27 Kasım 2016 Pazar

17. yy türk edebiyatı



17. YÜZYIL TÜRK EDEBiYATI

Genel Özellikleri

17. yüzy›l Osmanl› Develeti’nin duraklama devrine girdi¤i bir yüzy›ld›r.

Bu yüzy›lda Celâlî Ayaklanmalar› baflta olmak üzere, hakl› haks›z pek çok ayaklanmalar

oldu. Dirli¤i bozulanlar, ç›karc›lar, saflar› pefline takan kurnazlar ayaklan›r.

Ülkeyi y›llarca u¤raflt›ran Celâlî Ayaklanmalar› Kuyucu Murat Pafla taraf›ndan

bast›r›l›r. ‹çteki bozuklu¤a paralel olarak d›fl iliflkilerde de bozulmalar bafl gösterir.

Bunlar› devlet yönetiminde ve ekonomideki bozulmalar izler. Kanunî devrindeki

gösteriflli günler art›k geride kalm›flt›r.

Ancak devletin siyasal ve sosyal durumunun kötü olmas›na karfl›n sanat ve

edebiyatta canl›l›k sürmektedir. 17. yüzy›lda edebiyat ve sanat önceki y›llara göre

daha ileri bir düzeye ulaflm›flt›r. Osmanl› flairleri, ‹ranl› flairlerle rahatl›kla boy

ölçüflebilecek durumdad›r.

Bu yüzy›lda Türk edebiyat› daha çok Anadolu sahas›nda geliflmifl,

Azerbaycan ve Ça¤atay sahas›nda pek ünlü sanatç›lar yetiflmemifltir. Ancak Ça¤atay

edebiyat›nda Ebul Gazi Bahad›r Han›n eserleri vard›r. Bu yüzy›lda Anadolu’da çok

de¤erli sanatç›lar yetiflti. Kültür merkezi ‹stanbul’du. Sanatç›lar›n mutlulu¤a ve

mutsuzlu¤a giden yolu buradan geçmektedir. Bu yüzy›lda klâsik, tasavvuf ve halk

edebiyat›nda önemli sanatç›lar yetiflti.

Gazel ve kasidede, özellikle hicivde Nef’î bu yüzy›l›n en önemli flairidir.

16. yüzy›l flairlerinden Nev’i’nin o¤lu Nevizade Atayi bu yüzy›l›n bilginlerinden ve

ayn› zamanda flairlerindendir. Kendisi hamse (befl tane mesnevî) sahibidir. Nabî,

Seyhülislam Yahya, Bahaî, Kazasker Aziz Efendi, Nail-î Kadim, Azmizade Haleti

bu devrin di¤er önemli flairlerindendir.

Bilim alan›nda Katip Çelebi önemli eserler verdi. Tarih, co¤rafya, bibliyog-

rafya ve çeflitli bilimlere ait görüfllerini bat›l› tarzda yans›tt›. Tarih alan›nda

Peçevî ‹brahim ile vak’anüvis ad› verilen tarihçiler eserler verdi. Bu alandaki en

önemli yazar Naîma, kendi ad› ile an›lan tarihinde 1591-1659 y›llar› aras›ndaki

olaylar› anlatt› ve anlat›rken tarafs›z kalarak t›pk› bir bat›l› tarihçi gibi davrand›.

Gezi alan›nda Evliya Çelebi 10 citlik “Seyahatname” adl› eserini yazd›. Evliya

Çelebi gezip gördü¤ü yerlerdeki tarih, co¤rafya ile halk›n yaflam biçimini, gelenek

ve göreneklerine kadar pek çok konuda bilgiler verdi.

Tasavvuf edebiyat›nda Niyazi-î M›srî, Aziz Mahmut Hüdayî, Teslim Abdal

TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2

36

Dedemo¤lu, Kul Budala, Nesimî vb. pek çok flair yetiflti.

Halk edebiyat› bu yüzy›lda alt›n ça¤›n› yaflad›. Gevherî Karacao¤lan, Afl›k
Ömer, Katibî, Kulo¤lu, Kay›kç› Kul Mustafa gibi pek çok ozan yetiflti. Bu ozanlar›
n kimi orduda görev yap›yor kimi de gezgin yaflam›n› sürdürüyordu.
Düz yaz› bu yüzy›lda iki koldan geliflti. Nergisî’nin, Veysi’nin kulland›¤›
sanatl› düz yaz› ile Evliya Çelebi ve Katip Çelebi’nin kulland›¤› sade düz yaz›da
eserler verildi.
Bu yüzy›lda bir taraftan da saz flairleri (âfl›klar›n) yaflamlar› çevresinde birtak›
m öyküler oluflturuldu. Âfl›k Garip, Karacao¤lan ile Karak›z vb. bu öyküler halk
aras›nda be¤eniyle anlat›ld›.
17. yüzy›lda klâsik (divan), halk ve tasavvuf edebiyat› alanlar›nda hangi
? sanatç›lar yetiflti?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
37
NÂBÎ
HAZIRLIK ÇALIfiMALARI
Nâbî’nin di¤er divan flairlerinden ayr›lan yönü nelerdir? Araflt›r›n›z.
HAYR‹YYE
1. Etme erbâb-› tekebbürle sühan
Ol girizan mütekebbirlerden.
2. Tutal›m çarha eriflmifl câh›n
Yine ednâ kulusun Allah’›n
3. Unf ile halk› kap›ndan sürme
Kimseye dâmen ü dest öptürme
4. Ne kadar câh›n olursa âlî
Dâmenin bûseden olsun hâlî
5. Keflf-i raz eyleme bîgânelere
Verme yol meclise dîvâneler.
6. Herkesin kavlini sâd›k sanma
Cümleyi lik münâf›k sanma
Nâbî
Örneklerle Edebiyat Bilgileri,
Cevdet Kudret
GÜNÜMÜZ TÜRKÇES‹YLE
1. Kibirli kimselerle konuflma, kibirlilerden kaç, uzak dur.
2. Diyelim, makam›n gö¤e eriflmifl (çok yükselmifl), gene de Tanr›’n›n en
afla¤› kulusun.
3. Halk› sertlikle kap›ndan sürme (kovma), kimseye etek ve el (el etek)
öptürme.
4. Makam›n ne kadar yüksek olursa olsun, ete¤in öpülmesin kals›n, kimse
öpmesin.
5. Yabanc›lara s›r açma, budalalar› meclise alma.
6. Herkesin sözünü do¤ru sanma, fakat herkesi de ikiyüzlü sanma.
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
38
?
AÇIKLAMALAR
Divan edebiyat›nda aflk, flarap, do¤a güzellikleri ile din ve tasavvuf konular›
nda fliirler yaz›ld›¤›n› biliyorsunuz.
17. yüzy›l flairlerinden Nâbî, “Hayriyye” adl› mesnevîsinde o¤lu Ebulhayr
Mehmet’e kendi deneyim ve görüfllerini anlatm›fl; yap›lmas› ve sak›n›lmas› gerekenleri
aç›klam›flt›r. fiair böylece o¤luna geleneklere uygun ahlâk dersi vermektedir.
SÖZCÜKLER
âli : Yüce, yüksek .
bigane : Yabanc›, el.
buse : Öpücük.
çarh : Gök, sema.
damen : Etek.
dest : El.
edna : En afla¤›, de¤ersiz (kul).
erbab-› tekebbür : Kibirli kimseler.
girizan : Uzak (dur), uzaklafl.
kavil : Söz.
keflf-i raz : S›rlar› aç›klama.
lik : Lâkin, ama, fakat.
münaf›k : ‹kiyüzlü.
mütekebbir : Kibirli kimseler.
suhan : Söz, konuflma.
unf : Sertlik.
MET‹N ÜZER‹NDE ÇALIfiMALAR
1. fiair, o¤luna konuflmayla ilgili hangi ö¤ütleri veriyor?
2. Makam ile ilgili neler söylüyor?
3. Dördüncü beyitte, insan onuruyla ba¤daflt›r›lmayan davran›fl nedir?
4. ‹kinci beyitte, makam›n yüceli¤i ile en afla¤› kul olma aras›nda tezat
sanat› var m›? Araflt›r›n›z.
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
39
NÂBÎ
(1642-1712)
17. yüzy›l klâsik (divan) edebiyat flairlerindendir. As›l ad› Yusuf’tur. Nâbî,
1642 y›l›nda Urfa’da do¤du. ‹yi bir ö¤renim gördü; Arapça, Farsça ö¤rendi. 24
yafl›ndan sonra ‹stanbul’a gitti. Musahip Mustafa Paflan›n divan katibi oldu.
Mustafa Pafla ölünce Halep’e yerleflti. Devletçe kendisine sa¤lanan köflkte oldukça
rahat bir yaflam sürdü. 25 y›l kadar kald›ktan sonra Halep valisi Baltac› Mehmet
Paflan›n sadrazaml›¤a getirilmesiyle, onunla birlikte ‹stanbul’a döndü. 70 yafllar›nda
‹stanbul’da öldü.
Nâbî, divan fliirine ö¤retici (didaktik) bir boyut kazand›rd›. Divan fliirinde
kullan›lan gül, bülbül, kadeh gibi mazmunlar›n d›fl›na ç›kt›. fiiire duygu ve hayalden
çok düflüncenin gücünü yerlefltirdi. Atasözlerinden yararland› ve bunlar› fliirinde
kulland›. Gereksiz söz oyunlar› yerine anlaml› ve ayd›nlat›c› söze önem verdi.
Ça¤›n aksak yanlar›n› ak›c›, yal›n ve ince bir dille yerdi.
Nâbî’nin sanatsal gücü gazellerinde ve “Hayriyye” adl› mesnevîsindedir.
Divan, Hayriyye, Hayr-abad, Surname (4. Mehmet’in flehzadelerinin sünnet dü¤ünü
anlat›r.) ve Münfleat (düz yaz›lar›) Nâbî’nin en önemli eserleridir.
“Hayriyye” ne tür bir eserdir? fiair hangi amaçla yazm›flt›r? ?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
40
NEF’Î
HAZIRLIK ÇALIfiMALARI
Kaside hakk›nda bilgi edininiz.
KAS‹DE
1. Esdi nesîm-i nev-bahâr aç›ld› güller subh-dem
Açsun bizim de gönlümüz sâkî meded sun câm-› Cem
2. ‹rdi yine ürd-i behiflt oldu hevâ anber-siriflt
Âlem behiflt ender behiflt her gûfle bir bâ¤-› irem
3. Gül devri ayfl eyyâm›d›r zevk u safâ hengâm›d›r
Âfl›klar›n bayrâm›d›r bu mevsim-i ferhunde-dem
4. Dolsun yine peymâneler olsun tehî hum-hâneler
Raks eylesün mestâneler mutribler ittikçe nagâm
5. Bu demde kim flâm ü seher meyhâne bâ¤a reflk ider
Mest olsa dil-ber sevse ger ma’zûrdur fleyh-ül-harem
6. Ya neylesün bi-çâreler âlüfteler âvâreler
Sâgar suna meh-pâreler nûfl etmemek olur sitem
7. Yâr ola câm-› Cem ola böyle dem-i hurrem ola
Ârif odur bu dem ola ayfl ü tarabla mugtenem
8. Zevki o rind eyler temâm kim tuta mest ü flâdkâm
Bir elde câm-› lâle-fâm bir elde zülf-i ham-beham
9. Lütf eyle sâki nâz› ko mey sun ki kalmaz böyle bu
Dolsun surâhî vü sebû bofl durmasun peymâne hem
10. Her nev-resîde flâh-› gül ald› eline câm-› mül
Lutf it aç›l sen dahi gül ey serv -kadd ü gonce-fem
11. Bu dürd ü bu sâfi deme dolsun piyâle gam yeme
Kaanun-› devr-i dâime uy sen de mey sun dem-be-dem
12. Mey âk›li irflâd ider âfl›klar› dil-flâd ider
Seyle verir ber-bâd ider dillerde koymaz gerd-i gam
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
41
GÜNÜMÜZ TÜRKÇES‹YLE
1. ‹lkbahar rüzgâr› esti, sabah vakti güller aç›ld›; saki yetifl Cem’in (flarap) kadehi
ni sun, bizim de gönlümüz aç›ls›n neflelensin.
2. Yine nisan ay› geldi; hava amber tabiatl› (amber gibi güzel kokulu ve ferahlat›c›)
oldu; dünya cennet içindeki bir cennet, her bucak bir irem ba¤› oldu.
3. Gül devrinin (bahar›n) günleri yiyip içip e¤lenme günleridir ve bu devir üzüntüyü
b›rak›p flenlik etme ve zevk sürmenin ça¤›d›r; bu kutlu, mutlu, u¤urlu mevsim
âfl›klar için bayram zaman›d›r.
4. Kadehler dolsun, meyhâneler boflals›n, sazendeler çalg› çal›p flark› söyledikçe
mestler sarhofllar (coflup) raksetsinler, oynas›nlar.
5. Meyhanenin sabah akflam ba¤› k›skand›¤› bu zamanda haremin fleyhi dahi sarhofl
olup dilber sevse (Özürü vard›r.) hofl görülür.
6. Haremin fleyhi daha bafltan ç›karabilecek olan bu ça¤da ya zavall›lar,
düflkünler, flaflk›nlar ne yaps›n? Ay parças› güzellerin sundu¤u kadehi içmemek
onlara sitem (zulüm) olur. (Bu yüzden de sunulan flarab› içerler.).
7. Sevgili (insan›n yan›nda) olunca, Cem’in kadehi olunca, (üstelik) böylesine
gönlü flenlendiren mutlu bir zaman olunca; ârife yaraflan, bu demde, yiyip içip
gülüp oynama f›rsat›n› elden kaç›rmamakt›r.
8. Eksiksiz zevk eyleyen, tam zevk eden ancak o kiflidir ki mutlu olarak, bir eliyle
lâle renkli kadehi, öbür eliyle de sevgilisinin büklüm büklüm zülfünü tutar.
9. Ey Sâki, lütfet, naz› b›rak, (bize) içki sun. Zira, bu (dem, bu mevsim, bu koku)
böyle kalmaz (geçip gider); sürahi ve testi (flarapla) dolsun, kadeh de bofl durmas›
n.
10. Her yeni yetiflen gül dal› eline flarap kadehi alm›fl, ey servi boylu, gonca a¤›zl›
(güzel) lütfet, aç›l, sen de gül, gülümse.
11. Bu flarab›n tortusu, bu saf› deme, kadeh (Elden ele dolafls›n.) dönsün, gam yeme;
sen de “devr-i dâim kanunu”na uy ve (döne döne) hiç durmadan (art arda)
flarap sun.
12. fiarap ak›ll› kifliye do¤ru yolu gösterir, âfl›klar›n gönlünü hofl eder, sele verir,
yele verir, gönüllerde gam(›n) tozu(nu dahi) b›rakmaz.
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
42
SÖZCÜKLER
alüfte : 1) Al›fl›k, al›flkan. 2) ‹ffetsiz.
amber-siriflt : Amber kokulu, ferahlat›c›, rahatlat›c› koku.
ayfl : Yiyip içme.
ba¤-› irem : Cennet.
behiflt : Cennet, uçmak.
cam-› Cem : Do¤u mitolojisinde flarab› bulan Cem’in sihirli kadehi,
flarap.
cam-› mül : fiarap kadehi, içki kadehi.
dembe-dem : Zaman zaman.
dil-flad itmek : Gönlü neflelendirmek.
dürd : fiarap tortusu .
ender : ‹çinde.
eyyam : Günler.
ferhunde : Kutlu u¤urlu, mutlu.
ferhunde-dem : Bayram zaman›, e¤lence ça¤›.
ger : E¤er.
gerd-i gam : Gam›n tozu .
gonce-fem : Gonca a¤›zl› (sevgili).
gufle : Köfle.
ham-be-ham : (sevgilinin) K›vr›m k›vr›m (saçlar›).
hengam : Zaman, ça¤.
hum-hane : Meyhane.
hurrem : Sevinçli, flen.
irdi : Eriflti.
irflad itmek : Do¤ru yolu göstermek.
kaanun-› devr-i daim: Dünyan›n kural›, devri daim kanunu.
lâle-fam : Lâle renkli kadeh.
mazur : Hofl görme, özürü kabul etme.
mey : fiarap.
mugtenem : Ganimet olarak al›nm›fl.
mutrib : Sazc›, çalg›c›.
nagam : Ahenkler ezgiler, güzel sesler.
nesim : Sabah rüzgar›.
nesim-i nev-bahar : ‹lkbahar rüzgar›.
nev-bahar : ‹lkbahar.
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
43
nev-reside : Yeni yetiflen fidan, sevgili.
nufl itmek : ‹çmek.
peymane : ‹çki kadehi.
peymane : Kadeh.
reside : Yetiflen.
reflk itmek : K›skanmak.
rint : Dervifl.
serv-kadd : Selvi boy.
seyl : Sel, ak›nt›.
subh-dem : Sabah vakti.
flad-kam : Çok sevinçli, mutlu.
flah : Dal.
flah-› gül : Gül dal›.
flam : Akflam.
flam u seher : Sabah akflam, akflam sabah.
fleyh-ül harem : Haremin fleyhi.
tarab : Sevinçlilik, flenlik, coflkunluk.
tehi : Bofl.
ürd-i behiflt : Nisan ay›.
MET‹N ÜZER‹NDE ÇALIfiMALAR
1. Kasidede hangi konu ifllenmifltir?
2. ‹kinci beyitteki benzetmeleri gösteriniz.
3. Bir sözle geçmiflteki olay› an›msatma, o olaya iflaret etme sanat›na
telmih denildi¤ini biliyorsunuz. Cam-› Cem tamlamas›yla böyle bi telmih
yap›lm›flt›r. Parçada bununla ilgili baflka örnekler var m›? Araflt›rn›z.
4. Parçada tenasüp sanat›na örnekler bulunuz.
5. Onuncu beyitte geçen “gül” sözcüklerinin anlamlar› farkl›d›r. Gül
sözcü¤ü hangi anlamlarda kullan›lm›flt›r? Bu sanata ne ad verilir?
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
44
44
NEF’Î
(1572(?) - 1635)
Erzurum’un Hasankale ilçesinde do¤du. As›l ad› Ömer’dir. Do¤um y›l›
kesin olarak belli de¤il; ancak 1572 y›l›nda do¤du¤u san›lmaktad›r. Nef’î iyi bir
ö¤renim gördü. Arapça, Farsça ö¤rendi. I. Sultan Ahmet’in tahta geçiflinden (1603)
sonra ‹stanbul’a geldi. Katipler s›n›f›na girdi ve çeflitli memurluklarda bulundu.
Dönemin ileri gelenlerine kasideler sundu. Bu arada 4. Murat’›n be¤enisini kazand›
ve korundu. Yazd›¤› yergi (hiciv)lerden dolay› azledildi. Bir daha yergi yazmayaca¤›
na dair 4. Murat’a söz verdi, ancak sözünde duramad›. Sadrazam Bayram
Paflay› yerdi¤i için bo¤durularak öldürüldü ve denize at›ld›.
Nef’î, Türk edebiyat›n›n kaside alan›nda en ünlü flairlerindendir. fiiirlerinde
sa¤lam bir fliir tekni¤i, tok ve gür bir ahenk görülür. Hem övgü hem de
yergilerdeki ustaca söyleyifli, hayal gücü, özgün bulufllar› afl›r›l›¤a kaçan abartmalar›
fliirlerinin en belirgin yanlar›d›r.
Nef’î kasideleri yan›nda gazelleriyle de baflar›l› bir flairdir. Gazellerinin
say›ca az olmas›, onun kasidecili¤ini öne ç›kartt›. Nef’î kendisinden sonra gelen pek
çok flairi etkiledi ve baz› flairlerce de övüldü.
Bu flairler,
“Ah kim k›yd› Nef’î gibi üstade” veya
“Gökten nazire indi Siham-› Kazas›’na
Nef’î dille u¤rad› Hakk’›n belâs›na” sözleriyle Nef’î’yi övmüfllerdir.
Nefînin Türkçe Divan›, Farsça Divan› ve hicivlerinin topland›¤› “Siham-›
Kaza” (kaza oklar›) adl› eserleri vard›r.
? Nef’î, klâsik edebiyat›m›zda hangi alanlarda eserler vermifltir?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
45
KARACAO⁄LAN
HAZIRLIK ÇALIfiMALARI
Yunus Emre’de oldu¤u gibi pek çok köy ve kentli, Karacao¤lan’›n kendi
bölgelerinde yaflad›¤›n› ve mezar›n›n o bölgede oldu¤unu söyler. Hatta
Karacao¤lan’›n yaflam› ile ilgili öyküler anlat›l›r, çevrelerindeki bir tepeye
Karacao¤lan tepesi, onun karfl›s›ndakine de Karacak›z tepesi ad›n› verir. ‹çel’in Mut
ilçesinde böyle bir yer ad› vard›r.
Kacao¤lan’›n bu kadar sevilmesinin nedeni sizce ne olabilir? Araflt›r›n›z.
KOfiMA
Nedendir de kömür gözlüm nedendir
fiu geceki benim uyumad›¤›m
Çetin derler ayr›l›¤›n derdini
Ayr›l›k derdine doyamad›¤›m
Dostun bahçesine yâd eller dolmufl
Gülünü toplarken fidan›n k›rm›fl
fiurda bir kötünün koynuna girmifl
fiu benim sevme¤e k›yamad›¤›m
Kömür gözlüm seni sevdim sak›nd›m
‹ndim has bahçeye güller sokundum
Bilmem nerlerine acap dokundum
Belli bir haberin alamad›¤›m
Karac’o¤lan der ki yand›m ben öldüm
Her divaneli¤i kendimde buldum
Dolan›p da kavil yerine geldim
Kavil yerlerinde bulamad›¤›m
Karacao¤lan
Karacao¤lan, Cahit Öztelli
SÖZCÜKLER
acap : Acaba.
kavil yeri : Buluflma yeri.
yad el : Yabanc›.
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
46
MET‹N ÜZER‹NDE ÇALIfiMALAR
1. fiiirin ana duygusu nedir? fiair hangi duygular içerisindedir?
2. Ozan, sevgiliye olan özlemini hangi dizelerde dile getiriyor?
3. fiiiri dil ve biçim yönünden inceliyiniz. Söyleyiflteki içtenli¤e ve halk
dilindeki sözlere yer verildi¤ine dikkat ediniz.
KARACAO⁄LAN
(1609?-1689?)
Karacao¤lan 17. yüzy›l halk flairlerindendir. Yaflam› ile ilgili bilgimiz çok
azd›r. fiiirlerinden edinilen bilgiye göre Güney Anadolu Bölgesi’nde Adana,
Çukurova, Kozan ve Gavur Da¤lar›’nda yaflayan Türkmen afliretindendir. Do¤um
yeri ve y›l› kesin belli de¤ildir; 1609 y›l›nda do¤du¤u ve 1679 -1689 y›llar› aras›
öldü¤ü san›lmaktad›r.
Anadolu’da pek çok köy-kasaba halk› Karacao¤lan’›n kendi bölgelerinden
oldu¤unu söylemektedir. Adana’n›n Bahçe ilçesinin Farsak köyü, Feke ilçesinin
Gökçe köyü, ‹çel’in Mut ilçesinin Çukur köyü ve Mut ilçesinin Gülnar köyü bunlardan
baz›lar›d›r. Buna ba¤l› olarak Anadolu’da pek çok say›da Karacao¤lan ad›na
mezar›n bulunmas›, fliirlerinin bütün fliir defterlerinde yer almas›, ana ve baba ad›n›n
farkl› farkl› olmas› baflka baflka Karacao¤lanlar›n oldu¤unu göstermektedir. Ayr›ca
yaflam› etraf›nda oluflturulan halk öyküleri ozan›n gerçek kimli¤inin saptanmas›n›
güçlefltirmektedir.
Karacao¤lan gelene¤e uyarak Adana, Antep, Ayd›n, Ni¤de, Bor, Kayseri,
Karaman, Konya vb. pek çok yöreyi dolaflt›. Klâsik (divan) edebiyattan uzak, halk
zevkine uygun fliirler söyledi. Ünü Trakya s›n›r boylar›ndan Azerbaycan’a kadar
yay›ld›. Kazand›¤› ün ça¤dafllar› üzerinde etkili oldu. Bu etki sonraki yüzy›llarda da
sürdü.
Karacao¤lan hece ölçüsüyle ve sade bir dille fliirler söyledi. Dolaflt›¤›
Anadolu kentlerinde gördü¤ü her tür güzelli¤i ve aflk› fliirine yans›tt›. Tasavvufî
konulara hiç de¤inmedi.
Karacao¤lan’›n fliirleri Cahit Öztelli taraf›ndan “Karacao¤lan-Bütün fiiirleri”
ad› alt›nda bir kitapta topland›.
Karacao¤lan’›n sanat anlay›fl› nas›ld›r?
?
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
47
GEVHERÎ
HAZIRLIK ÇALIfiMALARI
Âfl›k edebiyat› 16. yüzy›ldan sonra halk edebiyat› içerisinde âfl›k, saz flairi,
ozan gibi adlar verilen kiflilerin oluflturduklar› bir edebiyatt›r. Bu edebiyat›n,
‹slâmiyet Öncesi Dönem sözlü edebiyatla iliflkisi var m›? Araflt›r›n›z.
GÜZELLEME
Bülbül ne yatars›n yaz bahar oldu
Ça¤r›fl›p ötmenin zaman› geldi
Serviler yeflerdi çiçekler doldu
Cana can katman›n zaman› geldi
Benim yarim yanaklar› all›d›r
Ak ellerin deste deste güllüdür
Dertli olan bak›fl›ndan bellidir
Her derdi atman›n zaman› geldi
Firkatle a¤layup flevkle gülünce
Gözümden dökülen yafl› silince
Bir dilberin elin ele al›nca
Yaylaya ç›kman›n zaman› geldi
Âfl›k Gevherî de gider dostuna
Gidi rakiplerin bize kasd› ne
Evvel bahar çay›r çemen üstüne
Sar›l›p yatman›n zaman› geldi
Gevherî
Türk Saz fiairleri, Ord. Prof. Dr. Fuat Köprülü
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
48
SÖZCÜKLER
cana can katmak : ‹nsan›n neflesini ve dinçli¤ini art›rmak.
firkat : Ayr›l›k.
flevk : Coflku, istek, heves.
MET‹N ÜZER‹NDE ÇALIfiMALAR
1. fiiirde ifllenen ana duyguyu belirtiniz. Ozan›n duygular› ile do¤a güzellikleri
aras›nda bir iliflki var m›?
2. Bahar›n gelifliyle birlikte do¤ada ne gibi de¤ifliklikler oluyor?
3. Ozan, do¤a güzellikleri ile sevgili aras›nda nas›l bir iliflki kuruyor?
4. fiiirde bahsedilen sevgilinin nitelikleri nelerdir?
5. Halk edebiyat›nda do¤a güzellikleri ile sevgiliyi övmek amac›yla yaz›lan
fliirlere ne ad verilir? Araflt›r›n›z.
GEVHERÎ
(?- 1737)
Gevherî 17. yüzy›l saz flairlerindendir. Do¤um yeri ve y›l› belli de¤ildir.
Yap›lan araflt›rmalar, K›r›ml›, ad›n›n Mehmet oldu¤unu ve 1737 y›l›ndan sonraki bir
tarihte öldü¤ünü göstermektedir. ‹stanbul’da divan katipli¤inde bulunmas›ndan iyi
bir ö¤renim gördü¤ü anlafl›lmaktad›r. Gevherî hem halk edebiyat› hem de divan
flairleri aras›nda kabul gördü. Hece ölçüsüyle koflma, türkü; aruzla divan ve
müstezatlar yazd›. Koflma ve türkülerinde yer yer yabanc› sözcükler, tamlamalar ve
divan edebiyat›ndaki kal›plaflm›fl mazmunlara yer verdi. Hem aruzla hem heceyle
yazd›klar›nda içten duygular›n› ifade etmesi ününü art›rd›.
Gevherî’nin fliirleri “Âfl›k Gevherî, Hayat› ve Eserleri” ad› alt›nda çeflitli
yazarlarca kitap hâline getirildi.
? Gevherî hangi türlerde eserler verdi, fliirlerinin ne gibi özellikleri vard›r?
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
49
ÂfiIK ÖMER
HAZIRLIK ÇALIfiMALARI
Tasavvuf edebiyat› ile afl›k edebiyat› aras›nda benzeyen ve ayr›lan yönler
var m›? Karfl›laflt›rn›z.
SEMAÎ
Bugün ben bir güzel gördüm
Yefliller giymifl a¤ üzre
Akl›m› bafl›mdan ald›
Durabilmem aya¤ üzre
Beni mest eden câm›d›r
Gonçe gülün eyyam›d›r
Her biri bir harâmidir
Kirpikleri kapa¤ üzre
Mah cemâline bak›lur
Ben kulun yanup yak›lur
Söyledikçe bal dökülür
Leblerinden duda¤ üzre
Cemâl-î hüsnü âlîflan
Ol Yusuf’dan alm›fl niflan
Siyah zülüfler periflan
Dökülmüfl al yana¤ üzre
Âfl›k Ömer geldi ise
Hak inayet k›ld› ise
Ferhat da¤› deldi ise
Ben koyam da¤› da¤ üzre.
Âfl›k Ömer
Türk Saz fiairleri, Ord. Prof. Dr. Fuat Köprülü
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
50
SÖZCÜKLER
aliflan : fian› yüce.
a¤ (ak) : Ak, beyaz.
cam : ‹çki kadehi.
cemal : Yüz güzelli¤i.
cemal-i hüsn : Güzel yüz.
eyyam : Günler, (parçada) iyi, güzel.
inayet : Yard›m.
leb : Dudak.
mah : Ay, yüzü ay gibi güzel sevgili.
mest etmek : Sarhofl etmek.
MET‹N ÜZER‹NDE ÇALIfiMALAR
1. fiiirdeki sevgilinin nitelikleri nelerdir?
2. Parçada halk öyküleri kiflilerinden kimlere de¤iniliyor? Ad› geçen
kiflilerle ilgili hangi öyküler anlat›l›r? Araflt›r›n›z.
3. fiiirde, klâsik fliirimizde kullan›lan baz› kal›plaflm›fl benzetmelerin kullan›
ld›¤›n› görüyorsunuz. Sevgilinin yüzü aya benzetilmektedir. Buna benzer klâsik
edebiyata özgü söyleyifl özellikleri var m›? Araflt›r›n›z.
4. Semaîyi dil yönünden inceleyiniz. Daha önce okudu¤unuz halk fliirlerine
göre dili nas›ld›r? Konu bak›m›ndan hangi fliire benziyor?
ÂfiIK ÖMER
(? - 1707)
Âfl›k Ömer 17. yüzy›l halk flairlerindendir. Konya’n›n Gözleve köyünde
do¤du. Do¤um y›l› beli de¤ildir. Düzenli bir ö¤renim görmedi, kendi kendini
yetifltirdi. fiiirlerinden, ordu-asker flairlerden oldu¤u ve bir çok savafllara kat›ld›¤›
anlafl›lmaktad›r. Di¤er saz flairleri gibi Âfl›k Ömer de pek çok bölgeyi dolaflt›. Bursa,
Sinop, Varna, Tuna k›y›lar› ve Ba¤dat’ta bulundu. 1707 y›llar›nda öldü.
Âfl›k Ömer hem hece hem de aruz ölçüsüyle fliirler yazd›. Ancak halk
taraf›ndan, heceyle yazd›¤› fliirleriyle sevildi. Aruzla yazd›klar› teknik bak›mdan
kusurludur. Bir bak›ma Âfl›k Ömer, halk fliiri ile divan fliirini birlefltirdi. Koflma,
semaî, varsa¤› ve destan türünde yazd›¤› fliirlerde bir içtenlik görülür, ancak bunlarda
divan fliirinin a¤›r sözcüklerine, tamlamalar›na ve mazmunlar›na rastlan›r.
Afl›k Ömer’in say›s› 500’ü bulan fliirleri “Afl›k Ömer’in Hayat› ve fiiirleri”
ad› alt›nda kitap hâline getirildi.
Âfl›k Ömer’in fliirlerinin özellikleri nelerdir?
?
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
51
N‹YAZ‹-Î MISRÎ
HAZIRLIK ÇALIfiMALARI
Niyaz–î M›srî hangi konularda fliirler yazm›flt›r? fiiirlerinde kimlerden etkilenmifltir?
Araflt›r›n›z.
‹LÂH‹
Ey garip bülbül, diyar›n kandedir?
Bir haber ver, gül’izar›n kandedir?
Sen bu ilde kimseye yâr olmad›n,
Var senin elbette yâr›n, kandedir?
Artt› günden güne feryad›n senin,
Ah ü efgan oldu mutad›n senin,
Aflk içinde kimdir üstad›n senin,
Bu senin sabr ü karar›n kandedir?
Bir enisin yok, acep hasrettesin,
Rahat› terkeyledin, mihnettesin,
Gece gündüz bilmeyip hayrettesin,
Ya senin leyl ü nehar›n kandedir?
Ne göründü güle karfl› gözüne,
Ne büründü bakt›¤›nca özüne,
Kimse mahrem olmad› hiç raz›na;
Bilmediler flehsüvar›n kandedir.
Gökte uçarken seni indirdiler,
Çar unsurun bendlerine urdular,
Nur iken ad›n Niyazi verdiler,
fiol ezelki itibar›n kandedir?
Niyazi-î M›srî
Tekke fiiiri Antolojisi, Vasfi Mahir Kocatürk
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
52
SÖZCÜKLER
ah u efgan : Ah ve figan etme, inleme.
bend urmak : Ba¤lamak.
çar unsur : Dört öge, parça, (parçada) dört parçay› tamamen ba¤lama.
enis : Dost, arkadafl, yar, sevgili.
gül’izar : Gül bahçesi.
kande(dir) : Nerede (dir).
leyl ü nehar : Gece ve gündüz
mahrem-i raz olmak: Gizli s›rlara eriflmek, (tasavvufta) Tanr›’n›n s›rr›na eriflmeye
bafllayan kimse, veli.
mahrem olmak : Gizli olmak, s›rdafl olmak.
mihnet : S›k›nt›.
mutad : Al›flkanl›k hâline getirme.
raz : Giz, s›r.
flehsüvar : Ata iyi binen, usta binici.
flol : fiu, o.
AÇIKLAMALAR
17. yüzy›l tasavvuf edebiyat› flairlerinden Niyazi-î M›srî’den bir ilâhi
okudunuz. ‹lâhilerin Tanr› aflk›n› ve tasavvufa iliflkin konular› iflledi¤ini biliyorsunuz.
fiair, bülbül ile kendisi aras›nda bir ba¤ kurarak insan›n yarat›l›fl› (evrene
gelifli), evrenin gizemli s›rr›, insan›n bu evren içindeki yeri gibi tasavvufi sorulara
yan›t ar›yor. fiair, bülbüle seslenerek senin as›l vatan›n nerededir? Gül bahçenden
bir haber ver. Niçin feryat ediyorsun? Dünyaya gelmekle Tanr›’dan ayr›ld›n ve o
varl›¤a hasret kald›n. Gece gündüz flaflk›nl›k içindesin. Gül de senin gözüne ne
göründü, hiç kimse s›rr›na eriflemedi. Gök yüzünde uçarken seni yere indirdiler ve
bütün parçalar›n› ba¤lad›lar.” diyor ve bülbülün kendisi oldu¤unu söylüyor.
Tasavvuf edebiyat›nda baz› sözcüklerin de¤iflmece anlamda kullan›ld›¤›n›
biliyorsunuz.
Yukar›daki parçada; bülbül ‘insan”; diyar ‘Tanr› diyar›’; gülzar ve gül
‘Tanr›” anlamlar›nda kullan›lm›flt›r.
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
53
MET‹N ÜZER‹NDE ÇALIfiMALAR
1. Ozan, bülbüle hangi sorular› yöneltiyor?
2. Ozan, bülbül arac›l›¤›yla duygular›n› dile getirmektedir. Birinci dörtlükte
yâr sözcü¤ü hangi anlamda kullan›lm›flt›r?
3. Bülbül niçin gece gündüz hayrettedir?
4. Dördüncü dörtlükteki “Kimse mahrem olmad› hiç raz›na” dizesinin
anlam› “Hiç kimse s›rlar›n› ö¤renemedi.” demektir. Burada sözü edilen “s›r” neyi
ifade eder? Araflt›r›n›z.
N‹YAZ‹-Î MISRÎ
(1618-1694)
Niyazi-î M›srî 1618 y›l›nda Malatya’da do¤du. Burada bafllad›¤› tasavvuf
ö¤renimini Diyarbak›r, Mardin, Kerbelâ ve M›s›r’da tamamlad›.M›s›r’da ö¤renim
gördü¤ü için Niyazi-î M›srî ad›yla tan›nd›.
Niyazi-î M›srî, tasavvuf edebîyat› flairlerindendir. fiiirlerinde Yunus Emre
gibi Tanr› sevgisini ve ö¤retici tasavvuf konular›n› iflledi. Yal›n bir dil ve hece
ölçüsüyle yazd›klar›nda Yunus Emre’nin; aruzla yazd›klar›nda Nesimî ve
Fuzulî’nin etkileri görülür.
fiiirleri “Tam ve Tekmil Niyazi-î M›srî Divan” ad› alt›nda birkaç kez
bas›ld›.
Niyazi-î M›srî, fliirlerinde hangi konular› ifllemifltir?
?
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
54
?
EVL‹YA ÇELEB‹
HAZIRLIK ÇALIfiMALAR
Evliya Çelebi 17. yüzy›l gezginlerindendir. Dolaflt›¤› yerler ile ilgili
gözlemlerini, izlenimlerini 10 cilt tutan “Seyahatname” adl› bir kitapta yazd›.
Seyahatname’nin Türk edebiyat›ndaki yeri ve önemi nedir? Araflt›r›n›z.
HEZARFEN AHMET ÇELEB‹
Sadelefltirilmifltir.
“Hezarfen Ahmet Çelebi ‹btida Ok Meydan›’n›n minberi üzere rüzgâr›n
fliddetinde kartal kanadlar›yla sekiz dokuz kere havada uçarak talim etmifltir.
Bundan sonra Sultan Murat Han, Sarayburnu’nda Sinanpafla köflkünden seyrederken
Galata Kulesi’nin ta tepesinden lodos rüzgâr›yla uçarak Üsküdar’da
Do¤anc›lar Meydan›’na inmifltir. Sonra Murad Han kendisine bir kese alt›n ihsan
ederek “Bu adam çok korkulacak bir adamd›r. Her ne murat edinse elinden geliyor.
Böyle kimselerin var olmas› do¤ru de¤il.” diye Cezayir’e sürgün eylemifltir. Anda
merhum oldu.”
Evliya Çelebi
Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden
En Güzel Seçmeler,
Mehmet Aksoy- Servet ‹skit
SÖZCÜKLER
anda : Orada.
hezarfen : Bilgili, elinden her tür ifl gelen kifli.
ihsan : Ba¤›fl
merhum olmak : Ölmek.
murat : Dilek, istek.
talim : Uygulama, pratik yapma.
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
55
AÇIKLAMALAR
Hezarfen her fleyi bilen, her iflten anlayan demektir. Yukar›daki parçada 17.
yüzy›l bilginlerinden Hezarfen Ahmet Çelebi’nin yapay kanat takarak Galata
Kulesi’nin tepesinden Bo¤az› geçip Üsküdar’daki Do¤anc›lar semtine uçuflu
anlat›lmaktad›r. Ahmet Çelebi bu baflar›s›ndan ötürü 4. Murat taraf›ndan önce ödüllendirilmifl,
sonra da Cezayir’e sürgüne gönderilmifltir.
MET‹N ÜZER‹NDE ÇALIfiMALAR
1. Ahmet Çelebi nereden nereye, nas›l uçmufltur?
2. Ahmet Çelebi’yi kim, nas›l ödüllendirmifltir?
3. Ahmet Çelebi nereye sürgüne gönderilmifltir? Niçin?
EVL‹YA ÇELEB‹
(1611-1680?)
Evliya Çelebi 17. yüzy›l gezi yazar›d›r. 1611 y›l›nda ‹stanbul’da do¤du.
Enderuna girdi, orta düzeyde ö¤renim gördü. Yaz›, müzik, dil bilgisi ö¤rendi. 4.
Murat zaman›nda saraya sipahi (atl› asker) s›n›f›na al›nd›. 4. Murat’›n ölümünden
sonra birtak›m devlet adamlar›n›n yard›m›yla Anadolu, Suriye Hicaz, Sudan, M›s›r,
Viyana, Macaristan, Girit gibi Osmanl› Devleti s›n›rlar› içindeki pek çok bölgeyi
dolaflt›. Gözlemlerini, izlenimlerini 10 ciltlik “Seyahatname” adl› bir kitapta toplad›.
Eserinin son cildinde 1680’den sonraki olaylar anlat›lmad›¤›na dayan›larak bu tarihlerde
öldü¤ü san›l›yor. Nerede öldü¤ü bilinmiyor.
Evliya Çelebi, gezi türünde Türk edebiyat›n›n en ünlü yazarlar›ndand›r.
Geziye bafllamas› flöyle anlat›l›r:Evliya Çelebi bir gün rüyas›nda Hz. Muhammed’i
görür heyecandan “fiefaat ya resulullah diyece¤i yerde, seyahat ya resulullah.” der.
O günden sonra dolaflmaya bafllar.
Evliya Çelebi elli y›ldan çok süren gezileri s›ras›nda gördü¤ü her fleyi
yazd›. Eserinde tarih, co¤rafya folklor, dil, toplum bilim, etno¤rafyaya ait pek çok
bilgilere yer verdi. Evliya Çelebi, eserini yal›n bir dille yazd›. Sanat yapma amac›
gütmemifltir.
Evliya Çelebinin “Seyahatname” adl› eseri vard›r.
Türk edebiyat›nda “Seyahatname”nin yerini ve önemini belirtiniz.
?
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
56
KÂT‹P ÇELEB‹
HAZIRLIK ÇALIfiMALARI
Sizce matematik bilmek, günlük yaflam›m›zda ne gibi kolayl›klar sa¤lar?
Araflt›r›n›z.
HENDESE B‹LEN KADI
“Bir kimse uzunlu¤u ve geniflli¤i yüz zirâ olmak üzere bir tarlay›
baflkas›na sat›p teslimi yerinde uzunlu¤u ve geniflli¤i ellifler zirâ iki tarla verdi.
Aralar›nda kavga ç›k›p bir kad›ya vard›lar ki hendese bilmezdi. “Hak budur.” diye
hükmeyledi. Sonra hendese bilen bir kad› bulup dâvây› dinlettiler. “Hakk› yar›s›d›r.”
dedi. Do¤rusu da budur. Bunlar›n asl›n› bilmek murâd eden, riyâziyât görme¤e
heves eder.”
Katip Çelebi
Resimli Türk Edebiyat›
Tarihi, Nihat Sami Banarl›
SÖZCÜKLER
hendese : Geometri.
riyaziyat : Matematik.
zirâ : Uzunluk ölçüsü birimi, dirsekten orta parmak ucuna kadar olan
uzunluk.
AÇIKLAMALAR
Okudu¤unuz parça, Kâtip Çelebi’nin “Mizanü’l Hak” adl› eserinden
al›nm›flt›r. Parçada geometri bilmenin önemi ve yarar› vurgulanmaktad›r.
MET‹N ÜZER‹NDE ÇALIfiMALAR
1. Tarlay› alanla satan niçin anlaflam›yor?
2. Geometri bilen kad› ile bilmeyen kad›dan hangisinin karar› do¤rudur?
?
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
57
KÂT‹P ÇELEB‹
(1609-1657)
Kâtip Çelebi, 17. yüzy›l bilginlerindendir. As›l ad› Mustafa’d›r. 1609
y›l›nda ‹stanbul’da do¤du. Divan kâtipliklerinde görev ald›. Babas›yla birlikte
Tercan, Ba¤dat seferlerine ve Erzurum Kuflatmas›’na kat›ld›. Ordudaki hizmetini
tamamlay›nca ‹stanbul’a döndü. Zengin akrabalar›ndan birinden kalan mirasla pek
çok kitap ald›. Son y›llar›n› bu kitaplar› okuyarak ve yazarak geçirdi. 1657 y›l›nda
‹stanbul’da öldü.
Kâtip Çelebi bat›l› görüflte, bilime de¤er veren bir düflünürdü. Arapça,
Farsça dilleri yan›nda Frans›zca ve Lâtince ö¤rendi. Tarih, co¤rafya, kitap bilgisi
toplum bilim alanlar›nda bat›l› anlay›fla uygun eserler verdi.
Kâtip Çelebinin bafll›ca eserleri flunlard›r:
“Cihannüma (Cihan› Gösteren)” co¤rafya, “Fezleke” tarih, “Tuhbetü’l
Kibar fi Esfari’l Bihar (Deniz Seferleri Hakk›nda Büyüklere Hediye)”
Türk Denizcilik Tarihi, Mizanü’l Hak fi ‹htiyarî (En Do¤ruyu Seçmek ‹çin
Hak Terazisi) Ahlak ve Keflfü’z Zünun (bibliyografya)’dur.
? Kâtip Çelebi hangi alanlarda eserler vermifltir?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
58
N‹MÂ
HAZIRLIK ÇALIfiMALARI
Tarih ile edebiyat aras›nda nas›l bir iliflki vard›r? Araflt›r›n›z.
SULTAN ‹BRAH‹M’‹N TAHTTAN ‹ND‹R‹L‹fi‹
Devlet büyükleri birleflerek Sultan ‹brahim’in oldu¤u yere yöneldiler.
Silâhdar ve Çuhadar A¤a ve Bostanc›bafl› hepsinin önüne düflüp sayg› ile var›p:
- Padiflah›m! Ulemâ ve âyan›n istekleri üzre içeriye buyurun, dediler.
Sultan ‹brahim, yüksek sesle ba¤›rma¤a bafllay›p:
- Bre hainler! Bre filânlar! Bu ne as›l (nas›l) ifltir? Ben her birinize ba¤›flta
bulunmad›m m›? fiimdi isteklerinize uymad›¤›m için beni kald›rmak (tahttan
indirmek) haz›rl›¤›na girifltiniz. Ben padiflah de¤il miyim? Bu ne demektir, diye
yüksek sesle tart›flmaya bafllad›. Kara Çelebi-zâde Abdülaziz Efendi o toplant›da
a¤z›na geleni söylemeyi göze al›p hükümdarlara gösterilmesi gereken sayg›ya
ayk›r› çok söz söyledi:
- Hay›r, padiflah de¤ilsin. Zaman›n› e¤lence ve aymazl›k içinde geçirip
rüflveti ortaya ç›kard›n, zalimleri âleme musallat eyledin, beyt-ül-mâli (hazineyi)
yok ettin, har vurup harman savurdun, deyip yüzüne karfl› öyle paylam›fl ki âlem
flaflakald›.
Tart›flmaya giriflip:
- Yalan söylüyorsunuz. Siz beni kald›r›p (eliyle yere iflaret edip) flu kadar
o¤lanc›¤› padiflah m› yapacaks›n›z? O kadar o¤lanc›¤›n saltanat› nas›l uygun olur?
Bu o¤lanc›k benim o¤lum de¤il mi, dedi.
Yine Aziz Efendi ileri at›l›p:
- Sen hazineyi yok etme ve türlü savurganl›kla eksik ak›ll›lar›n sözüne
uyup rüflveti meydana getirmekle düzenin bozulmas›na sebep oldun; ileri gelenleri
öldürme ve mala el koymakla halka zararl›s›n; ö¤retilmesi ve düzeltilmesi olanaks›z
olmakla tahta lây›k de¤ilsin, (ve daha nice söz söylemifl ki buraya yaz›lmay›p, utanma
dolay›s›yla bir yana b›rak›lm›flt›r.) ve bu sebeplerden sen padiflah olamazs›n
ama flehzade ö¤retilip yetifltirilebilir, vezir iflleri yürütür, diye cevap verdiler. Her
söze cevap verilip susturuldu.
Silâhdar ve Çuhadar A¤a koltu¤una girip:
- Hele padiflah›m, çekiflmeyi yat›flt›rmak için flimdilik buyurun, dediler.
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
59
Yerinde iki ad›m gidip üçüncü ad›mda durup yine bir alay tart›flmaya
giriflip, onlar cevab›n› verince yine bir iki ad›m gidip yine tart›flma ve mücadele
ederek, sonunda k›rg›nl›kla elini eline sürüp:
Hofl, flimdi bafl›ma yaz›lan bu imifl. Emir Allah’›n, deyip gitti.
Hapishane kap›s›na vard›lar. Bir tafl odan›n demir penceresinden yemek
sahan› girecek kadar kesip öteki pencere ve camlar› duvarla örmüfllerdi. Hemen
devletliyi içeriye sokup, demir kap›y› çektiler, bir büyük demir kilit as›p hemencecik
kurflun eriterek kilidin içine ak›t›p döndüler. Tellâllar ba¤›rd›; flehir kap›lar›n›n,
dükkânlar›n ve sokaklar›n aç›lmas› bildirildi.
Nâimâ
Örneklerle Edebiyat Bilgileri,
Cevdet Kudret
SÖZCÜKLER
ayan : Bir yerin ileri gelen kimseleri.
bostanc› bafl› : Saray›n bahçe ve bostan ifllerine bakan bostan oca¤›n›n bafl›
çuhadar a¤a : Padiflah›n kaftan, kürk gibi üst giyeceklerine bakan en üst düzey
deki kifli.
silahdar a¤a : Saraydaki silahtar oca¤›n›n bafl a¤as›. Saraydaki a¤alar›n en
büyüklerinden biri.
ulema : Bilginler (Din ifllerini yürütür, medresede ö¤retim, mahkemede
kad›l›k görevlerini görürlerdi.)
AÇIKLAMALAR
Osmanl› Devleti’nde tarihi olaylar› yazmak üzere devlet taraf›ndan
görevlendirilen kiflilere vak’anüvis; vak’anüvislerin yazd›¤› eserlere de vaka’yiname
denir.
Yukar›da okudu¤unuz parça, “Nâimâ Tarihi” adl› eserden al›nd›. Nâimâ
Tarihi’nde, Osmanl› Devleti’nde 1591-1659 y›llar› aras›ndaki olaylar anlat›l›r.
Parçada Sultan ‹brahim’in tahttan indirilerek yerine 4. Mehmet’in tahta ç›kart›lmas›
anlat›lmaktad›r. Ulema önce 4. Mehmet’in egemenli¤ini tan›r, Deli ‹brahim diye
bilinen Sultan ‹brahim’i tahttan indirir.
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
60
MET‹N ÜZER‹NDE ÇALIfiMALAR
1. Sultan ‹brahim’i tahttan kimler, niçin indiriyor?
2. Sultan ‹brahim kendisini tahttan indirmek isteyenlere nas›l bir tepki gösteriyor?
3. Silahtar ve çuhadar a¤a koluna girerek Sultan ‹brahim’i nereye götürüyor?
4. Yukar›daki parçadan, Osmanl› Devlet yönetimi ile ilgili neler ö¤reniyoruz?
N‹MÂ
(1655-1716)
Nâimâ 17. yüzy›l tarihçilerindendir. Ad› Mustafa’d›r. 1655 y›l›nda Halep’te
do¤du. ‹stanbul’a gelerek saraya baltac› (teberdar) oca¤›na girdi. Astroloji (y›ld›z
bilim), edebiyat ve tarih bilimleriyle u¤raflt›. Amcazade Hüseyin Paflan›n
sadrazaml›¤› zaman›nda sadaret kâtipli¤ine getirildi. Çeflitli resmî görevlerde bulundu.
Anadolu muhasebecisi oldu. Defterdarl›k, teflrifatç›l›k ve vak’anüvislik (tarih
yaz›c›l›¤›) gibi görevlere getirildi. Mora defterdar› iken 1716 y›l›nda orada öldü.
Nâimâ 1591 ve 1659 y›llar› aras›ndaki olaylar› anlatt›¤› “Nâimâ Tarihi”
ad›yla bilinen eserle tan›nd›. Vak’anüvis olarak Osmanl› Devleti’nin en kar›fl›k
dönemini yal›n bir dil ve canl› bir üslûpla anlatt›. Olaylar› ve kiflileri yan tutmayan
bir gözle inceledi. Resmî tarihçi oldu¤u hâlde akrabal›klar› ve yolsuzluklar› elefltirici
bir anlat›mla dile getirdi.
“Nâimâ Tarihi”nin birkaç kez bask›s› yap›ld›.
“Nâimâ Tarihi”nin özellikleri nelerdir?
?
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
61
PEÇEVÎ
HAZIRLIK ÇALIfiMALARI
K›raat etmek, “okumak” demektir. Kahvelerin yayg›nlaflmaya bafllad›¤›
zamanlarda flairler, ozanlar ve sanat severler fliirlerini, gazellerini bu yerlerde okur,
tart›fl›rlard›.
Zamanla kahveler bu ifllevini yitirerek bofl insanlar›n zaman geçirdikleri bir
yer oldu.
Sizce bunun nedenleri neler olabilir? Araflt›r›n›z.
TÜRK‹YE’DE KAHVE VE TÜTÜN
Sene dokuz yüz altm›fl iki (1554) tarihine gelinceye kadar
Kostantiniyye’de ve umumen Rum ilinde kahve ve kahvehane yok idi. Ol sene
içinde Halep’ten Hakem nam›nda bir harif ve fiam’dan fiems adl› bir zarif gelip
Tahtakale’de birer büyük dükkân aç›p kahve satma¤a bafllad›lar. Keyfe düflkün
ahbaplar, hususiyle okur yazar k›sm›ndan nice zarifler toplan›r oldu ve yirmifler,
otuzar bir yerde meclis kurar oldu. Kimi kitap okur; kimi tavla ve satranca meflgul
olur, kimi yeni yaz›lm›fl gazeller getirip maariften bahsolunur; nice akçeler ve pullar
sarfedilip ahbap toplant›s›na sebep olmak için ziyafet tertip edenler, bir iki akçe
kahve bahas› vermekle andan fazla toplant› safas›n eder oldular. fiu derecede ki
devam eden mâzûller, kad›lar, müderrisler ve ifli gücü olmay›p köflesinde oturanlar
tak›m› “Böyle bir e¤lenecek yer olamaz.” deyü oturacak ve duracak bir yer bulunmaz
oldu. Ol kadar flöhret buldu ki devlet adamlar›ndan gayri büyükler duram›yarak
gelir oldular.
‹mamlar ve müezzinler ve gösteriflçi sofular: “Halk kahvehaneye müptelâ
oldu!” dediler. Ulema ise: “Kötülük yeridir. Ana varmaktan meyhaneye varmak
evlâd›r.” deyip hususiyle vâizler yasak edilmesi hususunda gayet itina eder oldular.
Müftüler: “Her nesne ki kömür derecesine varan, tam haramd›r.” deyü fetvalar
verdiler. Merhum Sultan Murat Han-› Salis zaman›nda büyük tembihler oldu. Lâkin
baz› yârân “koltuk kahvesi” deyü ç›kmaz sokaklarda ve baz› dükkânlar ard›nda art
kap›dan iflleyip men edilmelidir. Hattâ merhum Manav ‹vaz Efendi ‹stanbul kad›s›
iken oca¤›n kazan›n yakt›klar›nca “Yakalar›n! Yakalar›n!” deyü fincanlara iflaret
etti¤in naklederlerdi. Ama ol as›rdan sonra ol kadar reva buldu ki tembih olunmaktan
kald›. Vâ›zlar ve müftüler: “Kömür haddine gelmezmifl, içmesi caiz imifl...” der
oldu. Ulema ve meflayihten, vüzeradan ve kibardan içmez adam kalmad›. Hattâ bir
dereceye vard› ki büyük vezirler akar için kahveler ihdas ettiler ve günde ikifler alt›n
al›r oldular.
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
62
Tütünü bin dokuz (1600) içinde ‹ngiliz keferesi getirdiler. Baz› hastal›klara
flifa olmak nam›na satt›lar. Ehl-i keyften baz› yârân: “Keyfe müsaadesi vard›r.” deyü
müptelâ oldular. Giderek ehl-i keyf olm›yanlar dahi istimal eder oldular. Hattâ
büyük âlimlerden ve devlet adamlar›ndan niceler ol iptilâya u¤rad›lar. Kahvelerde
afla¤›l›k insanlar›n çok kullanmas›ndan kahveler gök duman olup içinde olanlar birbirini
görmeyecek derecelerine vard›. Sokaklarda ve pazarda dahi lüle ellerinden
düflmez oldu. Birbirinin yüzüne ve gözüne “Püf! Püf!” deyü sokaklar› ve mahalleleri
dahi kokuttular. Ve hakk›nda nice yave fliirle nazmedip münasebetsiz okuttular.
Peçevî
Türk Edebiyat› Antolojisi,
Vasf› Mahir Kocatürk
SÖZCÜKLER
evlâ : Daha iyi.
harif : 1. Sanat arkadafl›, hofl adam, 2. Herif.
keyfe müsaade vard›r: Keyif verir.
Kostantiniyye : ‹stanbul.
lüle : Çubuk.
mazul : Azledilmifl, memuriyetten ç›kart›lm›fl.
müderris : Ders veren, yüksek ö¤retmen.
revaç : Ra¤bet, al›n›p sat›lma de¤eri.
Rum ili : Anadolu.
salis : Üçüncü.
yaran : Dostlar, ahbaplar.
yave : Saçma.
MET‹N ÜZER‹NDE ÇALIfiMALAR
1. ‹stanbul’a ilk kez kahve nereden geliyor ve nas›l karfl›lan›yor?
2. Kahvehanelere karfl› nas›l tepki gösteriliyor?
3. Tütün kullanmak nas›l yayg›nlafl›yor?
4. “Kahvehanelerin ve tütünün insan sa¤l›¤›na olumsuz etkileri” konusunda
neler söylebilirsiniz?
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
63
‹BRAH‹M PEÇEVÎ
(1574-1649)
Peçevî’nin as›l ad› ‹brahim’dir. Macaristan’›n Peçuy flehrinden oldu¤u için
Peçevî (asl› Peçuylu ‹brahim) ad›yla tan›nd›. Peçevî 1574 y›l›nda Peçuy’da do¤du.
On dört yafl›nda iken babas›n› kaybetti. Day›s› Ferhat Pafla ve Anadolu Beylerbeyi
Lala Mehmet Paflan›n yard›mlar›yla orduya girdi. Avusturya Seferi’ne kat›ld›.
Estergon ve E¤ri kalelerinin kuflatmalar›nda bulundu. Lala Mehmet Paflan›n
ölümünden sonra ‹stanbul’a geldi. Çeflitli memurluklarda bulundu. 1641’de kendi
iste¤iyle görevden ayr›ld› ve önce Budin’e sonra Peçuy’a yerleflti. Kendi ad›yla
an›lan tarih kitab›n› yazd›. Ölüm y›l› bilinmiyor. 1649 y›llar›nda öldü¤ü san›l›yor.
Peçevî, yap›t›nda, Osmanl› Devleti’nin Kanunî’nin tahta geçiflinden (1520)
bafllayarak Dördüncü Murat’›n Bo¤dan Seferi’nden dönüflü (1640) aras›ndaki
olaylar› anlatt›. Vezirlerin, defterdarlar›n niflanc›lar›n, bilginlerin yaflam öykülerini
verdi.
? ‹brahim Peçevî’nin edebiyat›m›zdaki yeri ve önemi nedir?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
64
KEREM ‹LE ASLI H‹KÂYES‹
HAZIRLIK ÇALIfiMALARI
Halk öyküleri nas›l oluflmufltur? Bu öykülerin ne gibi ortak özellikleri
vard›r? Araflt›r›n›z.
KEREM ‹LE ASLI
Öyküde ad› geçen Kerem 17. yüzy›l bafllar›nda yaflayan bir halk ozan›d›r. Yaflam›
çevresinde oluflan öykünün k›saca özeti flöyledir:
Kerem, Isfahan flah›n›n o¤ludur. fiah›n haznedar› Ermeni kefliflin k›z› Asl›’y› sever.
fiah, kefliflten k›z› o¤luna ister. Ancak Keflifl, k›z›n› bir Müslüman’a vermek istemez. Bir gün
kar›s›n›, k›z›n› alarak kaçar. Kerem de arkadafl› Sofu ile birlikte aramaya koyulur. Her
gitti¤i yerde, karfl›laflt›klar› kiflilere, da¤lara, tafllara, ›rmaklara, hayvanlara saz çalar,
Asl›’y› sorar. Bu aray›fl y›llarca sürer, bu arada olgunlafl›r, Hak âfl›¤› olur. Bir gün Asl›’n›n
izini Kayseri’de bulur. Asl›’n›n annesi diflçilik yapmaktad›r. Kerem difl çektirme bahanesiyle
evlerine girer ve biraz daha fazla Asl›’y› görmek için tüm difllerini çektirir. Burada kimli¤i
ortaya ç›kar. Tekrar Asl›’n›n izini kaybeder. Keflifl, k›z›n› Halep’e kaç›rm›flt›r. Kerem,
Asl›’n›n izini yine bulur. Kerem’in Hak afl›¤› oldu¤unu anlayan Halep paflas›, keflifli zorlar
ve k›z›n› verdirir. Keflifl dü¤ün gecesi Asl›’ya sihirli bir gömlek giydirir. Kerem, Asl›’n›n
dü¤melerini çözerken bir taraftan da dü¤meler kendili¤inden iliklenir. Kerem ateflli bir
“ah” çeker ve yan›p kül olur. Asl›, Keremin’in savrulan küllerini saç›yla toplarken o da
saçlar›ndan tutuflarak yanar. Bu dünyada kavuflamayan iki sevgilinin külleri birbirine
kar›fl›r.)
Afla¤›da okuyaca¤›n›z parçada Kerem’in Kayseri’ye gidifli anlat›lmaktad›
r.
Kerem yola revan olup giderken Elmal› Da¤›’na geldiler. Kerem Sofu’ya:
- Bu da¤› bilir misin? Buna Elmal› Da¤› derler. E¤len bir türkü
söyleyeyim de öyle gidelim, deyip bakal›m ne dedi?
Ald› Kerem:
“Gel gidelim Sofu kardefl
Bugün Asl›’m göç eylemifl
Ben a¤lar›m sen a¤lama
Bugün Asl›’m göç eylemifl
A¤lama Sofu a¤lama
Asl›’m›n yurdun saklama
Gidelim yoldan e¤leme
Bugün Asl›’m göç eylemifl
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
65
Elmal› Da¤’dan aflm›flt›r
Parmakdere’den geçmifltir
Kayseri’ye ulaflm›flt›r
Bugün Asl›’m göç eylemifl
Karfl›m›zda ulu da¤lar
Gönül muhabbeti ça¤lar
Asl› göçmüfl Kerem a¤lar
Bugün Asl›’m göç eylemifl”
Böyle deyip kesti. Bir de oradan giderken bir kara da¤ görüp bafllad›
a¤lamaya. Sofu eyitti:
- Niçin a¤lars›n?
Kerem eyitti:
- Bu da¤a ad›yle san›yle Karada¤ derler. Bafl›n› duman bürümüfl deyip
giderken bunlar susad›lar. Da¤da su ararken duman çöküp birbirlerini kaybettiler.
Bu kadar arad›lar, bulamad›lar. Kerem eyitti:
- Yarabbi, bir taraftan Sofu’yu ve bir taraftan sevdi¤imi kaybettim. Benim
hâlim ne ola? Bafl›ma neler geldi? Bu genç yafl›mda anama, babama hasret kald›m,
deyip a¤layarak ald› saz› eline, bakal›m ne dedi?
Ald› Kerem:
“Arzulad›m geldim Karada¤ seni
Nedir bu çekti¤im elinden senin
Akt› çeflmim yafl› Ceyhun’a döndü
Acep kimler geçer selinden senin
Dilerim bafl›na sam yeli essin
fiu kara ba¤r›n› taflç›lar kessin
Elvan çiçeklerin yans›n tutuflsun
Kimseler kokmas›n gülünden senin
Marallar›n azg›n azg›n ay›lar
Çeflmelerin derin derin kuyular
Bellerini kessin yad haramiler
Bezirgân geçmesin ilinden senin
Kerem der serinden duman gitmesin
Lâle sünbül mor beneffle bitmesin
Bahçenizde yad bülbüller ötmesin
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
66
Han Asl›’m geçmifltir yolundan senin”
deyip kesti. Birden hava aç›ld›. Birbirlerini buldular. Da¤dan afla¤› inip andan
Erciyes da¤›na ç›kt›lar. Kerem arkas›na bakt› ki inkisar etti¤i da¤ cay›r cay›r yanar.
Hâlâ o da¤ flimdiye kadar kapkarad›r. Ve Kayseri taraf›ndan Han Asl›’n›n dahi rüzgar
ile kokusu gelirdi.
Kerem ile Asl›
Türk Edebiyat›ndan Seçme Parçalar,
Cevdet Kudret
SÖZCÜKLER
andan : Oradan.
beneffle : Menekfle.
bezirgân : Tüccar, esnaf.
Ceyhun : Türkistan’da bir ›rmak.
çeflm : Göz.
elvan çiçek : Renk renk açan çiçekler.
inkisar : Beddua.
kokmas›n : Koklamas›n.
maral : Meral, ceylan.
Seyhun : Türkistan’da bir ›rmak.
MET‹N ÜZER‹NDE ÇALIfiMALAR
1. Âfl›k Kerem hangi varl›klara fliirler söylüyor?
2. Kerem, Karada¤’› görünce niçin a¤l›yor? Karada¤’›n ad› ile bafl›na
duman çökmesi aras›nda bir ilgi var m›?
3. Kerem niçin Karada¤’a beddua ediyor? Neler söylüyor?
4. Karada¤ niçin cay›r cay›r yanmaktad›r? Bu da¤da Hak âfl›¤› olan
Kerem’in soyut gücü etkili midir?
?
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
67
ÖZET
Osmanl› Devleti 17. yüzy›lda, kültür ve sanat bak›m›ndan en parlak devrini
yaflad›. Divan fliirinde Nef’î, Nâbî, fieyhülislam Yahya gibi de¤erli flairler yetiflti.
Bilim alan›nda Kâtip Çelebi tarih, co¤rafya, bibliyografyada bat›l› anlay›flta eserler
verdi. Gezi alan›nda Evliya Çelebi, Osmanl› Devleti’nin pek çok bölgesini dolaflt›.
Gezi, gözlem ve izlenimlerini 10 ciltlik “Seyahatname” adl› kitab›nda anlatt›.
Tasavvuf edebiyat›nda say›s›z flairler yetiflti. Niyazi-î M›srî, Teslim Abdal
Dedemo¤lu, Aziz Mahmut Hüdâ, Nesimî vb. Halk edebiyat› bu yüzy›lda etkisi
yüzlerce y›l süren de¤erli ozanlar yetifltirdi. Bunlardan Karacao¤lan, Âfl›k Ömer,
Gevherî’nin etkisi günümüze dek sürdü.
17. yüzy›lda Türk edebiyat›nda düz yaz›, sanatl› düz yaz› ve sade düz yaz›
olmak üzere iki koldan geliflti.
􀀙
TÜRK EDEB‹YAT TAR‹H‹ 2
68
✎ TEST 2
1. Divan edebiyat›nda didaktik (ö¤retici) tarzda yazd›¤› fliirlerle kendine özgü
bir yer edindi. “Hayriyye” adl› eserinde o¤luna birtak›m ö¤ütler verdi.
Yukar›da tan›mlanan flair kimdir?
a)Nef’î b) Nev’î, c) Nâbî d) Niyazi-î M›srî
2. Afla¤›dakilerden hangisinde yazar ve eser efllemesi yanl›flt›r?
a) Evliya Çelebi : Seyahatname b) Nâimâ: Nâimâ Tarihi
c) Kâtip Çelebi: Cihannûma d) Nabî: Siham-› Kaza
3. Devlet taraf›ndan tarihi olaylar› yazmakla görevlendirilen tarihçilere ne ad
verilir?
a) vak’anüvis b) vak’ay›name c) tarihçi d) seyahatname
4. Yergi türünde yazd›¤› eserlerle tan›nd›. Bu tarz yazd›klar›n› “Siham-› Kaza”
(Kaza Oklar›) adl› kitapta toplad›. Devrin veziri Bayram Paflay› yerdi¤i için öldürüldü.
Yukar›da tan›mlanan sanatç› kimdir?
a) Nef’î b) Nâbî, c) Nâimâ d) Peçevî ‹brahim
5. Bat›l› görüflte bir bilim adam›d›r. Arapça, Farsça yan›nda Frans›zca ve
Lâtince ö¤rendi. Tarih, co¤rafya bibliyografya ve toplum bilim alan›nda eserler verdi.
Yukar›da tan›mlanan yazar kimdir?
a) Peçevî ‹brahim b) Kâtip Çelebi
c) Evliya Çelebi d) Nâimâ
6. “Benim yarim yanaklar› all›d›r,
Ak elleri deste deste güllüdür,
Dertli olan bak›fl›ndan bellidir,
Her derdi atman›n zaman› geldi.”
Yukar›daki dörtlük konu bak›m›ndan ne