6 Kasım 2010 Cumartesi

özdemir ince - şiir eleştirisi

Özdemir İnce



BİR

Kanımca ya da şu anda bildiğim kadarınca eleştirinin 'üslup'u olmaz. Eleştirinin 'yöntem'irardır, olması gerekir. Eleştirinin yönteminin öğeleri de poetikanın yani yazınbilimin özel öğeleridir.

Sorunuzda 'yöntem' yerine 'üslup'tan söz ettiğinize göre, yöntemsizliği dolaylı da olsa kabul etmiş oluyorsunuz. Bir yöntemden mutlaka söz edilmek gerekirse bu olsa olsa bireysel yöntem ya da karakuşi yöntem olabilir.

Örneğin NurulIah Ataç'ın bireysel ya da karakuş! yöntemi zar atma yöntemidir. Ataç, akşam istiareye yatıp sabahleyin şairler için zar atar. Ancak, zar atma hakkı sadece Ataç'a aittir. Bir başkasının zar atma hakkı yoktur, Ataç yaşadığı sürece. Bu nedenle Ataç konusunda bir üsluptan söz edilebilir. Ataç'ın ölümünden sonra zar atma merakı epeyce yaygınlaştı.Oysa yöntemin bir metodolojisi vardır ve bu metodoloji en azından bir döneme ve o dönemin bir grubuna, gruplarına aittir. Yöntemin yüzde doksanı nesnel, yüzde onu özneldir.

Bu açıdan bakıldığı zaman yöntemli ya da yöntemsel eleştiriye yakın tek eleştirmenin Hüseyin Cöntürk olduğu görülür. Cöntürk, bir yöntem bulmanın, bir yöntembilim kurmanın ve bu bağlamda bir metodoloji oluşturmanın gereğini anlamış ilk edebiyat adamıdır. Anglo-Sakson Yeni Eleştiri'sini Türk şiirine uygulamayı düşünmüş, bu düşünce doğrultusunda kuram ve uygulama kitapları yazmıştır. Ancak onun bu çabaları 19551965 arasında ciddiye alınmamış, çalışmaları bireysel-karakuş! yöntem yandaşIarına alay konusu olmuştur.

Bir yöntemin metodolojisine göre eleştiri yaptığı söylenebilecek ikinci Kişi Asım Bezirci olabilir. Ancak Asım Bezird, Marksist eleştirininkinden çok Marksizm'in genel metodolojisini uygulamıştır şiire. Öldüğü tarihe kadar da 1930'lardan ileri gitmeyi düşünmemiştir. Oysa Marksist eleştiri 1970'lerden itibaren kendi göstergebilimini - bile kurmuştu. Şu anda çağdaş eleştirinin en önemli kişileri arasında Mikhail Bakhtin(e),Yuri Lotman bulunmaktadır. '"'Bedrettin Cömert yaşasaydı, Croce'den yola çıkarak büyük bir olasılıkla bir yöntem oluşturacaktı.

Başka? Başkası varsa benim "Başka?" diye sormamam gerekir( di).Eleştiri, emekli ya da başarısız yazar ve şairlerin işi olmamak gerekir. Eleştirmenlik ciddi bir genel eğitim, felsefe, edebiyat tarihi, eleştiri tarihi eğitimi ve bilgisi gerektirir. Türkiye gibi bir ülkede bir eleştirmen adayının gelişmeleri izleyebilmek, boşlukları doldurmak için en azından bir yabancı dili çok iyi bilmesi gerekir. Fazlası göz çıkarmaz. Bu nedenle Bilkent ve Osmangazi (Eskişehir) üniversitelerinin deneylerini, mukayeseli edebiyat okutulan yerleri çok önemsiyorum.

Bir şairin 'Şiir ve Gerçeklik', 'Tabula Rasa', 'Yazınsal Söylem Üzerine', 'Şiirde Devrim' gibi kitaplar yazması şaşırtıcıdır. Bu kitapları eleştirmenlerin, üniversite hocalarının yazması gerekirdi. Bana neden şairler ve yazarlar üzerine çözümleyici yazılar yazmadığım özellikle gençler tarafından sık sık sorulmuştur. Ben eleştirmen değilim. Bu kitapları bir eleştiri yönteminin oluşabilmesine katkıda bulunmak için yazdım.

Bir Türk eleştiri yöntemi (yöntemleri) oluşup ortaya çıktığı zaman, şimdiye kadar karakuş! yöntemsizliğinin değerlendifdiği Türk şiirinin yeniden değerlendirilmesi gerekecek. O zaman da boşa geçen zamanın yaptığı tahribat görülecek.O zaman, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın adının önüne yerleştirilen "Büyük şair" sıfatının ne ölçüde haklı ve doğru olduğunu anlayabileceğiz, belki. Yahya Kemal'in yaptığı 'DoğuBatı sentezi'ndeki hikmeti de öğrenebileceğiz.
Şiir sanatında sentez mi yoksa fotosentez mi önemli? Neyse!

İKİ

Eleştirmen olmadığım için ikinci sorunun muhatabı değilim
Ancak, bir şiiri çözümlerken belirleyici olan analiz öğelerinin neler olabileceğini yukarda adını andığım kitaplarımda yazdım. Örneğin 'Tabula Rasa'da yer alan 'Parçalanan Şiir' başlıklı yazımda, bir şiiri okur ya da değerlendirirken şu ortar oturtmamız gerektiği söylüyorum:

1) Yapıtın oturduğu nesnel ortam (tarihsel, toplumsal, , psikolojik, vb.)

2) Şiirsel bağlam: Evrensel ve ulusal şiirin düzeyi ve
nek zincirindeki yeri. Söylemi çağdaş söylem mi?

3) Ozanın tüm yapıtlarının içinde ve onlara göre yeri.

4) Dilsel çözümleme.

5) Anlamın katmanlarının çözümlenmesi.

6) Temanın şiirsel bildirisi.

Yukarda adını andığım kitaplarım toplam 745 sayfa ediyor.Bu 745 sayfa sözünü ettiğiniz eleştiri ortamının oluşması için kaleme alındı. Ama bu konuda bir katkım olduğunu kanıtlayan somut gelişme ve örnek yok.Şimdi benden bir özet yapmamı beklemeyin. Eleştirinin olduğu yerlerde eleştirmenler artık mektepli eleştirmen. Bu 'mektepli', hem üniversite öğrenciliğini her üniversite hocalığını kapsıyor.Bir şairin eleştirisi, en doğru olarak, onun şiirine yakışan bir ses



Varlık Dergisi