!
GENÇ Oniki
sütunluk! Enflasyon, pahalılık, yoksuluk yerine, yurt, ulus, yiğitlik türküleri
dolansın dilinizde, serenadlar döktüreceğinize sevgilinize...
UYKUCU (yalaka)
Yaşa varol! (Kendi kendini susturur.)
GENÇ Makinalar
yağa, uygarlıklar insan ölüsüne ihtiyaç duyar... İşini insan ölüsüyle görmemiş
hiçbir uygarlık yoktur insanlık tarihinde...
OYUNCU Bir
dakika, bir dakika! Yanlış yapım ben...
Biri buna saçmaladığın söylemeli...
UYKUCU Saçmalıyorsun!
OYUNCU bunlar
böyle diye diye ırkları yokettiler be... Başka... Başka bir türlü ele almalı...
Bir kere kalabalık, yalaka malaka istemiyorum... Kalabalık ve yalaka yok...
UYKUCU (Uyumaya
döner.)
GENÇ kalabalık
ve yalaka olmazsa adam kime anlatacak?
OYUNCU Oda
doğru yahu... Peki, kalabalık ve yalaka var... Ama işler öyle eskisi gibi
değil... Politikacı girer...
GENÇ (Sırıtarak
girer.)
UYKUCU (Sosyetik
biçimde alkışlar.)
OYUNCU Bunlar
koltuksuz yapamaz... Yalaka koltuk olsun...
UYKUCU (Koltuk
olur, Polukutacı üstüne oturur...)
OYUNCU Bir
de kikirik bir sekreter yazalım...
UYKUCU (Kikirik
sekreter gülümsemesi...)
OYUNCU Politikacı
öksürerek konuşmaya başlar...
GENÇ Makinalar
yağa... (Uykucunun kıçını avuçlar.)
UYKUCU (Kızar.)
Ööööö...
GENÇ Uygarlıklar
insan ölüsüne ihtiyaç duyar... (Ateş eder gibi yapar, Uykucu ölür ve Politikacı
kıçüstü oturur. Sonra tekrar düzelir.) İşini insan ölüsüyle görmemiş hiçbir
uygarlık yoktur insanlık tarihinde... Ekonomiler bozulmaya başlayınca yavaş
yavaş elbette kaçınılmaz olur savaş... (Uykucu kıpraşır.) Yavaş, yavaş! Yeni
kaynaklar, yeni topraklar gerek bize, kazanacağız hepsini, düşmanı getirince
dize... (Uykucu'nun Yumruk şeklindeki elleri sallanmaya başlar.)
OYUNCU (Uykucu'nun
el sallaması yavaşlar ve Oyuncu aynı tempoda alkış tutar... Ekranda kızılderili
filmi başlar... Film sırasında herkes normal halini alacak...)
BİR IRKIN YİTİŞİ
ÇOCUK
Yaşarken mutlu bir barışı yurdumuzda
Bir sabah uyandık yabancı bir sesle
Korku doluydu gözlerimiz
Yüzü kara kıllı beyaz derili adam
Ateşliyordu ucu dumanlı çubuğu
Öğrendik ki sonunda
İlkel topraklarımıza gelen
Uygarlığın ateşiymiş
İnsan kanıyla tutuşan
Tanıdık ölümcül silahlarını uygarlığın
Uygarlık mermi atmak demekmiş
Yay tutan ellere
Uygarlık topları ateşlemek demekmiş
Mızraklara karşı
Uygarlık kanla boyamak demekmiş
Nehirleri çadırları
Yok olur bir ırkın insanları
Yok olur mutlu barış yurdumuzda
Ve imzalar atılır bildirilere
mürekkeple
Kan yerine
Ve ahkâmlar kesilir büyük binalarda
İnsanlık üstüne
Ve tarih
Yanılmaz yargıcı insanlığın
Yazarsa yitişini ırkımın mürekkeple
Kan yerine
Yitip gider karanlığında
Barış düşleri
Yok olur mutlu barış yurdumuzda
Savaşta ölen inanların görüntülerinin önünen Genç ve Oyuncu
sahnenin öteki tarafına geçerler.
OYUNCU Daldın yine...
GENÇ Ha?
OYUNCU Daldın diyorum... Neyin var?
GENÇ Salı
günü bir tankı tahrip ettim... Sonra tüten yıkıntının yanından geçtim... Tankın
kapağınan başaşağı bir gövde sarkıyordu... Ayakları kapağa sıkışmış dizlerine
kadar yanmıştı... Mühtiş acı çekiyordu ama onu kurtarmaya olanak yoktu... Onu
öldürdüm... Bir hayvan gibi... Bak... Miğferinin içinden çıktı... Karısının
resmi olmalı... Arkasında bir yazı var...
OYUNCU Eğer
tanrı varsa seni bana sağlıklı ve hemen geri gönderir... Senin gibi insanları
seven ve sayan biri.......
GENÇ Senin
gibi insanları seven ve sayan biri... kimseye haksızlık etmeyen... karısını ve
çocuklarını even, sayan biri... daima tanrının koruyuculuğu altında
olacaktır... Annemin duaları gibi... Sevgilimin duaları gibi... Hani biz
kahraman olacaktık... Kahraman... Katili olduğu tankçı için ağlayan bir
kahraman...
OYUNCU Sen
katil değilsin...
GENÇ Bir
sigara versene...
OYUNCU Al...
GENÇ Çakmağı
yakar... (İki el silah sesi...)
Genç Kız ve Metres belirir... Bir yerlerde de Aktris...
YETER
AKTRİS
Yıkılır gider bir genç kızın düşleri
İsteği bir yuva biraz sevgi
Sevgilim dön artık geri
Kime atılır kurşunlar
Kimle savaşır sevenler bilinmez
Yeter yeter artık yeter
Savaşa giden ölür belki
Ya kalanlar
Ya kalanlar
Ya kalanlar
PERDE
Savaştaki
kadınların ekrandaki görüntülerine üç kadın kahraman eklenir...
YA
KALANLAR
KADINLAR
Savaş için yaşanır
Barış için ölünür
Yitip gider yiğitler
Lanetli kurşunlarla
Her gün binlerce ölü
Binlerce dul kadın daha
Yitmesin
Yitmesin
Yiğitler
Yitenler yeter
Yeter
OYUNCU Buna
benzer bir öyküyü yaşlı bir aktör anlatmıştı. Küçük bir sahil kasabasının
kadınları belli zamanlarda ellerinde fenerleriyle denize bakan bir tepede
denizde ölenler için ağıtlar yakar, denizle savaşanların geri dönmeleri için
dualar ederlermiş. Bizim aylardır sürdürdüğümüz bu anlamsız savaşın yanında
denizle savaşmak ne yaman bir duygudur kim bilir... Balık tutmak, kıtalar
aşmak, çelimsiz bir tekneyle meydan okumak doğaya...
GENÇ Çok
tuhaf, sen denizden sözedince sevgilim geldi aklıma. Şuramda bir şeylerin
kıpırdadığını hissettim. Sana da olur mu...
OYUNCU Olmaz
mı...
GENÇ Sevgilin
aklına geldiğinde tam şuranda bir şeylerin kıpırdadığını hissedersin hani...
Sevgilimi çok özledim... Uğruna ölmeyi göze aldığım toprakları falan değil,
sadece onu. Sözümona biriktirdiğimiz bütün parayla deniz kenarında bir yere
balayına gidecektik... Biliyor musun ben denizi hiç görmedim.
OYUNCU Bir
oyun çıkışı kulis kapısında bir kız duruyordu. Elinde de bir buket çiçek, utana
sıkıla yanıma geldi, çiçeği elime tutuşturdu, beni bir öptü... Sonra da
uzaklaşıp gitti... Çiçeğin içinden bir kart çıktı... Oyunda benden ne kadar
etkilendiğini yazmış... Bir de telefon numarasını.
GENÇ Ah,
ah, ah...
OUNCU Aradan
ne kadar geçti bilmiyorum, belki bir hafta, belki iki hafta... Nedendir bilmem,
kızın beni öpmesi geldi aklıma. İşte o zaman senin dediğin şey oldu. Şuramda
bir şeylerin kıpırdadığını hissettim. Ne zamandır hissetmediğim bir şeydi bu.
Gülüp geçmem gerekirdi belki ama, beceremedim. Telefon ettim, evine gittim gece
yarısı. Yattık. Müthiş olacağını düşünmüştüm... Değildi... İçimde bir şeyler
kıpırdamıştı ya, müthiş olan oydu... Sonra onu tiyatroya aldım, ufak tefek de
roller verdim... Aynı şeyi buraya gelmeden onu son kez gördüğümde de
hissettim... Vedalaşırken... Şimdi yanımda olmasını ne çok isterdim
bilemezsin...
GENÇ Baksana...
OYUNCU Hı?
GENÇ Sana
hala teşekkür etmedim...
OYUNCU Teşekkür
mü, neden?
GENÇ O gece hayatımı kurtardığın için...
OYUNCU Boş
ver...
GENÇ Ama
beni itip yere düşürmeseydin, elimde çakmakla öteki tarafı boylayacaktım...
OYUNCU Boş
ver dedim ya...
GENÇ (Dans
hatırlatması) Eee? Bu ağıt yakan yakan kadınlardan sonra ne oluyor?
OYUNCU Savaş
tanrısı Mars hinoğluhin bir ifadeyle girer... Datdoradat daradaratdatdat!
Üstelik bir hayli de şaşkındır...
GENÇ İronik
bir durum... (Genç Mars olur.) Binlerce yıldır Olimpos'dan şu insanlara
bakıyorum da... Şu kadarını söyleyeyim, acıyorum... kendi halime... Ben
tanrısıyken bu işin, bilirken her inceliğini çırak bile olamam insanların
yanında... O ne müthiş silahlar öyle, o ne büyük yatırımlar benim dalımda...
Benim zamanımda bir savaş otuz kırk yıl sürer, bir avuç insan ölürdü koskoca
kıtalar fethedilirken... Şimdi bir avuç toprak için kıtalar dolusu insan
ölüyor... Hem benim zamanımda bu işin bir tadı tuzu vardı... Bilirdiniz
savaştığınızı... Bilirdiniz geberttiğinizi, bilirdiniz kimdir yaralayan sizi...
Artık yeter! Savaşmak gerek artık savaş için savaşla! Savaşmak gerek artık
savaş için savaşla!
Şarkı Mars'ın solosu olarak başlar ancak diğer oyuncuların
ve ekrandaki görüntülerin katılımıyla sürer.
KENTLERDE
ÖLÜM
KORO
Kahramanca ölüyorlar
Cephelerde tüm yiğitler
Ya kalanlar bu kentlerde
Ya ölenler sefaletten
Kazanç sıfır vergi sonsuz
Ekmek karne şeker yoktur
Yaşam durdu tüm kentlerde
Elektrik havagazı
Otobüsler unutuldu
Yaşam durdu tüm kentlerde
Hani barış nerede zafer
Yeter artık artık yeter
Yaşam durdu tüm kentlerde
Ocak tütmez hiçbir evde
Kömür karne odun yoktur
Yaşam durdu tüm kentlerde
Hastaneler hasta dolu
Tüm salgınlar öldürüyor
Yolun sonu artık ölüm
Hani barış nerede zafer
Yeter artık artık yeter
Ölüyoruz biz kentlerde
Ölüyoruz biz kentlerde
Yeter
Yeter
Yeter
Ekranda bir film...
1. ASKER Dur!.. Silahını yere at! Ellerini başının üstüne koy. Yavaş...
Yat! Yere yat! Genenin bu saati bizim tarafınızda ne işin var ha! Konuşsana!
OYUNCU Arkadaşın
dişi ağrıyordu, ona yardım almak için sıhhiye çadırını ararken yolumu
kaybettim. Sizin tarafa geçtiğimin farkında değilim.
1. ASKER Arkadaşının dişi mi ağrıyor? Tam adamına çattın ha! (ıslık)
OYUNCU Ne
yapacaksınız bana!
1. ASKER Yat! Bir şey yapacak değilim, kaygılanma! Bu ıslık bir
arkadaşımla aramızda dostça bir parola... Arkadaşım.. anlarsın ya.. iki nefes
seninkinin bütün ağrınalrını dindirir.
OYUNCU Sağol.
1. ASKER Yat! (Elini bağlar.) Kusura bakma, bu da küçük bir önlem... Şimdi
yavaşça dizlerinin üstüne kalk bakalım.
2. ASKER Kim bu?
1. ASKER Karşı taraftan!
2. ASKER Karşı taratan ha!
1. ASKER Evet.
2. ASKER İşte bu harika... (Gözünü bağlar.)
1. ASKER Neden?
2. ASKER Düşünsene, bunu komutana canlı olarak götürürsek müthiş bir ödül
alırız ha... Kalk bakalım... (Üstünü arar.. Bir mızıka bulur...) Mızıka ha, çok
güzel...
OYUNCU Bırak
o mızıkayı...
2. ASKER Mızıka ha! (Dövmeye başlar.)
1. ASKER Bırak onu...
2. ASKER Ne demek bırak onu...
1. ASKER Onu geri göndereceğiz, tamam mı, kendi cephesine...
2. ASKER Geri göndermek mi!
1. ASKER Evet, hem sen ver bakalım şöyle esaslı bir sigaralık...
2. ASKER Sigaralık mı, ne diyorsun sen...
1. ASKER Arkadaşının dişi ağrıyormuş, bilirim diş ağrısını...
2. ASKER Sen şimdi bunu serbest mi bırakacaksın...
1. ASKER Evet...
2. ASKER Delirmişsin sen! Bak, bunu duyacak olurlarsa kimse kurtaramaz
bizi anladın mı! Hem niçin öldürmeye geldiğimiz birini avcumuzun içindeyken
serbest bırakacakmışız ki...
1. ASKER Bak, ben buraya kimseyi öldürmeye gelmedim tamam mı... Hem bu
anlamsızlığın zavallı figüranları olan biz birilerini öldürerek ne elde
edebiliriz ki ha!.. Bakın ne diyorum, şu anlamsız savaş bittiğinde görüşsek
ha... Kafaları çekeriz bir meyhanede... Sonra da zil zurna dökülürüz sokaklara.
Barış türküleri, aşk şarkıları söyleriz sesimiz kısılıncaya kadar... Sonra da
gidip işeriz adımıza dikilecek adsız yiğitler anıtının altına...
(İki
el ateş sesi. Askerler ölür, Genç'le Uykucu girer... Genç Oyuncu'yu çözerken
Uykucu askerleri soymaya başlar...)
OYUNCU Niçin
yaptınız bunu? Niçin yaptınız bunu!
UYKUCU Karşı
taraftandı onlar... Hem seni esir almışlardı...
OYUNCU Dişinin
ağrıdığını söyledim onlara... Bana bunu verdiler, senin için... Bak
uyuşturucu... (Uykucu sigarayı alır.)
UYKUCU Bana
bak, savaşta düşmandan dost olmaz insana... Düşmana güvenmek ne kadar aptalca
bir şey...
OYUNCU Acı
içinde tanrıya yalvarırken böyle demiyordun ama. Onlar senin için bunu
yapsınlar, sen de karşılığında...
UYKUCU Bana
bak! Artık yeter, burada film çekmiyoruz anladın mı artist bey! Hem bu
heriflerin benim için yaptığını bilsem bile onları yine de gebertirdim anlıyor
musun, gebertirdim...
OYUNCU Gebertirdin
ha!
UYKUCU Gebertirdim!
OYUNCU Gebertirdin
ha! Gebertirdin ha! Gebertirdin ha! (Ateş eder film biter, Oyuncu köşede sayıklamaktadır.) Gebertirdin ha! Gebertirdin
ha! (Uykucu yaklaşır. Uyandırır.)
UYKUCU Hey,
uyan...
OYUNCU Ha...
Sen!
UYKUCU Başka
birini mi bekliyordun?
OYUNCU Dişinin
ağrısı nasıl?
UYKUCU İnanmayacaksın
ama arkadaşın biri bir sigaralık sardı, hiç bir şeyim kalmadı... (Karanlık...
Silah sesleri.)
RADYO Konuyla
ilgili bir açıklama yapan savaş bakanı ateşkes görüşmelerine başlanmasının
düşünüldüğünü söyledi...
SES
Düşünce hızıyla gelir ölüm
Düşünce hızıyla lanetli kurşunlar
Ne kaldı düşünecek
Düşünmeyin atın imzaları barışa
Yitmesin yiğitler
Yitenler yeter...
RADYO Sırada
bir son dakika gelişmesi var. Savaş bakanlığından yapılan açıklamaya göre
ateşkes anlaşması imzalandı...
Savaş dönüşü Aktris, Metres ve Kız sahne üzerine
yerleşmişlerdir, Şarkının bir yerinde tabut ve kürsüyle birlikte Uykucu ve Genç
de katılır aralarına...
BARIŞA
ŞANS VERİN
KORO
Buruk bir sevinçtir artık barış
Düşünce hızıyla gelen ölümün ardından
Yitip gitti bir can daha
Yitip gitti savaş sonrası düşleriyle
Barışa şans verin
Barış içinde yaşarken
Küçücük tek bir şans verilseydi barışa
Ağlamazdı analar
Yitip giden binlerce yiğidin ardından
Barışa şans verin
Barış içinde yaşarken
Şarkının sonunda Genç kürsüye çıkar ve konuşma yapar...
GENÇ Savaş
bitiverdi... Birkaç kişinin uzlaşmasıyla... Peki niçin öldü o kadar insan...
Niçin öldürdüm ben tankın kapağında inleyen zavallı askeri... Savaş sonrası
düşleri ha... Sen ve ben biz olacağız... Çocuklarımız olacak ve ben onları
silah fabrikasından kazandığım para ile büyüteceğim. Sonra da kendi ellerimle
yaptığım silahlarla ölüme göndereceğim onları... Gönderirken de yiğitçe
dövüşmesini isteyeceğim ondan... Yok artık, savaş sonrası düşleri falan yok
benim için... Bütün geçmişim, her şeyim, ben falan kalmadı... Ölmekle
öldürmenin dışında hiçbir şeyin önemi yoktu orada... Benim olduğum yerde
olmalıydınız... O zaman görebilirdiniz sahip olduğunuz gücü gözlerinizle... Ya
da onun yerinde olmalıdınız... Küçücük bir şans verebilseydik barışa... Bir
minicik sevda bırakabilseydik yüreklerde savaşı yitirsek bile bizim olurdu
barış... Çok cana maloldu... Ama barışı mağlup etmeyi başardık... Çok ironik
bir şey... (Kararır.)
KORO
Renkli bir dünya aldatmacası sahne
Renkli ve yalan bir dünyadır gösteri
işi
Kendince kuralları olan tatlı rûya
Ve en önemli kuralıdır işin perde açmak
Ve sürdürmek gösteriyi sonuna kadar
Küçücük bir sahnede dünya kurulur
Nasıl susarlar söyleyecek sözleri
olanlar
Nasıl susulur tüm dünya sahneyken
Yıkılmış sahnede oynanır oyun
Yeter ki açılsın perde seyirciye
Sözler söylenir gösteri sürer yine...