1. Mantık ve Bilgi Bakımından Doğruluk
2. Dil Bilgisi Bakımından Doğruluk Yapılışları yanlış olan kelimeler Yardımcı fiillerin yanlış kullanılması Eksiklik Uyumsuzluk İmlâ ve noktalama yanlışları Dizgi yanlışlarından kaynaklanan anlatım bozuklukları
Dilin temel görevi aynı dili konuşan insanlar arasında anlaşmayı sağlamaktır. Anlatılmak istenilenler dilin kurallarına uygun olarak açık, yalın, anlaşılır biçimde ifade edilirse anlaşma tam olur. Aksi hâlde yanlış anlaşılmalar, söyleyiş yanlışları ve anlatım bozuklukları ortaya çıkar.
Dile gereken önem verilmediği için dilin yapısı, kuralları, söz varlığı yeterince bilinmiyor. Sezgiye dayalı anlama yolu seçilerek söylenen değil söylenmek istenen üzerinde duruluyor. Buna bir de yanlış kullanımların basın, yayın araçlarıyla çabucak yayılması eklenince her geçen gün yeni bir anlatım bozukluğu ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple anlatım bozukluklarının hepsini örneklemek mümkün değildir. Burada sık yapılan yanlışlıklar üzerinde durulacaktır.
Anlatım bozuklukları, genellikle iyi bir cümlenin niteliklerini taşımayan cümlelerde görülmektedir.
İyi bir cümlenin nitelikleri şunlardır:
1. Mantık ve bilgi bakımından doğruluk
2. Dil bilgisi bakımından doğruluk 3. Açıklık 4. Duruluk 5. Yalınlık 6. Akıcılık
Bu niteliklere uymayan cümlelerde görülen anlatım bozuklukları kısaca şöyle özetlenebilir:
Cümlenin düşünce, mantık ve bilgi bakımından doğruluğu tutarsızlıklardan, düşünce eksikliklerinden ve bilgi yanlışlıklarından arındırılmasıyla mümkündür.
Mantık yanlışlığı olan cümle örnekleri:
Bütün bildiklerimi ve bilmediklerimi oğluma öğreteceğim.
Kaderde bir köşe başında ölü olarak uyanmak da var. Baharın en güzel aylarından biridir nisan, mayıs.Beni duymayan arkadaşlar lütfen ellerini kaldırsın. Trafik kazasında hayatını kaybedenlere baş sağlığı dilendi. Cenazede sayıları on binin üzerinde yedi bin güvenlik görevlisi vardı. Galatasaray 2 – 0 yenilgiden 3 – 0 öne geçti.
Geçtiğimiz hafta bir toplantı yapıldı. (Zaman yerinde duruyor biz mi geçiyoruz yoksa geçen zaman mı? Doğrusu geçen hafta olmalıdır.)
İfade kesinliği de bazen cümlelerin düşünce veya bilgi bakımından yanlışlığına yol açar:
Yahya Kemal’in “Han Duvarları” adlı şiir kitabı çok güzeldir. (Han Duvarları Faruk Nafiz Çamlıbel’in bir şiir kitabıdır.)
Selçuk Üniversitesinde 75.000 öğrenci (?) okuyor.
Arabada hava yastığı varsa hiçbir şey olmaz.
Kesin olarak bilinmeyen durumların veya olayların ifadesinde galiba, yanılmıyorsam, herhalde, zannedersem gibi ihtimal anlamı taşıyan bir kelime söylenirse yalancı durumuna düşülmez: “Selçuk Üniversitesinde, yanılmıyorsam, 75.000 öğrenci okuyor.” gibi.
Konunun olumlu ve olumsuz yönleri göz önünde bulundurularak bütün, daima, en çok, hepsi, herkes, hepsi, her zaman, hiç, hiç kimse gibi genel anlamlı kelimeler dikkatli kullanılmalıdır:
Herkes müzik dinlemekten hoşlanır.
Okulda başarılı olan herkes hayatta da başarılı olur. Sen beni hiç dinlemezsin ki.
Cümlenin kuruluşunda yer alan kelime ve kelime grupları dilin kurallarına göre oluşturulmalı, ögeler birbiriyle uyum içinde bulunmalı, cümlede eksiklik olmamalıdır. Cümlenin dil bilgisi bakımından yanlışlığına sebep olan anlatım bozukluklarını şöyle sıralayabiliriz:
Dilimize Arapçadan çokluk biçimiyle giren beyanat (beyanlar), efkâr (fikirler), erzak (rızıklar), enbiya (nebiler, peygamberler), evliya (veliler), maruzat (arz edilenler) gibi kelimeler zaten çokluk olduklarından bunların Türkçe çokluk ekiyle (-lar, -ler) tekrar çokluk yapılması yanlıştır.
Dilde olmayan gramer biçimleriyle kelimeler oluşturmak da yanlıştır:
abicim (ağabeyciğim), alıkoyulan (alıkonulan), alolaşırız (telefonlaşırız), ayıpsın (ayıp ediyorsun), bakkalcı (bakkal), bi drink aliim (bir şey içeyim), bissürü (bir sürü), cep to cep (-), cepleşiriz (-), cevaplamak (cevaplandırmak), çekilebilinir (çekilebilir), çirkinletmek (çirkinleştirmek), demincek (demin), dolayında (dolaylarında), erdemliği (erdemliliği), free takıl- (-), fulle, ful yap (doldur, tamamla), geçebilemedi (geçemedi), gidebilemedi (gidemedi), güzelletmek (güzelleştirmek), hacın (haccın), hanımdan muhtar (hanım muhtar), haremlik (harem), icad ol- (icad olun-, icad edil-), iptal ol- (iptal edil-), kaçtırıldı (kaçırıldı), kardeşâne (kardeşçe), kasapçı (kasap), koktur- (kokut-), madden (maddeten), manavcı (manav), napcaz (ne yapacağız), ne ki (ne var ki), özelliklen (özellikle), pahalılatmak (pahalılaştırmak), redetti (reddetti), sericen (sereceksin), sordu kine (sordu ki), sormiyyim (sormayayım), sorurdur (sorar), takıl bana (benimle gel), tayin ol- (tayin olun-, tayin edil-), vericeyiz (vereceğiz), verilebilinir (verilebilir), yaparaktan (yaparak), yeyildi (yenildi) gibi.
Hâl eklerinden birini diğerinin yerine kullanmak da yanlıştır: beni bi çay yap (bana bir çay yap), Selçuklu mağazamız saat 22.00’a kadar açıktır., nereyesun (neredesin) gibi.
et- ve yap- yardımcı fiillerinin birbirlerinin yerine kullanılması veya gerekmediği hâlde kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar:
ayar yap-( ayarla-), bekleme yap- (bekle-), bülten yap- (bülten çıkar-), dersini yap- (dersini ver-), etki et- (etkile-), film yap- (film çevir-), gecikme yap- (gecik-), kuşku et- (kuşkulan-), şüphe et- (şüphelen-), umut et- (um-) gibi.
Son zamanlarda bilhassa batı dillerinden yapılan yanlış çevriler sebebiyle al- fiili de yardımcı fiil gibi kullanılmaya başlanmıştır: banyo al-, duş al-, çay al- (çay iç-), istek al- (isten-), kahve al-, yenilgi al- (yenil-) vb. gibi.
Özellikle birleşik cümlelerde ve sıralı cümlelerde ögelerden herhangi birinin eksik olması anlatım bozukluğuna sebep olur. Aşağıdaki cümlelerde parantez içine alınan kelimeler asıllarında yazılmadığı için anlatım bozukluğu vardır. Bu cümlelerdeki anlatım bozuklukları parantez içindeki kelimelerin yazılmasıyla giderilebilir:
Sen içeri (giriyorsun) ben dışarı doğru çıkıyorum. (yüklem eksikliği)
Ekonomik kriz böyle devam ederse ben işimden (olacağım) sen de parandan olacaksın. (yüklem eksikliği)
Sigarayı az, (içerim) içkiyi hiç içmem. (yüklem eksikliği)
Hastanın kanlı gömleğini çıkarıp ( ) soydu. (neyi, kimi soydu?)
Kanserin tedavisini artık bulalım ve (kanseri) yenelim. (nesne eksikliği)
Dişçi, çürük dişi çekip (çocuğu) eve yolladı. (nesne eksikliği)
Aybike’nin tehlikede olduğunu ben de biliyordum ve (onu) uyardım. (nesne eksikliği)
Yaralılarla konuşan ve (gazetecilere) bilgi veren Sağlık Bakanıdır. (dolaylı tümleç eksikliği)
Sağlam bir cümlede kelime ve kelime grupları ile ögeler arasında uyum vardır. Cümledeki ögeler arasında veya kelime grupları arasında bazen dil kurallarının bilinmemesinden kaynaklanan uyumsuzluklar görülür. Bu uyumsuzluklar genellikle, özne-yüklem uygunsuzluğundan, nesne-yüklem uyumsuzluğundan ve tamlama yanlışlarından kaynaklanır.
Erbay ve Gürdal bu yıl sınava girecek.
“Karahanlı Türkçesi, XIV. yüzyılda gelişerek, Cengiz Han’ın ikinci oğlunun adı ile Çağatay devletini kurarak, Çağatay Türkçesi ismi altında, Çağatayca ve edebiyatını meydana getirir.” Ä
Resmi ve İş Mektupları Ä (Resmî Mektuplar ve İş Mektupları)
“Hangi tür konuşma olursa olsun herhangi bir konuşmada başarılı olmak için bir takım hazırlıklar yapmak ve bazı kurallara uyulmalıdır.” Ä
ne.......ne bağlama edatı kullanılan cümlede yüklem olumsuz olursa anlatım bozukluğu meydana gelir:
Çocuğun ne annesi yokmuş ne babası.
“Dahası, ne o nezahet ve nükte ne de edep ve terbiye artık kalmamış; argo, yerini yavaş yavaş küfürlere bırakmıştır.” Ä
Nesne alması gereken (geçişli) fiilden önce nesnenin kullanılmaması hâlinde, nesne-yüklem uyumsuzluğu olur. Sıralı veya bağlı cümlelerde geçişsiz (nesne almayan) fiili takip eden cümlenin geçişli (nesne alan) fiille kurulması hâlinde nesne mutlaka kullanılmalıdır:
Trafik kurallarına uyun, (uymayanları) uyarın.
Herkes uyanıkken siz uyumayın, (uyuyanları) uyandırın.
Sıfat tamlamalarında sıfat ile nitelenen veya belirtilen isim arasında anlam bakımından mutlaka bir uyum olmalıdır:
Bunlar akıllı işlerdir. (akıllı sıfatı, iş ismine uygun değildir)
Geçen yıl sıfır kollu elbiseler modaydı.(kolsuz elbise)
Sıfır hatayla projesini tamamladı. (Projesini hatasız tamamladı.)
Sıfatların veya zarfların derecesini göstermek üzere kullanılan çok, daha, en, pek gibi zarfların yerine korkunç, dehşet, inanılmaz, felâket, müthiş gibi olumsuz anlamlı kelimelerin kullanılması yanlıştır:
Babam manyak para gönderiyor.
Korkunç güzel bir programdı. (korkunç olan güzel değildir)
Şarkılarınızı inanılmaz güzel buluyorum.
Müthiş konserimize bekliyoruz. (müthiş: dehşetli, korkunç)
Birkaç, her, herhangi bir gibi kelimeler veya sayı isimleri sıfat tamlamasının tamlayanı olursa isim mutlaka teklik olmalıdır: birkaç iyi adam, her zaman, herhangi bir anlayış; iki masa, beş öğrenci, bin konut gibi.
Beşevler, Çifte Minareler, Kırk Haramiler, Üç Kuyular, Üç Silâhşorlar, Yedi Cüceler gibi özel isim hâline gelenler müstesnadır.
İsim tamlamaları ve sıfat tamlamalarında eksik unsurların bulunması da uyumsuzluktan kaynaklanan anlatım bozukluklarına sebep olur:
Yaklaşık 80 (santimetre) ya da 1 metre çapında bir daire çizin.
Ben diyeyim 25 (gün) siz deyin bir ay sonra terhis oluyorum.
Yabancı dil yayınlar (ı) merkezi.
Küllük, Tekin’in birbiri ardınca yaktığı sigara (-ların) izmaritleriyle dolmuştu. (Tamlayan eki kullanılmazsa yakılan, sigara izmaritleri olur.)
Söylenmek istenen ile yazılanın aynı anlamda olması için imlâya dikkat edilmeli ve noktalama işaretleri yerli yerinde kullanılmalıdır.
Yine aşık olmuş.(aşık: eklem yerindeki kemik, âşık: seven)
Bu yıl karınızı ortaklarınızla paylaştınız mı? (Bu yıl kârınızı ... biçiminde yazılmazsa paylaşılan kâr olmaz.)
Farklı hizmet, karlı alış veriş.(Farklı hizmet, kârlı alış veriş.)
Kendisini taktir ediyoruz.(taktir: damıtma, takdir:beğenip değer verme)
Bir kelimenin kendinden sonra gelen kelimeyle yapı ve anlam bakımından ilgisi olmadığını göstermek için virgül işareti konur:
“Genç doktora şikâyetini anlattı.” cümlesinde anlatım bozukluğu yoktur. Genç ve doktor kelimeleri arasına virgül konmadığı için genç kelimesi doktorun sıfatı olarak kullanılmıştır. Bu cümlede genç sözü özne olarak kullanılacaksa genç kelimesinden sonra virgül işareti mutlaka konulmalıdır.
Aşağıdaki örneklerde virgül işareti kullanılmadığı için cümlelerde belirsizlik vardır:
Gürültüden ürktüğü için Ali Ağa eşeğine yollu küfürler savurdu.
Benim gibi çalışmazsan kazanamazsın.
Gazetelerde, dergilerde, kitaplarda, televizyonlarda; metni bilgisayar ortamına aktaranların veya dizgiyi yapanların yazdıkları konuyla ilgili bilgilerinin eksikliğinden ya da dikkatsizliklerinden kaynaklanan yanlışlıklara özellikle son zamanlarda fazla rastlanmaktadır. Sorumluluk yazının sahibine ait olduğu için -bilhassa- kitaplar baskıya verilmeden önce yazarı tarafından dikkatli bir şekilde gözden geçirilmeli ve gerekli düzeltmeler yapılmalıdır. Bir matematikçi için (+) yerine (-) konulması; bir kimyacı için (H2O) yerine (H2) yazılması ne kadar büyük bir yanlışsa, Türkçe için de bir harfin eksik, fazla veya yanlış yazılması o derecede önemlidir. Aşağıdaki örnekler dil ve kompozisyon kitaplardan alınmış olup kaynakları mahfuzdur:
Noktalama kuralları Ä
ISBN numarası Ä
İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhili ve hârici bedbahlar olacaktır. Ä
Bu sahada sere veren yazarlar arasında... Ä
Eğer kütüphanenin kapasitesi verilen konu için eterli değilse araştırmadan beklenen sonuç da yeterli olmaz. Ä
Edebî Türk Kavramı ve Bu Türlerde Türk Diliyle Verilmiş Örnekler Ä
Bu bahiste, yalnız yapım ekleri incilenecektir. Ä
Cümlenin öğeleri Ä
Davetiye, genellikle özel olarak hazırlanışı, kartlara, çeşitli yazı tipleri ile matbaalarda bastırılır. Ä
İnsanlar ancak anadillerinin derinliklerine nüfus edebilir. Ä | |||||||||||||||||