23 Eylül 2012 Pazar

tevfik fikret'in hayatı



Tevfik FİKRET (1867-1915)

24 Aralık 1867'de İstanbul- Aksaray'da, Kadırga semtinde doğdu. Asıl adı Mehmet Tevfik'tir. 12 yaşında öksüz kaldı, kız kardeşini yengesi ve anneannesi tarafından büyütüldü. Mahmudiye Rüştüyesi ve Galatasaray Lisesi'ne öğrenim gördü. Muallim Naci ve Recaizade Mahmut Ekrem'in öğrencisi oldu. Nezareti İstişare Odası'nda katip atandı. Daha sonra değişik memuriyetlerde bulundu, Ticaret-i Mekteb-i Alisi'nde hat ve Fransızca öğretmenliği yaptı. Kuzeni Nazime Hanım'la evlendi. Galatasaray Lisesi'nde Türkçe öğretmenliği yapmaya başladı. Hüseyin Kazım Kadri ve Ali Ekrem Bolayır ile birlikte "Malûmat" adlı dergiyi çıkardı. Aynı yıl hükümetin maaşlarda kesinti yapması üzerine tepki olarak Galatasaray Lisesi'ndeki işinden ayrıldı. Ertesi yıl Robert Koleji'nde Türkçe öğretmenliği yapmaya başladı. 1896 yılında eski öğretmeni ve yakın arkadaşı Recaizade Mahmut Ekrem'in yardımları ile "Servet-i Fünun" dergisinin yazı işleri müdürlüğüne getirildi. II. Abdülhamit aleyhine şiir okuduğu gerekçesiyle gözlatına alındı, evi aradı. Serbest bırakıldı ancak sık sık gözaltılar başladı. Bu gelişmeler edebiyat dünyasından uzaklaşmasına neden oldu.

2. Meşrutiyet'in ilanından sonra inzivadan biraz da olsa çıktı. Arkadaşlarıyla "Tanın" gazetesini çıkardı. Servet-i Fünuncular ile birlikte çalışmaya başladı. Dergi İttihat ve Terakkicilerin yayın organı haline gelmişti ve Tevfik Fikret bu yeni düzene çok güvenmekteydi. Ancak yeni İttihat ve Terakki hükümetinin beklendiği gibi çıkmaması üzerine kendisine önerilen Maarif Nazırlığı görevini reddederek dergiden ayrıldı. Galatasaray Lisesi'ne müdür olarak atandı. Okulda yaptığı yenilikler tepki çekti. 31 Mart Olayı'nı protesto için kendini okulun kapısına zincirle bağlattı ve ertesi gün istifa etti. Ancak öğrencilerin ve Nail Bey'in ısrarlarıyla görevine döndü. Kısa bir süre sonra yeni Maarif Nazırı ile anlaşamadı ve okuldaki görevinden ayrıldı. Modern bir okul açmak ve yeni bir edebiyat dergisi çıkarmak gibi düşleri vardı ancak şeker hastalığnın ilerlemesi nedeniyle gerçekleştiremedi. Tedaviyi reddetti ve 19 Ağustos 1915'te İstanbul'da öldü. Eyüp'teki aile mezarlığına defnedildi. Daha sonra naaşı Aşiyan'ın bahçesine taşındı.

Şiirimizin gelişmesinde emeği büyüktür. Geleneksel şiirimizden yola çıkmış ve şiirimizi batı şiiri normlarına yaklaşmasına katkı sunmuştur. Aruz vezniyle ancak klasik beyit bütünlüğünü ortadan kaldıran şiirler yazdı. Divan şiirinin serbest müstezat biçimini ortaya çıkardı. ilk şiiri 1883'te lisedeyken yayımlandı. "Mirsad" dergisinin düzenlediği şiir yarışmasında birinci olması sonrası adını duyurdu. İlk dönemde daha çok aşk, tabiat ve günlük yaşamla ilgili konuları işledi, sonraki dönemlerde ise toplumcu konulara eğildi. Dilde arılaşmaya gitti ve titizliği ile dikkat çekti. "Rübab-ı Şikeste"de toplumsal sorunları ele aldı, "Haluk'un Defteri"inde özellikle oğlu üzerinden gençliğine çalışkanlık, yurt sevgisi ve erdemli olma konularında öğütler verdi. "Rübab'ın Cevabı"ında ise halkın yaşadığı acılara yer verdi. Şiirlerinin yanı sıra "Balıkçılar", "Nesrin", "Ramazan Sadakası", "Hasta Çocuk" gibi manzum hikayeler de yazdı.

Yapıtları:
Rübab-ı Şikeste (1900-1984)
Haluk’un Defteri (1911-1984)
Rübabın Cevabı (1911-1945)
Şermin (1914-1983)
Tarih-i Kadim (1905)
Son Şiirler (1952, Yayına hazırlayan Cevdet Kudret)