TURK DESTANLARI VE DEDE KORKUT[1]
H. B. Paksoy, D. Phil.
"Menim hikmetlerim dana (bilgin) isitsin
Sozumu destan kilib maksadina yetsin."
Orta Asya'nin Yese sehrinde, bugunku Kazakistan'da
yasamis ve gomulu olan Ahmet Yesevi'nin (olumu (M.S.
1167) Hikmet adli kitabinda[2] yukarda yazili oldugu
gibi yer alan bu beyit, Turk destan turu'nun gucunu
gostermesi bakimindan onemlidir. Buyuk unlu dusunur
Yesevi'nin, oz dunya gorusunu ogrencilerine aktarmaya
calisirken, destanlari kendi hikmetlerinden daha guclu
ve ustun saydigini anlatir.
Destanlar Turklerin dusunce, kimlik ve yaraticiliginin
en onemli temel taslarindan biridir. Bununla birlikte,
destan sozcugunun tanim olarak Turkce'ye odunc
alinmasi, Turklerce bu kendini dunya'ya anlatim ve
gelecek kusaklara ogut turunun ilk yaratildigi
yuzyillardan cok sonra yer alan bir olaydir. M. S. 732
yillarinda dikilen Kultekin anitlari bu kendini anlatim
turunun ilk orneklerinden biri olup, bu anit'i diktiren
Bilge Kagan, anit'in uzerindeki yazitlarda kendini
tanittiktan sonra, tanik olduran ve Ortadogunun
bir bolumunu icine alan) slamiyeti kabul ettikten sonra, Iranlilari
hakimiyetleri altina almislardi. Bu olay, Iranlilarin
kendi dil, kultur ve benliklerini buyuk ocude
kaybetmeye baslamalarina sebep olmustur. Iranlilarin
bir toplum olarak ortadan kalkmasi anlamina gelecek
olan bu tehlike'yi zamaninda goren Fars sair'i
Firdevsi, eski Iran destanlarini toplayarak (Turk
Gazneli devleti icinde otuz yil sure ile calisarak)
manzum Sahname'yi yazmistir. Onsozune de "Sahname'yi
Farsca yazip, Iranli'yi dirilttim" diye kayit koyup,
hakli olarak boburlenmistir. Sahname'de Iranlilarin bas
dusmani olarak gosterilenlerden biri Afrasiyab olarak
adlandirilmis olup, Kasgarli Mahmut'a gore (M. S. 8ci
yuzyilda dikilmis, yukarida adini verdigimiz) Turk
anitlarinda adi gecen Turk Alp Er Tunga'dan baskasi
degildir. Boylelikle, Kasgarli Mahmut da, 11ci yuzyilda
Turk destanlarinin onemine deginmistir. Bu tarihler
sonrasinda (Yesevi Hikmet kitabini yazdigi siralarda)
Turk sav ve jir'larina, destan da denilmeye
baslanmistir.
Turk'un "kendini anlatim ve gelecek kusaklara ogut
turu" uzerine Bati Turkleri tarafindan yapilmaya
baslanan calismalar ise, cok yenidir. Ziya Gokalp ve
calisma arkadaslari bir sure bu konu'ya
egilmislerdir.[10] Turk destanlarinin bilimsel olarak
incelenmesi yolunda ilk adimlari atanlardan biri ise
Prof. Zeki Velidi Togan olup, 1931 yilinda Atsiz
Mecmua'da yayinlanan dort makalesinde yazdigina gore:
Milli destanlar, tarihi vakalari tasvirden
ziyade, milletin yuksek milli duygularinin
yansitan, tamami veyahut az cok tarihe
mustenit bir ideal alemi gosteren halk
edebiyat eserlerinden ibarettir.
Milli destanin meydana gelmesi icin uc
merhale gerekir: 1. Destani ruhlu bir
milletin cesitli devirlerindeki macerali
hayatini halk sairleri ufak parcalar halinde
soylerler; 2. Milletin butununu
ilgilendiren bir olay, bu cesitli destan
parcalarini bir odak noktasi etrafinda
toplar; 3. Sonunda, millete buyuk bir
medeni hareket olur ve o sirada cikan aydin
bir halk sairi, bu parcalari toplayarak milli
destani yaratir. (Fars, Yunan ve Fin
destanlari boyle meydana gelmistir).
Prof. Togan'a gore, Turkler, ikinci devri birkac kere
gecirmislerdir.
Butun Turk milletinin mefkuresini ve
dusuncelerini bir yere toplayan destanlar
butun Turk milletini birlestiren Oguz ve
Cengiz vekayi gibi hadiseler dolayisi ile
husule gelmis fakat ucuncu devre'ye girmeyip
buyuk bir halk sair'i tarafindan tesbit
edilerek muntazam milli destan seklini
alamamis ve uful edip gitmistir. Bizde bu
buyuk destanlarin ancak enkazi vardir.[11]
Nihal Atsiz'in 1951 yilinda yazdigina gore de:
Togan, Danismend Gazi ve Seyid Battal Gazi
hikayelerini, konularini Anadolu'daki slam-Bizans
carpismalari sirasinda Emevi ve bilhassa
Abbasi ordularindaki Turk unsurlari arasinda
dogmus olacagi dusuncesini ileri
surmustur.[12]
Arap ordularinin (Iran'dan sonra) Orta Asya ya
girmelerinden sonra, yeni bir Arap edebiyati tur'u de
ortaya cikmistir. Dini sahsiyetlerin meziyetleri ve din
ugruna yaptiklari futuhatlari oven bu tur'e "menkibe"
adi verilmistir. Sav ve jir'lardan tam anlami ile ayri
olan bu menkibeler'in konulari dini dir. Kahramanlari
cogunlukla Arap'tir. Menkibelerde yapildigi anlatilan
isler genellikle insan yetenekleri disindadir, ve
onlara ancak Rufailer karisir. Cogunlukla masal gibi
anlatilirlar. Anlasildigina gore, bu nitelikleri
dolayisi ile Prof. Togan menkibe saydigi eserleri
destan tanimi icine almamistir.
Bu menkibe turunun bir baska dali da, bir bolum Turkler
Muslumanligi kabul ettikten sonra "gazavat" adi altinda
gorulmektedir. Dolayisi ile, Sav ve jir'lardan gelen,
kocaklama ve kopuzlama olarak adlandirilan Turk
destanlari ile digerlerini, ozellikle menkibe ve
gazavatnamalari karistirmamak gerekir.
Onasya'ya 11ci yuzyil icinde yerlesen Turkler,
"Kocaklamalar" yazmaya baslamislardi. Bugun bildigimiz
Koroglu da bu kocaklama turunde ve duzenindedir.[13]
Bu kocaklamalarin, Togan'in da belirttigi gibi, birinci
basamakta kaldigi goruluyor. Dede Korkut'un icinde
anlatilan olaylarin, kagida cekildikleri yuzyillardan
cok once'ye gittigini, ve Dede Korkut'un Asya'nin
Dogusundan Bati'ya gelen Turklerce getirildigini
biliyoruz.[14] Bunun gibi, Koroglu'nun daha once (ve
baska ad ile) var olup olmadigi bugun'e kadar koklu
olarak arastirilmamistir.
"Ana Bagimsizlik Destanlari," yeni destanlarin
yaratilmasina da yardimci olurlar. Cocuklar, ozanlarin
soyledigi destanlari okuyarak, dinleyerek buyurler.
Birkac kusak sonra, uruglarina yeni bir yagi satasir.
Delikanlilar arasinda destanlarda adi gecen alp'in
yerini alacak olanlar cikar. Kavga'yi, vurus'u,
destanlarda sozu gecen degerler yoluna, ancak gunun
gerekleri ve yollari ile yaparlar. Ozanlar ve
tarihciler de, bu yeni alp'i kutlamak icin yeni destan
yazarlarken, eski destanlardan parcalari da yeni
destan'a katarlar. Boylece, yeni alp'in eski topraktan
geldigini gosterirler.
Sozunu ettigimiz "Ana Destanlar," "kurtulus ve
bagimsizlik destanlari"dir. Bir urug, boy, oymak ya da
"el" in kendine satasan yagi'yi altedip bagimsizligini
korumasinin dile getirir. Destan yaraticilari, durup
dururken komsularina el kaldirmazlar, ama, gerektiginde
kendilerini korumasini bilirler.
Bu "el," urug ve oymak'larin mutlu gunleri de vardir.
Evlenme toylarinda, bagimsizlik destanlarina ek olarak,
uzun Yar-Yar lar da soylenir. Aradan bir kusak
gectikten sonra, bu Yar-Yar lar kendi baslarina bir
destan gorunumunu de alabilirler. Bir sure sonra, bu
Yar-Yar lar kisaltilarak bebeklere, kucuk cocuklara da
anlatilir ki, boylelikle masallar dogmus olur. Bunula
birlikte, "kurtulus destanlari" olmez. "Ana destan"
olarak yasar, yasatilirlar. Yaraticilari ile birlikte
yolculuk ederler, yeni ellere vardiklarinda da yeni yer
adlari bu eski destanlara girebilir. Destanlar, icinden
ciktiklari toplumun en karanlik gunlerinde bile
yureklerde yatan umitleri dile getirirler:
Bana imkan verin, serkes hayaller
Babam heykelini dikti yadima
Ta ki aciz kalsin yillar, simaller
O'nu cikarmasin imanimdan
Bana imkan verin, serkes hayaller
Bagislayin Babama nurlu bir destan
Ta ki aciz kalsin yillar, simaller
O'nu unutmaya kalmasin imkan[15]
Turk destanlari uzerinde Prof. Togan'dan once
calisanlar arasinda, Rus carligi memurlarindan olan,
Alman dogumlu ve doktorasini Almanya'da tamamlamis olan
Wilhelm Radloff da vardir. Radloff 19cu yuzyil'in
ikinci yarisinda Kazan sehrinden baslayarak Orta
Asya'yi dolasmis ve Turk destanlarinin ancak
parcalarini ciltler halinde St. Petersburg'da
bastirmistir.[16] O yillarda yururlukte olan Rus
kanunlari geregince, destanlarin buyuk bir bolumlerini
kitabina almadigini bugun yaptigimiz arastirmalar
sonucunda biliyoruz.[17] Abubekir Diveyef[18], Gazi
Alim[19], Hamid Alimcan,[20] N. Katanov (1862-1922)[21]
gibi konu'ya egilen yerli aydinlar, Radloff'un tersine,
kendi canlarini hic'e sayarak Turk destanlarini kagida
aktarmis ve bastirmayi basarmislardir.[22]
Yukarida da belirtildigi gibi, destanlar yanliz atalar
sozlerini gunumuze aktarmakla kalmazlar. Destanlar,
yaraticilarinin oz degerlerini, benliklerini de
dunya'ya tanitirlar. Bu yol'dan, uluslararasi
iliskilere buyuk olcude katkida bulunurlar. Destanlar,
sahiplerinin mayasini korur, bozulmasini onler, ilerde
bu maya'nin arilastirilabilmesi icin saklarlar.
Bu yonde Dede Korkut ile ilgili ilk calismalarin ve
Dede Korkut'un diger dillere yapilan cevirilerinin
dokumu ayrica yayinlanmistir.[23] Ek olarak, son on
yil icinde Azerbaycan'da Dede Korkut mayasini saklamak
ile ilgili calismalarin artmakta oldugu da
gorulmektedir. Bunlarin arasinda ilk gozume carpanlar'i
asagiya dokuyorum: T. I. Hajiyev and K. N. Veliyev
Azarbaycan dili tarihi: Ocherklar va materiallar (Baku:
Maarif, 1983); Azerbaycan Ilimler Akademiyasi,
Filologiya Institutu, Azarbaycan filologiya masalalari
No. II Dede Korkut (Baku, 1984); Kemal Abdullaev,
"Dede Gorkut Siirleri" Azerbaycan 1980, No. 7; Azamat
Rustamov, "Dada Gorkut'la bagli yer adlari" Alm va
Hayat, 1987, No. 9; Mirali Sayidov, "Dada Gorgut
gahramanlaryning kokunu dusunurken" Alm va Hayat, 1987,
No. 10; Penah Halilov, "Kitabi-Dede Gorgud'un
cografiyasi" Alm va Hayat, 1988, No. 8; Kemal Veliyev,
"Bir daha Dada Gorgut Siirleri hakkinda" Azarbaycan,
1981, No. 11; Bekir Nabiyev, "Epik zhanr va muasir
hayat" Azarbaycan, 1986, No. 7; Akif Huseyinov,
"Nasrimiz va kecmisimiz" Azarbaycan, 1982, No. 10;
"Mevzumuz: Tarihimiz, abidalarimiz, darsliklerimiz"
Azarbaycan, 1988-1989. [Zemfira Verdiyeva, Arif
Hajiyev].
Molla Nasreddin dergisinin yayinlanmaya baslayacagi
agizdan kulaga fisildanip duyulunca, bir mustakbel
okuyucu, Molla Nasreddin dergisinin kurucusu Celil
Memmedkuluzade'ye bir kutlama mektubu ve yayinlanmasi
dilegi ile siirler gonderir. Molla Nasreddin dergisinin
7 Nisan 1906 gunlu ilk sayisinda da, Celil
Memmedkuluzade, karsilik yayinlayarak tesekkur eder:
"yolladiklarinizi bir evvelki sayimizda yayinlamak
isterdik.[24]
Celil Memmedkuluzade gibi, biz de belirtelim: Butun
bunlari bir onceki toplantida soylemek isterdik.
Memmedkuluzade'nin de demek istedigi gibi, siz
yazmadikca, soylemedikce, dunya ilgi gosteremez.
KAYNAKLAR:
- 1. Azerbaycan Cumhuriyeti Kultur Bakanliginca,
International Research and Exchanges Board katilimi ile
duzenlenip, Baku'daki Akhundov Devlet Kutuphanesinde
Haziran 1992 yer alan "ABD'de Azerbaycan ile Ilgili
Bilimsel Calismalar" toplantisinda okunan bildiri'dir.
- 2. Ahmet Yesevi, Hikmet (Istanbul, 1299).
- 3. Necib Asim, Orhon Abideleri (Istanbul, 1341/1925);
H. N. Orkun, Eski Turk Yazitlari (Istanbul, 1936-1941)
4 cilt. Diger dillere cevirileri ve incelemeleri icin,
bak T. Tekin, A Grammar of Orkhon Turkic (Bloomington,
1968). Indiana University Uralic and Altaic Series,
Volume 69.
- 4. Kasgarli Mahmut, Diwan Lugat at-Turk (DLT). Kasgarli
Mahmut'un yasami ile ilgili bir arastirma icin, bak:
Kahar Barat, "Discovery of History: The Burial Site of
Kashgarli Mahmut" AACAR BULLETIN (of the Association
for the Advancement of Central Asian Research) Vol. II,
No. 3 (Fall 1989). Cf. H. B. Paksoy, Editor, Central
Asia Reader: The Rediscovery of History (New
York/London: M. E. Sharpe, 1994)
DLT un bilinen tek el yazmasi Istanbul Millet
Kutuphanesi (Ali Emiri, Arabi), No. 4189 da kayitlidir.
Diwan Lugat at-Turk'un ilk kez 1917 yilinda Istanbul'da
bulunmasi ve ilgili olaylar icin, bak M. Sakir Ulkutasir, Kasgarli Mahmut
(Istanbul, 1946). DLT un ilk basim'i Istanbul'da, 1917-1919 yillari arasinda
Kilisli Rifat [Bilge] tarafindan yapilmistir. Ilk Turkce cevirisi: B. Atalay,
Divanu Lugat-it-Turk (Ankara, 1939-1941). Ilk Ingilizce cevirisi: R. Dankoff
with J. Kelly, Compendium of Turkic Dialects (Cambridge: Mass, 1982-1985).
- 5. H. B. Paksoy, ALPAMSH: Central Asian Identity under
Russian Rule (Hartford: Connecticut, 1989). Association
for the Advancement of Central Asian Research Monograph
Series.
URL
http://www.ukans.edu/~ibetext/texts/paksoy-1/
- 6. Z. V. Togan Oguz Destani: Resideddin Oguznamesi,
Tercume ve Tahlili (Istanbul, 1972).
- 7. F. Sumer, "Oguzlara Ait Destani Mahiyetde Eserler"
Ankara Universitesi DTC Fakultesi Dergisi 1959; a.g.y.,
Oguzlar/Turkmenler (Istanbul, 1980).
- 8. H. B. Paksoy, "Alpamys zhene Bamsi Beyrek: Eki at
bir dastan" Kazak Adebiyati (Alma-Ata) No. 41, 10 Ekim
1986. Fadli Aliyev tarafindan, Ankara'da yayinlanan
Turk Dili No. 403, (1985) den aktarilmistir.
- 9. Paksoy, ALPAMYSH.
- 10. Ziya Gokalp, Turkculugun Esaslari (stanbul, 1968).
- 11. Z. V. Togan, "Turk Milli Dastaninin Tasnifi" Atsiz
Mecmua, Mayis, Haziran, Temmuz, Eylul, 1931.
- 12. Nihal Atsiz, Turk Tarihinde Meseleler (Istanbul,
1975). Sayfa 157.
- 13. Yayinlinmislar arasinda, bak: Koroglu. Yayina
hazirlayan, M. H. Tahmasib (Baku, 1975); Koroglu Antep
Rivayeti. Y. H. Huseyin Bayaz (Istanbul, 1981); Pertev
Naili, Koroglu Destani. (Istanbul, 1931); Koroglu ve
Dadaloglu. Y. H. Cahit Oztelli (Ankara, 1962); P.
Kichigulov, Koroglu Hakkinda Sohbet. (Ashkabad, 1978);
a. g. y. Koroglu Eposunin Poetikasi Hakkinda.
(Askhabad, 1984).
- 14. Bu konu'da calisma yapanlarin arasinda, bak: Memmed
Dadaszade, "Dede Korkut destanlarida Azerbaycan
etnografiyasina dair bazi malumatlar" Azeraycanin
Etnografik Mecmuasi (Baku) No. 3, 1977. Ingilizcesi
icin, bak: Soviet Anthropology and Archeology (New
York) Vol. 29, No. 1 (Summer 1990).
- 15. Sakir Cumaniyaz, Muhbir (Taskent) Kasim, 1982.
- 16. W. Radloff, Proben der volkslitteratur der
Turkischen stamme sud sibiriens (St. Petersburg, 1866-
1907) 18 cilt. On cild'i Turk agizlarinda, geri
kalanlar Almanca ve Rusca cevirileridir.
- 17. H. B. Paksoy, "Cora Batir: A Tatar Admonition to
Future Generations" Studies in Comparative Communism
Vol. XIX, Nos. 3&4 Autumn/Winter 1986; L. Branson, "How
Kremlin Keeps Editors in Line" The Times (London) 5
January 1986) P. 1; Martin Dewhurst and Robert Farrell,
The Soviet Censorship (Metuchen, New Jersey, 1973); M.
T. Choldin, A Fence Around the Empire: Censorship of
Western Ideas under the Tsars (Durham, 1985); B.
Daniel, Censorship in Russia (Washington, 1979).
- 18. A. A. Divayef, Alpamis Batir (Taskent, 1901).
- 19. Gazi Alim "Alpamis Destani" Bilim Ocagi (Taskent)
No. 2-3, 18 Mayis 1923.
- 20. Hamid Alimcan, Alpamis destani (Taskent, 1939).
Latin harfleri ile.
- 21. Z. V. Togan'in Hatiralar (Istanbul, 1969) kitabinda
yazdigina gore, N. Katanov Altay yoresinden baptiz
edilmis bir Sagay Turk'u idi. Ek olarak, bak: S. N.
Ivanov, Nikolai Federovic Katanov (Moskova, 1973).
- 22. H. B. Paksoy, Alpamysh.
- 23. H. B. Paksoy, "Introduction to the Dastan Dede
Korkut" Soviet Anthropology & Archeology (New York)
Vol. 29, No. 1 (Summer, 1990). Cf. Central Asia
Reader.
- 24. Molla Nasreddin (Tiflis) Sayi 1, 7 Nisan 1906. Yeni
baski (Baku, 1988). Bak, H. B. Paksoy, "Elements of
Humor in Central Asia: The Example of the journal Molla
Nasreddin in Azarbaijan." Turkestan als historischer
Faktor und politische Idee. Prof. Dr. Erling von Mende
(Ed.) (Koln: Studienverlag, 1988). Ek olarak bak: Aziz
Mirahmedov, Azerbaycan Molla Nasreddin'i (Baku, 1980);
Gulam Memmedli, Molla Nasreddin (Baku, 1984); Mirza
Elekber Sabir, Hophopname (yayina hazirlayan) Memed
Memedov (Baku, 1980); Ali Nazmi, Secilmis eserleri
(yayina hazirlayan) Firidun Huseyionov (Baku, 1979).
|