16 Eylül 2010 Perşembe

diksiyon ve hitabet ders notları-2

T.C.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI
MEGEP
(MESLEKÎ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN
GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ)
MESLEKİ GELİŞİM
DİKSİYON 2
ANKARA 2006
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından geliştirilen modüller;
 Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 02.06.2006 tarih ve 269 sayılı
Kararı ile onaylanan, Mesleki ve Teknik Eğitim Okul ve Kurumlarında
kademeli olarak yaygınlaştırılan 42 alan ve 192 dala ait çerçeve öğretim
programlarında amaçlanan mesleki yeterlikleri kazandırmaya yönelik
geliştirilmiş öğretim materyalleridir (Ders Notlarıdır).
 Modüller, bireylere mesleki yeterlik kazandırmak ve bireysel öğrenmeye
rehberlik etmek amacıyla öğrenme materyali olarak hazırlanmış,
denenmek ve geliştirilmek üzere Mesleki ve Teknik Eğitim Okul ve
Kurumlarında uygulanmaya başlanmıştır.
 Modüller teknolojik gelişmelere paralel olarak, amaçlanan yeterliği
kazandırmak koşulu ile eğitim öğretim sırasında geliştirilebilir ve
yapılması önerilen değişiklikler Bakanlıkta ilgili birime bildirilir.
 Örgün ve yaygın eğitim kurumları, işletmeler ve kendi kendine mesleki
yeterlik kazanmak isteyen bireyler modüllere internet üzerinden
ulaşılabilir.
 Basılmış modüller, eğitim kurumlarında öğrencilere ücretsiz olarak
dağıtılır.
 Modüller hiçbir şekilde ticari amaçla kullanılamaz ve ücret karşılığında
satılamaz.
:
i
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER.........................................................................................................................i
AÇIKLAMALAR ....................................................................................................................ii
GİRİŞ ......................................................................................................................................1
ÖĞRENME FAALİYETİ 1 .....................................................................................................3
1. ANLATIM ...........................................................................................................................3
1.1. Anlatıma Hazırlık..........................................................................................................3
1.1.1. Doğallık .................................................................................................................3
1.1.2. Üslûp......................................................................................................................4
1.1.3. Açıklık ...................................................................................................................7
1.1.4. Kuvvet ...................................................................................................................8
1.1.5. İmge .......................................................................................................................8
1.1.6. İncelik ....................................................................................................................9
1.1.7. Duygunluk .............................................................................................................9
1.1.8. Hareket...................................................................................................................9
1.1.9. Taklit......................................................................................................................9
UYGULAMA FAALİYETLERİ.......................................................................................10
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ....................................................................................11
ÖĞRENME FAALİYETİ–2 ..................................................................................................12
2.JEST VE MİMİKLER.........................................................................................................12
2.1. Mimikte Anlatım.........................................................................................................13
2.2. Mimikte Güzellik ........................................................................................................19
UYGULAMA FAALİYETLERİ.......................................................................................29
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ....................................................................................30
MODÜL DEĞERLENDİRME ..............................................................................................33
CEVAP ANAHTARLARI .....................................................................................................34
KAYNAKÇA........................................................................................................................35
İÇİNDEKİLER
:
ii
AÇIKLAMALAR
KOD 90KG00005
ALAN Tüm Alanlar
DAL/MESLEK Tüm Dallar
MODÜLÜN ADI Diksiyon 2
MODÜLÜN TANIMI Etkili ve düzgün konuşma yeterliğinin kazandırıldığı öğrenme
materyalidir.
SÜRE 40/32
ÖN KOŞUL Diksiyon 1 modülünü başarmış olmak.
YETERLİK Türkçeyi etkili ve düzgün konuşmak.
MODÜLÜN AMACI
Genel Amaç:
Dili doğru kullanarak etkili ve düzgün konuşabileceksiniz.
Amaçlar:
 Sözlü iletişim sırasında doğru ve anlaşılır bir anlatım
kullanabileceksiniz.
 Sözlü iletişim sırasında doğal jest ve mimikler
kullanabileceksiniz
EĞİTİM ÖĞRETİM
ORTAMLARI VE
DONANIMLARI
Sınıf ortamı donanım: telefon santrali, konsol ve telefon
cihazı, bilgisayar, projeksiyon.
ÖLÇME VE
DEĞERLENDİRME
Modül içinde yer alan her faaliyetten sonra verilen ölçme
araçları ile kendinizi değerlendireceksiniz.
Modül sonunda ise kazandığınız bilgi ve becerileri belirlemek
amacıyla öğretmeniniz tarafından hazırlanacak bir ölçme
aracıyla değerlendirileceksiniz.
AÇIKLAMALAR
:
1
GİRİŞ
Sevgili Öğrenci,
Güzel ve etkili konuşmanın, kendimizi doğru ifade etmenin ve bunları yaparken jest
ve mimikleri doğru kullanmanın çevremizle olan iletişimimizde ne kadar önemli olduğu
tartışılmaz bir gerçektir.
İletişimin bir algılama faaliyeti olduğunu düşünürsek yaşadığımız çevre, bizi bu
diksiyon bilgisi ile artık son derece doğru anlayacak ve algılayacaktır. Böylece artık
hayatımız boyunca yanlış anlaşılma korkusu taşımayacağız. Çünkü bu modülü aldığınızda ve
başardığınızda artık duygu ve düşüncelerinizi daha rahat ve anlamlı bir şekilde ifade
edebileceksiniz.
Diksiyon, sosyal hayatın bir parçası olduğu gibi iş hayatınında vazgeçilmez
unsurlarındandır. Telefonda konuşmayı bilmeyen, düzgün cümleler kuramayan ve ne
konuştuğu anlaşılmayan bir bankacı veya bir yönetici sekreteri düşünebilir misiniz?
Elbette hayır. O halde bu modül size iş hayatınızda da destek olacak ve diğer
özelliklerinizle beraber tercih edilen bir eleman olma özelliği kazandıracaktır.
GİRİŞ
:
2
:
3
ÖĞRENME FAALİYETİ 1
Sözlü iletişim sırasında doğru ve anlaşılır bir anlatım kullanabileceksiniz.
ARAŞTIRMA
 Çevrenizdeki radyo ve TV istasyonlarına gidin ve oradaki personellerlegörüşün.
 Radyo ve TV spİkerleri hangi eğitimi almış sorun ve notlar alın.
1. ANLATIM
1.1. Anlatıma Hazırlık
1.1.1. Doğallık
Anlatımda yapaylığa düşmeden konuşmanın gerektirdiği ses tonuyla konuşmaya
doğallık denir. Bu özellik, diksiyonun vazgeçilmez öğelerinden birisidir. Doğallığın önemi,
kişinin kendine ait konuşmalarından çok, sesiyle canlandırdığı metinlerde ortaya çıkar.
 Bağırma
Bağırma, insan sesinin en doğal görünüşlerinden biridir. Bağırma sesi çıkarılırken
gerekli hecede ünsüzün şiddetlendirilmesi ve buna aynı şiddette süresi uzatılan ve yükseltilen
ünlünün katılması gerekir.
 Gülme
İnsana özgü doğal ses çıkarma biçimlerinden birisi de gülmedir. Gülme doğal olmakla
birlikte doğal biçimde canlandırılması kolay değildir.
 Hıçkırık (Ağlama)
Kimi dramatik olay ve durumları aslına uygun olarak seslendirme ve canlandırma
biçimine diksiyonda hıçkırık (ağlama) adı verilir. Diksiyonda doğallık sağlayacak
becerilerden biride hıçkırığı gerçeğine en yakın biçimde çıkarabilmektedir.
AMAÇ
ARAŞTIRMA
ÖĞRENME FAALİYETİ–1
:
4
Anlatım Alıştırmaları
Doğallık, bağırma, gülme ve hıçkırık (ağlama)gibi diksiyonu bütünleyen özellikler
yerli yerinde ve kıvamında kullanabilirse konuşmayı albenili duruma getirebilir. Bu
bakımdan sınıf içinde sırayla bu dört eylem tekrarlanabilir.
1.1.2. Üslûp
Konuşmacının duygu, düşünce ve bilgilerini karşı tarafa aktarmasına üslûp adını
verdiğimiz değişik yollar kullanılmaktadır.
 Sade Üslûp
Doğal ve açık anlatım özelliğine “sade üslûp” denir. Bu üslûpta uzun ve süslü sözler,
gösterişli parlak hayaller yerine kolay anlaşılır bir tarz esastır. Kolay ve pratik öğretmek,
eğlendirmek ve üslûbun niteliklerindendir.
 Yüksek üslûp
Düşünceler ve duygular çok yüksek, sanatlı ve görkemliyse bu tür anlatıma “yüksek
üslûp” adı verilir. Bu üslûpta kelimeler, seçkin ve parlaktır. Sade ve kolay anlaşılan cümleler
yerine imajlara ve söz sanatlarına dayalı ifadeler kullanılır. Bu üslûbu kültürlü insanlar anlar.
 Karışık üslûp
Herkesin anlayacağı nitelikteki anlatım özelliğine de “karışık üslûp” denir. Bu tür
söyleyişte sade ve yüksek üslûbun karışımı görülür. Bu üslûbu her sınıftaki insan anlayabilir.
:
5
10%
30%
60%
Şekil 1.1: Karışık üslup
1.1.2.1. Üslûpla İlgili Çalışmalar
Bu sonuçlardan şunu anlıyoruz; ilk karşılaştığımız zaman nasıl göründüğümüz, nasıl
bir yüz ifadesine sahip olduğumuz ve nasıl konuştuğumuz, ne konuştuğumuzdan daha
önemli olmaktadır.
 Yukarıdaki üslûp türlerine uygun parçalar bulunuz ve sınıfta okuyunuz.
 Sınıf içinde yukarıdaki üslûp türlerine uygun konuşmalar yapınız.
1.1.2.2. Üslûp Özellikleri
Nasıl ki her yazının üslûp açısından bir özelliği varsa her konuşmanın da kendine özgü
bir üslûbu vardır. Konuşmanın karakterini biraz da üslûp belirler. Konu ile seçilen üslûp
arasında bir uygunluk sağlanamazsa konuşma başarısız olur. Bu açıdan üslûp ile ilgili temel
bilgilere sahip olmak. üslûbun inceliklerine dikkat etmek ve üslûbu belirlerken üzerinde
düşünmek gerekir.
Bir konuşmacının söylemek istediğini anlayabilmek dinleyenler açısından önemlidir.
Konuşmasında çok sayıda yabancı kelime kullanan, bir yığın terimleri arka arkaya sıralayan,
biraz dinlemeden sonra usanç veren bir konuşmacıyı kimse dinlemek istemez.
Bir konuşmada aranması gereken üslûp özelliklerini aşağıdaki başlıklarla ortaya
koyabiliriz:
 İçtenlik
Bir konuşmacıda bulunması gereken en önemli özellik içtenliktir. Çünkü, gönülden
çıkmayan bir söze, inanmadan söylediğiniz bir söylediğiniz bir düşünceye kendiniz kabul
etmediğiniz için başkalarını inandırmanız çok zordur. Bu durumda rol yapmanız ve
yapmacık olmanız gerekir. Bunlar ise doğru, güzel ve etkili konuşmanın düşmanlarıdır.
:
6
Konuşmanın içten, yani samimi olması da anlatımın özelliklerindendir. Anlatımın
içtenlik tanıması demek; ancak inancımıza ve düşüncemize uygun şeyleri, içimize doğduğu
gibi konuşmak demektir. Doğruluğuna inanmadığı bir düşünce ya da içine doğmayan bir
duygu üzerinde yazan kişi, kendini zorlar. Bu yüzden anlatımı içten ve doğal olmaz. Bu da
konuşmanın etkili olmasını engeller.
 Duruluk
İyi bir konuşmacının mutlaka bir amacı vardır. Hiç kimse boşu boşuna konuşmak
istemez. O halde konuşmanın anlaşılması ilk şarttır. Bunun gerçekleşebilmesi ise sözlerin
açık ve duru olmasına bağlıdır. Konuşmacının ağzından çıkanların kulağımıza pürüzsüz bir
biçimde ulaşması da duruluğu özelliklerindendir. Hiç kimse konuşmacıyı dinlerken bulmaca
çözmek zorunda kalmayı istemez. Duru bir anlatım, sözün anlamının kolay kavranmasını
sağlar. Söz sanatlarıyla yüklenmemiş, süssüz ve tumturaksız anlatıma “duruluk” adı verilir.
Düşünüldüğü gibi konuşmak, gereksiz mecazlara ve sanatlara kaçmamak, konuşmanın
anlamca dolgun olmasını ve rahat anlaşılmasını sağlar.
:
7
 Akıcılık
Bir konuşmanın rahat ve kolay anlaşılması, kelimelerin dile dolaşmaması,
dinleyicilerin rahatsız olmadan anlayabilmeleri durumuna “akıcılık” denir. Konuşmanın
akıcı olabilmesi için zaman zaman dinleyicileri dikkatleri toplanmalıdır. Bu amaçla,
konunun niteliğine göre, fıkra, nükte, atasözü, deyim, vb. gibi öğelere başvurulabilir.
Her türlü konuşmada söylenmesi güç olan kelimeleri kullanmaktan kaçınmalıdır.
Akıcılık, kelimelerin seçiminden ve söz dizimindeki uygunluktan gelebileceği gibi hayal ve
düşüncelerin düzenindeki dengeden de doğabilir.
Çok uzun ve girişik sözler de duygu ve düşüncelerin kavranmasını güçleştirir,
konuşmanın akıcılığını keser.
İçinde birçok bilimsel terim bulunan konuşmalarda sıkıcı olur. Eğer çok terim
kullanmak zorunluluğu varsa bunlar, elden geldiğince arka arkaya getirilmelidir.
 Özgünlük
Duygudan ve düşünceden başka, anlatımda özgün olmaya, yani başkalarına
benzememeye çalışmak gerekir. Anlatımın özgünlüğü herkesten farklı bir görüş, duyuş ve
düşünüş tarzına sahip olunması ve bunların değişik bir tarzda ifade edilmesi
demektir.Konuşmalarında belirli bir özgünlüğü olanlar, ileride ünlü hatipler arsına
girebilirler.
Herkesin bildiği, en azından pek çok kaynakta var olan bilgileri dinleyicilere aktarmak
konuşma sanatı açısından pek hoş bir durum değildir. Her şeyden önce; ortaya konulan
duygu, düşünce ve bilgilerin özgün olması gerekir. Bunlara ortaya koyuştaki üslûp da özgün
olmalıdır.
1.1.3. Açıklık
Karmaşık ya da yalın bir metin, herhangi bir konuşmanın anlaşılır bir biçimde
dinleyiciye aktarılmasına “açıklık” adı verilir. Bunun için sadece boğumlandırma ya da
büküm yeterli değil. Konuşmacı seslendirme öğelerini kullanmada elde ettiği beceriyi metnin
anlamıyla birleştirebilmelidir. Bu noktada konuşmacının hem ses öğelerini kullanma becerisi
hem de konuşmanın içiriğiyle ilgili ayrıntıları verebilme gücü önemlidir. Konuşmacı sanata
dayalı konularda yorumunu, düşünceye dayalı konularda ise düşüncelerini öne çıkarabilmeli
ve bunları dinleyicilerin hayal dünyasında yaşatabilmelidir.
Bütün bunları hakkıyla yapabilmek için;
 Parça iyice kavranmış olmalı ,
 Ana düşünce ve duygular, anahtar sözler belirlenmiş olmalı,
:
8
 Söz içindeki durak yerlerini ve sürelerinin iyi ayarlanmış ve geçişlerin uygun
yapılmış olması gerekir.
 Yapaylıktan sakınılmalı
 Biçim öğelerinin içeriği duyurmada işlevlerinin olup olmadığına dikit
edilmelidir.
1.1.4. Kuvvet
Duyguların gerçek değerlerine göre sesin aldığı biçime “ kuvvet” adı verilir.
Duygunun önemi, sesin şiddetiyle belirtilmektedir. Ancak, bunun çalışılmayla kazanılacağı,
özellikle şiddetli duyguların belirtilmesinde ölçünün çok dikkatle ayrılması gerektiği
unutulmamalıdır.
Duygu ve coşku doruklarını iyi hesap etmeyen bir konuşmacı, anlatıma şiddet
kazandırmak isterken güç duruma düşebilir; soluğu kesilebilir, yerli yersiz iniş çıkışlarla
şiddetli sesler çıkarıp tempoyu ve akışı bozabilir, boğumlanma hataları yapabilir. Bu durum
her şeyden önce soluk almanın düzeniyle ilgilidir.
Kuvvet daha çok şiir, tiyatro, hitabet gibi türlerde önem arz etmektedir. Kimi şiirler
güçlü tonla kimi şiirler ise aksine yavaş ve düşük bir ses tonuyla okunmalıdır.
1.1.5. İmge
Konuşmacının anlatmak istediklerini bir takım güzel benzetmelerle, hayal ürünleriyle
süslenmesine “imge” adı verilir. Anlatımındaki renkli ve çarpıcı görüntüleri, ilginç
soyutlamaları dinleyicinin gözünde canlandırabilme gücüdür. Buna dikkat etmeden yapılan
konuşma, özgünlüğünü duyurmaktan yoksun olacağından başarısız bir konuşma sayılır.
Konuşmaya gerekli imgeleri yerleştirebilmek için, ilkin imgesel özelliklerini kavramak
gerekir. İyi bir konuşmacının konuşurken hangi imgeleri ne zaman ve ne şekilde
kullanacağını bilme ya da kestirebilme gücüne ulaşması gerekir. İmgeler, değişik kategorileri
ve çeşitlere ayrılmaktadır. İmgenin duyurmak ve göstermek istediklerini dinleyicilere
iletebilmek için çalışmaları yalın örneklerden başlamak gerekir. Konuşmanın imgesel gücü,
diksiyon becerilerinin göstergelerinden biridir. Dinleyiciye konuyu renk, biçim, hareket, ses
ve soyutlama biçiminde doğru ve etkili biçimde ulaştırabilmek, büyük bir aşamadır.
Bir konuşmacının konuşmasını ilgi çekici bir duruma getirebilmesi, öncelikle seçeceği
imgelerle ilgilidir. Bunun temelinde ise bireylerin gözlem gücü, kişilikleri ve çevreleri
yatmaktadır.
:
9
1.1.6. İncelik
Anlatımda metnin örtülü ya da açık anlamını, metin içinde içeriğin gösterdiği
ayrıntılarda hissettirebilme gücüne “incelik” denir.
İncelik; konuşan kişinin sanatına, bilgi ve görgüsüne bağlıdır. Bu özellik
konuşmacının
Başarısını etkileyin en önemli öğelerden birisidir. Sıradan, bayağı sözler söyleyen bir
konuşmacı dinleyicilerde beklenen etkiyi uyandıramaz .Çoğu zaman dinleyicileri bezginlik
ve usanç içine sokabilir.
1.1.7. Duygunluk
Konuşmacının duygu, hayal ve heyecanlarını dinleyenlere de yaşatabilme gücüne
duygunluk adıverilir. Konuşma metnindeki duyarlılığın dinleyiciye hissettirebilmesidir.
Anlatıma duyarlık yükleyebilmek, yapaylıktan ve abartıdan sakınarak en doğru seslenmeyi
bulmakla gerçekleştirebilir.
1.1.8. Hareket
Konuşmanın gerektirdiği hız veya yavaşlığa hareket adı verilir. Konuşmanın metnin
özelliğine göre ağır ya da çabuk söylenmesi niteliğidir. Ağırlık ya da çabukluk, anlatılacak
duygu ve düşüncelere göre değişiklik gösterilir.Bir metnin bütününe ait birimlerinde görülen
hareket değişikleri arasında uyum sağlanabilmelidir.
Sakin, yumuşak, rahatlık, dayanma niteliği gösteren duygular ağır; coşkulu ve
gerilimli duygular hızlı söylemeyi gerektirir.
1.1.9. Taklit
Konuşma esnasında kimi ses ve sözlerin canlandırılmasına taklit adı verilir .Taklit iyi
bir diksiyon çoğu zaman önemli bir ihtiyaçtır.Duygu, düşünce ve hayallerin dinleyicilere ses
veya hareket taklidi yoluyla aktarılabilmesi son derece önemli bir üstünlüktür.Özellikle, fıkra
anlatmada ve özel sohbetlerde bu fark kendini gösterir.
:
10
UYGULAMA FAALİYETLERİ
İşlem Basamakları Öneriler
 Verilecek mesajı
belirleyiniz.
 Mesaj türleri ile ilgili bilgileri okuyunuz. Ne zaman,
nerede, kime, nasıl mesaj vereceğinize karar
verirken dikkatli olunuz. Doğruluğuna
inanmadığınız mesajları vermeyiniz. Doğru
zamanda verilmeyen mesaj, amacına ulaşmaz.
 Bedeni, mesaja uygun
kullanınız.
 Beden dilini kullanırken abartısız ve doğal olunuz.
Hissettiğiniz gibi davranınız.
 İlk izlenim çok önemlidir. Giyiminize ve dış
görünüşünüze özen gösteriniz. Temiz, düzenli ve
bakımlı olunuz. Biliyorsunuz, bunun için geniş
imkanlara sahip olmak gerekmiyor.
UYGULAMA FAALİYETLERİ
:
11
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
Çoktan Seçmeli Sorular
1. Aşağıdakilerden hangisi sözlü mesajdır?
A) Tokalaşmak
C) Ağzını oynatmak
B) Sarılmak
D) Mektup
2. Beden dilinin günlük yaşantımızdaki önemini belirten söz hangisidir?
A) Beden dilini anlamak bir yetenektir.
B) Dil söylemezse beden söyler.
C) Beden dili bedenimizle verdiğimiz mesajdır.
D) Sözsüz mesaj bir mesaj türüdür.
3. Aşağıdakilerden hangisi sözsüz mesajdır?
A) Telefonla mesaj
C) Dilin sürçmesi
B) Gülümsemek
D) E-posta
4. İlk izlenimde en önemli belirleyici unsur hangisidir?
A) Ne söylendiği
C) Niçin söylendiği
B) Nasıl söylendiği
D) Nerede söylendiği
5. Duygusal bağ ve sahiplenmeyi gösteren davranış hangisidir?
A) El ele tutuşma
C) Gülümseme
B) Tokalaşma
D) Yakınında durma
6. Konuşma esnasında kimi ses ve sözlerin canlandırılmasına ne denir?
A) Jest
C) Taklit
B) Kıskançlık
D) Mimik
7. Aşağıdakilerden hangisi araç ve aksesuarları mesaj amaçlı kullanma nedeni sayılmaz?
A) Farklı görünmek için
B) Niyeti ifade etmek için
C) Kullanılan araçlar beğenildiği için
D) Araç ve aksesuarları tanıtmak için
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
:
12
ÖĞRENME FAALİYETİ–2
Sözlü iletişim sırasında doğal jest ve mimikler kullanabileceksiniz. .
 Kardeşinizden sevdiği bir filmi ya da seyrettiği maçta atılan bir golü anlatmasını
isteyin. Anlatırken yüz ifadesini ve vücut hareketlerini inceleyin. Anlattıklarını
kısa cümlelerle not alın.
 Görme özürlü insanlar konuşurken yüzüne bakıp yaşadığı duyguyu anlamaya
çalışın. Not alın. Gözlemlerinizi sınıfta arkadaşlarınıza anlatın.
 Kendinizin ve arkadaşlarınızın el sıkma biçimlerini inceleyin.
 Can sıkıntısı yaşadığınız bir gün mutlu insanlar gibi davranın. Örneğin;
tebessüm edin, bedeninizi dik tutun, çevrenizle ve insanlarla ilgilenin. Bir süre
sonra sıkıntınızın dağıldığını hissedebilecek misiniz? Gözlemleyin ve sınıfta
ders ortamında arkadaşlarınızla paylaşın.
 Çevrenizdeki insanların oturuşlarını inceleyin ve lütfen not alın.
 Karşılaştığımız her tür insanla tokalaşma sonrası yanak yanağa öpüşmemiz sizce
ne denli uygundur? Benimsediğiniz görüşü sınıfta tartışma ortamında savunun.
2. JEST VE MİMİKLER
Baş, el, kol, ayak ve bedenin duruşu ile verilen mesajlar jest olarak tanımlanır. Jest,
çoğunlukla mimiğin bütünü içinde ele alını. Onun başlıca elemanı sayılır. Mimik: his ve
düşüncelerimizin etkisiyle ile yüzümüzde beliren kımıldanışlar, hareketlerdir. O halde yüzün
hareketi bir yüz jesti ; vücutta his ve düşüncelerin etkisi ile meydana gelen hareketler vücut
jestidir, zaten söz söyleyenin anlatımına uygun düşerek yaptığı el, kol hareketleri jestin
tanımlanmasıdır.Söz ve mimiği birbirinden ayrı düşünmek mümkün değildir.Çünkü bütün
dillerde mimikle söz aynı zaman da meydana gelir.Diksiyon öğretmeni dil üzerinde çalışır.
AMAÇ
ARAŞTIRMA
ÖĞRENME FAALİYETİ–2
:
13
Ancak öğrenci söz yoluyla anlatımı öğrenirken, mimik yapmayı da öğrenmelidir ki
jest ve mimik yardımı ile doğru ses bükümünü bulabilsin. Ses bükümünü doğru söylemeye
çalışarak doğru jest ve mimik yapmayı da sağlamalıdır. O cümleleri tekrarlayarak hangi yüz,
el, kol ve vücut anlatımının, sözlü anlatımına eşlik etiğini inceleyiniz.Görecekseniz ki
mimikle anlatım sözle anlatımdan önce gelir. İlki çoğunlukla soluk alındığı sırada, ikincisi
de hep soluk verildiği sıradadır.Tıpkı tabiatta yıldırımdan önce şimşeğin çakması gibi,
anlatımın ilk işaretidir.Mimikten sonra söz bir çeşit tekrarlama ,anlatım kuvvetlendirme
yerine geçer.
Dinleyen de mimik yapar. Tiyatroda bir de karşısındakini dinleme sanatı vardır. Bazı
oyuncuların kendi sözleri bittikten sonra karşısındaki oyuncunun sözlerini dinlemeyip
seyircilerle ve kulistekilerle ilgilenmesi uygun değildir.
Bazen duruma göre kişilerin karakteri mimik anlatımla ortaya çıkarılır. O zaman sözle
anlatımının yerine mimikle anlatım geçer.Şunu unutmamalıdır ki metnini sahnede düzgün bir
söylenişle söylemek diksiyon için yeterli değildir.Bir tiyatro oyunu yazarın yazdıklarını onun
bütün düşüncelerini,hislerini söz ve mimikle anlatabilme sanatıdır.
Dil, sadece kulağa hitap etmediği zaman (radyoda olduğu gibi ) gerçek açık, belirli ve
güzel mimikle tamamlanmalıdır.Bir amaca varmayan, bir şey anlatmayan karma
karışık,seyircinin hiçbir şey anlamadığı mimikler fayda sağlamaz .Bunun üzerinde çalışarak
önce açık, belirli olmayı elde etmeli sonra onu uygulamalı ve sağlamlaştırılmalıdır.
2.1. Mimikte Anlatım
Önceki derslerimizde mimik; his ve düşüncelerimizin etkisi ile yüzümüzde beliren
kımıldanışlar ve hareketlerdir, vücutta his ve düşüncelerin etkisi ile meydana gelen
hareketler ise vücut jestidir, demiştik.
:
14
Bir yüz hareketini, bir jesti ,bir tavrı uygulamak için makine gibi hareket ederek duygu
ve düşüncelerin belirtisi elbette ki ortaya çıkarılamaz .O halde söz söylerken onlara ait
hareketleri, işaretleri öğrenmelisin.Ve bunları kullanırken ölçüyü daima göz önünde
bulundurmalısınız ki amaca erişmiş olasınız. Zira, bu sanatın başlangıcında olanlar da
vücutlarını, yüzlerini, ellerini, kollarını, parmaklarını, kullanırlarsa da yerli yerinde olmayan
bu hareketler anlatımı bozar.O halde önce jestleri sıralayalım:
Heyecan jesti:
Gözler bir an kapanıp açılır, göz kapakları aşağıya iner, baş hafif sallanır.Vücut
ürperir, titrer, sonra heyecanın verdiği yorgunluktan gevşer.
Vücudun ağrıyan bir yeri tutulur, parmaklar gerilir, büzülür, sonra da rahatlığın
verdiği gevşeme ile yüz çizgileri genişler .
Aksiyon jesti:
Tutmak, taşımak, eldeki bir şeyi atmak, fırlatmak.Herhangi bir alışma, bir güç
harcama ,yemek yemek, yatmak, gidip gelmek, bütün hareketler.
Taklit jesti:
Bir ihtiyar gibi başını titretmek, su olmadan yüzme hareketi yapmak gibi…
Duygu jesti:
Derin bir sevgiyi anlatırken dini tasvirlerde olduğu gibi, kaşlar kalkar , gözler büyür,
ağız hafifçe açılır, dudak kenarları biraz yukarı kıvrılır.Bütün çizgilerde bir tatlı okşayış,
bütün yüzde saf, temiz bir parlaklık görülür. Sinirlenme anında ,kaşlar çatılır, kaş araların da
derin bir çizgi belirir, burun delikleri açılır, gözlerde sanki şimşek çakar ,dudaklar aralanır,
alt dişler üst dişlerden önce görülür, bütün yüzde hayvani bir görünüş vardır.
İşaret jesti:
Baş, kol ve gözler işaret edilen şeye doğru döner.Başın veya gözlerin bir yöne
çevrilmesi aynı zamanda düşünceyi anlatan bir jesttir.
Yukarıda kısaca açıkladığımız ve söz söyleyen için son derece gerekli olan jestlerden
işaret ve duygu jestlerini inceleyelim.
İşaret jestleri fazla çeşitli değildir ve sade hareketlerdir.
:
15
Güler yüzlü insanlardan, sizi üzmeyecek olumlu şeylerden söz etmesini beklersiniz. Asık
suratlı insanlardan ise olumsuz şeylerden söz etmesi beklentisi içerisinde olursunuz. Asık
suratlı birinin güzel ve olumlu sözler söylemesi ne derece inandırıcı olur? Bedenin verdiği
mesajlar daha gerçekçidir.
Yer ve durum belirtmek üzere yapılan jestler
Bazen yalnız gözlerle işaret etmek yeter.Bunun için göz bebekleri gerçek veya hayali
olan şeye veya kişiye doğru döner.Bu arada baş kalkar, iner, döner.Çoğunlukla işaret
parmağı da uzatılır.Kol mesafenin uzunluğuna göre gerilir.
Uzanmış ve birbirlerinden ayrılmış iki kol iki uzak noktayı ve geniş mesafeyi gösterir.
Kollar, dirsekler dışarı gelecek şekilde kıvrılmış olduğu halde vücuttan git gide
ayrılırsa birbirinden uzaklaşan şeyleri gösterir.
Boyut belirten jestler:
Çok küçük bir şeyi anlatmak için işaret parmağının ucu üzerine aynı elin baş parmağı
ile dokunulur.
Çok büyük bir şeyi anlatmak için ise iki kol, yukarı kaldırılarak birbirinden
uzarlaştırırlar.
Avuç içleri birbirine yaklaştırılarak darlık, uzaklaştırarak genişlik anlatılır.
Eller gözlerle beraber yukarı doğru kaldırılırsa yükseklik, avuçlar ve bakışlar yere
doğru yönlendirilirse derinlik belirtilir.
Şekil belirten jestler:
Avuç içi yatay yere dönük olursa düz olan şeyi anlatır. Yuvarlak şekil belirtmek için
iki el birden bir yuvarlık çizer. Dolambaçlı, eğri büğrü şeyleri anlatmak için elin hareketleri
eğri büğrü çizgiler.
:
16
Hareket belirten jestler:
Avuç aşağı dönük ve hafifçe çukurlaştırılmış olarak yukarı aşağı kısa kısa hareketler
yapılırsa ağırlığı belirtir.
Avuç aşağı dönük olarak el, göğüs hizasından dışarı doğru hızlı hızlı sallanırsa
çabukluğu belirtir.
Sayı belirten jestler:
Tek olarak gösterilen işaret parmağı bir, işaret ve orta parmak iki, buna yüzük
parmağını da ekleyerek üç sayısı gösterilir.
Açık elin parmakları diğer elin işaret parmağı ile kapatılarak da sayı anlatılır
.
Burada genel olarak kullanılan jestlerden söz edilmektedir. Toplumdaki çeşitli
insanlara göre jestler değişmektedir. Bu sebeple her oyuncunun derin bir gözleme ihtiyacı
vardır.
Duygu jestleri :
Benliğimizde meydana gelen çeşitli düşünce ve duygular yüzümüzde, vücudumuzda
değişik belirtilerle mimiğe yardımcı olurlar. Böylece yüzün ve vücudun diğer kısımlarındaki
duygulara paralel olarak meydana gelen el, kol, vücut hareketleriyle anlatım kuvvet
kazanmış olur.
Vücudumuzun bütün kısımlarında ortaya çıkan ve duygularımızı anlatan belli başlı
jestleri inceleyelim.
Gözler:
Gözler yarı kapalı olursa kötülük ve küçümseme, göz kapakları indirilirse saygı
,utanma anlatılır.Gözlerin iri iri açılması şaşkınlık, hiddet , hayret ,dehşet belirtisidir.
Kaşlar:
Kaşlar çatılmışsa derin düşünceyi, sertliği sağlam bir iradeyi belirtir. Kaşların
başlangıç kısımlarının yukarı doğru kalkıp uç kısımlarının aşağı inmesi ıstırap anlatımıdır.
Ağız:
Dudakların yarı açık duruşu hayret ve sevinci, çok açılması şaşkınlığı anlatır. Dudak
kenarlarının aşağıya inmesi üzüntüyü, dudakların büzülerek önce doğru uzaması susmayı
somurtmayı belirtir.Alt çenenin biraz önce çıkması gaddarlığı, dişlerin birbirine vurması
çılgın bir hiddeti anlatır.
:
17
Baş:
Başın öne doğru duruşu merak ve gaddarlığı; geriye çekilmesi saygısızlık, korku, yana
doğru hafifçe eğilmesi kayıtsızlık, acıma; öne eğilmesi utanç ve korku belirtir.Başı yukarıdan
aşağı sallamak doğrulama, önden arkaya kaldırmak ikna etmek anlamına gelir.
Kollar:
Kolların herhangi biri “gel!” veya “git!” emri vermek üzere öne doğru hızla hareket
ettirilir. Yer göstermek üzere gösterilen yara doğru bükülür.Şiddetli hayranlık duygularının
belirtmesinde kolların biri veya her ikisi birden yukarı doğru kaldırılır. Cesaret kırıcı bir
durum karşısında ümitsizce yanlara bırakılır. Bekleyiş ve meydan okuyuşta kollar önde
kavuşturulur.
Eller:
Avuç içi yüreğin üzerine bastırılarak sevgi ve heyecan anlatılır. Avuç içi göğsün
ortasına bastırılırsa inanmak, iman etmek duygularını belirtir. Avuç içinin dışarı doğru
çevrilerek itilmesi tiksinme, iğrenme belirtir. Bu arada baş da biraz geriye doğru bükülür.
Avuçların birini diğeri üzerinde ovalama neşe, sevinç belirtisidir.
Parmaklar:
El jestlerinde özellikle işaret parmağı çok önemli bir rol oynar.İşaret parmağı kol ile
beraber öne doğru uzatılırsa işaret veya koğma anlamı verir.İşaret parmağı bükülerek göğse
doğru çekilerse yaklaşmayı ,çağırmayı ;yine işaret parmağı düz olarak ağza yaklaştırılırsa
susturmaya çalışmayı belirtir.Orta parmak başparmağa çarpılarak şaklatırsa sabırsızlık bütün
parmaklar kapatılırsa kuvvet ve azim, yumruk gösterilirse tehdit anlatılır.Parmaklar
bükülmüş olarak işaret parmağı baş parmağa sürtülürse para işareti yapılmış olur.Eller
birleştirerek parmaklar birbiri içine geçilirse yalvarma anlamına verir.
Bacaklar:
Bacakların duruşu da çok önemlidir. Bacaklardan birinin diğerinden ayrılmış olarak
önde durması kuvvet ataklık ve şiddetli duyguları anlatır. Ayakların aynı hizada birbirleriyle
aynı durması rahatlık, kaygısızlık, meydan okuma veya durgunluk belirtir. Bacak bacak
üstüne atılmış olarak otururken bir bacağın sık sık sallanması sabırsızlık sinirlilik belirtisidir.
Vücut:
Vücudun büzülmesi, sırtın kamburlaşması kolların gövdeye yapıştırılması yılgınlık ve
utanma belirtisidir. Bunun aksi hayranlık, zafer anlatır.İğrenmede vücut geriye doğru ;istek ,
merak , ataklıkta ileriye doğru gider.Yana veya geriye doğru uzanarak oturmak ahlak
zayıflığını ve fizik yetersizliğini anlatır.Vücudun öne doğru eğilmesi saygı belirtisidir.Sahne
sanatçısının mümkün olduğu kadar aşağıya doğru ve uzun zaman eğilerek seyircileri
selamlamasında derin bir saygı anlamı vardır .
:
18
Jestin ruhu:
Jest konusunda yaptığımız incelemeler onu nitelemiye yetmez.Çünkü pet çok defa
tekrar ettiğimiz gibi duyguların tam olarak belirtilmesi için nasıl en canlı ve uygun kelimeleri
araştırıyorsak bu duygularla ilgili jestlerin de canlı ,açık ve belirli olması gereklidir.Şu halde
jestin bir çeşit ruhu olmalıdır.
Kalıplaşmış el, kol, yüz, vücut hareketlerine jest denemez. Kendi üzerinizde
çalışmalar yaparak ve başkalarının el, kol, yüz, vücut hareketlerini inceleyerek sanatınızda
işinize yarayacak gerçeklere ulaşabilirsiniz.
Örneğin; bir elin gerilmesi cimriliği anlatabildiği gibi, gözlerdeki pırıltılı çeşitli
dereceleri de başka duyguları anlatır.Heyecanlı, taşkın anlarda gözlerdeki parlaklık sanki
alevlenir.
Şiddetli bir sevgi kucaklaşmasıyla bir dostluk kucaklaşması birbirinden çabucak ayırt
edilebilir.
Bu örneklerle de anlatılmak istendiği gibi, jest ve mimik duygulara paralel olarak
değişikliğe uğrar. Duyguların ağırlığına veya şiddetine göre jestler de ağır veya çabuk olur.
Hatta bir kimsenin jest, mimik ve tavırlarına bakarak onun toplumdaki yerini, karakterini,
alışkanlıklarını, düşünce düzeyini, görgüsünü tahmin etmek mümkündür.
:
19
2.2. Mimikte Güzellik
Beden dilini incelerken vücudu iki bölümde ele alıyoruz. Yüz kısmında; alın, kaş, göz,
ağız ve dudakla verilen mesajlara mimik; baş, el-kol, parmaklar, ayak ya da vücudun
tümünün kullanımı ile verilen mesajlara jest adını veriyoruz.
Jest ve mimikler bazen bilerek bazen kendiliğinden, bazen de istenmedik hareketler
olarak ortaya çıkar. Ancak hepsinde bilinçaltı bir neden ve amaç vardır.
Mimiklerimizle bir diğer deyişle yüz ifadesiyle verilen mesaj, vücudun diğer kısmının
verdiği mesajdan daha etkili ve anlamlıdır.
Yüz ifadeleri altı temel duyguyu yansıtma özelliğine sahiptir: Mutluluk, korku,
kızgınlık, şaşkınlık, üzüntü ve tiksinti.
Alın ve Kaşlar
Yüzün alın kısmının kırıştırılması, diğer yüz özellikleri ile birlikte okunduğunda
şaşkınlık, gerilim, endişe veya derin düşünce anlamlarını verir.
Şaşkınlık, korku ya da bir şeyin farkına varma gibi durumlarda kaşları yukarı kaldırır;
endişe, kızgınlık anında ise aşağı indiririz. İçe dönük insanların kaşları, yalnız yürürken hep
çatık haldedir.
Gözler
Yüz ifadeleri içerisinde gözlerin çok önemli bir yeri vardır. Yüzün ifade edeceği tüm
mimiklerin hemen hepsi, gözler tarafından desteklenir. Gözler, kişinin yaşadığı çoğu
duyguyu yansıtır.
Gözlerle bir iletişimi başlatabilir ya da bir iletişimi sonlandırabilirsiniz. Biriyle
konuşurken onun bizi dinleyip dinlemediğini, ilgisini ve içtenliğini gözlerine bakarak
anlamamız mümkündür.
Başka yöne bakan kişiyle iletişim kurmak zordur. Konuşurken sürekli gözümüze
bakan biri de rahatsızlık verir.
Bir konuşma ortamında bakışların başka yöne çevrilmesi, konuşmacının
önemsenmediği anlamına gelir. Etkili iletişim kurabilmek için, karşımızdakinin gözlerine
bakmamız ve bakışlarımızı yüzünün diğer kısımlarında gezdirmemiz oldukça etkili sonuçlar
verir.
Kişinin göz bebeklerinin büyümüş olması sizi dikkat ve ilgiyle dinlediğini gösterir.
Heyecan ve dikkatin artmış olması, gözbebeklerinin büyümesine neden olur.
:
20
Resim 2.1: Kuşkucu bakış Resim 2.2 : Derin düşünce
Resim 2.3: Şaşkınlık Resim 2.4: Tasarlama
Karşınızdaki insanın yüzünün hangi noktasına baktığınız çok önemlidir. Bakışlarınızın
dikliği ya da eğikliği sizin kendinize güveninizle ilgilidir. Bir tartışma sırasında, ilk başta
karşısındakinin gözlerine dik bakan kişi, kaybedeceğini anladığında, gözlere yönelik bakışını
genelde burun /ağız kısmına doğru yöneltir.
Gözlerin kısılıp küçülmesinde cevap beklentisi içeren şüphe duyma belirtisi vardır.
Gözlerin gevşemesi ise cevabını bulduğunu gösterir. Gözler saklanıp yana kayıyor veya
bakışlar kaçırılıyorsa ya utanma ya da suçluluk duygusu olduğu anlaşılır.
Kaldırımda yürürken tanımadığımız insanlara bakışımız normalde bir saniye sürer. Bu
sürenin dört saniyeyi aşması o kişinin ilgimizi çektiği anlamına gelir.
Biriyle konuşurken göz temasımız azalır, dinleyici konumuna geçince artar. Daha
fazla ve dikkatli izleriz.
İnsanlar unuttuğu bir şeyi hatırlamaya çalışırken göz bebeği tam sola bakar. Hayal
kurduğu zaman ise sol üste bakar. Kafasında bir şeyler tasarlayan kişi gözlerini sağ üste
doğru yöneltir. Pişmanlık duyan kişilerin gözlerini yere doğru kaydırdığı görülür.
İş görüşmelerinde veya önemli konuşmalarda, alın bölgesine yani göz seviyesinin
üstüne bakmak etkili sonuçlar yaratır.
Yan bakış gizli ilgi ya da saldırganlık belirtisidir. Aşağıya bakış genelde
alçakgönüllülüğü; ayak uçlarına bakmak güvensizliği, sabit ve boş bakış derin düşünceyi
ifade eder.
:
21
Resim 2.5: Dikkatli ve ilgili dinleme biçimi.
Ağız ve Dudaklar
Ağız ve dudaklar, alacağı şekle göre birçok anlam taşıyabilir. Sağa aşağı kıvrılmış bir
dudak önemsememe, alay anlamına gelirken sola üste açılmış ve dişlerin hafif göründüğü
dudak, kızgınlık belirtisidir.
Dudakların sıkıldığı ve dişlerin kenetlendiği durum, pişmanlık duyulduğunu ifade
eder. Bir olay karşısında şaşkınlık yaşandığında gözlerle beraber ağız da açılır, alt çene
düşer.
Dolgun dudaklar insanları duyarlı, sıcak ve duygusal gösterir. Bayanların rujlarını
dudak dışına taşırmaları bu nedene bağlıdır.
Dudaklar, sinirlenince ısırılır; endişe anında yalanır.
Erkeklerde sakal, bayanlarda ise estetikli olma hali yüz ifadesinin okunmasını
zorlaştıran durumlardır.
“Yüz ifadeniz canlı olsun, sıcak ve dostça tebessüm edin. Yüzünüz çevrenize olan
ilginizi yansıtsın. Donuk ve ifadesiz gözükmekten kaçının.” gibi tavsiyeler iletişimde
başarılı olmanız içindir.
Jestlerin verdiği mesajları incelerken kişinin her zaman, benzer durumlarda aynı
jestleri göstermediklerini unutmamak gerekir.
:
22
Baş Hareketleri
Beynimiz sağ ve sol olarak iki bölümde incelenir. Sağ taraf hayal gücü, sezgi ve
vizyon merkezi; sol tarafsa mantıksal düşünce merkezi olarak kabul edilir.
Baş ile yapılan hareketler çoğunlukla mimikleri destekler ve onlara bütünlük
kazandırır.
Başımızla yaptığımız hareketlerin en bilineni, onaylama ve reddetmedir. Başın öne
doğru birkaç kez hafifçe sallanması, onaylama anlamına gelir. Başın sağa sola sallanması
veya geri atılıp kaşı kaldırma eylemi reddetme olarak kabul görür.
Karşınızdaki insana bir şey anlatırken dinleyicinin başı sağa ya da sola eğim yapmış
bir açıyla sizi izliyorsa söylediklerinizi ilgiyle dinliyordur. Başı aşağıya eğilmiş ve alttan bir
bakışla bakıyorsa sizden etkilenmemiştir, hatta sizden farklı düşünüyordur.
Başını yukarı kaldırarak bakan kişilerin üstünlük duygusu ya da saldırganlık duygusu
içinde oldukları, başı aşağıya eğik bakanların uysal, kabullenici oldukları düşünülebilir.
İşaret parmağın başın yan tarafına getirilip diğer parmakların kapalı olduğu el duruşu,
ilgiyle izleme işaretidir.
İnsan kendisine yakın bulduğu kişilere başıyla hafif yakınlaşır, uzak bulduğu
kişilerden başıyla uzaklaşır. Bu küçük hareket gerçek duyguları yansıtmak açısından çok
önemli ipucu sayılır.
Biriyle konuşurken başınızı dik tutun ve aşağı yukarı hareket ettirerek onu dinlediğinizi
ve anladığınızı hissettirin. Söylenenleri kabul edip etmemeniz önemli değildir, sizinle
konuşana “Anlaşıldım.” duygusunu yaşatmanız güzel bir duygudur.
Eller ve Parmaklar
Eller, insanın kendini ifade etmesinde etkisi en çok olan organıdır. İnsan beyninin
düşünüp hayal ettiğini gösteren organ eldir. Konuşmanın tarzını, ritmini, ahengini ellerle
belirleriz. Bazen anlatmak istenileni tek bir el hareketi ile gerçekleştirdiğimiz olur.
:
23
Ellerin konuşma sırasında temel görevi, konuşmanın en önemli noktalarını
vurgulamaktır.
Ellerin açılması, kişinin dünyayla ilişki kurmak için harekete hazır olduğunu,
kapanması da bu konudaki isteksizliğini gösterir.
Bir topluluk karşısında ayakta konuşma yaparken kolları göğüs kısmında kavuşturur
ve geriye doğru yürürsek dinleyicilerde konuya karşı ilgisizlik oluşur. Kolları ve elleri açık
tutup topluluğa doğru ilerleme hareketi topluluğu canlandırır ve konuya karşı istek yaratır.
Ellerle hiçbir jest yapmadan konuşan kişi, donuk bir görüntü yaratır ve duygu,
düşüncelerini aktarmakta başarılı olamaz.
Çenenin, iki elin avuçları ile tutulması, derin düşünce halini, bazen de pişmanlık
sonrası duyulan suçluluk hissini yansıtır.
Kapanma duruşu, başkalarına tepki verme, kabul etmeme, tedirginlik, mutsuzluk,
savunmaya geçme gibi anlamlar içerir. Kapanma duruşu “tam kapanma” ve “yarı kapanma”
şeklindedir. Yarı kapanmada eller ve ayaklar tam birleşmez. Kollardan biri serbest iken,
diğer kol serbest kolu tutarak engel oluşturur. Tam kapanmada ise eller birbirini sarar,
ayaklar bilekten birbirine kilitlenir. Bu durumdaki kişilerin ikna olması pek mümkün
değildir.
Vücudun ön kısmında, bir elin diğer eli bilekten kavraması saygı ve çekinme
anlamına gelir. Bu hareket vücudun arkasında gerçekleşirse üstünlük ya da konuya
hakimiyet anlamını taşır.
Ayakta yapılan görüşmelerde kişiler, ellerini sağ cebine sokuyorsa iş dünyasında; sol
cebine sokuyorsa duygu dünyasında sıkıntı yaşadıklarını yansıtırlar.
Başparmak kullanımı, üstünlük göstergesi olarak kabul edilir. Ellerin diğer tüm
parmakları cebe girecek ve başparmağı dışarıda kalacak şekilde duran bir kimse üstünlük ve
serinkanlılık mesajı verir.
Elin sıkılarak işaret parmağın havaya kalkması konuşmaya otoriter bir hava verir.
Parmak kişiye yönelirse bu tehdit ve suçlama içeren bir mesaj olur.
Parmakların birbirine kenetlenmesi, kişinin ruh halinin olumsuz olduğunu ya da hayal
kırıklığı yaşadığını gösterir.
İnsan kendisini güvende hissetmediği zaman eli ile destek arayışına girer. Bu sırada el,
ihtiyaç duyduğu desteği kalem, çanta, kitap, anahtarlık, bardak gibi şeyleri kavrayarak
bulmaya çalışır. Özellikle özgüvenleri düşük olan kimsede, bir şeyleri tutma ve kavrama
ihtiyacı yüksektir. Bu sandalye veya masa kenarı olabileceği gibi kendi bedeninden bir
bölüm de olabilir.
:
24
Bir konuşma sırasında başını kaşıyan konuşmacı, söyleyeceği cümleleri tasarlıyor ve
zaman kazanmaya çalışıyordur.
Konuşma sırasında dinleyici, sık sık ensesini kaşıyorsa söylenilenlere katılmadığını,
şüphe içerisinde olduğunu yansıtır.
Jestlerde aşırıya kaçmamak gerekir. Konuşma yaparken ellerinizi cebinizde tutmaktan
ve kollarınızı kavuşturmaktan, ellerinizle ağzınızı örtmekten kaçınmanız olumlu bir imaj
yaratır.
Tokalaşma
Tokalaşma (el sıkışma) biçimi insanın hem kişiliğini hem de statüsünü belli eden
hareketlerdir. Tokalaşma, karşımızdaki kişinin elini sıkma şeklimizden, sıkma süresi ve
şiddetine kadar hep mesajlarla dolu bir süreçtir.
El sıkma biçimlerinin ne anlama geldiğini bilirsek, insanların kişiliklerine ait önemli
ipuçları elde ederiz. Tokalaşmaları üç ayrı grupta ele alabiliriz:
Eşit statüde tokalaşma tarzı: İki el de birbirini kavrar ve avuç dışları tam sağ ve tam
sol yönlüdür. Her iki kişinin de kendi varlığını karşısındakine hissettirme amaçlıdır. Dengeli
ve güven veren bir el tokalaşma türüdür.
Resim 2.6: Dengeli ve güven veren tokalaşma türü
Üstünlük belirten tokalaşma tarzı: Avuç içleri yere bakar şekilde yapılan el sıkma
şeklidir. Avuç içinin yere dönük olması, kişinin karşısındakine güçlü ve üstün olduğu
izlenimini verme amacını taşır. Yapılan araştırmalar üst düzey yöneticilerin büyük
çoğunluğunun avuç içleri yere bakar şekilde el sıkıştıklarını ortaya koymuştur.
:
25
Boyun eğen tokalaşma tarzı: Parmak uçlarının diğer kişinin avucuna bırakılarak
yapılan el sıkma çeşididir. Genellikle kendisine güvensiz, çekingen ve endişeli insanlarda bu
tarz görülür. Hemen belirtmekte fayda var; bayanlarda çok sık görülen bu tür el sıkma şekli,
onlar için aynı anlam ve belirtileri göstermez. İltifat ve incelik bekleme duygusu ağır
basmaktadır.
Resim 2.7: Üstünlük belirten tokalaşma tarzı
Özel duyguların yansıtılması, güven ve samimiyet hislerinin belirtilmesi amacıyla
bazen karşımızdaki kişinin elini iki elimizle sıkabiliriz. Yine benzer duygularla tokalaşırken
karşımızdakinin kolunu veya omzunu sol elimizle tutmak bazen duygusal yakınlaşmayı
artırır.
Ancak bu tür davranış sadece çok yakın arkadaşlar arasında yapılırsa anlamlı olur. Üst
düzey bir yöneticinin başarılı, genç bir çalışanına veya öğretmenin başarılı bir öğrencisine bu
şekilde yakınlaşmasının o kişilerin motivasyonunu artırdığı görülmüştür.
Tokalaşma işlemini kimin başlatacağı ve zamanlama önemlidir. Esas olarak el uzatma
işlemini ev sahibinden misafire, yöneticiden memura, yaşça büyük olandan küçüğe,
bayandan erkeğe doğru gerçekleşmesi gerekir. Ancak; insanların duydukları memnuniyet
veya özel duygular nedeniyle tokalaşmayı başlatan kişilerin sırası değişebilir.
Tokalaşmanın süresi, insanlar arasındaki yakınlığa göre değişebilir. Uygun olan el
sıkma işleminin 2-3 saniye içinde bitmesi gerekir. Bu sürenin uzaması taraflar arasındaki
yakınlığın ve özlemin fazla olduğunu gösterse de çoğu kez taraflara sıkıntılı anlar yaşatır.
:
26
Resim 2. 8: Tokalaşırken koldan tutmak güven ve samimiyeti yansıtır
Tokalaşmanız ne boyun eğen, ne de üstünlük taslayan bir tarzda olmalı. Tokalaşmanız
içten, samimi olmalı. Ortam uygunsa hafif tebessümle destekleneni daha etkili olur.
Tokalaşırken güç denemesi yapmak, hem eli sıkılan kişide olumsuz duygular yaşatır
hem de kişinin şiddete eğilimli olduğunu açığa çıkarır.
:
27
Bu anlatılanlardan sonra şu sonuca varabiliriz: Tanrının insanlara vermiş olduğu
şekil ve görünüş güzelliği başkalarına etki yapmakta yeterli değildir.Bu şekil görünüş
güzelliğini duygulara uygun güzel jest, mimik ve tavırlarla değerlendirmek, fizik güzelliğini
kullanmasını bilmek gerekir
 Yanlışlar:
Bütün insanlar için dikkat edilmesi lüzumlu olan, özellikle bir sahne sanatçısının
yapmaması gereken ve iradesiyle düzeltebileceği yanlışları beraberce gözden geçirelim:
 Ellerin, kolların yüzün önünde dolaştırılması, başın öne eğilmesi ve göz
kapaklarının hemen hemen kapanmış halde bulunması yanlıştır. Sahneye yeni
çıkmış olanlar ıstırap, acı anlatımı olarak gözbebeklerinden hayat fışkırırken
gözlerini yarı kapar, elleri yüzlerinin önünde tutarlar. Bu hareketlerinin sonunda
da doğal olarak etkili olamazlar.
 Bazı hareketler bayağılık, aldırmazlık etkisi verirler. Örneğin, parmaklarını
yeleğinin koltuk altlarına geçirmiş konuşan bir kimsenin bu duruşu ayıp değildir,
ama zarif de değildir. Elleri kalçaya koymak, ceplere sokmak, arkada bağlamak,
bacakları çaprazlamak da serbest hareketler olmakla beraber göze hoş görünen
duruşlar değildir.
 Bu sebeple dinleyici karşısında okurken veya söz söylerken bunlardan, buna
benzer bayağı hareketlerden vazgeçmek şarttır.
 Ayağı yere vurmak, ellerini birbirine çarpmak, baş parmağı işaret parmağı gibi
kullanmak, tehdit etmek için yumruk göstermek gibi görünüşe bayağılık katan
pek çok hareketlerin kullanılması hiçbir zaman hoş değil.
 Heyecanlı bir parçayı okur veya anlatırken konusunun gerektirdiği mimik ve
jestlerle anlatımınızı kuvvetlendirebilirsiniz. Ancak mimiklerimiz abartılmış
olursa bir soytarının komik etki yapabilmek için duygu ile ilişkisi olmayan yüz
hareketlerine benzeyebilir. Maskaralıkta, soytarılıkta abartmalı yüz hareketleri
gereklidir. Fakat bir sahne sanatçısı veya toplum karşısında konuşan bir
kimsenin buna ihtiyacı yoktur.
 Bu konuyu bitirirken göze hoş görünmeyen bazı hareketleri özetleyelim.Ellerle
yapılan çeşitli hareketler, kolumuzu göğsümüzün önünden geçirerek öbür
kolumuzun bulunduğu taraftaki her hangi bir şeyi işaret etmek. Sırtı
kamburlaştırmak, omuzları yukarı kaldırmak, vücudu, elleri,kolları, parmakları,
başı, gözleri fazla hareket ettirmek ,sık sık gözleri kırpıştırmak, yapılmaması
gereken hareketlerdir.
Kısaca mimiğin ilk niteliğinden birinin “itidal” olduğunu söyleyebiliriz .Yalnız
mimikte değil, jest ve tavırda da itidal şarttır. (itidal: Soğukkanlı, ılımlı, ölçülü olma.)
:
28
Güzel bir söz vardır. “Sana nasıl davranmalarını istersen, sen de başkalarına öyle davran.
Fakat ilk iyi davranışı sen yap.” Bu söz lütfen hayat felsefeniz olsun!
Ülkemizde bölgeler arasında, bazı bedensel mesaj farklılıkları olduğunu bilmekteyiz.
Kırsal alanlarda yaşayanlarla şehirlerde yaşayanlar arasında da önemli sayılabilecek
farklılıklar görmek mümkündür.
Tüm dünyada ortak medya ürünleri (televizyon yayıncılığı, sinema filmleri) olması,
zamanla beden dillerinin birbirine benzemesine yol açmaktadır. Turizm hareketleri ve
göçler beden dili benzemelerinin diğer nedenleridir.
:
29
UYGULAMA FAALİYETLERİ
İşlem Basamakları Öneriler
 Jest ve mimik kullanarak
verilen mesajı anlayabilirsiniz.
 Jest ve mimikle ile ilgili bilgi sayfalarını okudunuz.
Çevrenizde yaş, cinsiyet ve kültürler arası beden
dili farklarını gözlemleyiniz. Not alınız. Bunları
arkadaşlarınıza aktarınız.
 Bilgi sayfalarındaki mimik-jest ifadelerini kendiniz
de canlandırınız. Aynı duyguları yaşamaya çalışın
ve arkadaşlarınızla karşılıklı yorumlayınız.
 Uygun geri bildirimde
bulunabilirsiniz.
 “Bu yüzler size ne anlatıyor?” başlıklı şekilleri
yorumlayınız. Aynı ifadeleri siz gerçekleştiriniz,
arkadaşınız yorumlasın. Arkadaşınız canlandırsın,
siz yorumlayınız.
 Tokalaşma, duruş ve oturuş biçimlerini
arkadaşınızla canlandırınız ve karşılıklı
değerlendirmesini yapınız.
 Öğrendiğiniz bilgiler ışığında, çevrenizdeki
insanların beden dillerini anlamaya çalışınız, daima
onları gözlemleyiniz ve duygularını çözmeye
gayret ediniz. İyi niyetli olunuz. Ulaştığınız
sonuçları olumlu kullanınız.
UYGULAMA FAALİYETLERİ
:
30
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
Ölçme Soruları
A. Bu yüzler size ne anlatıyor?
Şekil 2.1: Yüzler ve İfadeler
B. Çoktan Seçmeli Sorular
1. Aşağıdaki davranışlardan hangisi bireyin iş birliğine hazır olmadığı görüntüsünü
verir?
A) Gülümseme
B) Eller ve avuç içlerinin açık olması
C) Yere bakma
D) Başkalarına yakın durma
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
:
31
2. Aşağıdaki jestlerden hangisi savunma duygusunu ifade eder?
A) Dik duruş
B) Eller arkada, çene yukarıda
C) Kollar, eller ve avuç içleri açık
D) Kolları göğüste kavuşturma
3. Aşağıdaki davranışlardan hangisi bireyin sıkıntı yaşadığını belirten davranış değildir?
A) Çıkışa ve saate bakma
B) Nefesini üfleyerek verme
C) Kıpırdanma ve ayaklarını sallama
D) 4 rakamını andıran bacak bacak üstüne atma biçimi
4. “Sıkılı yumruk, dudakların sıkılması, burundan gürültülü soluma” hangi duygunun
yaşandğını gösterir?
A) Endişe ve kaygı
B) Üzüntü
C) Tedirginlik
D) Öfke
5. Göz temasından kaçınma aşağıdaki duygulardan hangisinin belirtisidir?
A) Rahatlık ve açıklık
B) Suçluluk veya bir şey saklama duygusu
C) İş birliğine hazır olma
D) Kendine güvenme
6. Endişe ve kaygıyı yansıtan mesaj hangisidir?
A) Esneme
B) Göz teması
C) Tırnak ısırma
D) Düğmelenmemiş ceket
7. Ceket düğmeleri sıkı kapatılmış, kollar göğüste kenetli, vücudu uzağa çevirme,
kapıya bakma ifadeleri hangi duygunun yaşandığını gösterir?
A) Öfke
C) Rahatlık
B) Şüphe duyma
D) Savunmaya geçme
8. Bayanların başlarını yana eğik durumda tutup bakmaları hangi duygu içerisinde
olduklarını gösterir?
A) Gergin
B) Endişeli
C) İlgi bekleme
D) Üzüntülü
:
32
9. Kişinin başka birine yan bakması hangi mesajı ifade eder?
A) Alçakgönüllülük
B) İlgi ya da saldırma
C) Güvensizlik
D) Derin düşünce
10. Otururken ayakların açık olarak durması erkeklerde hangi durumu yansıtır?
A) Rahatlık ve güven duygusu
B) Savunmaya geçme
C) Endişe ve kaygı
D) Tedirginlik
11. Kültürler arası benzerlik gösteren jest-mimik hangisidir?
A) Selamlaşma
B) Çağırma
C) Vedalaşma
D) Ağlama
12. “Parmak uçlarını diğer kişinin avucuna bırakarak” tokalaşan kişi için yorumunuz ne
olur?
A) Dengeli ve kendine güvenlidir.
B) Güçlü ve üstünlük duygusu yaşamaktadır.
C) Güvensiz, çekingen ve endişelidir.
D) Şiddete eğilimlidir.
:
33
MODÜL DEĞERLENDİRME
 Modülü bitirdiniz. Modül sonunda kazanmanız gereken yeterliği kazanıp
kazanmadığınızı ölçen bir ölçme aracı öğretmeniniz tarafından hazırlanarak size
uygulanacaktır.
 Bu uygulama sonunda bir üst modüle geçip geçmeyeceğiniz öğretmeniniz
tarafından size bildirilecektir.
MODÜL DEĞERLENDİRME
:
34
CEVAP ANAHTARLARI
ÖĞRENME FAALİYETİ 1CEVAP ANAHTARI
1. D
2. B
3. B
4. B
5. A
6. C
7. D
ÖĞRENME FAALİYETİ 2 CEVAP ANAHTARI
A) Bu yüzler size ne anlatıyor?
1. Ilgisiz
2. Düşmanca, alaycı
3. Mutlu
4. Çok kızgın
5. Üzgün, kasvetli, ters
6. Çocukça, saf bir mutluluk
7. Yorgun, bitkin, uyuşuk
8. Biraz kızgın
9. Sahte bir mutluluk
10. Çok üzgün
11. Şüpheci
12. Derin bir keder
B. Çoktan Seçmeli Sorular
1. C
2. D
3. D
4. D
5. B
6. C
7. D
8. C
9. B
10. A
11. D
12. C
CEVAP ANAHTARLARI
:
35
KAYNAKÇA
 ALTINTAŞ Ersin, Devrim ÇAMUR, Beden Dili, Aktüel Basım Yayın, İstanbul,
2004
 BALTAŞ Acar, Zuhal BALTAŞ, Bedenin Dili, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2004
 CÜCENOĞLU Doğan, İçimizdeki Biz, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2003
 CÜCENOĞLU Doğan, İletişim Donanımları, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2002
 CÜCENOĞLU Doğan, İnsan ve Davranışı, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2002
 DÖKMEN Üstün, Varolmak Gelişmek Uzlaşmak, Sistem Yayıncılık, İstanbul,
2003
 İZGÖREN A.Şerif, Dikkat Vücudunuz Konuşuyor, Elma Yayınları, İstanbul,
2003
 KAŞIKÇI Ercan, Doğrucu Beden Dili, Hayat Yayınları, İstanbul, 2005
 KINGMA Daphne Rose, Gerçek Aşk, HYB Yayınları, Ankara, 1999
KAYNAKÇA

diksiyon ve hitabet ders notları-1

T.C.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI
MEGEP
(MESLEKÎ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN
GÜÇLENDİRİLMESİ PROJESİ)
MESLEKİ GELİŞİM
DİKSİYON I
ANKARA 2006
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından geliştirilen modüller;
 Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 02.06.2006 tarih ve 269 sayılı
Kararı ile onaylanan, Mesleki ve Teknik Eğitim Okul ve Kurumlarında
kademeli olarak yaygınlaştırılan 42 alan ve 192 dala ait çerçeve öğretim
programlarında amaçlanan mesleki yeterlikleri kazandırmaya yönelik
geliştirilmiş öğretim materyalleridir (Ders Notlarıdır).
 Modüller, bireylere mesleki yeterlik kazandırmak ve bireysel öğrenmeye
rehberlik etmek amacıyla öğrenme materyali olarak hazırlanmış,
denenmek ve geliştirilmek üzere Mesleki ve Teknik Eğitim Okul ve
Kurumlarında uygulanmaya başlanmıştır.
 Modüller teknolojik gelişmelere paralel olarak, amaçlanan yeterliği
kazandırmak koşulu ile eğitim öğretim sırasında geliştirilebilir ve
yapılması önerilen değişiklikler Bakanlıkta ilgili birime bildirilir.
 Örgün ve yaygın eğitim kurumları, işletmeler ve kendi kendine mesleki
yeterlik kazanmak isteyen bireyler modüllere internet üzerinden
ulaşılabilir.
 Basılmış modüller, eğitim kurumlarında öğrencilere ücretsiz olarak
dağıtılır.
 Modüller hiçbir şekilde ticari amaçla kullanılamaz ve ücret karşılığında
satılamaz.
i
AÇIKLAMALAR ....................................................................................................................ii
GİRİŞ ......................................................................................................................................1
ÖĞRENME FAALİYETİ–1 ....................................................................................................3
1. DİKSİYON SANATININ ÖNEMİ VE SES........................................................................3
1.1. Diksiyon Sanatının Önemi ............................................................................................3
1.1.1. Dil ve Diksiyon......................................................................................................4
1.1.2. Diksiyon ve Ses .....................................................................................................5
1.2. Ses................................................................................................................................6
1.2.1. Ses Olayı................................................................................................................7
1.2.2. Solunum.................................................................................................................9
1.2.3. Selen ....................................................................................................................14
1.2.4. Durak ...................................................................................................................16
1.2.5. Ton.......................................................................................................................16
1.2.6. Ses Bükümü.........................................................................................................17
UYGULAMA FAALİYETİ ..............................................................................................20
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME I ..................................................................................21
ÖĞRENME FAALİYETİ–2 ..................................................................................................23
2. KELİME VE SÖZ NOKTALARI......................................................................................23
2.1. Kelime.........................................................................................................................23
2.1.1. Kelimenin Elemanları..........................................................................................23
2.1.2. Türkçedeki Kalın Ünlülerin ve Yabancı Kelimelerdeki İncelerin Çıkarılması ...24
2.1.3. Söyleniş ...............................................................................................................24
2.1.4. Yazı Dili İle Konuşma Dili Arasındaki Farklar...................................................35
2.1.5. Boğumlanma........................................................................................................36
2.1.6. Ulama...................................................................................................................40
2.1.7. Sağdeyi ................................................................................................................44
2.2. Söz Noktaları ..............................................................................................................46
2.2.1. Kısa Süreli Duraklar ............................................................................................46
2.2.2. Normal Duraklar..................................................................................................46
2.2.3. Uzun Süreli Duraklar...........................................................................................47
UYGULAMA FAALİYETİ ..............................................................................................48
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ....................................................................................49
MODÜL DEĞERLENDİRME ..............................................................................................51
CEVAP ANAHTARLARI .....................................................................................................53
KAYNAKÇA........................................................................................................................54
İÇİNDEKİLER
ii
AÇIKLAMALAR
KOD 90KG00004
ALAN Tüm Alanlar
DAL/MESLEK Tüm Dallar
MODÜLÜN ADI Diksiyon I
MODÜLÜN TANIMI Öğrencinin dili kullanırken ses ve kelimeleri doğru telaffuz
edebilmesini sağlayan öğrenme materyalidir.
SÜRE 40/32
ÖN KOŞUL
YETERLİK Sözlü iletişimde sesleri doğru telaffuz etmek.
MODÜLÜN AMACI
Genel Amaç:
Dili kullanırken ses ve kelimeleri doğru telaffuz
edebileceksiniz.
Amaçlar:
 Dili kullanırken doğru nefes alıp sesleri doğru telaffuz
edebileceksiniz.
 Dili kullanırken kelimeleri doğru telaffuz edebileceksiniz.
EĞİTİM ÖĞRETİM
ORTAMLARI VE
DONANIMLARI
Sınıf
ÖLÇME VE
DEĞERLENDİRME
Modülün içinde yer alan her faaliyetten sonra, verilen ölçme
araçlarıyla kazandığınız bilgi ve becerileri ölçerek kendi
kendinizi değerlendireceksiniz.
Öğretmen; modül sonunda sizin üzerinizde ölçme aracı
uygulayacak, modül ile kazandığınız bilgi ve becerileri
ölçerek değerlendirecektir.
AÇIKLAMALAR
1
GİRİŞ
Sevgili Öğrenci,
Gerek günlük hayatta, gerek iş hayatında güzel ve etkileyici konuşan insanlar
çevrelerinde hayranlık uyandırmaktadırlar. Güzel ve etkileyici konuşabilmenin yolu da iyi
bir diksiyona sahip olmaktan geçmektedir.
Türk genci olarak görevlerinizden biri de “Güzel Türkçemizi” düzgün bir şekilde
konuşmak olmalıdır. Dilinizi güzel konuşursanız ister istemez hayatınızda da bir çok
konunun farklılaştığını görebilirsiniz. İnsanların hayranlığını, saygılarını kazanarak onlara
kendilerini dinleten ayrıcalıklı kişilerden biri de siz olabilirsiniz?
Bu modülün amacı size hayatınız boyunca başarılar kazandıracak olan güzel bir
diksiyonla konuşmanın anahtarını vermektir. Modüllerde anlatılanları dikkatli bir şekilde
okur ve uygularsanız, alıştırmaları tekrarlarsanız güzel bir diksiyon kazanarak insanları
etkileme gücüne kavuşmanızın ne kadar kolay olduğunu siz de fark edeceksiniz.
GİRİŞ
2
3
ÖĞRENME FAALİYETİ–1
Dili kullanırken doğru nefes alıp sesleri doğru telaffuz edebileceksiniz.
 Diksiyonu güzel ve etkili olan kişilerin konuşmalarına dikkat ediniz.
 Doğru solunum yöntemini araştırarak, kendi solunum yönteminizin doğruluğunu
test ediniz.
 Selen kusurları nelerdir araştırınız.
1. DİKSİYON SANATININ ÖNEMİ VE SES
1.1. Diksiyon Sanatının Önemi
İyi, Doğru, Güzel Konuşma Sanatı
Bilgi, tecrübe ve yeteneklerimizi ne kadar etkili ve doğru kullanabiliyoruz?
Mesleki ve özel yaşamda kendimizi iyi ifade edebilmek, yaptığımız işi iyi ve doğru
anlatabilmek, rolümüzü doğru oynayabilmek başarımızı artırır.
Dinletebilmek, ikna edebilmek, kabul görmek, tercih edilmek ve başarmak isteriz.
Başarmak için ilk adım, doğru ve etkili iletişim kurabilmektir. Bunu
sağlayan, konuşma becerimizdir.
"Herkes Düşünme ve Konuşma Yeteneklerini Geliştirebilir."
Bu çalışmalara katılan birey, kişiliğini ve konuşma özelliklerini tanır; eksikliklerini
fark eder. Dil doğaçlamalarıyla kendini geliştirme şansı bulur. Atölye çalışmalarında, kendi
konuşma özelliklerine uygun, kendine özgü iletişim becerilerini profesyonel teknikler ve
ipuçları ile geliştirir.
AMAÇ
ARAŞTIRMA
ÖĞRENME FAALİYETİ-1
4
1.1.1. Dil ve Diksiyon
İnsan, sosyal bir varlıktır. Hayatını devam ettirmesi için diğer insanlarla iletişim
kurmak zorundadır. İnsanlarla iletişim kurabilmek, duygu düşünce ve isteklerini ifade etmek
için kullanabileceği en önemli araç ise “dil”dir. İşte bu unsur konuşmanın da dinamiğini
oluşturmaktadır.
Herhangi bir dili konuşmak, yalnızca o dil hakkında birtakım temel bilgilere sahip
olmak demek dilin kelime kadrosunu öğrenmek ve iletişim kurmaktan ibaret değildir. Dilin
doğru ve güzel kullanılması da önemlidir. Dilin seslerini doğru telaffuz edebilmek,
kelimeleri doğru seçerek yerinde kullanabilmek de ayrı bir sanattır.
Türkçe, ünlü ve ünsüz uyumları olan bir dildir. Bu bakımdan Türkçe kelimelerin
telaffuzu son derece estetiktir.
Herhangi bir dili doğru, güzel ve etkili konuşabilmek her insan için ona özgü bir
ayrıcalık belgesidir, Konuşması, ses tonu, kelimeleri doğru seçip yerinde kullanması, doğru
telaffuz etmesi kişiyi diğer insanlardan daha farklı bir konuma getirir.
Türkçenin söyleyiş farklılıkları iki ayrı kavramı ortaya çıkarmıştır Bunlar;
1. Lehçe: Herhangi bir dilden bilinen tarihi seyir içinde veya daha önceden
ayrılmış olup ses, şekil ve kelime ayrılıkları gösteren kollara lehçe adı verilir.
Örneğin; Türkçe’den tarih içinde bilinen zamanlarda ayrılmış olan Azerbaycan,
Kazak ve Özbek Türkçesi gibi kollar yakın lehçe kabul edilmektedir.
2. Ağız: Herhangi bir dil veya lehçenin daha çok söyleyiş (telaffuz) özelliklerine
bağlı olarak oluşan mahalli kollarıdır. Her dil veya lehçenin kendi içinde ağızları
vardır. Ağızlar halkın kullandığı doğal konuşma biçimleridir. Gelişmiş her dilin
içerisinde yeni ve farklı ağızlar ortaya çıkabilir. Ancak, her dilin tek bir edebi
ağzı vardır. Türkiye Türkçe’sinin edebi ağzı İstanbul ağzıdır. Örneğin; Türkiye
Türkçesinin Erzurum, Trabzon, Denizli gibi çok sayıda ağzı mevcuttur.
Kastamonulu İstanbul’a gitmiş. İstanbulluları nasıl bulduğu sorulduğu zaman
“İstanbullular eyi hoş; emme dilleri gubat, demiş.” Bu fıkradan da anlaşılıyor ki
Kastamonulu kendi yöresel ağzını benimsemekte ve İstanbulluların şivesini kaba, biçimsiz
bulmaktadır.
Güzel ve etkili konuşmak üzere kullanılacak dil malzemesinin doğru seçilmesi ve
bunların konuşmaya yardımcı diğer unsurlarla (sesin uyumu, vurgu, ton, tonlama, durak,
üslup, jest ve mimikler, tavır v) uyumlu bir biçimde kullanılabilmesi sanatına Diksiyon
denir.
Diksiyon kelime anlamı olarak Latincede dictio ve distus sözcüklerinden Fransızcaya
diction olarak geçmiş, dilimize de Fransızcıdan söylendiği gibi alınmıştır.
5
Bu kelimenin Latince anlamı “söz söylerken sözcüklerin seçilip düzenlenerek
düşünceleri kolaylıkla anlatma tarzı.” demektir.
Diksiyonun amacı yorumculuğa ulaşmaktır. Bunun için de belirli yöntemlere baş
vurulmaktadır. Bu yöntemler;
1. Söz söyleyeni anlatmaya alıştırmak
2. Dinleyeni inandırmak ve heyecanlandırmak
3. Dinleyenin hoşuna gitmek
Dinleyenin hoşuna gitmek sözü ile belirtilmek istenen konuşmada açıklık, gerçeklik
ve güzelliktir.
Konuşma: Ses, kelime ve söz akımından meydana geldiğine göre bir sözü açıkça
anlatabilmek, söz ve anlatımın inandırıcı olması, söz ve anlatımda güzelliğe ulaşabilmek
diksiyon sanatının başlıca amacıdır.
Konuşmacı düşüncelerini, duygularını ve bilgilerini karşı tarafa aktarırken “üslup” adı
verilen değişik yollar kullanmaktadır. Üç tür üslup vardır.
1. Sade Üslup: Konuşmacının doğal ve açık anlatım özelliği kullanmasıdır. Bu
üslupta kolay ve anlaşılır bir tarz esastır. Kolay ve pratik öğretmek, eğlendirmek bu
üslubun özellikleri arasında yer almaktadır.
2. Yüksek Üslup: Konuşmacının düşünce ve duygularını aktarırken çok yüksek,
sanatlı ve görkemli bir üslup kullanmasıdır. Bu üslupta kelimeler seçkin ve parlaktır.
İmajlara ve söz sanatlarına dayalı ifadeler kullanılır. Kültürlü insanlar bu tarz
konuşmaları anlayabilir.
3. Karışık Üslup: Herkesin anlayacağı nitelikteki anlatım özelliğidir. Sade ve
yüksek üslubun karışımı kullanılır. Bu üslubu her sınıftaki insan anlayabilir.
Güzel konuşmak, bir sanattır. Herkes güzel konuşamaz. Doğru güzel ve etkili
konuşabilmek için, diksiyon bilgisi ve uygulamasına ihtiyaç vardır. Bunun dışında kişinin
kullanacağı üslup türü de güzel ve etkili konuşmasında önemli bir faktördür. Çünkü
konuşmacı kullanacağı üslubu seçerken hitap ettiği kişi ya da topluluğun niteliğini göz
önünde bulundurmak zorundadır.
1.1.2. Diksiyon ve Ses
İnsanı diğer birçok canlıdan ayıran en önemli özellik, çıkarttığı ses ve bu sesle yaptığı
iletişimdir. Sesimizle hem mesajımızı gönderir hem de ona duygularımızı, sevgimizi,
kızgınlığımızı ve kaygılarımızı ekleriz. Bir de bu sesi şekillendirerek kulağa daha hoş hale
getirebiliriz ki bu da insanın kendi sesli sanatını, müziğini oluşturur.
6
Diksiyon; konuşma öncesinde alınan nefesle, nefesinizin oluşturduğu seslerle ve bu
seslerin artiküle edilerek yani ağzınızda şekillendirilerek oluşturduğu kelimelerle ilgilenir.
Ayrıca konuşmanızı süslediğiniz ve daha anlamlı hale getirmek için yaptığınız tonlamalar,
vurgular da diksiyonun çalışma alanıdır.
Güzel ve etkili konuşmada diksiyon yani seslerin doğru çıkarılması son derece
önemlidir. Bir yandan kendi dilinizin fonetiğini en doğru şekilde öğrenmeli diğer yandan
bunları kullanmayı yetenek haline getirmelisiniz. Durakları, ulamaları, vurguları doğru
kullanabilmelisiniz.
Fonetik bilgisi seslerin çıkarılışını inceler. Diksiyon ise buna ek olarak daha geniş bir
kapsamda, ses organlarının doğru sesleri çıkarabilecek şekilde eğitilmeleri üzerinde
odaklanır. Bu yönüyle diksiyon önemli ölçüde fonetiğe dayanır.
Fonetiğin (ses bilgisi) genel bir tanımını yapacak olursak fonetik; bir dili seslerinin
oluşumları, boğumlanma özellikleri, kelimelerdeki sıralanışları, yüklendikleri görevler ve
uğradıkları çeşitli değişmeler açısından inceleyen gramer dalıdır.
Diksiyon, herhangi bir dilin ses yapısıyla yakından ilgilidir. Bu bakımdan bir dilin
fonetiği (ses bilgisi) o dilin doğru ve güzel kullanılması açısından son derece önemlidir.
Sesle ilgili diğer bir unsurda Artikülasyon (Boğumlanma)dur. Artikülasyon konuşma
organlarının boğazdan çıkan sese biçim vermek için topluca çalışmasıdır. Kapımızın
önünden geçen sokak satıcıları bağırarak sattıklarını herkese duyurmak isterler. Yine de ne
dediklerini anlamak için çıkıp sorma ihtiyacı duyarız. Önemli olan söylenenlerin
anlaşılmasıdır. Söylenen sözlerin anlaşılması için temel sesler ünlüler değil, ünsüzlerdir.
Seslerin ağızdan çıkışına ve dilin konumuna dikkat etmek gerekmektedir.
Diksiyon ve ses ayrılmaz bir bütündür; sesin anlam kazanabilmesi için düzgün bir
diksiyona, diksiyonun ortaya çıkabilmesi için de sese ihtiyaç vardır. Burada bahsettiğimiz
ses ile ilgili kavramlara ilerleyen konularda yer vereceğiz.
1.2. Ses
7
Ciğerlerden gelen havanın ses yolunun herhangi bir noktasındaki boğumlanması ile
oluşan ve yayılarak kulaklarla algılanan titreşime ses denir. Sesin saniyedeki titreşim
sayısına frekans ya da perde denir. Sesler, ses yolu adı verilen akciğerlerden başlayıp boğaz,
gırtlak, damak, dil, diş ve dudakların çeşitli hareketleri sonucunda oluşur. Sesler oluş
biçimlerine ve oluşum yerlerine göre tasnif edilirler.
1.2.1. Ses Olayı
Sesin Ortaya Çıkışı: Gırtlağın içinde ikisi sağda ikisi solda olmak üzere dört adet
ince kiriş vardır. Seslenmeye yarayan kirişler iki tanedir. Ses çıkarmayı isteyince bu bir çift
kiriş gereğine uygun biçimde birbirine yaklaşarak gerilir. Akciğerlerden itilen hava bu
kirişlerde isteğimize göre ince, kalın, sert, yumuşak vb. sesler biçiminde perdelenir. Bu ses
ağız içinde çeşitli değişmelere uğrayıp boğumlanır, konuşma sesi biçimine girer.
Ses Yolu: Göğüs boşluğundan dudaklara kadar varan kısma denir.
Konuşma Aygıtı: Göğüs boşluğu-akciğer-gırtlak-kirişler-küçük dil- dil- damak-diş
etleri dişler- dudaklar- geniz-burun (Bakınız Tablo 2). Bunların hepsine birden konuşma
aygıtı denir. Bunların birinde hastalık, sakatlık bulunuyorsa seslerden bazılarının veya
tamamının uygun biçimde çıkmasına engel olur. Dişleri dökülmüş kişilerin (
s,ş,ç,t,j,l,n,r,z,c,d), nezle olan insanların söyleyişleri farklıdır.
Şekil 1: Konuşma aygıtı ve ses organları
1.2.1.1. Sesin Nitelikleri
Şiddet: Sesin yarattığı etkinin gücüdür. Aynı tondaki seslerin hafif ya da kuvvetli
oluşunu anlatır.
8
Yükseklik: Kalın sesleri ince seslerden ayıran niteliktir. Pes ses ve tiz ses olarak
bölümlendirilir.
Tını: Farklı cisimlerin titreşimlerinden aynı yükseklikte çıkan seslerin birbirinden
ayrımını belirten niteliktir.
Tiz Ses: İnsan kulağına ince ve keskin bir biçimde yansıyan seslerdir.
Pes Ses: İnsan kulağına alçak , aşağı, hafif, yavaş ve kalın bir biçimde yansıyan
seslerdir.
1.2.1.2. Diksiyon Bakımından Ses
Ses Kirişlerinin düzgün titreşimi ile meydana gelen ünlüler (Selenler; a, e, ı, i, o, ö, u,
ü)
Ses yolundan çıkarken gırtlak, damak, dişler ve dudaklar gibi herhangi bir engelle
karşılaşmayan seslere "ünlü" adı verilir. Türkçede ünlüler söylenişlerine göre üç grupta
incelenmektedir.
a. Dilin Durumuna Göre Ünlüler: "Ünlü" adını verdiğimiz sesler ağız yolundan
çıkarılırken dil, öne ve arkaya doğru hareket eder. Dilin arkaya doğru hareket etmesi
sonucunda kalın ünlüler, öne doğru hareket etmesi durumunda ise ince ünlüler çıkarılır.
Kalın (art) ünlüler; a, ı, o, u'dur. İnce(ön) ünlüler ise e,i,ö ve ü'dür.
b. Dudakların Durumuna Göre Ünlüler: Ünlüler çıkarılırken dudaklar düz ve yuvarlak
olmak üzere iki şekle girerler. Dudağın düzleşmesiyle çıkan ünlülere düz ünlüler;
yuvarlaklaşmasıyla çıkan ünlülere ise "yuvarlak ünlüler"adı verilir. Düz ünlüler; a,e,ı,i'dir.
Yuvarlak ünlüler ise o, ö,u,ü'dür.
c. Çenenin Durumuna Göre Ünlüler: Ünlülerin çıkartılmasında çenenin de önemli bir
işlevi bulunmaktadır. Kimi ünlülerde çene aşağıya doğru açılırken kimilerinde çene daralır.
Çenenin genişlemesiyle çıkarılan ünlülere "geniş ünlüler"; çenenin daralmasıyla çıkarılan
ünlülere "dar ünlüler" denir. Dar ünlüler ı,i,u,ü' dür. Geniş ünlüler ise a, e, o, ö 'dür.
DÜZ YUVARLAK
Geniş Dar Geniş Dar
KALIN a ı o u
İNCE e i ö ü
Tablo 1: Ünlüler tablosu
Hava sızması, hışırtıyla meydana gelen ünsüzler (ç,f,h,k,p,s,ş,t-b,c,d,g,j,l,m,n,r,v,y,z)
9
Ses yolundan çıkarken gırtlak, damak, dil, diş ve dudaklar gibi bazı engellere çarparak
çıkan seslere "ünsüz" adı verilir.
a. Çıkış Yerlerine Göre Ünsüzler: Ünsüzlerin her birinin oluşumunda farklı organların
görev aldığı görülmektedir. Bu açıdan ünsüzler şu şekilde sınıflandırılmaktadırlar;
Dudak ünsüzleri: p, m,
Diş ünsüzleri : v, f
Damak ünsüzleri: k,g,ğ,y
Gırtlak : h
Diş-damak ünsüzleri: Diğer ünsüzler
b. Ses Yolundan Çıkışlarına Göre Ünsüzler
Sert ünsüzler : ç, f, h, k, p, s, ş, t
Yumuşak ünsüzler: b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z
SERT YUMUŞAK
Sürekli Süreksiz Sürekli Süreksiz
Dudak f p m,v b
Diş ş,s ç,t j,l,n,r,z c,d
Damak … k y g
Gırtlak h … ğ …
Tablo 2: Ünsüzler tablosu
1.2.2. Solunum
Solunum, canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için oksijenli havayı akciğerlere
çekme ve karbondioksiti verilen havayla dışarı çıkarma hareketedir. Solunumun ana işlevi
budur. İkinci işlevi ise konuşmayı sağlamasıdır.
Türkçe nefes verirken konuşulan bir dildir. Konuşmanın etkili olabilmesi ve
diksiyonun düzgün olabilmesi için, konuşan kişilerin doğru solunum tekniklerini biliyor ve
kullanıyor olmaları gerekmektedir.
1.2.2.1. Solunum Yöntemi
Doğru solunum yöntemini kullanarak nefes almak ve vermek diksiyon açısından çok
önemlidir. Çünkü ses tellerini titreşime geçiren, sesin tınlamasını gerçekleştiren nefestir.
Onun için nefes doğru ve düzenli olarak alınıp kullanılmalıdır.
10
Nefes ses üretim merkezini harekete geçiren bir güçtür. Nefes olmadan sesten
bahsetmemiz imkansızdır. Sesin üretim merkezi ise gırtlak (hançere) dir. Eğer doğru nefes
alıp kullanmazsak nefes bu merkezi zorlayıp yıpratır ve sonuç olarak üretimin kalitesi düşer.
Yani cılız ve kalitesiz bir ses elde ederiz.
İyi bir solunum olmadan doğru bir diksiyon tarzı olması mümkün değildir. Peki iyi bir
solunum ne demektir?
İyi bir solunum, soluk alırken akciğerlere yeterli ölçüde havayı alıp sonra yorgunluk
duymadan onu geri vermektir.
İyi bir solunum elde edebilmek için de diyaframı kullanarak nefes almamız
gerekmektedir.
Akciğerlerimiz arkadan omurga, önden göğüs kemiği ve yanlarda bunlara birer birer
kıkırdaklarla bağlanan kaburga kemikleri tarafından kemikten bir kafes içinde
bulunmaktadır. Ama bu kafesin aşağı tarafında “diyafram” adı verilen kastan yapılmış geniş
bir perde ile örtülmektedir. Bu perde esnektir ve aşağı doğru gerilebilir.
Akciğerlerimizin sağ tarafında üç lop, sol tarafında ise iki lop bulunmaktadır.
Akciğerimizin her iki tarafında da bulunan alt loplar yan taraflara doğru da uzanırlar ve üst
loplardan çok daha büyüktürler. Alt lopların alabileceği oksijen kapasitesi üst loplara göre
daha fazladır.
Çoğumuz akciğerlerimizin üst loplarını dolduracak kadar havayı içimize
çektiğimizden sadece sınırlı üst lopları kullanmış oluruz ve vücudumuzda yeteri miktarda
kan temizlenememiş olur. Halbuki bebeklerin nefes alışlarına dikkat edersek karından
gerçekleştiğini görürüz.
Doğru solunum yöntemi akciğerlerimizin alt loplarını da oksijenle dolduracak şekilde
nefes alıp sonra vermektir.
1.2.2.1.1. Soluk Alma
Soluk alırken dikkat edilmesi gereken hususlar; derin bir şekilde, sık olarak, çabuk,
düzenli, sinirlenmeden ve gürültüsüz olarak soluk alması gerekir.
Soluk alma kusurlarının başında gürültülü soluk alma gelmektedir. Bu durum
dinleyiciyi rahatsız eder.
Doğal solunumda burundan soluk alınmalıdır ve ağız kapalı tutulmalıdır. Burundan
soluk alırken alınan hava ısınır ve temizlenir. Çünkü burun içindeki kıvrımlar ve kıllar
süzgeç görevini görmektedirler.
Ama bazen diksiyonda ağızdan soluk almak da gerekebilir. Konuşan kişi söz
söylerken gereken yerde soluk almak için ağzını kapayacak zaman bulamayabilir.
11
Soluk Alma Şekilleri
1. Göğüsten Soluk Alma: Bu nefese omuz nefesi de denilmektedir. Çünkü nefes
alırken omuzlar kalkıp üst göğüs genişler, diyafram aşağı inmez hatta biraz
yükseldiği için karın içeri girer. Bu nefes alma şekli düzgün bir diksiyon için
uygun değildir.
2. Kaburga Nefesi: Nefes alma sırasında kaburgalar her yöne doğru genişler, karın
içeri girer, diyafram aşağı inmez ve tıpkı göğüs nefesinde olduğu gibi ciğerlerin
alt bölümü fonksiyonunu tam gerçekleştiremez. Bu nefes şekli göğüs ve boyun
kaslarının gerilimine buda yorgunluğa neden olmaktadır.
3. Karından Soluk Alma: Yukarıda bahsettiğimiz gibi bu soluk alma tarzı
diyaframdan nefes almadır.
Doğru soluk alma şekli ise karın-kaburga nefesidir. Bu şekilde soluk alırken karın
dışarı çıkar, diyafram aşağı iner ve karnı dışarı iter. Göğüs ve bel genişler, son kaburga
kemikleri ile diğer kemiklerde dolaylı olarak genişler. Soluk verirken ise karın içeri girmeye
başlar, diyafram eski haline döner yani yukarı çıkar, göğüs eski pozisyonunu alır.
Doğru Soluk Alma- Soluma Teknikleri
1. Soluma, soluk alma ve verme olmak üzere iki aşamada gerçekleşmektedir.
Konuşmada her iki aşamada çok önemli yer teşkil etmektedir.
2. Soluk; derin, sık, çabuk, düzenli, sinirlenmeden ve gürültüsüz alınmalıdır.
3. Soluk özel durumlar dışında burundan alınmalıdır.
4. Soluk verme akciğerlere alınan havanın geri verilmesidir. Türkçe, solunumun
soluk verme aşamasında konuşulan bir dildir.
5. Konuşurken soluk verme çok iyi ayarlanmalıdır. Soluk alırken konuşmaktan
sakınılması gerekmektedir.
6. Birden soluk verilmemelidir.
7. Konuşurken soluk vermenin özel durumlara uydurulabilen bir düzeni olmalıdır.
8. Doğru soluma diyaframdan yapılmalı, nefesin verilmesinde karın kasları
kullanılmalıdır.
Solunum Alıştırmaları
Alıştırma 1
Diyaframdan doğru soluma için aşağıda belirtilen hususlara dikkat ederek alışkanlık
edinene kadar 2 hafta boyunca her gün bu çalışmayı gerçekleştiriniz. Başarılı olabilmeniz
için her yemekte midenizin %30 unu boş bırakınız.
12
Rahat bir şekilde sırtüstü uzanıp nefes aldığınız zaman karın bölgeniz kendiliğinden
yukarı doğru hareket edip genişler; nefes verirken aşağıya iner bunu gerçekleştirmeye
çalışınız.
1. Yere sırt üstü uzanınız
2. Hızlı ve kısa aralıklarla sadece ağzınızdan soluyunuz.
3. Nefes alırken karından gözlemlediğiniz bir hareket var mı? Varsa bu şekilde
nefes almaya devam ediniz.
4. Hareket yoksa, ellerinizle göğüs kafesinizin üzerine bastırın veya çevrenizden
yardım isteyerek onların göğüs kafesinize bastırmalarını isteyiniz.
5. Solumayı göğsünüzün alt kısmına doğru yapınız. Bu diyaframa yakın bölgeleri
çalıştırmanızı sağlayacaktır. Mide bölgenizin kalkıp indiğini göreceksiniz.
Bu çalışmayı günde asgari iki defa 10-15 dakikalığına yapınız ve 15-20 gün yapmaya
devam ediniz.
Alıştırma II
Açık bir pencere önünde durunuz. Temiz havayı ciğerlerinize çekiniz. Bunu yaparken
burundan soluk alınız. Soluk alma sırasında havanın burnunuzdan boğazınıza, oradan da
gırtlak ve soluk borunuzla bronşlarınıza ve akciğerlere geçtiğini sonra da soluk verirken
havanın aynı yolu, bu sefer ılık ve ıslak bir şekilde izlediğinizi takip ediniz.
Bu alıştırmayı bir çok kez tekrarlayınız. Basit bir alıştırmadır ama iyi bir soluk
almanın sesin iyi yerleşmesinde çok önemli olduğunu unutmayınız.
Alıştırma III
Dik durunuz, başınız dik, omuzlarınız yukarı kalkmadan, akciğerlerin alabildiği kadar
bol, burundan soluk alınız. Soluk alırken ağır alınız, aynı şekilde soluk veriniz. Birdenbire
soluk alınız ve birdenbire soluk veriniz.
Alıştırma IV
Ayağa kalkın, bedeniniz dik bir durumda kollarınızı iki yana doğru aşarken yavaş
yavaş burnunuzdan nefes alın. Nefes alma eyleminiz kollarınız omuz hizasına gelene kadar
devam etsin ve kollarınız o omuz hizasına geldiğinde nefesinizi tam anlamıyla almış olun.
Kollarınızı ilk durumuna getirirken ağzınızdan yavaş bir şekilde nefes verin. Ellerinizin ve
kollarınızın gergin olmamasına dikkat edin. Bu hareketi uçarcasına tam bir gevşeklik içinde
yapmalısınız. Nefesinizi verirken, çok yavaş bir şekilde verin.
13
Alıştırma V
Kollarınızı hızlı bir biçimde iki yana doğru açarken burnunuzdan derin ve bol nefes
alın. Kollarınızı eski yerine bırakırken ağzınızdan nefesinizi verin ve kollarınızın omuz
hizasını geçmemesine dikkat ediniz.
Alıştıma VI
Hazır olda durunuz. Soluk alırken ayaklarınız ucuna basarak yükseliniz. Birkaç saniye
böyle bekleyiniz, beklerken nefesinizi tutunuz. Sonra topuklarınıza basarak birden
soluğunuzu sessizce bırakınız. Aynı hareketi birkaç kere tekrarlayınız.
Alıştırma VII
Burnunuzdan 6 sayıyla nefes alın ve nefesinizi 8 sayıyla ağzınızdan verin. Nefesi
burundan alma sayısını sabit tutarak nefesinizi verme sayısını iki iki arttırın ve 22’ye kadar
ulaşın. Nefesi alırken omuzlarınızı kaldırmamaya dikkat edin.
Alıştırma VIII
Aşağıdaki parça üzerinde, sesi dalgalandırmadan bir solukta söylemeye çalışınız ve
olabildiğince yavaş sesle, geniş söyleyerek okumaya çalışınız. Soluk alma yerleri ( I) işareti
ile belirtilmiştir:
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik, I
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik, I
Ak tolgalı beyler beyi haykırdı: I “İlerle!”
Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle. I
Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan, I
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan. I
Birden dolu dizgin boşanan atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla.I
Cennette bu gün gülleri açmış görürüz de
Hala o kızıl hatıra titrer gözümüzde. I
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik, I
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.
(Yahya Kemal Beyatlı, Akıncılar.)
Alıştırma IX
Derin soluk alarak aşağıdaki cümleyi yavaş yavaş bir solukta söyleyiniz
Bir peltek büyük baba peltek konuşan peltek torununu pelteklikten kurtarabilir mi?
14
Alıştırma X
Yanan bir mumdan birkaç santimetre uzaklıkta açık bir boğumlanma ve iyi
anlaşılabilen bir sesle konuşunuz. Eğer mum sönerse soluk çıkarma şiddetlidir, buna dikkat
ederek soluğu tutumlu harcamaya alışılmalıdır. Mumu söndürmeden konuşmayı yavaş yavaş
yükseltmeye çalışınız.
1.2.3. Selen
1.2.3.1. Tanımı
Seleni gürültü niteliğinde olmayan ses diye tanımlayabiliriz. Türkçede kullanılan
selenler, ünlü harflerdir. Bunlar a,e,ı,i,u,ü,o,ö harfleridir.
1.2.3.2. Kusurları
Selen kusurları genel bir sağlık bozukluğundan, bir veya birkaç ses organındaki
hastalıktan ileri gelebilir. Ya da kötü bir alışkanlıkla yerleşmiş olan bazı ses ve boğumlanma
kusurlarından kaynaklanabilir.
Sağlık sorunları yüzünden oluşan selen kusurları düzeltilemese de kötü alışkanlıktan
kaynaklanan selen kusurlarını birtakım alıştırmalarla düzeltmek mümkündür.
Bu alıştırmaların çoğunun etkili olabilmesi, solunum alıştırmalarına dayanmaktadır.
Çünkü, düzeltilmesi gereken kusurlar doğru soluk almamaktan kaynaklanmaktadır.
Selen kusurlarına bakacak olursak bunların, kuvvetsizlik, ses titrekliği ve tiz ve keskin
ses olmak üzere üç şekilde olduğunu görmüş oluruz.
1.2.3.3. Kuvvetsizlik
Sesiniz kuvvetsiz ve yetersiz olabilir. Bu da hafif sesle konuşma alışkanlığından ve
alıştırma yapmamaktan meydana gelmektedir.
Konuşurken seslerin kuvvetsiz, cılız bir şekilde çıkması, konuşulan kişinin
konuşmanızı anlamamasına bunun sonucunda iletişim sorunları yaşanmasına meydan
vermektedir.
Sesin kuvvetsizliğini bir takım alıştırmalar yaparak düzeltmek mümkündür.
1. Ağzınızı açarak “a” seleni veriniz.
2. Soluk verirken gitgide artan bir şiddetle “a” selenini çıkarınız.
3. Birdenbire ve aynı şiddeti sürdürerek çıkartınız.
4. Sesinizin şiddetini çoğaltıp azaltınız.
5. Aynı şekilde: fakat birçok kere, sesinizin şiddetini çoğaltıp azaltarak
tekrarlayınız.
6. Kısa soluk vererek, oldukça gür sesler çıkarınız.
15
Ses Titrekliği
Sesiniz gür olabilir ya da cılız çıkabilir; ama her iki durumda da titreklik olabilir. Bu
kusur şarkı söylerken fark edilmeyebilir; ama konuşurken hemen kendini belli eder. Bu
durum diksiyon açısından kusur sayılır.
Ses titrekliğini önleyebilmek için sesinizi zorlamaktan kaçınarak aşağıdaki
alıştırmaları yapınız; ses çağlayan bir nehir gibi akmalıdır.
1. Çok kısa bir süre içinde ve çok az ses vererek bir selen çıkarınız.
2. Bir seleni çıkarırken biraz daha gür ve biraz daha uzun olmasına dikkat ediniz.
3. Durmadan, gitgide biraz daha gür ve öncekinden biraz daha uzun süreli selenler
çıkarınız. İyi bir sonuç elde edinceye kadar bu alıştırmaya devam ediniz.
Tiz ve Keskin Ses
Tiz ve keskin ses insan kulağını tırmaladığı için diksiyon açısından da bir kusur kabul
edilmektedir. Tıp doktorları bu sese Haremağası sesi demektedirler.
Tiz ve keskin ses kusurunun düzeltilebilmesi için aşağıdaki metodun uygulanması
yararlı olmaktadır.
1. Ağzınızı açınız ve olabildiğince derin, düzgün bir soluk alınız. Soluk verirken
gırtlağınızda bir kasılma olmamasına dikkat ederek solukla beraber ses
çıkartmaya çalışınız.
2. Pes tonda temiz bir ses elde ettikten sonra hecelere geçiniz. Bir heceyi söylerken
solukla beraber ses de verilerek hece tamamlanır ve diğerine geçildiği zaman
aynı şekilde tekrarlanır. Heceleri uzatarak söyleyiniz.
3. Bu alıştırmalar yapılırken tiz tonlara çıkmamaya dikkat ediniz. Heceleri
söylerken iyi sonuç alındıktan sonra elinize bir kitap alınız, aynı şekilde heceler
üzerinde durarak ve her hecede soluk alıp pes tonda okumaya devam ediniz.
4. Birçok defa kendi kendine okuma alıştırmaları yapınız.
5. Bu metodu uygularken tiz ve keskin sesinizle konuşmaktan kaçınarak,
konuşurken okurken yaptığınız gibi heceleri pes tonlarla söylemeye çalışınız.
16
1.2.4. Durak
Konuşurken hava ihtiyacımızı karşılayabilmemiz için az veya çok duraklamalar
yapmak zorundayız. Çünkü sesimizi belirli bir süre uzatabiliriz; ama sonunda soluğumuz
tükenir, duraklayıp yeniden soluk almak zorunda kalırız. İşte konuşma esnasında bu
duraklamaların tümü noktalamayı meydana getirmektedir.
Konuşurken duraklamalara genelde önem vermez, sık sık ve kısa duraklamalar
yapmazsak bol ve derin soluk alma ihtiyacı duyarız. Bu durum bizim gürültülü soluk
almamıza neden olur. Gürültülü soluk alma diksiyon açısından önemli kusurlardan biridir.
Bunu için soluğumuz tükeninceye kadar beklemeyerek çabuk, hissettirmeden soluk
almalıyız. Ama tabi ki diksiyonda bu durakları gelişi güzel, kafamıza göre yapamayız.
Duraklar cümlelerin anlamına göre düzenlenmelidir. Çünkü noktalamanın anlam yönünden
çok büyük önemi vardır.
Durak, söylenen ya da okunan bir metnin solunum yerlerinin oluşturduğu, söz
söyleyenin yorulmasına engel olan beklemelerdir.
1.2.5. Ton
Konuşurken çıkardığımız seslerin titreşim sayısının az ya da çok oluşuna “ ton” denir.
Sesin düşük, yüksek ya da tiz ve pes çıkarılmasıdır. Titreşim sayısının çokluğu sesi
tizleştirirken azlığı ise pesleştirmektedir.
Monotonluk kötü bir diksiyon karakterini ortaya çıkarmaktadır. Sürekli aynı ses
tonuyla konuşan insanlar kendisini dinleyenleri sıkmaya başlarlar ve bir süre sonra dikkat
çekici olmaktan çıkarlar. Böyle bir konuşma tarzı dinleyenleri usandırır. Çünkü bu duygu ve
anlatımdan uzak, aynı tonda sürüp giden bir konuşma şekli olur.
Konuşurken konuşmaya hakim olan ana nokta, çeşitli anlam kavramları sağlayan
değişikliklerdir. Konuşanın önem verdiği, anlam katmak istediği kelimelerde başvurduğu
ton, kelime ve heceler arasında yükseklik ve yoğunluk bakımından meydana getirdiği
farklara “tonlama” adı verilir.
Bir konuşmanın başarısı, doğru tonlama ile mümkündür. İyi tonlanmış bir konuşma
insanları etkiler. En güzel tonlama tabii şekilde çıkan ses ile mümkündür.
Doğru tonlama yapabilmek için okuma ve konuşma alışkanlığı kazanmak
gerekmektedir. Bunun için de bir metni sesli olarak okuyarak tonlamanın kulak ve zihinde
göstereceği etkiyi duyarak hissedebilirsiniz.
Konuşurken kullandığımız ses tonlarına “esas tonlar” adı verilmektedir. Her türlü
insan sesi yükseklik bakımından üç esas tonda sıralanmaktadır. Bunlar pes, orta ve tiz’dir.
17
1. Pes: Bu sese göğüs sesi adı da verilmektedir. Sözlerin alçalan bir tonla
seslendirilmesidir.
2. Orta: Hem dinleyeni hem de konuşanı en az yoran tondur. Sözlerin orta halli bir
tonla seslendirilmesidir.
3. Tiz: Bu sese kafa sesi de denmektedir. Sözlerin ince ve keskin bir tonla
seslendirilmesidir.
Konuşurken aynı tonu kullanarak dinleyenleri sıkmamak için sesimizdeki tonları
zaman zaman kullanmamız gerekmektedir. Konuşmalarımızın daha anlamlı olması için
konuşmalarımıza tonlamalar katmalıyız. Bunun için aşağıdaki alıştırmaları uygulamakta
yarar vardır.
1. Pes tonda bir selen çıkarıp onu uzatınız.
2. Orta tonda bir selen çıkarıp onu uzatınız
3. Tiz tonda bir selen çıkarıp onu uzatınız.
1.2.6. Ses Bükümü
Konuşurken ses perdelerinin değişmesine “büküm” adı verilmektedir. Ses çıkışı
monoton olmayıp yüksek-alçak tonda, hızlı-yavaş arasında, duraklamalı-duraklamasız,
vurgulu-vurgusuz arasında değişerek çıkmalıdır. Sesin değişirliğine yani bükümlülüğüne,
sesin müzikselliği de denilebilir. Çevrenize dikkat ediniz herkesin birbirinden farklı konuşma
biçimi vardır; çünkü bükümlülüğü farklıdır.
Dilde büküm, doğal büküm ve yapma büküm olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Doğal büküm; dilin gerektirdiği gibi histen ve düşünceden ayrılmayan büküm
şeklidir.Yani konuşma esnasında konunun gerektirdiği olağan bükümlerdir.
Yapma büküm; dilin gerektirdiği bükümü bozarak histen ve düşünceden ayrı
yapmacık olarak uygulanan bir büküm şeklidir. Konuşma sırasında söze özel bir anlam
katmak, duygusal öğelere ağırlık ve önem vererek kitleleri etkilemek amacıyla oluşturulan
bükümlerdir. Bu tarz konuşmalar zaman zaman inandırıcılıktan uzak olacağı için, bu tarzda
konuşmaktan kaçınmak gerekir.
Ses bükümleri veya tonlamaları anlatılmak istenen fikir ve hislerden ayrılmamalıdır.
Ama söz söyleyen kişi konuşurken “giriş ve bitirişlerin” iyice anlaşılmasını sağlayacak
şekilde konuşmalıdır.
18
Alıştırma-Ses Bükümü
1. Aşağıdaki parçayı anlatılmak istenen bir fikir ve hisleri hissettirerek
bükülmeyiniz.
CHİMENE: Bütün gayretime rağmen gizlemeye muvaffak olamadığım bir sırrı artık
sizden saklamaya lüzum görmüyorum, haşmetmeap. Ben seviyordum, siz de anlamıştınız;
fakat babamın intikamını almak için sevgilimi pek tabii olarak cezalandırmak istedim.
Aşkımı, vazifeme nasıl feda ettiğimi zati haşmetaneniz kendi gözlerinizle gördünüz. Nihayet,
işte Rodrigue öldü ve onun ölümü beni amansız bir düşman vaziyetinden matemli bir sevgili
haline getirdi. Sebebi hayatım olan babama karşı böyle bir intikam boynumun borcu olduğu
gibi, şimdi sevgilime karşı bu göz yaşlarını dökmek de gene boynumun borcudur. Don
Sanche beni müdafaa etmekle mahvıma sebep oldu, halbuki ben şimdi beni mahveden adama
zaten zafer mükafatı oluyorum!
Haşmetmeap, eğer bir kral kalbinin merhametle yumuşama ihtimali varsa lütfen beni
bu ağır mahkumiyetten kurtarınız; sevgilimin hayatına mâl olan bu zaferin mükafatı olarak
ben ona bütün servetimi bağışlıyorum, buna mukabil o da beni bana bağışlasın; ben de bir
manastıra kapanıp son nefesime kadar gece gündüz hem babama, hem sevgilime ağlayayım.
(Corneille, le Cid. Çeviren: İ. H. Danişmend. Perde V. Sahne VII)
2. Aşağıdaki parçayı istenilen etkiyi meydana getirecek şekilde; ama sesi ölçülü
kullanarak okuyunuz.
JULİET: Elveda. Allah bilir bir daha ne zaman karşılaşacağız. İçimde, damarlarımı
ürperten, kanımı donduran, hafif soğuk bir korku var! Buraya gelip beni teselli etsinler;
çağıracağım: Sütnine! Lakin onun burada ne işi var? Bu hazin sahneyi tek başıma oynamam
lazım.
Gel, küçük şişe! Ya bu terkibin hiçbir tesiri olmazsa! O zaman yarın sabah evlenecek
miyim? Hayır, hayır, bu mani olacak. Sen şurada yat. (Hançeri yatağın üstüne koyar.) Ya
şişenin içindeki mayi, rahibin beni Romeo ile gizlice evlendirdiği meydana çıkıp da
haysiyeti, şerefi sarsılmasın diye içirmek istediği bir zehirse?
Galiba, zehir bu; ama içim bu şüpheye karşı isyan ediyor. Mukaddes bir adam, nasıl
yapar böyle bir şeyi? Ya mezara gömülünce Romeo beni kurtarmaya gelmeden evvel
uyanırsam? Ah ne müthiş şey, yarabbim! İçine bir nefes temiz, can veren hava girmeden
lahitte tıkanarak boğulmaz mıyım? Romeo geldiği zaman beni orada boğulmuş bulacak.
Yaşasam bile oranın dehşeti; gece ve ölüm, o eski mahzen, yüzlerce seneden beri
ecdadımın kemiklerini içine alan bu tarihi makber beni çıldırtmaz mı? Tibalt’in kefeninin
içinde taafün etmeye başlıyan taptaze, kanlı cesedini görür de çıldırmaz mıyım? Orada,
gecenin bazı saatlerinde ruhlar dolaşırmış. Ah, erken uyanarak o fena kokuları duyar,
topraktan çekilen Mandragora feryatları gibi insanları çıldırtan haykırışlar işitirsem. Ben,
ben! Çıldırırsam! Bu müthiş korkuların tesiri ile deli olmaz mıyım? O zaman bir çılgın gibi
ecdadımın kemikleri ile oynayacak ve yaralı Tibalt’i kanlı kefeninden mi çıkaracağım? Bu
cinnet halindeyken bir akrabamın kemiğini sopa gibi kullanarak kafa tasımı patlatacak,
zavallı beynimi dışarı fırlatacağım, öyle mi? Ah! işte, yeğenimin hayalini görüyorum.
19
Hortlak! Romeo’yu arıyor…Bir hancerin sivri ucuyla canını alan Romeo’yu! Dur.
Tilbalt, dur! Romeo, geliyorum! Şerefine içiyorum. (İçer ve yatağa düşer.)
(W.Shakespeare, Romeo ve Jülyet, Çeviren: İlhan Siyami Tanar. Perde IV. Sahne III.)
20
UYGULAMA FAALİYETİ
İşlem Basamakları Öneriler
 Öneriler doğrultusunda doğru soluk
alınız ve veriniz.
 Doğru soluk alma yöntemlerini
uygulayınız. Zorlamadan normal olarak
soluk alma hareketlerinizi izleyiniz.
 Doğru soluk alma yöntemini
uyguladıktan sonra soluk verme
yönteminin doğru olmasına dikkat
ediniz.
 Öneriler doğrultusunda tonlama
çalışması yapınız
 Masaldaki karakterleri farklı ses
tonlarıyla seslendiriniz.
 Örneğin masalı anlatan kişinin sesini orta
bir tonla okuyunuz.
 Masaldaki kahramanlardan birine çok
tiz, diğerine çok pes ses tonları veriniz.
 Bu çalışmalar konuşmalarınızda
tonlamadan yararlanmanıza, sesinize
bükümler katmanıza yardımcı olacaktır.
UYGULAMA FAALİYETLERİ
21
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME I
ÖLÇME SORULARI
1. İnsanların duygu, düşünce ve isteklerini ifade etmek için kullanabileceği en önemli
araç aşağıdakilerden hangisidir?
A) İletişim
B) Diksiyon
C) Telefon
D) Dil
2. Herhangi bir dilden bilinen tarihi seyir içinde veya daha önceden ayrılmış olup ses,
şekil ve kelime ayrılıkları gösteren kollara ne ad verilir?
A) Şive
B) Lehçe
C) Ağız
D) Dil
3. Latince anlamı “söz söylerken sözcüklerin seçilip, düzenlenerek düşünceleri kolaylıkla
anlatma tarzı” olan kelime aşağıdakilerden hangisidir.
A) Türkçe
B) Konuşma
C) Diksiyon
D) Boğumlama
4. Aşağıdakilerden hangisi Üslup çeşitlerinden biri değildir?
A) Alçak Üslup
B) Yüksek üslup
C) Sade Üslup
D) Karışık Üslup
5. Kalın sesleri ince seslerden ayıran niteliğe ne ad verilmektedir?
A) Şiddet
B) Yükseklik
C) Tını
D) Pes Ses
6. Aşağıdakilerden hangisi soluk alma şekillerinden biri değildir?
A) Göğüsten
B) Kaburga
C) Karından
D) Mideden
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
22
7. Gürültü niteliğinde olmayan sese ne ad verilir?
A) Müzik
B) Selen
C) Fonetik
D) Tını
8. Aşağıdakilerden hangisi bir kusur değildir?
A) Kuvvetsizlik
B) Ses Titrekliği
C) Pes Ses
D) Tiz ve Keskin Ses
9. Konuşurken çıkardığımız seslerin titreşim sayısının az ya da çok oluşuna ne ad verilir?
A) Kuvvetlilik
B) Ton
C) Güç
D) Tiz Ses
10. Konuşurken ses perdelerinin değişmesine ne ad verilir?
A) Tonlama
B) Diksiyon
C) Selen
D) Büküm
DEĞERLENDİRME
 Sorulara verdiğiniz cevapları, modülün sonundaki cevap anahtarıyla
karşılaştırın.
 Yanlış cevaplandırdığınız soruyla ilgili konuyu tekrar gözden geçirin.
 Bu test sizin diksiyonla ilgili konulardaki bilginizi ölçmeye yöneliktir. İyi bir
diksiyon sahibi olmak istiyorsanız konuların içinde geçen alıştırmaları mutlaka
uygulayın.
 Güzel ve etkili konuşmak için iyi bir diksiyona sahip olmanız gerekmektedir.
Bunu sağlayabilmeniz için öğrendiklerinizi gündelik hayatınızdaki
konuşmalarınıza da uygulayın.
23
ÖĞRENME FAALİYETİ–2
Dili kullanırken kelimeleri doğru telaffuz edebileceksiniz
 Yazı dili ve konuşma dili arasındaki farkları araştırınız.
 Boğumlanmayı araştırınız ve çevrenizdeki kişilerin kelimeleri boğumlamasına
dikkat ediniz.
 Herhangi bir metni söz noktalarına dikkat ederek okuyunuz.
2. KELİME VE SÖZ NOKTALARI
2.1. Kelime
2.1.1. Kelimenin Elemanları
Kelimenin elemanlarına baktığımızda bunların , harfler ve heceler olduğunu
görmekteyiz. Harfle, heceleri oluşturduğundan dolayı önce harfleri tanımamız doğru
olacaktır.
Ses yolundan çıkarken gırtlak, damak, dişler ve dudaklar gibi herhangi bir engelle
karşılaşmadan direkt çıkan seslere ünlü (sesli) harf denir. Bir ünlüyle iyice uyuşmuş bir
boğumlanma gürültüsüyle meydana gelen harflere de ünsüz (sessiz) harf denir.
Ağzımızdan bir kerede çıkan ses topluluğuna ise “hece” denir. Heceler birleşerek
kelimeleri meydana getirmektedirler.
AMAÇ
ARAŞTIRMA
ÖĞRENME FAALİYETİ–2
24
Bütün ünlüler selenin kendisidir; ama aralarındaki ayrımı yapan nitelik tınıdır. Selenin
bu niteliği çeşitli müzik aletlerinden çıkan notaları da ayırt etmeye yaramaktadır.
2.1.2. Türkçedeki Kalın Ünlülerin ve Yabancı Kelimelerdeki İncelerin
Çıkarılması
Dilimizde esas olarak sekiz ünlü bulunmaktadır. Yalnız yabancı dillerden geçen
kelimeler nedeniyle ünlü çeşitleri on ikiye kadar yükselmektedir.
 A (kalın), â (ince), e (açık), é (kapalı), ı, i, o (kalın), ô (ince), ö,u (kalın), û
 (ince), ü Bu ünlü çeşitleri birbirinden tını farkıyla ayrılmaktadırlar.
 Dilimizde yirmi bir ünsüz vardır. Bunlar b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş,
t, v, y, z’dir.
2.1.3. Söyleniş
Söyleniş (fonetik) diksiyon için çok önemlidir. Ses aletinin hareketleriyle birçok
hecenin farkları belirtilir ve böylelikle dinleyenlere işittirilmeye çalışılır. Söylenişte ünlüler
konuşma organının hareketiyle çıkartılır.
Diksiyonda esas alınan söyleniş şekli İstanbul söylenişidir.Söyleniş bölümünde sesli
ve sessiz harfleri ayrı ayrı inceleyeceğiz. Türkçede 8 adet sesli ve 21 adet sessiz harf vardır.
Sesli harfleri “ünlü”, sessiz harfleri de “ünsüz” kelimesiyle tanımlayacağız. Türkçemizdeki
ünlüler “a, e, ,ı, i, o, ö, u, ü”den oluşur. Ünsüzler ise “b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s,
ş, t, v, y, z” den oluşur. Söyleniş bölümünde ünlü ve ünsüz harflerin fonetiğini öğreneceğiz.
Aşağıda konular hem anlatılmış hem de gerekli alıştırmalar birlikte verilmiştir.
Alıştırma-Fonetik
Ünlüler
A
Konuşma dilimizde birbirinden ayrı söylenen iki (a) vardır. Bunlardan biri (kalın a)
diğeri de (ince a) dır. Her iki (a) bazen uzun, bazen kısa okunabilir. Bu iki (a) yı söylerken
birbirinden ayırt etmek için (ince a) nın üzerine şu ( ^ ) işareti koyarak gösterelim.
Kalın A
Şu şekilde söylenir: Dil doğal duruşunu değiştirerek ortaya doğru biraz yükselir,
dudaklar hareketsiz, yanaklar gevşek ve çeneler açık. aaa aaaa aaaa
Elâlem ala dana aldı ala danalandı da biz bir ala dana alıp aladanalanamadık.
Akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğini. Ağlarsa anam ağlar, kalanı yalan ağlar.
25
İnce A
(Kalın a) ya oranla daha ileriden söylenen bir ünlüdür. Dilimize geçen yabancı
kelimelerden gelmiştir. Bu kelimelerin başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek:
lâla, lâstik, hâl. hâlbuki, lâf, lâkırdı, lâle, lâl, kâse, lâle, lânet, lâzım, kâzım, kâtip gibi.
Lâla lâtif lâleli lâmbasını lâcivert lâke lâvabodan nâzik, nâdide şefkâte verdi.
Uzun A
Bunu da (â) şeklinde gösterelim :
Örnek: Nâne, nâdir, nâme, câhil, câhit, seyahât, sâdık, sâbit, kâtil, nâzik târih, mâvi,
hâttâ, hârf, dikkât, şefkât, kabahât, sıhhât, nâmus, nâne, nâsihat,
E
Konuşma dilimizde birbirinden ayrı söylenen iki (e) vardır. Bunlardan biri (açık e)
diğeri de (kapalı e) dir. Bu iki (e) yi söylerken birbirinden ayırt etmek için (kapalı e) nin
üzerine şu (') işareti koyarak (açık e) den ayıralım. eee eeee eeee
Açık E
(Açık e) şu şekilde söylenir: Çeneler (a) ünlüsünde olduğu gibi, dil ileri doğru
yükselir. Kelime başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek: Eş, sen, sene- Edebi edepsizden öğren: Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de
üste ver: Evlinin bir evi, evsizin bin evi var. - Bir elin nesi var, iki elin sesi var. - Sen dede
ben dede bu atı kim tımar ede.
Kapalı E
(Kapalı e) şu şekilde söylenir: Dudak kenarları kulaklara doğru biraz yaklaşıp çeneler
hafifçe sıkılır.
Gece penceredeki benekli tekir kedi tenceresindeki eti yedi.
I
Şu şekilde söylenir: Çıkış noktası damağın arka kısmındadır. Dudakların köşesi
kulaklara doğru açılır. Dil damağın arkasına doğru toplanarak dar bir geçitten havayı bırakır.
Dilimizde (ı) ünlüsü kelime başında, ortasında ve sonunda bulunur.
26
Örnek: Isı, ıslık, ılıcalı ıııı ııı ııııı
Ihlamuru ısıt, Tıkır tıkır, Mırıl mırıl, şıkır şıkır. Yığın yığın, kıpır kıpır, gıcır gıcır,
ıslak ıslak, pırıl pırıl, fırıl fırıl, zırıl zırıl.
İ
Şu şekilde söylenir: Çıkış noktası damağın ön kısmındadır. Dudakların köşesi
kulaklara doğru açılır, dil damağın iki yanına dayanarak dar bir geçitten havayı bırakır.
Kelime başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek: İz, dil, izci iii iiiii iiiii
İki dinle bir söyle, iki el bir baş içindir.
Dilimizde süresi uzun olan (i) lere rastlanır:
İcat, biçare, bitap, bitaraf, veli, fenni, fiziki, cani, hayati, nihai, fuzuli, deruni
O
Konuşma dilimizde kalın ve ince olmak üzere iki ayrı O vardır.
Kalın O
Çeneler açık, dudaklar birbirine yakındır ve ağız içi yuvarlaktır. Kelime başlarında sık
rastlanır.
Örnek: Ot, ova, ocak, olmak, ordu, oda, orman, ortak, bando, banyo, biblo, bono,
fiyasko, tango, solo, fono, foto, radyo, stüdyo, şato, tempo, vazo. Olmaz olmaz deme, olmaz
olmaz. oooo oooo ooo
İnce O
Biraz daha ileriden daha az yuvarlak yapılarak söylenir.
Lobutları loş locasında notalayan normâl lort losyoncusunun lokantasında nohutları
lokumlarla karıştırdı.
Ö
Çeneler ve dil (açık e) ünlüsünde olduğu gibidir. Dudakların alt ve üst köşeleri
birbirine yaklaşıp ağız küçük bir yuvarlak gibi olur, (ö) ünlüsü çoğunlukla kelime başında
bulunur. ööö ööö öööö
27
Örnek: öbek, öc, ödenek, ödünç, ödeşmek, ödev, öfke, öğrenmek, öğrenim, öğretim,
öğünmek, öğüt, ökçe, öksürük, örs
Ölenle ölünmez. Ölüm kalım bizim için. Önce düşün, sonra söyle. Öfkeyle kalkan
zararla oturur.
U
Konuşma dilimizde birbirinden ayrı söylenen iki (u) vardır. Bunlardan biri (kalın u)
diğeri de (ince u) dur.
Kalın U
Çeneler açık, dudaklar birbirine iyice yaklaşık ve ağız tam bir küçük yuvarlak olur.
Örnek: Uç, ucuz, uçak, uçurum, uykucu, ulu uuu uuu uuu
Unkapanı uğradığı uğursuzluktan upuzun uzandı.
İnce U
(Kalın u) ya oranla daha ileriden söylenir. Ünlüsü çoğunlukla yazıda (ü) ünlüsü ile
gösterilir.
Örnek: Rûya, rûzgâr, hûlya, gûya, lûzûm, lûtfen, lûgat, nûr, nûmara, Nûri,
Gûya Hûlya rûyasında Lûtfi'ye nûmaralı nûtuk söyleyerek lûtfetmiş.
Ü
Çeneler ve dil (açık e) ünlüsünde olduğu gibidir. Dudakların alt ve üst köşeleri
birbirine iyice yaklaşır ve büzülür. (Ü) ünlüsüne dilimizde kelime başında, ortasında ve
sonunda sık rastlanır.
Örnek: Üç, üçgen, üçlü, üçüz, üflemek, ülker, ülkü, ün, ünlem, ünlü, üreme, ürkek,
ürpermek, üzüm, üstün, üşenmek, ütü üüü üüü
Üzüm üzüme baka baka kararır. Ülker üzüntüden üzüm üzüm üzüldü. Ürümesini
bilmeyen köpek, sürüye kurt getirir.
Ünsüzler
B
Dudakların birleşip açılmasıyla meydana gelir. Kelimenin başında veya ortasında
bulunur. Kelime başında örnek: Baş, boş, bıçak, biber. Kelime sonunda (p)ye dönüşür.
Örnek: Kitap, kap, hesap, çorap. Ancak kelime sonunda ünlü bulunursa eski
konumuna döner. Örnek: kitabı, dolabı, kabı, hesabı
28
Gerçekte (p) ile biten kelimeler ise değişmezler. Örnek: sap-sapı, çöp-çöpü, top-topu,
tüp-tüpü, küp-küpü, kulp-kulpu, hap-hapı,
Bi Be Ba Bo Bu Bö Bü Bı Bip Bep Bap Bop Bup Böp Büp Bıp
Bil Bel Bal Bol Bul Böl Bül Bıl Bir Ber Bar Bor Bur Bör Bür Bır
Bit Bet Bat Bot But Böt Büt Bıt Bis Bes Bas Bos Bus Bös Büs Bıs
Babasının benekli bıldırcını bitişik bostanda böceklerden bunalarak büzüldü.
C
Dişler birbirine yaklaşık; dil ucu dizlerin ön kenarına yayılmış, alt çene aşağı düşerek
çıkar.
Örnek: Cam. caba, cacık, Coşkun, cömert, cüce, cümle. Kelime sonunda (ç) olur.
Ci Ce Ca Co Cu Cö Cü Cı Cip Cep Cap Cop Cup Cöp Cüp Cıp
Cik Cek Cak Cok Cuk Cök Cük Cık Cit Cet Cat Cot Cut Cöt Cüt Cıt
Cambaz Cevat cılız cimri coşkunla cömertliğe cumbada cüret ettiler.
Ç
C harfinden biraz daha sert olarak çıkar. Çıkış biçimi aynıdır.
Çi Çe Ça Ço Çu Çö Çü Çı İç Eç Aç Oç Uç Öç Üç Iç
Çip çep Çap Çop Çup Çöp Çüp Çıp Tiç Teç Taç Toç Tuç Töç Tüç Tıç
Piç Peç Paç Poç Puç Pöç Puç Püç Pıç Şiç Şeç Şaç Şoç Şuç Şöç Şuç Şüç Şıç
Çardaklı çeşmedeki çırak; çiçekleri, çorbanın çöreğini ve çuvalları çürüttü.
D
Dilin damağın ön kısmına ,üst diş köklerine dokunmasıyla çıkarılır.
Örnek: dam, dal, dar, dış, diş, dadı, dede, deney,demir.
Kelime sonunda (t) olur. Yalnız anlamlan ayrı olup söylenişleri benzeyen bir kaç
kelimeyi birbirinden ayırmak için (d) olarak yazılır. Örnek: ad (isim), at (hayvan), od (ateş),
ot (bitki), had (derece), hat (çizgi)
29
Di De Da Do Du Dö Dü Dı Dip Dep Dap Dop Dup Döp Düp Dıp
Dik Dek Dak Dok Duk Dök Dük Dık Dit Det Dat Dot Dut Döt Düt Dıt
Dir Der Dar Dor Dur Dör Dür Dır Diz Dez Daz Doz Duz Döz Düz Dız
Davulcu dede dışarlıklı dikişçiyi dolandırırken dönemecin duvarından düştü.
F
Üst kesici dişler alt dudağın üstüne dokunup açılmasıyla çıkarılır. Dilimizde
çoğunlukla kelime başında, pek seyrek olarak da ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek: fal, fil, fakat, falaka, falanca, faraş, felek, ferman, fasafiso, federasyon,
felâket, felç, fevkalâde, frak, fitre, film·, fayans, fötr, fonojenik, futbol, füze.
Fil Fel Fal Fol Ful Föl Fül Fıl Fit Fet Fat Fot Fut Föt Füt Fıt
Fip Fep Fap Fop Fup Föp Füp Fıp Fif Fef Faf Fof Fuf Föf Füf Fıf
G
Dil sırtının damağın gerisini, bir de damağın daha ön kısmını kapatmasıyla meydana
gelir.
Örnek: Gaga, gagalamak, gam, galiba, gar, garaj, gargara, gazete, gelincik, göçmen,
gölge, gönye, görev, güzellik.
(G) ünsüzünün iki çıkış noktası vardır. İnce ünlülerle damağın ön kısmından çıkar.
Örnek: Gâh, gel, gör, git, gûya, güç. Kalın ünlülerle damağın gerisinden çıkar. Örnek:
gar, gıcık, gocuk, guguk gibi.
Gi Ge Ga Go Gu Gö Gü Gı Gik Gek Gak Gok Guk Gök Gük Gık
Gip Gep Gap Gop Gup Göp Güp Gıp Gif Gef Gaf Gof Guf Göf Güf Gıf
Gil Gel Gal Gol Gul Göl Gül Gıl Gir Ger Gar Gor Gur Gör Gür Gır
Galip Geyve’de gır gır giden gocuklu göçmen gururluya güldü.
Ğ
Dilimizde varlığını ancak kendinden evvel gelen ünlünün süresini uzatmakla
hissettirir. Kelime başında bulunmaz, iki ünlü arasında ise ikili ünlü meydana getirir.
30
Örnek: Boğaz-boaz, doğal -doal, yoğurt - yourt
Konuşma dilimizde bazan y ve v seslerine döner.
Örnek: eğer-eyer, diğer-diyer, soğuk-sovuk
Ği Ğe Ğa Ğo Ğu Ğö Ğü Ğı Ğir Ğer Ğar Ğor Ğur Ğör Ğür Ğır
Ğip Ğep Ğap Ğop Ğup Ğöp Ğüp Ğıp Ğil Ğel Ğal Ğol Ğul Ğöl Ğül Ğıl
H
Bir soluk harfi olup ağzın (kalın a) ünlüsünü çıkardığı durumla meydana gelir. Örnek:
Habbe, haberci, haber, hacamat, hacı, hacıyatmaz, hadde, hademe, hafız, hafif, hafta, hakiki,
hakir, hâlbuki, hallac, hassâs, hece, hımhım, hipnotizma, hokkabaz, hulâsa, hulyalı, hüner,
hücum, hücre, hüviyet,
Hi He Ha Ho Hu Hö Hü Hı Hih Heh Hah Hoh Huh Höh Hüh Hıh
Hip Hep Hap Hop Hup Höp Hüp Hıp Hit Het Hat Hot Hut Höt Hüt Hıt
Hil Hel Hal Hol Hul Höl Hül Hıl Hir Her Har Hor Hur Hör Hür Hır
Habeş hemşire hırkalı hizmetçi hoppa hödüğe hurmaları hürmetle sundu.
J
Dişler birbirine, dil sırtı da katı damağa yaklaşır, havanın dil ortasından sızmasından
meydana gelir. Örnek: Jale, Japon, jandarma, jambon, jelâtin, jeoloji, jeolog, jest, jilet, jübile,
jüri.Halk arasında (j) ünsüzünün (c) olduğu görülür.
Örnek: Japon- Capon, jandarma - candarma, panjur - pancur, jurnalcı - curnalcı,
Ji Je Ja Jo Ju Jö Jü Ji Jij Jej Jaj Joj Juj Jöj Jüj Jıj
Jir Jer Jar Jor Jur Jör Jür Jır Jil Jel Jal Jol Jul Jöl Jül Jıl
Jip Jep Jap Jop Jup Jöp Jüp Jıp Jis Jes Jas Jos Jus Jös Jüs Jıs
Japon jeolog jiletini jurnalıyle jüriye verdi.
K
Dil sırtının damağın gerisini, bir de damağın daha ön kısmını kapatmasıyla meydana
gelir. İnce ünlülerle damağın ön kısmından kalın ünsüzlerle ise arka kısmından çıkar.
31
Örnek1: kel, kir, kör, kâtip, kâhya Örnek2: kaba, kaya, kaçak, kadastro, kadın kadife,
kalp, kal
Ki Ke Ka Ko Ku Kö Kü Kı Kik Kek Kak Kok Kuk Kök Kük kık
Kil Kel Kal Kol Kul Köl Kül Kıl Kir Ker Kar Kor Kur Kör Kür Kır
Kip Kep Kap Kop Kup Köp Küp Kıp Kit Ket Kat Kot Kut Köt Küt Kıt
Kara ketenlik külahlı kuş kara kediyi yedi
L
Dil ucu damağın ön kısmına(lale), bir de daha gerisine(olay) dayanır, hava dilin
yanlarını titreterek sızar.
Örnek: lâbirent, lâboratuvar; lâcivert; lâçka, lâdes, lâf, lâkap, lâhana, leylâk, leziz,
limon, lise, litografya, liyakat, löca, lödos, lökanta, lokma, lökomotif, lösyon, löş,
Li Le La Lo Lu Lö Lü Lı Lil Lel Lal Lol Lul Löl Lül Lıl
Lir Ler Lar Lor Lur Lör Lür Lır Lip Lep Lap Lop Lup Löp Lüp Lıp
Lit Let Lat Lot Lut Löt Lüt Lıt Lin Len Lan Lon Lun Lön Lün Lın
(L) ünsüzü bazı kelime ortalarında ve sonlarında kaybolur. Örnek: nası şey- nasıl şey,
kak ordan - kalk ordan. Adi konuşmada (r) ünsüzünün (l) olduğuna sık rastlanır. Buna
(Leleşme) denir.Önek: birader-bilâder, Berber-belber, servi - selvi, serbest - selbes, bâri -
bâli, diye- diyelek, kerli ferli - kelli felli, zemberek -zembelek, merhem - melhem, terlik -
tellik, amerikan - amelikan
M
Dudakların birleşip açılması ve damağın hafif alçalmasıyla meydana gelir. Dilimizde
kelime başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek: Maalesef, macera, maç, madalya, maalmemnuniye, maarif, modern,
mücevher, madenî, manzume, müzakere, mütemmim
Mi Me Ma Mo Mu Mö Mü Mı Mip Mep Map Mop Mup Möp Müp Mıp
Mir Mer Mar Mor MurMör Mür Mır Mil Mel Mal Mol Mul Möl Mül Mıl
Min Men Man Mon Mun Mön Mün Mın Mim Mem Mam Mom Mum Möm Müm
Mım
Muhallebici melankolik Mısırlı Mirza modern mösyöyle Muradiyede müzik dinledi.
32
N
Dilin damağın ön kısmına, diş köklerine dayanıp açılmasıyla meydana gelir:
Dilimizde kelime başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek: Nasır, nadan, nadide, nafaka, nafile, naftalin, nakil, nakit , nal nalbant, namaz,
namus, nankör, narin, narkoz, nâsihat, nâzım, nazik, nesir, nezaket, nilüfer, nisan
Ni Ne Na No Nu Nö Nü Nı Nip Nep Nap Nop Nup Nöp Nüp Nıp
Nil Nel Nal Nol Nul Nöl Nül Nıl Nir Ner Nar Nor Nur Nör Nür Nır
Nim Nem Nam Nom Num Nöm Nüm Nım Nin Nen Nan Non Nun Nön Nün Nın
Namlı nane nini nini naneleri numaraladı.
P
Dudakların birleşip açılmasıyla ve açılma sırasında dışarıya hava fırlamasıyla
meydana gelir. Dilimizde kelime başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek: paça, paçavra, paket, pala, palamut, panorama, pansiyon, pantolon, papatya,
paragraf, paramparça, paraşüt, paratoner, parazit, patinaj, pedagoji, plak, plaka, plan, planör,
politika, porselen, porsiyon, program, projeksiyon, protesto, psikoloji.
Pi Pe Pa Po Pu Pö Pü Pı Pip Pep Pap Pop Pup Pöp Püp Pıp
Pil Pel Pal Pol Pul Pöl Pül Pıl Pir Per Par Por Pur Pör Pür Pır
Pit Pet Pat Pot Put Pöt Püt Pıt Pis Pas Pos Pus Pös Püs Pıs
Palavracı peltek pısırık pişkin poturlu porsuk pulcu püskürdü.
R
Dil ucunun yukarıdaki kesici dişlere yakın noktayla meydana getirdiği kapağın birçok
defa açılıp kapanmasıyla meydana gelir. Kelime başında bulunan (R) kolay söylenir. Fakat
kelime sonlarındaki (R) ünsüzlerine önem verilmezse anlaşılması güç olur.
Örnek: rabıta, radyatör, radyografi, rahat, roket, raket, ramazan, randevu raptiye, rol,
reçete, rehber, rehin, rejisör, rakip, reklâm, rekor, repertuvar, reverans, rezonans, riyakâr,
romatizma, rota, rozet, röportaj, rûya, rûzgâr.
33
Ri Re Ra Ro Ru Rö Rü Rı İr Er Ar Or Ur Ör Ür Ir
Rir Rer Rar Ror Rur Rör Rür Rır Tir Ter Tar Tor Tur Tör Tür Tır
Fri Fre Fra Fro Fru Frö Frü Frı Gri Gre Gra Gro Gru Grö Grü Grı
Radyolu ressam Ramis Rasim’in romanıyla röportaj yaptı
S
Dudaklar açıktır, dilin ucu alt diş köklerine yaklaşır ve hava dilin arasından tonsuz
olarak sızar. Dilimizde kelime başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek: sap, saat, sabah, sabotaj, saman, servis sıska, seksek senaryo, stüdyo, spiker,
smokin, hassas, kasa gibi.
Si Se Sa So Su Sö Sü Sı Sil Sel Sal Sol Sul Söl Sül sıl
Sir Ser Sar Sor Sur Sör Sür Sır Sis Ses Sas Sos Sus Sös Süs Sıs
Siş Seş Saş Soş Suş Söş Suş Sış İsi Ese Asa Oso Usu Ösö Üsü Isı
Sandıklıda sepetleri sıralı simitçi sofrada sökülen sucukları süpürdü.
Ş
Dişler birbirine, dil sırtı da katı damağa yaklaşır; hava dilin ortasından çıkar.
Örnek: şantaj, şantiye, şafak, şahin, şakşakçı, şimendifer, şimşek, şarapnel, şarjör,
şifre, şövale, şüphe, şölen.
Şi Şe Şa Şo Şu Şö Şü Şı Şil Şel Şal Şol Şul Şöl Şül Şıl
Şir Şer Şar Şor Şur Şör Şür Şır Şis Şes Şas Şos Şus Şös Şüs Şıs
Şiş Şeş Şaş Şoş Şuş Şöş Şüş Şış Şiz Şez Şaz Şoz Şuz Şöz Şüz Şız
Şamlı şemsek şimşir şafak şakşaklandı
T
Dilin damağın ön kısmına diş köklerine dayanıp açılmasıyla meydana gelir. Dilimizde
kelime başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek: tabak, taban, tabela, tablet, tablo, talih, tarih, tapu, tatil, teklif, tekzip, telefon,
teleskop, televizyon, telgraf, temenni, tempo, temsil, tentene, tepki, terlik, termos, testere,
transatlantik, transformatör, trapez, titiz, tiyatro, tren, tribün, turp, turnike, tünel,
34
Ti Te Ta To Tu Tö Tü Tı Tik Tek Tak Tok Tuk Tök Tük Tık
Tir Ter Tar Tor Tur Tör Tür Tır Tit Tet Tat Tot Tut Töt Tüt Tıt
Tis Tes Tas Tos Tus Tös Tüs Tıs Tiş Teş Taş Toş Tuş Töş Tüş Tış
Tatar tepsici tıknaz titiz Tosun tömbekici tulumbacıyla tütün tüttürdü.
V
Üst kesici dişler alt dudağın üstüne dokunur. Dilimizde kelime başında, ortasında ve
sonunda bulunur.
Örnek: vade, vadi, vagon, vahşi, vakit, vantilâtör, vapur, varil, varis, vasiyet, velvele,
vergi, vestiyer, vesvese,
Vi Ve Va Vo Vu Vö Vü Vı Viv Vev Vav Vov Vuv Vöv Vüv Vıv
Vil Vel Val Vol Vul Völ Vül Vıl Vir Ver Var Vor Vur Vör Vür Vır
Vis Ves Vas Vos Vus Vös Vüs Vıs Viş Veş Vaş Voş Vuş Vöş Vüş Vış
Velveleli vasi vesvese vadide vagon verdi
Y
Dil ortasıyla ön damak arasından çıkar. Dilimizde kelime başında, ortasında ve
sonunda bulunur.
Örnek: yaba, yaban, yağmur, yalan, yamyam, yankı, yan, yarış, yaz, yaş, yangın,
yayan, toy, çay.
Yi Ye Ya Yo Yu Yö Yü Yı Yiy Yey Yay Yoy Yuy Yöy Yüy Yıy
Yil Yel Yal Yol Yul Yöl Yül Yıl Yir Yer Yar Yor Yur Yör Yür Yır
Yis Yes Yas Yos Yus Yös Yüs Yıs Yiz Yez Yaz Yoz Yuz Yöz Yüz Yız
Yalvaçlı yelpazeli yıldız yirmi yoksul yörükle yumurtalarını yükledi.
Z
Dilin ucu alt diş köklerine yaklaşır, hava dilin arasından tonlu olarak çıkar.
Kelimelerin başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Zi Ze Za Zo Zu Zö Zü Zı Zip Zep Zap Zop Zup Zöp Züp Zıp
Zil Zel Zal Zol Zul Zöl Zül Zıl Zir Zer Zar Zor Zur Zör Zür Zır
İzi Eze Aza Ozo Uzu Özö Üzü Izı Ziş Zeş zaş Zoş Zuş Zöş Züş Zış
35
Örnek; zafer, zahire, zahmet, zakkum, zalim, zaman, zambak, zemzem, zenci, zerdali.
2.1.4. Yazı Dili İle Konuşma Dili Arasındaki Farklar
Bir dil konuşma dili ve yazı dili olarak ikiye ayrılır: Konuşma dili, günlük hayatınızda
konuşurken kullandığınız dildir. Yazı dilini besleyen en önemli kaynak da sözlü kültür ve
konuşma dilidir.
Bir ülkenin hemen her bölgesinde birbirinden farklı telaffuzlara ve kelime
ayrılıklarınadayanan ağızlar bulunabilir. Bu durumda konuşma dili, o dili konuşan
toplumların her bölgesinin kendi ağız yapısına dayanan, günlük, tabi dilidir. Erzurum’da
konuşan kişi Erzurum ağzını, Trabzon’da konuşan kişi Trabzon ağzını kullanır.
Hiçbir dilde yazı konuşmayı tümüyle yansıtamaz. Bugün Türkçede konuşma ve
yazının pek çok dile göre birbirine çok yakın olmasının nedeni Latin kökenli Türk alfabesine
geçişin yeni olmasıdır. Yine de geçen süre içinde konuşma dili yazıdan biraz uzaklaşmıştır.
Oluşan farklılıkların bir bölümü zamanla yazıyı etkilese bile çoğu konuşma düzeyinde
kalmıştır. Bunları bilmek ve yazıya yansıtmamak gerekir.
Yazı dili ise kültür dilidir. Yazılı eserlerde kullanılır. Yazı dili, o dili konuşan
insanların, lehçe ya da ağızlarından birisinin temel alınması sonucu standart bir hale
getirilmesiyle oluşur. Yazı dili olma niteliğini taşıyan ağzın, bir ülkenin kültür merkezi
olarak gelişen bölgesinin ağzı olması ve konuşma dillerinin de en gelişmiş olanı arasında
seçilmiş bulunması zorunluluğu bulunmaktadır. Daha öncede belirttiğimiz gibi Türkçenin
yazı dili, İstanbul ağzına dayanmaktadır.
Bir ülkenin çeşitli konuşma dilleri ve ağızları bulunmasına karşılık, bir tek yazı dili
bulunmaktadır. O ülkede yaşayan insanlar, okuyup yazarken bu ortak dili kullanmaktadır.
Konuşma diline göre ayırt edici en önemli özelliği, muhafazakar olmasıdır. Normal şartlarda,
dışarıdan zorlama olmaksızın dile ait özelliklerini kolay kolay kaybetmemesidir. Aynı ülke
içinde konuşulan lehçe ve ağızların alabildiğine farklılaşmasını önlemesidir.
Diksiyon açısından konuşma dili yazı diline göre incelenmektedir. Tarihi geçmişe
baktığımızda konuşma dilinin yazı dilinden önce olduğunu görmekteyiz. İnsanlar
düşüncelerini, duygularını yazıya dökmeden önce sözle anlatmaya çalışmışlardır.
Yazı dilindeki basit alfabe sistemi bütün sesleri göstermeye yetmez; bu yüzden
fonetik, fonetik konuşmadaki sesleri bütün incelikleriyle kayıt eder. Konuşma dilinde düzen
ve kurallara bağlar. Fonetik diksiyonun esaslı bir yardımcısıdır. Fonetik kurallarına bir
sonraki söyleniş konusunda yer verilmiştir.
36
2.1.5. Boğumlanma
Boğumlanma, ses organları tarafından seslerin doğru yerden ve doğru zamanlamayla
çıkmasıdır.
İletişim kurduğumuz zamanlarda, hızlı konuşan, yuvarlayan ya da tane tane
konuşmayan insanlarla zaman zaman hepimiz karşılaşmışızdır. Bu kişilerde boğumlanma
sorunu yaşanıyor demektir. Yani boğumlamanız bozuksa anlaşılamama durumu ortaya
çıkabilir. Anlaşılamazsanız konuşmanızın da bir anlamı kalmaz.
Boğumlanmayı gerçekleştiren organlarımız iki gruba ayrılır;
1) Hareket eden boğumlanma organları: Bunlar çene, dudaklar, dil ve yumuşak
damaktır. Dilinizin damağınızın gerisine doğru götürdüğünüzde orda yumuşak
bir bölge hissedeceksiniz. Bu bölgeye yumuşak damak adı verilir.
2) Hareket etmeyen boğumlanma organları: Bunlar dişler, diş etleri ve damaktır.
Boğumlanmayı bu organlarımızın çeşitli hareketleriyle elde etmek mümkündür. Bu
organlarımız kaslarla ilgili oldukları için bu kasların eğitilmeleri boğumlanmamızın düzgün
bir şekilde gerçekleştirilebilmesini sağlamaktadır.
Alıştırma-Boğumlanma
Boğumlanmada alışkanlık edinebilmek için, söylenişi güç cümleleri söyleyerek
üzerinde alıştırma yapmak olumlu sonuç vermektedir. Bu cümleleri ilk etapta ağır ağır, daha
sonra gittikçe hızlanarak tekrarlamak gerekmektedir. Bu alıştırmalar sayesinde tembel ve
gevşek boğumlanmanın önüne geçilebilir.
Açık, anlaşılır bir konuşma ancak iyi bir boğumlanma ile elde edilebilir.
Aşağıdaki alıştırmalarda bazı kelimeler, cümleler sizlere anlamsız gelebilir. Önemli
olan noktanın anlamlarının ne olduğunun bilinmesi değil, boğumlanmanızı geliştirmesi
olduğunu unutmayınız.
Ünlüler
(A) Abana'dan Adana'ya abarta abarta apar topar ahlatla ağdalı avuntucu ahmak
Ahmet'in avandanlıklarını aparanlardan Acar Abdullah ile akıllı Abdi akşam akşam bize
geldi.
Al, bu takatukaları takatukacıya takatukalatmaya götür. Takatukacı takatukaları
takatukalamam derse takatukacıdan takatukaları takatukalatmadan al getir.
(I) Iğdır'ın ığıl ığıl akan ılıman ırmağının kıyıları ıklım tıklım ılgın kaplıdır.
37
(O) Okmeydanı'ndan Oğuzeli'ne otostop yap; Oltu'da volta at, olta al; Orhangazi'de
Orhanelili Orhan'a otostopluk öğret; sonra da Osmancıklı Osman'a otoydu, totoydu, fotoydu,
dök!
(U) Uluborlulu utangaç Ulviye ile Urlalı uğursuz Ulvi uğraşa uğraşa Urfa'daki
urgancılara uzun uzun, ulam ulam urgan sattılar.
(İ) Ibibiklerin ibiklerini iyice iyileştirmek için Istinyeli istifçi Ibiş'in istif istiridyeleri
mi, yoksa, Iskilipli Ispinoz işportacı Ishak'ın işliğindeki ibrişimleri mi daha iyi, bilemiyorum.
İbişle Memiş, mahkemeye gitmiş, mahkemeleşmiş mi, mahkemeleşmemiş mi?
(E) Eğer Eleşkirtli eleştirmen Eşref ile Edremitli Bedri'yi Eğe'nin en iyi eğercisi
biliyorlarsa, ben de Ermenekli Erdem Ergene'nin en iyi elektrikcisidir derim.
(Ö) Özbezön'ün özbeöz Ödemişli öngörülü öğretmeni Özgüraslan ile Özgüluslan
özellikle özerk ön öğretimde öylesine özverili, övünç verici ve övgüye değer kişiler ki hani
tüm öğretim örgütleri içinde en özgün örnek onlardır diyebilirim.
(Ü) Ürdünlü ünlü üfürükçü Üryani, Ünye, Üsküdar, Ürgüp üzerinden ülküdeşlerine
üstüpü, üstübeç, üvez, üzüm, üzengitaşı ve üzünç götürürken Üveyik'ten ürüyerek,
ûvendirelerini sürüyerek yürüyen ,üçkağıtçı ütücülerin ürküntü üreten ünü batasıca
ünlemleriyle ürküverdi.
Ünsüzler:
(F) Farfaracı Fikriye ile favorili fasa fiso Fahri Fatsalı Fatma'yı görünce fesleğenci
feylesoy Feyyaz'ı, fındıkçı Ferhunde'yi anımsayarak feveran ettiler. Felemenkte
Felemenklerin Felemenkçe mi konuştuklarını düşûne düşüne fertliği çektiler.
(P) Pohpohçu pinti profesör pofur pofur pofurdayarak hınçla tunç çanak içinde punç
içip pülverizatör prospektüsünû papazbalığı biblosunun berisindeki papatpa buketinin bu
yanına bıraktıktan sonra pâlas pandıras Pülümür’le Pötürge’den getirdiği pörsük pötikare
pöstekiyi Paluluların Pıtırcık pazarında partenogenes pasaparolası ile pertavsız pervasız
pervaz peysajını ve peronospora pestenkerani pestilini posbıyıklı pisboğaz pedegoga
Pınarbaşında beş etti.
(M) Marmara'daki Karmarisli mermerciler mermerciliği meslek edinmişler, ama
Mamak'taki mamacılar manyetizmacılıkla marmelâtçılığı meslek edinememişler.
(V) Vırvırcı Vedia ile vıdı vıdıcı Veli velinimeti vatman Vahit e vilâyette veda edip
Vefâ ya doğru vaveylâsız, velevasız velespitle volta vururlarken voleybolcu Vatran virtüöz
Vicdanî ve Viranşehirli vatansever viyolonselist Vecibe ile karşılaştılar.
(B) Babaeskili babacan Bahri Beberuhi Bedri ile bıyıksız bıçkıcı bıngıldak Bahir'in
Bigadiç'teki bonbon bonmarşesine varmışlar, o adadakilerin yüzlerine bön bön bakarak,
büyülü büyük buhurdanlığı buğulu buğulu boşaltıp bomboş bırakmışlar, sonra da Bodrumda
gözden kaybolmuşlar.
38
(S) Sazende Şazi ile zifoz Zihni zaman zaman sizin sokağın sağ köşesinde sinsi sinsi
fiskoslaşarak sizi zibidi Suzi'ye sonsuz ve sorumsuz sorgun ederler. Sason'un susuz
sazlıklarında badece soğanla sarmısak yetişebileceğini söyleyen Samsunlu sebzecilerin
sözüne sizler de sessizce ve sezgilerinize sığınarak inanabilirsiniz.
(Ş) Şavşatlı Şaban, Şarkışlalı şipşakçı Şekip, Şişhaneş'den şeytankuşunu, şiş şiyeyi
şişlemiş, şiye keşişe şiş demiş.
(Ç) Çatalağzı'nda çatalsız Çatalcalı çatalcının çarpık çurpuk çalçene Çoruhluya
çarptırmasına ne dersin? Çatalca'da topal çoban çatal yapıp çatal satar, nesi için Çatalca'da
topal çoban çatal yapıp çatal satar? Karı için Çatalca'da topal çoban çatal yapıp çatal satar.
Çarık çorap dolak, ben sana çarık çorap dolak mı dedim?
(L) Leyla ile Lalelili Lale'ye leblebi ile likör ikram etmiş. Lüpçüler,1ütfen lüzumlu
lüzumsuz lakırdıları bırakın da lüzferle rızk, rot, rop, rint, ring, ray, radyoaktivite nedir, diye
konuşun.
(Z) Zonguldaklı Zaloğlu Zöhre'nin kızı Zühal zibidi Zeki'ye ziyafet zerketti.
(S, T, Z) Sedat Tınaz'ın tasası suratsız teyzesine rastlama sezen sıska sülük tazısını tuz
tortusu tütsüsüııe tutmasıydı.
(Ş, S) Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi, ortadaki soğuk su su şişesi.
(C) Cemil, Cemile, Cemal cumaları cilacı cüce Canip'in cicili bicili cumbalı ciltevinde
cümbür cemaat cacıklı civcivle cücüklü cacık yerler sonra da Cebecili cingöz coğrafyacının
cinci ciciannesinin cırcırböceğini dinlerler.
Ocak kıvılcımlandırıcılarından mısın, kapı gıcırdatıcılarından mısın? Ne ocak
kıvılcımlandırıcılarındanım, ne kapı gıcırdatıcılarındanım.
(D) Dadaylı dadımın Dodurgalı düdük delisi dedesi diline doladığı dedbebeli dedim
dedisiyle dırdırını dilinden düşürüp de bir kez olsun doya doya düden diyemeden, düdenin
dallara doldurduğu doyumlu yemişlerden doyasıya yiyemeden darıdünyadan göçüp gitti.
(K-İ-U) Kilisli kikirik kilimci Kilizmanda'ki kilitli kilisede kimliğini kimseye
sezdirmeden kucak kucak kuskuslu kuşkonmazı kukumav kuşuna, kişiliksiz kulağakaçan
kirliğ kirloz kirpiye de Kuşadası'nın kuşhanesindeki kuşbaşlı kuşbazla birlikte önce kişnişli
kuşüzümünü, sonra da Kumla'nın kumlu kumlu kuşkirazını yutturmuş.
(K-I-İ) Kınıklı kılıbık kırpıntı Kıyasettin, Kırımlı kılkuyruk kıtmiri kıkır kıkır
kıkırdatarak küskütük küçümen küfeci külhaniyle külüstür Kürşat'ı külünklü küngür üstüne
küttedek devirdi.
39
Kırıkhandaki kırıkçı kırçıl kargın kırgın kırıkçısı kırmızı kırda kıkır kıkır kıkırdayarak
Kırımlı kıkırdakçının kızıl kırlangıçlarını kışın kırlarda Kırgızlı kırpıntıcı kırışık Kırımtov'un
kırıkkıraklarıyla besliyormuş.
(K-O-Ö) Koca kokoz kokainman kokorozlana kokorozlana Kazablankalı kozmonota
kök, kok, köken, kokot, kök sökmek, kokoreç, kökmantar, köknar, köçekçe, körkandil,
krematoryum, kösnüklük ne demek diye sormuş.
(Y) Yalancıoğlu yalıncık yayladığının yahnisini yağsız yiyebilirse de yayladığının
yağlı yoğurdundan, Yüksekova'nın yusyumru yumurta yumurtlayan tavuklarından, bir de
yörük ayranıyla yufkasından asla vazgeçemez.
(G) Güneyli girgin gammaz Galip Gavurdağı'nda güpegündüz galeyana gelmiş de
Gülgiloğlu Gaziantepli gazup gazinocuyu Gölköylü gitaristle birlikte Gümüşhane'ye
göndermiş. Geçen gece Gemerek'ten Gediz'e gelen Gebzeli gezginci gizemcilerden gitarist
general Genzel, gençlere, gerçekdışılıkla gerçeklik dışı ilişkiler arasında ne gibi bir geçerlilik
gerçekliği olduğunu sordu.
(K, G) Galata kulesi kapısı karşısındaki kuru kahvecinin gıgısı çıkık, dişi kırık,
kurbağa kafalı, karakoncolos kalfası Hakkı karışıklığa getirip kahveye kavruk kakule kırığı
kattı.
(H) Hahamhanede hahambaşı hahamı homur homur homurdanır görünce hemencecik
heyecanlandı, hızland; hoşnutsuz hırçın halhallarla halkaları, halatları hallaçlara verdi.
(B- P- D-Y) Batı tepede tahta depo dibinde beytutet eden pullu dede tekkesinden
matrut bitli Vedat, dar derede tatlı duttan dürülü pide yutup pösteki dide dide dört ayda dört
türlü derde tutuldu.
(B-P)Bir pirinci birinci buluşta bir inci gibi birbirlerine bağlayıp Perlepe berberi
bastıbacak Bedri ile beraber Bursa bağrına parasız giden bu paytak budala, basası topal
Badi'den biberli bir papara yedi.
(B-D) Baldıran dalları ballandırmalı mı, ballandırılmamalı mı? Sonra o bala daldırılan
baldıran dalları dallandırılmalı mı, ballı dalla dallandırılmamalımı?
(T-D) Titiz, temiz, tendürüst dadım; tadını tattığı tere demetini dide dide dağıttı da
hiddetinden hem dut dalında takılı duran dırıltı düdüğünü öttürdü hem de didine didine
dedim dedi, dedim dedi dedi durdu.
(T-Ç-S) : Üstü üç taşlı taç saplı üç tunç tası çaldıran mı çabuk çıldırır, yoksa iç içe yüz
ton saç kaplı çanı kaldıran mı çabuk çıldırır? Üç tunç tas has kayısı hoşafı.
(T-K) Al bu takatukaları takatukacıya takatukalatmaya götür. Takatukacı takatukaları
takatukalamam derse takatukacıdan takatukaları takatukalatmadan al, gel.
40
(L-D-N) Elalem bir aladana aldı aladanalandı da biz bir aladana alıp
aladanalanamadık.
(K-R) Kırk kırık küp, kırkının da kulpu kırık kara küp.
(K-R-D) A be kuru dayı, ne kuru sarı darı bu darı a be kuru dayı?
(B-M-Ş) İbiş'le Memiş mahkemeye gitmiş, mahkemeleşmiş mi, mahkemeleşmemiş
mi?
(D-L-T-K) Şu karşıda bir dal, dalda bir kartal; dal sarkar, kartal kalkar; kartal kalkar,
dal sarkar. Dal kalkar, kartal sarkar, kantar tartar. Şu karşıdaki kara kuru kavak, karardın mı
ey kara kuru kavak, sarardın mı ey kara kuru kavak!
(S-K) Bu yoğurdu sarmısaklasak da mı saklasak, sarmısaklamasak da mı saklasak?
(M-Y-L) Bu yoğurdu mayalamalı da mı saklamalı, mayalamamalı da mı saklamalı?
(B-Ş-Z) Sizin damda var beş boz başlı beş boz ördek, bizim damda var beş boz başlı
beş boz ördek. Sizin damdaki beş boz başlı beş boz ördek, bizim damdaki beş boz başlı beş
boz ördeğe , siz de bizcileyin beş boz başlı beş boz ördek misiniz demiş.
(D-P-K) Değirmene girdi köpek, değirmenci çaldı kötek; hem kepek yedi köpek, hem
kötek yedi köpek.
2.1.6. Ulama
Diksiyonun özelliklerinden biri de “ulama”dır. Genel olarak tanımlarsak bir kelimenin
sonundaki sessiz harfin ardından gelen kelimenin sesli harfle birleştirilerek seslendirilmesine
ulama diyoruz. Ulama, söz akışına pürüzsüzlük ve tatlılık verir. Uygun ulama ile yapılan
konuşmalarda veya seslendirmelerde ses bir nehrin akışı gibi sakin ve düzenli olarak ilerler.
Türkçede yer alan ulama özelliklerini aşağıda anlatalım:
1. Sessiz harfle biten bir kelimenin son harfi sesli harfle başlayan yanındaki
kelimenin ilk harfiyle birleşir.
Yazıda Konuşmada
Ak--şam-- ol--du. Ak--şa--mol--du.
E--lim--den-- al--dı. E--lim-de--nal--dı.
41
2. Orijinal yapılarında “b,c,d,g” harfleriyle biten kelimeler vardır. Bunlar yalın
kaldıklarında “p, ç, t, k”ya dönüşürler. Yazı dilinde sonlarına ek aldıklarında yumuşak
konumlarına dönerler. Örneğin Arapça orijiniyle “kitab” Türkçede “kitap” şeklinde yazılır.
Ancak yanına ek aldığında “kitabım” örneğinde olduğu gibi “p”, “b”ye dönüşür. Konuşma
dilinde ise ulama bu kurala paralel olarak aynı kelimeyi bir sonraki kelime ile ilişkilendirir.
Yazı dilinde sert olan harf ulama ile yumuşar.
(Orijinali) Yazı Dilinde İfadesi Konuşma Dilinde İfadesi
(Mahmud) Mah--mut ev--len--di. Mah-mu--dev--len--di.
(Mes’ud) Mes--ut ol--du. Me--su-dol-du.
(Kitab) Ki--tap al--dı. Ki--ta--bal--dı.
3. Türkçede kelime sonundaki “k” ünsüzünü, “h” ünsüzü ile başlayan bir kelimenin
izlemesi durumunda “h” ünsüzü düşer. İki kelime birbirine bağlanır.
Yazı Dilinde Konuşma dilinde
Ye--mek ha--ne Ye--me--ka--ne
E--rik ho--şa--fı E--ri--ko--şa--fı
4. Eğer kelimeler arasında durak olursa, kurala uygun olsa da ulama yapılmaz.
Yazı Dilinde Konuşma dilinde
İstiyorum, onu göreceğim. İstiyorum, onu göreceğim.
Koşuştururken, okulu unuttu. Koşuştururken, okulu unuttu.
5. Bazı durumlarda iki ayrı kelimenin tek heceli olan ilkinde bir ünlü düşer ve iki
kelime birleşir.
Yazı Dilinde Konuşma dilinde
Ne i--çin Ni-çin
Ne a--sıl Na-sıl
Ne ol--du Nol-du
Alıştırma: Ulama
1. Aşağıdaki şiirde ulama noktaları altları çizilmek suretiyle gösterilmiştir. Önce bu
işaretlerin hangi ulama kuralından kaynaklandığı üzerinde çalışınız. Ardından bu işaretlere
dikkat ederek metni gerekli ulamaları yaparak okuyunuz.
42
Daracık Menzilimde Bir Ağacım Vardı
1)
Daracık bir menzil burası.
Bir avuç kadar dar.
Ağaç ol, konuşurum, duy beni yeter.
Ayrı dünyamızda olsun, duyarım seni.
Yürek olsun sende, sevgi olsun.
Olsun, yeşillik yeşersin yerinde
Sen şen ol ağacım, tüm dünya kadar.
2)
El pençeyim, mahzunum bugün
Bekleşen ruhlarımızda dolaşan asırların
Rüzgarında
Dans ederken engin eğlencelerinde sen
Mahsunum, dostsuzum, yalnızım
Evladım bile unuttu beni, dağlarım unuttu
Kokularını paylaştığım çiçekler şimdi
Ve varlığımı paylaştığım fani “sevdiğim”
Şimdi senin göğsünde şenliği hayatın
Bağrındaki kuşlardan biri de ben değilim.
3)
Benim selvimi özlüyorum şimdi.
Başımı okşayan bir şefkat eli vardı.
Dünyayı görürken gözlerim.
Göğsünün sıcaklığında kaybettiğim
Şimdi başım senin kollarında selvim
Senin dallarında ellerim
4)
Saçlar yemyeşil de olurmuş
Çiçeğe dönermiş dudaklar
Emanet bedenimi özlüyorum şimdi
Bahçendeki çiçeklerde kendimi arıyorum
Yaprak yaprak inleyişlerini duyuyorum
Bir zikir günü ki bugün gecemi kaplar
Fani ağacım başucumda, sevdiğim ağacım
Bugünkü günüm bir gün senin de gecene dolar
Sendeki emaneti de teslim alır toprağın
5)
Bir gün seninle de kavuşacağız
Kana yaprak kemiğe odun
Bedenimiz eriyip gitmiş olacak
İkimizin ağacı doğacak yeniden
Çürümezse benim bir mezar başlığım
Senden bir kaç odun parçası
Ve benden bir kaç kemik kalacak
Ve eğer senin de bir ruhun olursa
Bahçemiz ikimizin olacak
6)
Şimdi Baki’yi özlüyoruz birlikte
Fenadan bekaya seyahatin hayalleri
Bu bir avuç, bu daracık menzilde
Tek tesellimiz bizim şimdi
Muhammed Bozdağ
2. Aşağıdaki metinde ulama noktalarını tespit ederek çiziniz. Ardından ulamalara
dikkat ederek okuyunuz.
Kalıplar
İnsanlar kendilerine kişilikleri için çizdikleri zihinsel kalıpların dışına çıkamazlar.
Bizler çözümü defalarca duyduğumuz halde kendimizi oturttuğumuz dar çerçeveden çıkış
için gayret göstermeyen garip insanlarız.
43
Hayatın bazı insanlara “tesadüfen başarma, yükselme, zengin olma vs.” şansı
tanıdığını zannedenimiz çoktur. Bir çoğumuz müzisyenlerin, yazarların, şairlerin, para
babalarının bu işi anne karnında kendilerine verilen kabiliyetlerle gerçekleştirdiklerini
sanırız. Bu inanca göre bazılarının ne maharetli anneleri varmış. Bu yanlış zanları kabul
etmeyen bir çok insan bile farkında olmadan aynı kalıplarla kendisini kilitlemiştir.
En meşhur zenginlerin bir zamanlar simit sattıklarını, ayakkabı boyacılığı bile
yaptıklarını öğrenince şaşırırız. Birçok yazarın vaktiyle kalemi bile tutamamalarına
inanamayız. Neden bazı insanlar bazıları arasında sıyrılıverir veya “sivriliverirler.”
Adaletli ve şefkatli yaratıcı, Normal şartlar altında doğan her insanı her türlü başarıya
ulaşabilmelerine imkan tanıyan bir potansiyelle dünyaya göndermiştir. Ancak dünyaya
geldikten sonra sınırlılıklar başlatılır. Anne-babası veya çevresi tarafından aşağılanan bir
çocuk etrafında kalıplar başlamıştır. Daha sonra insan “var olduğunu” hissettirmek amacıyla
çırpınmaya başlar. Bakkaldan getirilen bir ekmek, ilk karne notları, takdim edilen bir çiçek,
içinde bu amacı gizli tutar.
Oysa bazı insanlar “bu olmamış”, “sen bunu başaramazsın” demekten çekinmezler.
Bizler de çoğu zaman sözleriyle cinayet işleyen, kabiliyetleri körelten; başarısızlık,
çekingenlik, korkaklık imajı oluşturan insanlardanız ne yazık ki!.. Yas tutmayı sevdiğimiz
kadar eleştirmeyi, olumsuzlukları ileri sürerek karanlık bir zihinsel tablo oluşturmayı
seviyoruz.
Merhum Z. Gündüzalp’in “İnsan ne düşünüyorsa odur.” Dediğini çok duyduk.
Anthony Robbins, Sınırsız Güç kitabında insanların hayal kurarken ve düşünürken
kullandıkları “olumsuzluk” imajlarını en kötü engel olarak görür.
Her büyük başarı bazen yüzlerce başarısızlığın arkasında parıldar. Oysa eski bir Rus
imparatoru “yenile yenile yenmeyi öğrendiğini “ söyler. İnsan her teşebbüsünde hedefine
ulaşamadığında bunu başarısızlık olarak görürse bulunduğu noktada çakılır. Oysa durumu
yeniden inceleyen insan için her başarısızlık başarıya bir adım daha yaklaşmanın işaretidir.
Ani yükselişlerin ise gerçek başarıyla ilişkisi yoktur. Bir balon gibi patlar ve söner.
Hayalimizde yaşadığımız iç konuşmaların fiillerimizde oluşturduğu sınırlara bakınız:
“Zengin olmak mı? Bu iş için büyük sermaye lazım. Yazar olmak mı? Konuşmasını bile
bilmiyorum; annemin karnında böyle bir şey öğrenmedim. Meydanlara çıkıp ‘benim
işçim,benim köylüm’ diye konuşmak mı? Ben Süleyman değilim.”
Sevgili kardeşim... Ya siz ne siniz? Erkek ve kadın arasındaki küçük bir farktan başka
kimin beyni kimin beyninden küçük veya büyük. Kaderin sahibi kimseyi başarısızlığa zorla
mahkum etmemiştir. Ortamın sürükleyişine kendimizi kaptırdığımızda “Ortam
sürükleniyorsa sürünmekten başka yapacağımız hiç bir şey yoktur.” Ne yazık ki en çok
ihmal ettiğimiz görevlerimizden biri dinimizin ilk emridir. Az okuyoruz veya hiç
okumuyoruz.
44
Başarılı bir insanlar topluluğuna takılıp başarıya uçmuyorsak başarının dinamiklerini
incelemeliyiz. Başaranların hayatı ve yaptıkları bu konuda bize yol gösterecek en açık ışıktır.
Başka türlü bizi pasifize eden kendi kalıplarımızdan kurtulamayacağız. Fıtrat kanunlarının
işleyişini bilmek zorundayız.
(Muhammed Bozdağ)
2.1.7. Sağdeyi
Sağdeyi, sözcüklerin söyleniş özelliklerine dikkat ederek sözcükleri söylerken seslerin
değerini vererek hecelerin vurgusuna, uzunluğuna, kısalığına önem vererek seslendirmektir.
Her sözcükte ses baskısı “ şiddet vurgusu” yapılması gereken bir hece bulumaktadır.
Türkçede şiddet vurgusu diğer adıyla da kelime vurgusu genellikle son hecede bulunur.
Yabancılar Türkçe konuşurken çoğunlukla ilk heceye vurgu yaptıkları için konuşmaları garip
bir havaya bürünür.
Sağdeyi kuralları;
1. Türkçede genellikle şiddet vurgusu son hecede bulunur.
2. Yer adlarında vurgu ilk hecede bulunur. Örnek; Akara, Denizli vb.
3. Zarf ve bağlaçlarda ise vurgu ilk hecede bulunmaktadır. Örnek; Belki, henüz,
ansızın, ayrıca, hatta, önce, sonra, yalnız, ancak, nasıl, niçin, hangi vb.
4. Cümle içinde kelimelerin sonuna eklenip takılan bazı parçalarda vurgu almazlar,
vurgu onlardan önceki hecede kalır. Örnek; gelirse, evdeyim, gelme, geldi mi,
bence vb.
5. Süresi uzun olan heceler dilimize yabancı kelimelerden geçmiştir. Örnek; katil,
makbule, edebi, ziya, hazine
6. Türkçede “ğ” ünsüzü kendinden önce gelen ünlü üzerinde etki yaparak
bulunduğu hecenin uzamasını sağlar. Örnek; çağdaş-çadaş, ağlamak-alamak
vb…
7. Türkçede ilk hecelerde “y” olduğu zaman gevşeyerek kendinden önceki ünlüyü
etkileyip heceyi uzattığı görülür. Örnek; böyle-böle, söylemek-sölemek
45
Alıştırma-Sağdeyi
Atatürk’ün Gençliğe Hitabını sağdeyi kurallarına dikkat ederek okuyalım.
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi
Ey Türk gençliği, birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet
muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu
temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek
isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün , istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa
mecburiyetine düşersen vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve
şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait çok namusait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile
aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları
dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha
elim ve daha vahim olmak üzere memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve
dalalet hatta hiyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaitlerini
müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet fakru zaruret içinde harap ve bitap
düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! Bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklal ve
Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Mustafa Kemal ATATÜRK
(Nutuk, 1927)
46
2.2. Söz Noktaları
Durağın öbür ismi de söz noktalarıdır. Üç tür durak vardır.
2.2.1. Kısa Süreli Duraklar
Kısa süreli duraklarda soluk alınmaz veya çok hafiften alınır.
Kısa süreli duraklar;
 Hitaplardan sonra,
 Çok kısa cümlelerden sonra,
 Biçimce bağlı cümleciklerden sonra,
 Kısa arasözlerin başında ve sonunda,
 Uzun cümlelerde, öznelerden sonra,
 Eş görevli söz öbeklerinin sıralanışından sonra,
 Ünlem ve ünlem görevli öğelerden sonra,
 Ki’li ve başka yancümleciklerden sonra,
 Cümle başı bağlaçlarından sonra,
 Sıralı cümlelerin cümleciklerinden sonra
 Soluğunuzun yetişemeyeceğini anladığınız yerlerde
 Uzun cümlelerin ortalarında yapılır.
2.2.2. Normal Duraklar
Normal duraklarda soluk verildikten sonra söze başlamadan önce uygun bir şekilde
soluk alınır daha sonra söze başlanır.
Normal süreli duraklar;
 Cümle bittikten sonra,
 Üst üste iki nokta işaretinden sonra,
 Noktalı virgül işaretinden sonra,
 Anlamca bağlı cümlecikler arasında,
 “Ve” bağlacından sonra,
 Karşıt duygu ve düşünceleri yansıtan söz dizinleri arasında
 Uzun arasözlerden önce ve sonra,
 Diyaloglar arasında,
 Sorular ve yanıtlar arasında,
 Uzun olan bağlı ve sıralı cümlecikler arasında yapılır.
47
2.2.3. Uzun Süreli Duraklar
Uzun süreli duraklar soluk alma ve vermenin birkaç kere tekrarlanabileceği yerlerdir.
Uzun süreli duraklar;
 Konuşma metinlerinde bölümler arasında,
 Anlamlı susuşların gerektiği yerlerde,
 Paragraflar arasında,
 Dize kümeleri arasında yapılır.
48
UYGULAMA FAALİYETİ
İşlem Basamakları Öneriler
 Öneriler doğrultusunda doğru söylenişe
ulaşmaya çalışınız.
 Fonetik alıştırmalarını başta yavaş yavaş
ve gittikçe hızlanacak şekilde sürekli
tekrarlayınız.
 Kullandığınız ünlüleri doğru telaffuz
ettiğinizden emin olunuz.
 Öneriler doğrultusunda iyi bir
boğumlanmaya sahip olmaya çalışınız.
 Açık anlaşılır bir konuşmaya sahip
olmanızın kelimeleri iyi boğumlamanıza
bağlı olduğunu unutmayınız.
 Boğumlanma alıştırmalarını sürekli
olarak, yüksek sesle okuyunuz.
 Alıştırmalar egzersiz amaçlı
oluşturulmuş olduğundan okuduğunuz
metinlerin anlamlarına önem vermeyiniz.
 Kelimeleri iyi boğumlayıp
boğumlayamadığınızı anlamak için
birkaç kere alıştırmalarınızda sesinizi
kayıt edip daha sonra dinleyiniz.
 Unutmayınız, farkında olmadan bazı
heceleri yutuyor olabilirsiniz. Bunu da
sesinizi dinleyerek kendiniz tespit
edebilirsiniz.
UYGULAMA FAALİYETLERİ
49
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
ÖLÇME SORULARI
1. Ağzımızdan bir kerede çıkan ses topluluğuna ne ad verilir?
A) Harf
B) Hece
C) Kelime
D) Cümle
2. Ses aletinin hareketiyle bir çok hecenin farklarının belirtilmesine ne ad verilir?
A) Boğumlanma
B) Durak
C) Söyleniş
D) Ulama
3. Ses organları tarafından seslerin doğru yerden ve doğru zamanda çıkmasına ne denir?
A) Fonetik
B) Ulama
C) Boğumlanma
D) Sağdeyi
4. Aşağıdakilerden hangisi hareket etmeyen boğumlanma organlarından biri değildir?
A) Çene
B) Diş
C) Diş etleri
D) Damak
5. Söz akışına pürüzsüzlük ve tatlılık veren aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sağdeyi
B) Söyleniş
C) Boğumlanma
D) Ulama
6. Sözcüklerin söyleniş özelliklerine dikkat ederek, sözcükleri söylerken seslerin değerini
veren, hecelelerin vurgusuna, uzunluğuna, kısalığına önem vererek seslendirmeye ne
ad verilir?
A) Diksiyon
B) Sağdeyi
C) Söyleniş
D) Ulama
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
50
7. Türkçede genellikle şiddet vurgusu hangi hecede olur?
A) İlk
B) İkinci
C) Üçüncü
D) Son
8. Zarf ve bağlaçlarda şiddet vurgusu hangi hecede olur?
A) İlk
B) İkinci
C) Üçüncü
D) Son
DEĞERLENDİRME
 Sorulara verdiğiniz cevapları, modülün sonundaki cevap anahtarıyla
karşılaştırınız.
 Yanlış cevaplandırdığınız soruyla ilgili konuyu tekrar gözden geçiriniz
 Bu test sizin diksiyonla ilgili konulardaki bilginizi ölçmeye yöneliktir. İyi bir
diksiyon sahibi olmak istiyorsanız konuların içinde geçen alıştırmaları mutlaka
uygulayınız.
 Alıştırmaları uygularken zaman zaman sesinizi bir kayıt cihazı kullanarak kayıt
edin ve sonra dinleyerek kendi hatalarınızı kendiniz bulunuz. Eski kayıtları
saklayarak kendinizde oluşan gelişmeleri takip ediniz.
51
MODÜL DEĞERLENDİRME
Aşağıda belirtilen konulardaki metinlere, bu modülde öğrendiğiniz diksiyon
kurallarını uygulayarak çalışınız.
 İçinde birkaç karakterin bulunduğu kısa bir masalı okuyunuz.
 Beğendiğiniz bir şiire hazırlanarak okuyunuz.
 İstediğiniz bir konu hakkında kısa bir konuşma yapınız.
 Herhangi bir konuda kısa bir metne hazırlanınız.
Süreniz 2 haftadır.
Dereceleme Ölçeği
Modülün Adı:
Amaç:
Adı ve Soyadı:
Diksiyon I
Konularla ilgili alıştırmaları tekrar tekrar uyguladığınızda güzel ve etkili
konuşarak iyi bir diksiyona sahip olunacaktır.
…………………………………………………………...
AÇIKLAMA: Bu faaliyeti gerçekleştirirken aşağıdaki dereceleme ölçeğini öğretmeniniz
dolduracaktır. Sadece ilgili alanı doldurunuz.
Aşağıda listelenen davranışları öğrencide gözleyemediyseniz (0), zayıf nitelikte
gözledinizse (1), orta düzeyde gözlediyseniz (2) ve iyi nitelikte gözledinizse (3) rakamının
altındaki ilgili kutucuğa X işareti koyunuz.
Değerlendirme Kriterleri Değer Ölçeği 0 1 2 3
1 Doğru soluk alma yöntemini kullanma
2 Selenleri kusursuz bir şekilde kullanabilme
3 Durakları yerinde ve süresine uygun yapabilme
4 Tonlama yapabilme
5 Ses bükümü yaparken doğal olabilme
6 Söyleniş kurallarına uygun konuşabilme
7 Kelimeleri iyi boğumlayabilme
8 Ulamayı yerine getirebilme
9 Sağdeyi doğru yapabilme
10 Alıştırmaları düzenli olarak uygulayabilme
Toplam:
Düşünceler:........................................................................................................
MODÜL DEĞERLENDİRME
52
Değerlendirme
 Öğrenci derecelendirme ölçeği listesindeki davranışları sırasıyla
uygulayabilmelidir. Hangi davranıştan 0 ve 1 değer ölçeğini işaretlediyseniz o
konuyla ilgili faaliyeti tekrar etmesini isteyiniz.
 Almış olduğunuz eğitimle etkili ve güzel Konuşmayı sağlayacak yegane temel
olan diksiyon yöntemlerini öğrenmiş oldunuz. Diksiyon dersi için sadece
konuların öğrenilmesi önemli değildir. Bu derste esas nokta alıştırmaları sık sık
uygulamaktır. Alıştırmaları uygulayarak güzel bir diksiyona kavuşabilirsiniz.
 Size gösterilen kuralları günlük konuşmalarında da kullanmaya dikkat ederseniz
konuşmalarınızdaki kusurları ortadan kaldırabilirsiniz. Anlayamadığınız bir
konuyla ya da zorlandığınız alıştırmalarla ilgili öğretmeninize danışabilir, size
yol göstermesini isteyebilirsiniz.
 Diksiyon dersinde öğrendiğiniz konuları konuşmalarınıza uyarlayarak başarılı
olabilirsiniz. Sadece konuları öğrenmeniz size bilgi olarak katkıda bulunsa da
güzel ve etkili konuşma yeteneğini size kazandırmayacağını unutmamalısınız.
 İlk alıştırma çalışmalarınızda sesinizi kayıt ediniz, sonra zaman zaman
kaydediniz. Belli bir süre sonra ilk kayıtlarınızı dinlediğinizde
katettiğinizmesafeyi siz de fark edeceksiniz.
 Ölçme ve değerlendirmedeki soruları ve işlemleri yapabilmeniz bu modülü
başarıyla tamamladığınızı gösterir; ama alıştırmaları uygulamanız şartıyla.
Böylece bu modülle ilgili tam öğrenmeyi sağlayarak diğer modüle geçebilirsiniz.
Diğer modülde başarılı olmanızın temelinin bu modüldeki uygulamaları yapmak
olduğunu da unutmayınız.
 Ölçme soruları ve performans testinden başarılı olamazsanız bu modülü tekrar
etmeniz sizin için daha yararlı olacaktır.
53
CEVAP ANAHTARLARI
ÖĞRENME FAALİYETİ 1 CEVAP ANAHTARI
1 A
2 B
3 C
4 A
5 B
6 D
7 B
8 C
9 B
10 D
ÖĞRENME FAALİYETİ 2 CEVAP ANAHTARI
1 B
2 C
3 . C
4 . A
5 . D
6 B
7 . D
CEVAP ANAHTARLARI
54
KAYNAKÇA
 GÜRZAP, Can (2004), Konuşan İnsan, İstanbul,Yapı Kredi Yayınları
 ŞENBAY, Nüzhet (1993), Söz ve Diksiyon Sanatı, İstanbul, Yapı Kredi
Yayınları
 ŞENBAY, Nüzhet (1991), Alıştırmalı Diksiyon Sanatı, İstanbul, M.E.B
 VURAL, Birol (2005), Doğru ve Güzel Konuşma, İstanbul, Hayat Yayıncılık
 YAMAN, Ertuğrul (2001), Diksiyon I-II, Ankara, YA-PA Yayınları
KAYNAKÇA