14 Ekim 2015 Çarşamba
masallar
MASAL ÜZERİNE
Olağanüstü olayların ve kahramanların konu edildiği sözlü anlatılardan biri olan
masal, kültür araştırmacıları tarafından farklı açılardan ele alınmış, bunun sonucunda da farklı
tanımlamaları yapılmıştır. Masal üzerine çalışan bilim adamlarından biri Pertev Naili Boratav’
dır. Boratav 100 Soruda Türk Halk Edebiyatı (1999) adlı yapıtında masalı, nesirle söylenmiş,
dinlik ve büyülük inanışlardan ve törelerden bağımsız, tamamıyla hayal ürünü, gerçekle
ilgisiz ve anlattıklarına inandırmak iddiası olmayan kısa bir anlatı olarak tanımlar(75). Diğer
bir masal araştırmacısı Saim Sakaoğlu ise Gümüşhane Bayburt Masalları(2002) adlı
yapıtında, bu tanımın inandırmak iddiası olmayan kısmına karşı çıkarak, masalın hakiki
dinleyicisi olarak kabul edeceğimiz medeni imkânlardan hemen hemen hiç istifade etmeyen,
kültür ve tahsil yönünden zayıf olan insanlar masalların gerçek olduğuna inanıyorlar,
haksızlığa uğrayan masal kahramanları adına üzülüyorlardı. Masalın iddiası inandırmamak
olsa bile, bu anlatıdan çok dinleyeni ilgilendirir şeklinde yorumlamakta ve aynı yapıtta masalı
kahramanlarından bazıları hayvanlar ve tabiatüstü varlıklar olan, olayları masal ülkesinde
cereyan eden, hayal mahsulü olduğu halde dinleyenleri inandırabilen bir sözlü anlatım
türüdür” (4) şeklinde tanımlamaktadır.
Bu tanımlara ek olarak masallara farklı bir bakış açısı getirmeyi hedefleyen Evrim
Ölçer Özünel ise Masal Mekânında Kadın Olmak (2006) adlı yapıtında masallar üzerine
yapılan tanımlar ve tanımlara yönelik eleştirilerin tutarlı nedenlere dayandırılmayışının,
araştırmacıları zorunlu bir ön kabule götürdüğünü belirterek, masal tanımının yeniden gözden
geçirilmesi gerektiğini vurgular. Folklor çalışmalarının temelinde yer alan kavramlardan uzak
bir masal tanımının eksik olacağını belirten Özünel, Sakaoğlu’ nun tanımı şu şekilde eleştirir:
Sözlü kültür ürünlerinin birçoğunun, Sakaoğlu’ nun sözünü
ettiği “şehir görmemiş kadınlar” ve “kültür tahsil yönünden
zayıf olan insanlar” tarafından üretildiği ve anlatıldığı
bilinmektedir. Halkbilimini temel dayanağı olan ve çağdaş
halkbilimciler tarafından yeniden tanımlanan halk kavramıyla
çelişen bu ifade üzerine düşünmek, söz konusu kabul edişlerin
kırılması için atılmış bir adım olarak değerlendirilmelidir. Bu
kırılma araştırmaların “yok” oluşlarını nesnel bir “var” oluş
boyutuna taşıyacaktır.( 20)
Masal, tanımlarının tüm hızıyla değişen günümüz dünyasında yeniden ele alınması,
eskiyenlerinin yerine hızla yenilerinin üretilmesi gerekliliğinin bir parçası olarak
düşünülmelidir. Yeni tanımlarıyla birlikte farklı bir bakış açısıyla incelenme zorunluluğu
kazanan masallar üç kısımdan oluşmaktadır:
Tekerleme ile başlayan, “masalın başı, masalın kendisi ve masalın sonu.” Masal başı
ve ya başlangıç tekerlemesi adı verilen bölüm “Evvel zaman içinde kalbur saman içinde\
zaman içinde, deve tellal iken, pire bakkal iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken
veya “ bir varmış bir yokmuş, …” örneklerinde olduğu gibi ilgili olmayan sözcüklerin bir
araya gelmesiyle oluşmaktadır. Masalın girişinde bu tür söz ve akıl oyunlarının olmasının
nedenlerinin hem masal dinleyicisini istenilenin söylenebileceği bir kurgu dünyasına davet
etme hem de masala hazırlama düşünceleri olduğu söylenebilir.
Masalın asıl bölümünde masalda anlatılacak olan olaylar yer alır. Masalın son
bölümünde ise masalda gelişen olaylar sonuca bağlanarak anlatıcı tarafından “Onlar ermiş
muradına biz çıkalım kerevetine” “Gökten üç elma düşmüş, biri kahramana, biri anlatana,
biri de dinleyenlere” şeklinde bir sonla bitirilir. Masalın her üç bölümünde her bölüme özgü
tekerlemeler kullanılır.
Boratav, Zaman Zaman İçinde( 1958) adlı yapıtında masal kahramanları hakkında şu
değerlendirmelerde bulunmaktadır:
Masalın kişileri belli bir tarih anında, belli bir yerde yaşamış olan bir
topluluğun fertleri değil de, bir padişah, bir tüccar, bir kocakarı… gibi yersiz
adsız kişilerdir… Bazı bazı kişinin bir adı varsa, bu sadece anlatmayı
kolaylaştırsın diye verilmiş, ya da sahibinin bir özelliğini, bir halini belirtmek
üzere takılmıştır: Sitti Nusret, Keloğlan, Altın Toplu Sultan… gibi. İnsanların
yerini kimi masallarda aslan, tilki, horoz… gibi hayvanlar alır ya da
maceralarına devler, periler, ejderhalar... gibi dünyamız üstünde gerçekten
yaşamamış ve yaşamayacak olan tabiatüstü varlıklar katışır… Masalların
kendine göre bir mantığı, peşin olarak kabul edilmiş imkânları vardır.
Hayvanlar konuşur, bazıları kılık değiştirip insan oluverirler, kimi insanlarda
hayvan kılığına girerler, varlıklar ve olaylar alıştığımız ölçülerin dışına
çıkabilirler.( 13)
Masallarda iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış arasındaki mücadeleler sık sık konu
edilir. Masalların sonunda iyi, güzel ve doğru olanlar mutluluğa kavuşurken; kötüler,
haksızlar cezalandırılırlar. Masallar kısa ve yoğun anlatım özellikleri taşıyan anlatılardır.
Genellikle kadın anlatıcılar tarafından anlatılan masallarda anlatım zamanı olarak, miş’li
geçmiş zaman, şimdiki zaman ya da geniş zaman kullanılır.
Türk masalları üzerinde durulması gereken bir diğer özellik ise genel olarak
masallarda yer alan üçlü bakışım kuralıdır. “Olaylar önemlerine göre sıralanarak üç süreli bir
düzen içinde geçerler; kişiler yine önemlerine göre, üç bölüğe ayrılırlar: örneğin padişahın
üç oğlu, her biri bir başka yerde oturan üç kardeş dev v.b…”( Boratav 1999: 76)
Masal üzerine yapılan sınıflandırma çalışmaları arasında yer alan çalışmaların ilki
Antti Aarne’e aitir. Aarne masalları; Hayvan masalları, Asıl masallar, Fıkralar olarak üçe
ayırmıştır.(Aarne 1919; Oğuz 2004: 125) Stith Thompson ise bu sınıflandırmayı genişleterek
Hayvan Masalları, Asıl Halk Masalları, Güldürücü Hikâyeler, Nükteli Fıkralar, Zincirlemeli
Masallar, Sınıflamaya Girmeyen Masallar olarak sınıflandırmıştır.(Thompson 1964; Oğuz
2005: 126) Türk masalarını sınıflandırma denemesi W. Eberdhard ile Pertev Naili Boratav
tarafından yapılmış ve Typen Türkischer Volkmärchen(1958) adlı bir katalog şeklinde
yayımlanmıştır. 378 masal tipinin bulunduğu bu çalışma 23 başlık altında toplanmıştır. Buna
benzer bir çalışma ise Warren S. Walker ile A. Edip Uysal’ın Tales Alive in Turkey adlı
sınıflama çalışmasıdır. Bu çalışmada ise masallar 7 başlık atında toplanmıştır.
Masal üzerine yapılan çalışmalar hakkında Umay Günay’ ın Elazığ Masaları (1975)
adlı yapıtında verdiği bilgilerden özetlenirse Türk masalları üzerine yapılan derleme
çalışmaları içinde en eski derleme Fransa kralı XVI: Lui’nin tercümanı ve sekreteri olan M.
Digeon’un eseridir. 1781 tarihini taşıyan Nouveauxs Turc et Arabes isimli eserin ikinci
cildinde 3 Türk masalı vardır.(13)
Diğer bir çalışma ise F. W. Radloff Türk boylarının halk edebiyatı ürünlerini 10 ciltlik
bir külliyat halinde yayımladığı yapıttır.1866–1907 yılları arasında çıkan bu külliyatın ihtiva
ettiği zengin malzeme arasında masallar da vardır. Osmanlı İmparatorluğu zamanında
doğrudan doğruya halk ağzından derlenerek hazırlanan masal kitabı ise Billur Köşk’tür. Bu
kitapta yer alan masalların ne zaman ve kim tarafından derlendiği ve yayımlandığı belli
değildir. İlk olarak George Jacop 1899 yılında tarihsiz bir Billur Köşk kitabı gördüğünü
bildirmiştir. Bu kitabın en son baskısı Tahir Alangu tarafından hazırlanarak neşredilmiştir.
Türk masallarını bilimsel bir bakış açısıyla ele alarak onları bütün özellikleriyle derleyen
Macar Türkolog Ignacs Kunoş ‘dur. Kunoş muhtelif Türk şehirlerinden derlediği Türk
masallarını 1887–1907 yılları arasında 5 cilt olarak yayımlamıştır. Ziya Gökalp 1922 yılında
çıkardığı Küçük Mecmua’da “Masalları Nasıl Toplamalı” isimli makalesini ve çeşitli masal
metinlerini yayımlar.(14)
Pertev Naili Boratav’ın, Az Gittik Uz Gittik, Zaman Zaman İçinde, Mehmet
Tuğrul’un Mahmutgazi Köyünde Türk Halk Edebiyatı(1969), Saim Sakaoğlu’ nun
Gümüşhane ve Bayburt Masalları(1973), Bilge Seyidoğlu’nun Erzurum Halk Masalları
Üzerine Araştırmalar,(1975) Umay Günay’ ın Elazığ Masalları,(1975) Muhsine Helimoğlu
Yavuz’un Masalların İşlevi, Esma Şimşek’in Yukarı Çukurova Masallarında Motif ve Tip
Araştırması, Evrim Ölçer Özünel’ in Masal Mekânında Kadın Olmak adlı yapıtları Türk
masalları üzerine son dönemde yapılmış çalışmalar arasında yer almaktadır.
Dünyanın giderek tek tipleşmesine ve kültürel çeşitliliklerin giderek azalmasına tepki
niteliğinde ortaya çıkan Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesi de masallar vb sözlü
anlatıların kuşaklar arasındaki aktarımına katkı sağlamaktadır. UNESCO 17 Ekim 2003
tarihinde 32. genel konferansında “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması
Sözleşmesi”ni imzalamıştır. Bu sözleşmeye göre sözlü anlatımlar ve sözlü gelenekler, gösteri
sanatları, toplumsal uygulamalar, ritüeller ve festivaller, halk bilgisi, evren ve doğa ile ilgili
uygulamalar, el sanatları geleneği somut olmayan kültürel miras olarak tanımlanmıştır. Sözlü
anlatımlar içerisinde yer alan ve korunması gereken türlerden birisi de masallardır. Bu çalışma
ile Türk Edebiyatı kaynakları arasında yer alan masalların elektronik ortama aktarılarak
korunması ve daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaşması hedeflenmektedir.
KAYNAKÇA:
AÇA, Mehmet, YILMAZ, A. Müge, SEVER, Mustafa, “Masal Çalışmaları.” Türk Halk
Edebiyatı El Kitabı. Ed. M. Öcal OĞUZ. Ankara: Grafiker Yayınları, 2007, 32–78.
BORATAV, Pertev Naili. Zaman Zaman İçinde. İstanbul: Adam Yayınları, 1958.
BORATAV, Pertev Naili. 100 Soruda Türk Halk Edebiyatı. İstanbul: Gerçek Yayınevi, 1999.
GÜNAY, Umay. Elazığ Masalları. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Basımevi,1975.
ÖZÜNEL; Ölçer Evrim. Masal Mekânında Kadın Olmak. Ankara: Geleneksel yayınevi, 2006.
SAKAOĞLU, Saim. Gümüşhane Bayburt Masalları. Ankara: Akçağ Yayınevi, 2002.