BİR AŞKIN BAŞLAMASI bir aşkın başlaması: ruhla yontulması sert bir ağacın bir anahtar sessizce açar doğayı bir la sesi başlatır fırtınayı çeker bıçağını hırçın rüzgâr hızla çevirir yıpranmış sayfayı: bir aşkın başlaması ne süzülürse içine ince bir dalın serinlikler onu gezdirir yüreğinde son ışığın peşinde olan yolcular yaşamı asarlar günün ucuna kısık bir sesle başladıkları şarkı: bir aşkın başlaması kendini ıssız zamanlarda yitirip ışığın sonunu arayanlar yağmuru sevinçle karşılarlar her zaman bütün bildiği budur hayatı anlayanların yırtılmış sayfanın yerine yapıştırılması: bir aşkın başlaması unutulan her güzellik geçmişe karışmaz yeni güzelliklere eklenir bazısı bu yüzden en güzeldir en son sevilen bütün güzellikleri kendinde birleştiren ırmakları, okyanusları, bitimsiz yağmurları bir güz sabahı kapınıza getiren! böyle zamanlarda güzeldir bir şarkıyla uyanması uykunuzu titretir uzadıkça la sesi ince kadının ayakları suya değince: bir aşkın başlaması ipekler altında kabaran göğüslerin tadıyla gizine erilmiş sevişmelerin yeni zamanları bütün bir hayatı içerecek, o garip hışırtının böceği aranacak her köşede anlamsız sayılacak sonra ışıkların kırgınlıklara kırılarak yansıması... eşyalar birbirine karışmış mutluluk kendini mahzende unutmuş olacak, böyle bir tablonun usulca indirilmesi duvardan: bir aşkın başlaması yeni şeyler ezberlemenin yanlışlığı bilgiye sığınmak ve kutsamak katılığı gümüş bir gemiyi getirmek diplerden savrulan bir uçurtmayı gökte unutmak doğayı değiştirmek temiz sulara eğilirken gümüş bir gemiyi diriltmenin yanılsaması zamanın akışını hızlandırmak: bir aşkın başlaması en sonra: birdenbire eski yağmurları anımsamak kırmızısincapların eskimeyen sıçrayışlarında okyanusun esnek akışlarında altın renkli bir balığın sırtında dalgalanmak en eski çağların güne kavuşan hızında yırtık albümlerin yeni resimlerle yamanması kalbin yenilgileri kanıksaması enginlere açılması gülümseyerek titrek günler içinde kırışmalarla: bir aşkın başlaması DERİN GÜRÜLTÜSÜZLÜK sakin olmayı öğrendim senden duru sulara bakmayı bir ermiş gibi pas tutmuş kapıların ardında kendimle buluşmayı sessiz kalmayı öğrendim senden sevinçlerde ve büyük acılarda yerine ulaşmayan bir mektup gibi kendime dönmeyi soruları cevapsız bırakmayı öğrendim senden bir budala gururuyla dolaşmayı anılarda yeri unutulmuş, hiç umulmayan bir yerde bulunmuş yanlış ağaçlarda bitmiş yapraklar gibi yabancılaşmayı zamanı hissetmemeyi öğrendim senden küçük hırçınlıklarına yenilirken insanlar sessizce girdim ve öyle çıktım içinden ateşler içindeyken susuzluğumda yangınları içerken bu derin gürültüsüzlük senden DERİNLİĞİNE BÜYÜR BAHÇELER biriktirdiğin lirik gülüşlerini atabilirsen at artık içine derinliğine büyürmüş bahçeler anladın derinlerde arıyorsun gizli bahçeyi kurtardığın bütün güzellikleri çağın epik torbasında unuttun sahnenin boşalmasını bekliyorsun biliyorsun cinayetlerin sırrını aldatmaların sebebini kanın en bilinmeyen rengini tanımış olmaktan korkuyorsun günün anlam ve önemi tükeniyor aşkın ardından bakarken birbirini kesiyor yüzlerimiz herkes bir sessizliğe dolduruyor kendini mutluluk kimsenin tırmanmadığı bir dağ yalnızlık ucuz bir roman oluyor anlaşılmıyor gizli bahçelerin derinliği GÜRÜLTÜLÜ GEMİ "meçhule giden..." aşktan kaldı bu: yalnız bir gemi! ıslanınca sallanamaz kâğıt mendiller, dökülen hayatın parçaları bitişir bu ayrılışta gürültülü gemiye gelmemiş demir atmak zamanı öpüşmeler darmadağın yalnızlığın geçilmez okyanusunda gözyaşlarının tuzunda işte gürültülü gemi kimse memnun değil yerinden gemiden başka böyle çalkantılı okyanusuyla kimi çağırıyor aşka ve tek başınalığa artık itiraf edebilirim bu gürültülü gemi benimdir kimseden çalmadım hiçbir limana yanaştırmadım aşktan ve çocukluğumdan kaldı! SEVGİLİM, ÇOCUKLUĞUM bakışların terk edilmiş bahçeler gibiydi sevgili çocukluğum sevgilim, çocukluğum benim başımdan atamadığım paslı bir taçsın dallarında korkuyla gezindiğim tekinsiz bir ağaç uykuların tedirgin yolculuklar gibiydi hiçbir yere gitmeyen bir trenin penceresinde kendini derin kuyulara hapsettin yağmur kuşlarının gökkuşağına sürtünmesiydi aramızda uzanan sessizliğin anılarını unutmaya kararlı bir sarrafın uğradığı haksızlıkları bağışlaması gibiydin sen sevgili çocukluğum benim sevgilim, çocukluğum bu bulanık suyla birlikte yaşamak zorundasın kime ne hangi hayatın kaçıncı sayfasında kaldığın |