17 Aralık 2017 Pazar

ses harf alfabe

SES, HARF, ALFABE
SES, HARF, ALFABE
         Ses dilin en küçük parçasıdır. En küçüğünden en büyüğüne kadar bütün dil birlikleri seslerden yapılır. Heceler (seslemler), ekler, kökler, kelimeler, kelime grupları ve cümleler birtakım seslerin birleşmesinden meydana gelirler. Bu dil birliklerini unsurlarına ayırdığımız zaman en sonunda karşımıza bir unsur çıkar ki artık onu parçalayamayız. İşte, ses (sesbirim: Alm. Phonem; Fr. Phonème; İng. Phoneme) parçalanamayan ve küçük dil birliğidir.
         Ses sözlü, harf yazılıdır. Ses kulağa, harf göze hitap eder. Sesler söylenilen, ağızdan çıkan , işitilen, yani konuşulan küçük dil birlikleridir. Dili yazıya geçirmek için bu küçük unsurlar birtakım işaretlerle karşılanır. Bu işaretlere harf (Alm. Buchstabe; Fr. Lettre; İng. letter) adı verilir. Demek ki harf, seslerin yazıdaki işaretleridir.
         Bir dildeki sesleri karşılayan harflerin tümünün meydana getirdiği, belli bir sıraya göre hazırlanmış harf topluluğuna alfabe denir. Türk milleti çeşitli devirlerde farklı alfabeler kullanmışlardır. Bunların belli başlıları Göktürk, Uygur, Arap, Latin, Kiril alfabeleridir. Türkiye'nin Türk alfabesi 1 Aralık 1928 gün, 1353 sayılı yasayla saptanmıştır. Yirmi dokuz harften oluşur.
ÜNLÜLER        
    Sözlü iletişim sırasında, ağız kanalında hiç bir engele çarpmadan ve başka bir sesin yardımına gerekseme duymadan çıkan sese ünlü (Alm. Vokal; Fr. Voyelle; İng. Vowel) adi verilir. 

    Türkçede sekiz ünlü vardır:
    a, e, ı, i, o, ö, u, ü

    Ünlünün özel tınısını ağız boşluğunun oylum ve biçimi oluşturur. Bu da belli başlı dört etkene bağlıdır:
·                    Dilin durumu
·                    Ağzın durumu
·                    Dudakların durumu
·                    Çıkış süresi
    Ünlüleri çıkarırken dil, ağız boşluğunun ya önünde ya da arkasında toplanır. Önde toplandığı zaman, örneğin \ i \ sesinde olduğu gibi, dudaklarla dil arasındaki boşluk da, dolayısıyla bu boşluktaki hava da kısıtlıdır. Dil, \ ı \ sesinde olduğu gibi, arkaya doğru toplanırsa bu kez, dudaklarla arasındaki boşluk büyür. Bildirişim sırasında ağız, ata (a-ta), Oğuz (O-ğuz) sözcüklerinin ilk seslemlerini çıkarmak için açıldığındaysa dudaklar birbirinden ayrılır. Dil damaktan uzaklaşır. Türkçenin sekiz ünlüsü, dilin, ağzın ve dudakların bu durumlarına göre aşağıdaki gibi kümelenir. 
DİLİN DURUMUNA GÖRE 
    Ünlüler, dilin ağız boşluğunun ön ve arka bölümünde kullanılmasına göre, ikiye ayrılır: 
1. Dilin ağzın ön bölümünde kullanılmasıyla ön damakta  oluşan ön (ince) ünlüler (Alm. Vordere Vokal; Fr. Voyelle antérieure; İng. Front vowel): e, i, ö, ü 

2. Dilin geri çekilmesiyle art damakta oluşan art (kalın)  ünlüler (Alm. hinterer Vokal; Fr. voyelle postérieure; İng. back vowel): a, ı, o, u 
    Ünlüler,dilin alt çeneye ve damağa yakınlığına göre de ikiye ayrılır: 

    Dilin alt çeneye yapışması sonucu çıkarılan ünlülere alçak ünlü (Alm. niedriger vokal; Fr. voyelle basse; İng. low vowel) dilin damağa yaklaşık durumunda çıkarılan ünlülere de yüksek ünlü (Alm. hoher vokal; Fr. voyelle haute; İng. high vowel)  adı verilir.
 alçak ünlüler    ------> a, e, o, ö
Yüksek ünlüler ------> ı, i, u, ü 

AĞZIN DURUMUNA GÖRE 
    Ağzın durumuna göre de ünlüler ikiye ayrılır: 
1. Ağız açıklığı genişken çıkarılan geniş ünlüler (Alm. Breitvokal; Fr. voyelle large; İng. wide vowel) : a, e, o, ö
2. Ağız açıklığı darken çıkarılan dar ünlüler (Alm. enger vokal; Fr. voyelle étroite; İng. narrow vowel): ı, i, u, ü 

DUDAKLARIN DURUMUNA GÖRE 
    Ünlüler dudakların durumuna göre de yine ikiye ayrılır: 
1. Dudakların biçimi düzken çıkarılan düz ünlüler (Alm. ungerundeter vokal; Fr. voyelle non-arrondie; İng. unrounded vowel): a, e, ı, i 
2. Dudakların biçimi yuvarlakken çıkarılan yuvarlak ünlüler (Alm. gerundeter vokal; Fr. voyelle arrondie; İng. rounded vowel): o, ö, u, ü 
    Bu ünlülere, dudakların yardımıyla çıkarıldıkları için, dudak ünlüleri (voyelle labiale) adı verilir. 
Bu bölümlemelerin ışığında ünlüleri tek tek ele alıp incelersek şu sonuca varırız: 
                                                         ÜNLÜLER 
Dilin durumuna göre
İnce (ön)
Kalın (art)
Ağız açıklığına göre
Dar
Geniş
Dar
Geniş
Dudakların durumuna göre
Düz
İ
E
I
A
Yuvarlak
Ü
Ö
U
O
 ÇIKIŞ SÜRESİNE GÖRE (UZUN ÜNLÜ) 
    Bazı sözcüklerde bir seslem, o hecedeki çıkış süresi uzun olan ünlü nedeniyle, diğer seslemlere göre daha uzun söylenir. Sözcüğün daha uzun söylenen bu seslemine uzun seslem (Alm. longe silbe; Fr. syllabe longue; İng. long syllabe), bu seslemindeki ünlüye de uzun ünlü  (Alm. longvokal; Fr. voyelle longue; İng. long vowel) deniz.  
    Türkçede uzun ünlü yoktur. Bütün aşağı yukarı aynı değerdedir. Türkçede uzun ünlü yalnız aşağıdaki durumlarda söz konusudur:
1. Türkçede uzun ünlü yalnız başka dillerden geçmiş sözcüklerde görülmektedir. Örneğin,  aile, afiyet, adil, adalet, amir,şair, hatıra gibi 
    Eskiden, bu uzun okunan ünlülerin üzerine (^) işareti konurdu. Bugün yalnız yazılışları aynı, anlamları farklı sözcüklerin uzun ünlüleri üzerine bu işaret konmaktadır. Böylece, yazılışları aynı, anlam ve söylenişleri farklı sözcüklerin bir karışıklığı yol açması önlenmektedir. 

adet:   Sayı
âdet:   Bir kimsenin yapmaya alışmış olduğu şey
alem:  Bayrak
âlem:  Evren
hala:   Babanın kız kardeşi
hâlâ:   Henüz, şimdiye dek
dahi:   da., de
dâhi:  Olağanüstü yeteneği ve gücü olan
    
     Türkçede uzun ünlü bulunmaması, yabancı kökenli sözcükleri de etkilemekte, bu sözcükler de giderek uzun ünlülerini yitirmektedir: bakkal, beyaz, emlak, silah.... 
    Bu tür yabancı kökenli kelimelerden bazıları ek aldıkları ya da olmak, etmek eylemleriyle kullanıldıklarında son sesler yeniden uzayarak doğal yapısına kavuşur: haram olsun, hücum etti, hitab et, ahbab olduk....
2. Hane kelimesinin eklenmesiyle kurulan yabancı kökenli birleşik kelimelerde, 'ha' hecesinin düşmesi sonucu orta seslem uzaması görülür:
ecza+hane ----> eczane
posta+hane ---> postane
pasta+hane ---> pastane 

3. Türkçe sözcüklerden ya da bir Türkçe bir yabancı kökenli sözcükten kurulmuş birleşik sözcüklerde de ünlü uzaması görülür: 
baba+anne ---> babanne
ne+haber -----> naber
ne+olur -------> nolur 

4. Bazı özel adların ünvan dalarıyla birlikte söylenmesi sırasında da, orta hece düşmesi sonucu, ünlü uzaması kendini gösterir: 
Mustafa Efendi -----> Mustafendi
Hoca Efendi --------> Hocafendi
Ali Ağa -------------> Alia 

5. "Var" sözcüğü yardımcı eylemlerle kullanılınca, 'a' uzun söylenir:  
Var ol çocuğum. 

6. Baş ve üstüne sözcükleri birlikte kullanıldıklarında baş'taki /a/ sesi uzar: baş üstüne 

7. Bazı durumlarda ğ, h, y sesleri bir ünlüye uzatma görevi de görür:
ğ
alacağım -----> alıcam
gideceğim ----> gidice
h
allahaısmarladık ----> allaısmarladık
daha -----------------> da
pahalı-----------------> palı 
y
şöyle ---------> şöle
vaktiyle ------> vaktile
söylemek ----> sölemek  

8. Vurgulu açık hece belli belirsiz uzar: 
kuzu             kutu
kuyu             koyu
1.  Orta hece ünlüsünün değişmesi: Orta hecedeki vurgusuz ünlü bazen değişebilir:
    başlayor—başlıyor                               yaşayan—yaşıyan

2.  Ünlü düşmesi (Alm. Elison; Fr. élision; İng. elision): Genellikle iç seste ve aşağıdaki biçimlerde olur:
        Bazı vücut organlarına ilişkin Türkçe adlarda içses düşmesi görülür:
        Alın: Top oynarken düşmüş, alnı yarılmış.
        Ağız: Ben bir şey söylemedim; ağzımı bile açmadım. Ağzı var, dili yok.
        Beyin: Beyninde ur varmış.
        Burun: Burnum kanıyor        ...
        Organ adları dışında, bir iki Türkçe sözcükte de içses düşmesi olur:
        oğul: Kızım liseyi bitirdi, oğlum okula yeni başladı.
        kayın:  O benim kaynım oluyor.
        Birleşik sözcüklerde içses düşmesi olur:
        kahve+altı -----> kahvaltı
        ne+ise ----------> niçin
        bu+ile -----------> böyle
        şu+ile -----------> şöyle
        ne+asıl ----------> nasıl        ...
        Çift seslemli ve /r/ sesiyle biten bazı eylem kökleri, edilgen çatıya çevrilirken içses düşmesi gerçekleşir:
        ayır    > ayrıl
        çağır    > çağrıl
        çevir    > çevril
        kıvır    > kıvrıl        ...
        Bazı eylemlerden ad soylu sözcük türetirken de içses düşmesi olur:
        devirim     > devrim
        çağırı        > çağrı
        kavuşak    > kavşak
        ayıraç        > ayraç
        Birkaç ad ve ad soylu sözcükten türetilen eylemlerden de içses düşmesi görülür:
        koku    > koklamak
        yumurta    > yumurtlamak
        oyun    > oynamak
        Bazı yer belirten belirteçlerde ve adıllarda da içses düşer:
        dışarıda    > dışarda
        yukarıda    >yukarda
        orada    > orda
        Soru adılı 'nere' sözcüğüne ek gelince de içses düşmesi olur:
        nerede    > nerde
        Türkçede, Türk, kurt, turp gibi birkaç sözcük dışında, iki ünsüz bir araya gelmez. İki ünlü ya da iki ünsüz ancak Türkçeye girmiş yabancı kelimelerde görülür: 
        emr, hükm, zehr, ism, kast, kısm, meyl, sabr, vakt........ 
        Bu tür sözcüklerin bir bölümü, bir ünlü eklenerek az çok Türkçeleştirilmiştir: 
        emir, hüküm, zehir, isim, kasıt, kısım, meyil....... 
        Ancak, bu sözcükler ek aldıkları zaman, sonradan aldıkları ünlüleri yitirerek yine asıl biçimine dönmektedir. 
          Emir verdin mi? : Bir emriniz var mı?
          Verdiğiniz hüküm yanlış : Hakimin hükmü tartışılmaz. 
Bu sözcüklerin sonuna  bir yardımcı eylem gelince de ünlü düşer: 
Sabır       > sabretmek
Meyil       > meyletmek
Hüküm    > hükmetmek 
         Tamamlananı açık seslemle biten belirtisiz ad tamlamasına ikinci bir iyelik eki getirildiğinde içses düşmesi gerçekleşebilir: 
Yazı masası+m  > yazı masam
Okul çantası+nız         > okul çantanız 
         -ı (-i, -u, -ü ) iyelik eki, kimi sözcüklerde kaynaşıp kalıplaşır: 
biri, kimi, evveli, 
Bu tür sözcüklere özellikle konuşma dilinde iyelik eki yeniden getirilir: 
Biri-s-i, kimi-s-i, evvel-s-i 
Bu ek bazı sözcüklerin sonuna ikinci ez gelince de ünlü düşmesine yol açar: 
Yukarısı   > yukarsı
Dışarısı    > dışarsı 
         Konuşma dilinde ve şiirlerde sen ve için sözcükleri birlikte kullanıldığında ünlü düşmesi olur: 
Seninçin yas tutuyor, bulutlarıyla gökler (B.K. Çağlar)
Emmilerim hudutlarında
Seninçin döğüşürken ölmüşler.  (C. Külebi) 
         Bir de yazı diline yansımayan, yalnızca sözlü iletişim sırasında içses düşmesi olur: 
Buyurun  > buyrun
Gazete     > gazte
Satılık      > satlık
         Bazı ad ve ad soylu sözcüklerin sonuna yapım eki gelince de içses (ünlü)  düşmesi olur: 
Bakır+aç  > bakraç
Diri+lik   > dirlik  

3.  Ünlü birleşmesi : Türkçe asıllı kelimelerde iki ünlü yan yana gelmez. Böyle durumlarda iki vokal birleşerek tek vokal haline dönüşür:
Kahve altı>kahvaltı
ne için>niçin
ne asıl>nasıl
ne oldu>noldu

4.  İki vokalin yan yana gelmesi:  Bu, Türkçeye geçmiş yabancı kelimelerde pek çoktur: saat , fiil , kaide, faaliyet, kanaat... Türkçe kelimelerde ise sadece konuşma dilinde ve birleşik kelimerde rastlanır:
Kağan>kaan                         karacaoğlan
soğuk>souk                         karaağaç
soğan>soan                         akçaağaç

5. İkili ünlü (ünlü kayması): Türkçede, son zamanlarda karşılaşılan bazı iddialara karşın, ikil ünlü ya da ünlü kayması (Alm. Diphtong; Fr. Diphtongue; İng. diphtong) denilen, bir seslemde iki ünlünün yan yana gelmesi (air, auto, deuxieme) olayına kesinlikle rastlanmaz.
Türkçeye yabancı dillerden geçmiş, içinde iki ünlü bulunduran sözcükler de Türkçeye uyarak tek ünlüyle söylenir ve yazılır:
Otomobil > automobile
Otoriter   > autoritaire
Şoför      > chauffeur
Profesör  > professeur 

6. Ünlü çatışması: Ünlüyle biten bir sözcük, ünlüyle başlayan bir başka sözcükle birleşik sözcük kurarken ünlülerden biri /y/  sesine dönüşür. Buna ünlü çatışması (Alm. Synarese; Fr. Synérèse; İng. syneresis) denir.  

Ne ise     > neyse                 bu ile > böyle
O ile       > öyle                    şu ile  > şöyle
  
Türkçeye geçmiş yabancı sözcüklerde de iki ünlü yan yana gelmez. Araya /y/ sesi girer: 

Biologie   > biyoloji              biographie    > biyografi            physiologie   > fizyoloji 

7. Bağlantı ünlüsü: Ünsüzle biten bir sözcüğe ünsüzle başlayan bir ek getirilince, bu iki ünsüz arasına ı (i, u, ü) ve a (e) ünlüsü girer. Bu ünlülere bağlantı ünlüsü (Alm. Bindevokal; Fr. Voyelle de liaison; İng. Connecting vowel) denir. 
Üç-ü-z, göz-ü-m, at-ı-l, gez-i-n, gel-i-yor 

8. Pekiştirme ünlüsü: Bazı sözcüklerde anlam pekiştirmesine yarayan –a- ünlüsüne, bu işlevi gereği, pekiştirme ünlüsü denir: 
yap-a-yalnız                güp-e-gündüz                  gep-e-genç 

9. Ünlü genişlemesi: Türkçede dar ünlülerin geniş ünlüye dönüşmesine ünlü genişlemesi adı verilir.
     Ünlü genişlemesi, k ve g seslerinin yanlarındaki dar ünlüleri genişletmesi sonucu olur: 

Kuzu+cık > kuzucak              boğuz > boğaz
Yavru+cık         > yavrucak            ığaç    > ağaç 

Bilindiği gibi, ben ve sen adıllarına –a- yönelme durumu eki getirilince de bene ve sene yerine bana ve sana biçimleri ortaya çıkar. Bunun nedeni de 'g' sesine bağlanmaktadır. Yönelme durumu ekinin eski biçimi –ga /-ge’dir. Ben ve sen sözcüklerini, bana ve sana biçimine sokan da bu /g/ sesidir: benge > bana   /   senge > sana 

10. Ünlü yuvarlaklaşması: Düz ünlünün yuvarlak ünlüye dönüşmesine yuvarlaklaşma ya ünlü yuvarlaklaşması (Alm. Rundung; Fr. Arrondissement; İng. Rounding) denir. 

Yağmır    >yağmur               savrık >savruk                 çabık  > çabuk  

11. O, Ö ünlülerinin durumu: Türkçede bu ünlüler yalnız ilk hecede bulunur: Ordu, görmek, dönek, ocak..... Fakat şimdiki zaman eki –yor- bu kurala uymaz: geliyoruz, bakıyorum vb.  Buna karşılık yabancı dillerden girmiş pek çok kelimenin ikinci ve diğer hecelerinde o ve ö ünlüleri kullanılır: radyo, televizyon, banko, balo, balon, tayyör.... 

12. Orta hece vokali: Türkçede vurgusuz orta hecenin ünlüsü bazen değişir veya düşer:

Üzere/üzre   burada/burda  ilerlemek/ilerilemek   yukarıda/yukarda   yaşayan/yaşıyan
Bekleyen/bekliyen  alını/alnı  burunu/burnu  omuzu/omzu 

13.  Ses uyumları: Türkçenin en belirgin ses özelliğidir. Büyük ünlü uyumu ve küçük ünlü uyumu olmak üzere iki başlık altında inceleyeceğiz.

a)      Büyük Ünlü Uyumu (Alm. Palatalharmonie; Fr. Harmonie vocalique, harmonie palatale; İng. palatal harmony ) : Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde kalın bir ünlü varsa onu takip eden hecelerde de kalın ünlüler bulunur.  Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde ince bir ünlü varsa onu takip eden hecelerde de ince ünlüler bulunur:
İlk hece
Sonraki heceler
(kalın) a, ı, o, u
(kalın) a, ı, u
(ince) e, i, ö, ü
(ince) e, i, ü
Kelebek, sağlamak, bütünleşme, getirenler, evlilik, açıklamalar, temizlik, karşılanmak, bölüm, tütün, göstermek.

Bu kurala uymayan kelimelerimizi yedi  kümede toplayabiliriz:

1. Yabancı kökenli sözcükler:
kitap             dünya
sandalye        kafi
Ahmet           mecburiyet
beraber           Cumhuriyet 
Not: Bu sözcüklere getirilen ekler, sözcüklerin son hecelerindeki ünlüye uyarlar: 
kitaplar        sandalyeler        televizyonu 

2. Çok az sayıda Türkçe sözcük: 
anne (ana)
elma (alma)
kardeş (kardaş)
hani (kanı)
hangi (kangı) 

3. Birleşik sözcükler: 
çiçektozu
çokbilmiş
doğumevi
sabretmek
güneybatı
babayiğit 
Not: birleşik kelimeler ek alacak olurlarsa, son hecelerine uyarlar: 
Beyoğlu'na, güneybatıya, babayiğitler....

4. Sözcükler, hiç değişmeyen -ken, -ki, -yor, -leyin, -(ı)mtrak eklerini aldıkları zaman da büyük ünlü uyumuna uymazlar: 
okurken
uyurken
çeviriyor
seviniyor
masadaki
okuldaki
sabahleyin
ekşimtrak 
-daş eki de genellikle büyük ünlü uyumuna uymaz: 
ülküdaş, gönüldaş, meslektaş, denktaş, emektaş... 

5. Ki bağlacı, bazı sözcüklerde kalıplaşmış olarak kullanılır. Bu durumda , dünkü, bugünkü, gibi sözcüklerin dışında, ünlü uyumu kuralına uymaz; daima ki biçiminde kullanılır
halbuki, mademki, oysaki, sanki, sonraki..

6. " L " ile biten yabancı kökenli sözcükler ek aldıkları zaman büyük ünlü uyumuna uymaz: 
hal-i-ni
helal-i
ihtimal-e
intikal-i
amiral-e
petrol-den...
  
7. Son hecelerinde ince " a " bulunan bazı yabancı kökenli sözcükler de ünlü uyumuna uygun ek almaz: 
kanaat-i
harf-i
harp     harb-i
liyakat-i, liyakat-li, liyakat-siz
dikkat-i, dikkat-e
şefkat-i, şefkat-li 

b)     Küçük Ünlü Uyumu (Alm. Labialharmonie; Fr. harmonie labiale; İng. labial harmony): Bu uyumu iki madde halinde inceliyoruz:
1.     Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde düz bir ünlü (a, e, ı, i) varsa onu takip eden hecelerde de düz ünlüler (a, e, ı, i) bulunur. 

İlk hece
Sonraki  heceler
a, e, ı, i
a, e, ı, i
          
                          Açık  /  beklemek  /  sevgili  /  erik /  ırak /   ileri  /   geri  

2.     Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde yuvarlak bir ünlü (o, ö, u, ü) varsa onu takip eden hecelerde ya düz-geniş (a, e) ya da dar-yuvarlak (u, ü) ünlüler bulunur:  

İlk hece
Sonraki  heceler
o, ö, u, ü
a, e, u, ü
                         Oduncu  /  ördek   /  uzun  /  uçak  /  söylemek  /  öpüş   /  ocak

          Bu kurala uymayanları beş grup altında inceleyebiliriz:

1. İlk sesleminde düz ünlü bulunduğu halde onu izleyen seslemlerde yuvarlak ünlü bulunan Türkçe sözcükler: 
avuç (avıç yerine), çamur (çamır yerine), yağmur (yağmır yerine), kavurmak..... 
Not: Bu sözcüklerde / ı /  ünlüsü, dudak ünsüzü olan / m / ve / b / ile diş-dudak ünsüzü olan / v / sesinin etkisiyle / u / sesine dönüşmüştür. 

2. İlk sesleminde düz ünlü bulunduğu halde, onu izleyen seslemlerde yuvarlak ünlü bulunan yabancı kökenli sözcükler: 
ampul, pantolon, anafor, amazon, anons, alüvyon.... 

3. Son sesleminde o, ö ünlüsü bulunan sözcükler: 
konsolos, doktor, şoför, motor, profesör..... 
Not: Bunların tümü yabancı kökenlidir. 

4. ilk hecede yuvarlak ünlü bulunduğu halde, son hecede geniş-düz ünlü (a, e) yerine dar-düz ünlü (ı, i) bulunan yabancı kökenli kelimeler: 
müzik, müfit, komik, mühim, ofis..... 

5. Türkçede yalnız -(ı)yor eki küçük ünlü uyumuna uymaz: 
al-ı-yor, gid-i-yor, gör-ü-yor, gül-ü-yor....

14.    Uzun ünlü: Türkçede uzun ünlü yoktur. Buna karşılık Türkçeye girmiş yabancı kelimelerde uzun a, u, ı ünlüleri bol bol kullanılmaktadır:
      fuzûlî      âşikâr     ârif     kâtip   sâdık  askerî  

ÜNSÜZLER  

            Ağız kanalında bir engele çarparak çıkan ve bir ünlünün desteği olmadan algılanamayan sese ünsüz (Alm. Konsonant; Fr. Consonne; İng. consonant) adı verilir. 
            Türkçede 21 ünsüz vardır: 

            b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z 

            ünsüzler, sestellerinin durumuna, çıkış yerlerine ve çıkış biçimlerine göre farklılık gösterir.

SES TELLERİNİN DURUMUNA GÖRE 

            Ünsüzlerden bazıları, sestellerinin titreşimli durumunda, bazılarıysa, sestellerinin durgun durumunda çıkarılır. Sestellerinin titreşimli durumunda çıkarılan ünsüzlere titreşimli ünsüz (Alm. Stimmhaft; Fr. Sonore, voisé; İng. voiced) denir. Titreşimli ünsüzler ötümlü ve yumuşak ünsüz olarak da adlandırılır.  
            Türkçenin titreşimli ünsüzleri şunlardır:
            b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z 

            Ünsüzlerden bir bölümüyse sestellerinin durgun durumunda çıkarılır. Bunlara da titreşimsiz ünsüz (Alm. Stimmlos; Fr. Sourd, non-voisé; İng. Voice-less) adı verilir. 
            Ötümsüz ya da sert ünsüz  adı da verilen titreşimsiz ünsüzler şunlardır:
            ç, f, h, k, p, s, ş, t 

ÇIKIŞ YERLERİNE GÖRE 
            Ünsüzler, çıkış yerlerine göre, yedi kümede toplanabilir: 
  1. Çift dudak ünsüzleri (Alm. Bilabial; Fr. Bilabiale; İng. bilabial): b, m, p
Bu üç ünsüz, alt ve üst dudakların birbirine değmesiyle çıkar. Bu nedenle, bunlara çift dudak ünsüzleri diyebiliriz. 

  1. Diş-budad ünsüzleri (Alm. Labiodental; Fr. Labiodentale; İng. Labio-dental): f, v
Bu ünsüzler, alt dudağın üst dişlere dokunması sonucu oluşurlar. 

  1. Dişeti ünsüzleri (Alm. Dental; Fr. Dentale; İng. dental): d, l, n, r, s, t, z
Dişeti ünsüzleri, dil ucunun üst dişetlerine yaklaşması sonucu çıkarlar. 

  1. Dişeti-damak ünsüzleri (Alm. Alveolar; Fr. Consonne alvéolaire; İng. alveolar):c, ç, j, ş
Dil ucunun üst dişetlerine ve sert damağa yaklaşmasıyla söylenirler. 

  1. Sert (ön) damak ünsüzleri (Alm. Vorderpalatal; Fr. Consonne prépalatale; İng. prepalatal): g, k, y
Dil ortasının sert damağa yaklaşmasıyla çıkarlar. Bu üç ünsüzden / y / ünsüzü ağız kanalında önemli bir engele çarpmadan çıktığı için yarı ünlü (Alm. Semivokal, halbvokal; Fr. Semi-voyelle; İng. Semi-vowel) sayılmaktadır. 

  1. Yumuşak (art) damak ünsüzü (Alm. Postpalatal; Fr. Postpalatale; İng. Postpalatal, velar): ğ
Bu ünsüz sızıcı ve ötümlü bir yumuşak damak ünsüzüdür. / y / sesi gibi yarı ünlü sayılır. 
Tek seslemli sözcüklerin sonuda (çağ, dağ, bağ....) çok seslemli sözcüklerin ilk sesleminde bulunur (ağda, dağlamak, uğramak, doğru, sağlam.....) ve kesinlikle bir ünlüden sonra gelir. Bu durum ’nin değişik söyleyiş biçimleri yaratmasına yol açar.  

  1. Gırtlak ünsüzü (Alm. Laryngal, glottal; Fr. Laryngale, glottale; İng. Laryngal, glottal): h
Bu ses, ağız boşluğunda değil, gırtlakta oluşur.  

ÇIKIŞ BİÇİMLERİNE GÖRE 
            Ünsüzler çıkış biçimlerine göre altı kümede toplanabilir: 
  1. Kapanma ünsüzleri:
Ses yolunun bir anlık kapalı duruma girmesi sonucu çıkan ünsüzlerdir: b, d, g, k, p, t 
Bu ünsüzler aynı zamanda patlayıcı ünsüz sayılmaktadır.

  1. Kapanma, sürtünme ünsüzleri:
Ses yolununda sürtünmeyi andıracak biçimde çıkan ünsüzlerdir: ç 

  1. Daralma ünsüzleri:
Ağız kanalının çeşitli yerlerinde oluşan bir daralma ya da hafif bir kapanma sonucunda çıkan ünsüzlere denir. Daralma ünsüzleri şunlardır:  f, ğ, h, j, s, ş, v, y, z 
Bu ünsüzlere sızıcı ünsüz de denir.  

  1. Burun ünsüzleri:
Yumuşak (art) damağın alçalması, ses yolundan gelen havanın hem ağza hem de burna geçirilmesi sonucu oluşan ünsüzlerdir:  m, n 

  1. Yan ünsüzler:
Dil ucunun ya da dil sırtının damağa değmesi ve havanın böylece ortaya çıkan engelin yalnız bir yanından ya da her iki yanından birden çıkmasıyla oluşan ünsüzdür. l
  1. Çarpmalı (vurmalı) ünsüz:
Dil sırtının geriye doğru kabarıp kenarları sert damağa yaklaştığı sırada dil ucunun dişetlerine hafifçe çarpması sonucu oluşan / r / ünsüzüne denir.  


1.      Sözcük başında bulunmayan ünsüzler: Yansıma sözcüklerin dışında, f, ğ, h, l, m, n, r, z sesleriyle sözcük başlamaz.  
Türkçede / n / sesiyle başlayan tek sözcük ne soru adılıdır. Nasıl sözcüğü ne ile asıl, niçin sözcüğü ne ile için sözcüklerinin kaynaşmasıyla oluşmuştur. 
Türkçe / h / ile başlayan birkaç sözcük vardır: Hangi, hevenk, höyük, hörgüç. Sözcük başında / c / ve / v / ünsüzlerine de pek az rastlanır.
2.      Kök sözcüklerden iki ünsüzün yan yana gelmesi: Yansıma sözcüklerin dışında kalan yalın durumdaki Türkçe sözcüklerde genellikle iki ünsüz yan yana gelmez.
Türkçede kelime sonunda sadece şu çift ünsüzler bulunabilir:
lç, lk, lp, lt (ölç, kalk, alp, alt, ilk, ülkü, altı, altın vb.)
nç, nk, nt (sevinç, denk, ant, dinç, vb.)
rç, rk, rp, rs, rt (sürç, ürk, kork, sarp, pars, yırt, Türk, Kurt, turp, borç  vb.)
st (üst, ast vb.)
şt (hişt vb.)
yt (heyt vb.) 
Bu sözcüklerde, örneklerden de anlaşılacağı gibi, ilk sesler titreşimli ve sızıcı n, r, l, s ünsüzleridir. 
Bazı eylemlerin köklerinde de çift ünsüz görülür:
Ürk-, yırt-, silk-........ 
Türkçede sözcük başında da iki ünsüz yan yana gelmez. Bunun istisnası da yoktur. O kadar ki, çift ünsüzle başlayan bazı yabancı sözcükler yazı dilinde bile başlarına bir ünlü alarak seslem bölünmesine uğrar:  
Station > istasyon
Statistique        > istatistik
Slav     > İslav 

3.      Ünsüz Benzeşmesi: Bir sözcükteki ünsüzler arasında görülen benzeşme olayına ünsüz benzeşmesi (Alm. Konsonantenharmonie; Fr. Harmonie consonantique; İng. Consonant harmony) denir.  
Ünsüz benzeşmesi aşağıdaki biçimlerde görülür: 
Titreşimsiz ç, f, h, k, p, s, ş, t ünsüzlerinden biriyle biten bir sözcüğe titreşimli c, d, g ünsüzlerinden biriyle başlayan bir ek getirilirse , bu ünsüzler ç, t, k seslerine dönüşür: 

-cı (-ci,-cu,-cü)
Bıçak-çı
Çift-çi
Top-çu
Gözlük-çü
-dık (-dik,-duk,-dük)
Yat-tığım yatak
İç-tiği su
Tut-tuğu ev
Dök-tüğü ter
-gı (-gi,-gu,-gü)
Bas-kı
İliş-ki
Tut-ku
Çeliş-ki
-ca (-ce)
Ahlak-ça
Çocuk-ça
Yavaş-ça
Büyük-çe
-daş (-deş)
Meslek-taş
Yurt-taş
Denk-taş
Kök-teş
-gan (-gen)
Çalış-kan
Somurt-kan
Dövüş-ken
Et-ken

 Bu ünsüz benzeşmesi sözcük içinde de görülür: 
As-tır-dı
Pekiş-tir-di
Görüş-tür-dü 
Ünsüz uyumu kuralı, yalnız yapım ekleri için değil; ad durumu eklerinden –da, -dan; eylem çekim eklerinden –dı (-di,-du, -dü) ve –dır (-dir, -dur, -dür) koşacı için de geçerlidir. Bu ekler, titreşimsiz bir ünsüzle biten sözcüklere getirildiğinde sırasıyla –ta (-te), -tan (-ten), -tı (-ti, -tu, -tü) ve –tır (-tir, -tur, -tür) olur. 
Bu kurala uymayan ekler de vardır: -ken, -ki, -tı. 
Akarken                      onunki              inilti
Uyuken                        bizimki             gürültü 

4.      Ünsüz düşmesi:   Ünsüz düşmesi üç biçimde görülür: 
·        Küçültme ekleri –cık,-cak’tan önceki / k / ünsüzü düşer: 
-cık:
küçük                    küçücük
yumuşak                yumuşacık
alçak                     alçacık
sıcak                      sıcacık 
-cak:
büyük                    büyücek
çabuk                    çabucak
sağlık                     sağlıcak 

·        Yalnızca konuşma sırasında ünsüz düşmesi olur. Bu düşme yazı diline yansımaz: 

YAZILIŞ
SÖYLEYİŞ
Bir şey
Bir tane
Bir lira
Böyle
Tabakhane
Yetimhane
Serbest
Çiftsayı
Bi şey
Bi tane
Bi lira
Bö:le
Tabakane
Yetimane
Serbes
çifsayı
Örneklerden de anlaşılacağı gibi, bu tür ünsüz düşmesi, genellikle, sözcüğün seslem sayısını değiştirmez.  

·        Bazı önadlardan eylem türetilirken önadın son sesi ünsüzse düşer: 
Alçak         > alçal-
Büyük        > büyü-
Soğuk        > soğu-
Yumuşak   >yumuşa- 

5.      Ünsüz değişimi: Türkçede, sözcük sonunda yer alan ünsüzlerden biri, çeşitli nedenlerden değişerek bir başka ünsüze dönüşür. Buna ünsüz değişimi (Alm. Lautverschiebung; Fr. Mutation consonantique; İng. Consonant mutation) denir.  
Türkçede ünsüz değişimi, aşağıdaki şekillerde olur:

·        Türkçe sözcüklerin sonunda b, c, d, g ünsüzleri bulunmaz. Onların yerine p, ç, t ,k, ünsüzleri bulunur. O kadar ki, Türkçeye başka dillerden girmiş bu ünsüzlerle biten sözcükler değişikliği uğramıştır. Bu değişiklik sonunda, sonlarındaki b, c, d, g , ünsüzleri, sırasıyla p, ç, t, k olmuştur.  

Kitap         > kitab             feryad  >feryat
Cevab       > cevap                       ferd      >fert
Muhtac      > muhtaç                     reng     > renk 

Türkçeye başka dillerden girmiş sözcüklerden bazıları bu kurala uymaz. Örneğin, Batı kökenli diyalog, sosyolog, brifing...gibi sözcüklerin sonundaki / g / sesi,  / k / olmaz. Buna karşılık, Farsçadan gelen aheng, reng sözcükleri , ahenk, renk olmuştur. 

·        Türkçede, sözcük sonundaki p, ç, t, k ünsüzleri, iki ünlü arasında yumuşayarak b, c, d, ğ ‘ye dönüşür. 
Yaprak      : yaprağı, yaprağa, yaprağın
Ağaç         : ağacı, ağaca, ağacın 

Ancak, özellikle tek seslemli bazı Türkçe sözcüklerde son seste bir değişiklik olmaz. 
Ac - açı (doyurmak)          çap- çapı
İç – içi       kaç – kaçı
Piç – piçi   küp – küpü
İt – iti         konut – konutu
Erk – erki  aygıt - aygıtı 

Türkçeye yabancı dillerden geçmiş bazı sözcüklerde de p, k, t sesleri yumuşamaz, aynı kalır: 
Adalet – adaleti                 halk – halkı
Ayet – ayeti                       sirk – sirki
Cemaat – cemaati              bank – bankı
Aşk – aşkı                         frak – frakı 

·        Türkçede, bazı birleşik eylemler, ayrı yazıldıkları halde, sanki tek sözcükmüş gibi söylenirler. Bu durumda, ilk sözcük p, ç, t, k ünsüzleriyle bitiyor, eylem de ünlüyle başlıyorsa bu ünsüzler, yapılan ulama nedeniyle, yine b, c, d, ğ gibi çıkarlar: 
Tahrip etmek         : tah-ri-bet-mek
Sahip olmak          : sa-hi-bol-mak
Çorap örmek         : ço-ra-bör-mek  
Yalnız sözlü iletişimde görülen bu değişiklik yazı diline yansımaz. 

·        Tümce içinde de ulama sonucu aynı ses değişimi olur: 
Geziye giderken yanına kitap almayı unutma.
(Geziye giderken yanına kita-balmayı unutma.) 
Başıma çorap örmekten vazgeç.
(Başıma çora-börmekten vazgeç.) 

·        / ğ / sesi, /o/ ve /ö/ ünlülerinin etkisiyle, kolaylıkla /v/ sesine dönüşür: 
Döğmek    : dövmek
Koğmak    : kovmak
Oğmak      : ovmak
Söğmek     : sövmek 
/ğ/ sesi, konuşma dilinde / e / ve / i / ünlülerinin etkisiyle / y / sesine de dönüşür: 
eğil-           : eyil-
beğen-       : beyen-
öğle           : öyle
siğil            : siyil  

·        Sözcük sonunda / n / den sonra gelen / ç / sesi, ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde, / c / sesine dönüşür: 
Genç         : genci
Konç         : koncu
Tunç          : tuncu 

Eylemden – ekiyle türetilen sözcüklerin sonuna ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde de / ç / sesi / c / olur: 
Basınç       : basıncı
Sevinç       : sevinci
Korkunç    : korkuncu 

·        Sonunda –nk bulunan sözcük, ünlüyle başlayan bir ek aldığında bu  / k / ses / g / olur: 
Cenk         : cengi
Denk         : dengi
Renk         : rengi 

·        Titreşimsiz ünsüzle biten köke ünlüyle başlayan yapım eki getirilince iki ünlü arasında kalan titreşimsiz ünsüz değişir: 
Aç+ık-      : acık-
Geç+ik-     : gecik-
Genç+el-   : gencel- 

6.      Ünsüzlerin ünlülere etkisi (ünsüz darlaşması): Türkçede, ünlüler ünsüzleri değiştirdiği gibi, ünsüzler de ünlüleri değiştirir. Örneğin, şimdiki zaman eki –yor, a, e ünlüleriyle biten eylem kök ve gövdelerine getirildiğinde / y / sesi bu ünlüleri değiştirir. Bir başka deyişle, / y / sesi, geniş ünlüyü dar ünlüye dönüştürür. 

a.         Bu değişiklikler sonucu a ünlüsü / ı / ya da / u / olur: 
başla-mak        : başlıyor
anla-mak          : anlıyor
sula-mak          : suluyor 

b.                  Bu değişik sonucu e ünlüsü de / i / ya da / ü / ye dönüşür: 
Gizle-mek        : gizliyor
Mele-mek        : meliyor
Söyle-mek       : söylüyor 
Bazı sözcükler, konuşma dilinde, yine / y / sesinin etkisiyle yazıldıkları gibi söylenmeyebilir: 

YAZILIŞ
SÖYLENİŞ
Ağlayan
Ağlıyan
Ağlayarak
Ağlıyarak
Söyleyelim
Söyliyelim
Söyleye söyleye
Söyliye söyliye

Daha çok eylem kök ve gövdelerinde görülen ve / y / den kaynaklanan bu ses değişmeleri diğer sözcükler için de geçerlidir: 

YAZILIŞ
SÖYLENİŞ
Buraya
Burıya
Şuraya
Şurıya
Oraya
Orıya
Ortaya
ortıya
7.      Ünsüz türemesi: Sayıları çok olmamakla birlikte, bazı Türkçe ve yabancı sözcüklerde ünsüz türemesi olayıyla da karşılaşılır. Ünsüz türemesi de, ünlü türemesi gibi, üç biçimde ele alınır: 

·        Öntüreme (Alm. Prothese; Fr. Prothèse; İng. prothesis): 
Türkçe sözcüklerde ünsüz türemesi sözcük başında görülür: 
Örgüç        : hörgüç
Öveng       : hevenk
Öyük         : höyük
Urmak       : yurmak
Ilan            : yılan 

·        İçtüreme (Alm. Epenthese; Fr. Épenthèse; İng. epenthesis): 
Europe                   : Avrupa
Équateur                 : ekvator
Laboratoire            : laboratuvar
Conservatoire        : konservatuvar
Acaib                     : acayip
Zaif                        : zayıf 

·        Sontüreme (Alm. Epithesis; Fr. Épithèse; İng. epithesis): 
Bazı yabancı sözcükler, aslında çift ünsüzle yazıldıkları halde, Türkçede bu ünsüzlerden birini kaybederler. Bu tür sözcükler, ancak ünlüyle başlayan bir ek aldıkları zaman, yitirdikleri ikinci ünlüleri ortaya çıkar. Türkçe açısından, bu bir sontüreme sayılır: 
Af           :affı
Hal         : halli
Had       : haddi
Ret        : reddi
Sır          : sırrı 
Türkçede de ya sözcüğü sontüremeyle yay olmuştur.  

8.    Koruma ünsüzleri: Türkçede iki ünlü yan yana gelmez. Bu nedenle ünlüyle biten bir sözcüğe ünlüyle başlayan bir ek getirlirse, araya –y, -n, -s, -ş ünsüzlerinden biri girer. Bu ünsüzlere  koruma ünsüzleri (Alm. Eigeschalteter euphonischer konsonant; Fr. Consonne intercalaire euphonique; İng. İntervocalic euphonic consonant) adı verilir. 
Bu dört ünsüzden hangisinin nerede kullanılacağı kesin olarak bellidir. 
·        / y / koruma ünsüzü: Bu ünsüz, / n / koruma ünsüzünün kullanılamadığı durumlarda, koruma ünsüzü olarak iki ünlü arasına girer: 
komşu-y-u
masa-y-ı
pencere-y-i
Ayşe-y-i 
Bu koruma ünsüzü, bazen ünlüyle biten bir sözcüğe ünsüzle başlayan bir ek getirildiği zaman da kullanılabilir:  
Hasta-y-mış (hasta+imiş yerine)
Hasta-y-dı (hasta+idi yerine)
Hasta-y-sa (hasta+ise yerine)
Hasta-y-ken (hasta+iken yerine) 
Görüldüğü gibi, bu durumlarda / y / koruma ünsüzü, aslında ünlü çatışmasını önlemektedir.  

·        / n / koruma ünsüzü: belirtili ad tamlamasında, tamlayan, ünlüyle sona eriyorsa, bu ünlüyle ek arasına / n / ünsüzü gelir: 
Ali-n-in
Ayşe-n-in
Ankara-n-ın 
Ünlüyle sona eren tüm sözcüklerin sonuna gelebildiğine göre, bu koruma ünsüzünün kullanım alanı çok geniştir. 
Bu -n- sesinden başka bir de adıl nsi vardır. 
Bazı adıllarla ad durum eki arasına ya da üçüncü kişi iyelik ekiyle ad durumu eki arasına giren / n /  sesine adıl ne’si (Alm. Pronominal n; İng. Pronominal n) denir. 
Adıl n’si aşağıdaki durumlarda kullanılır: 
1.      Üçüncü kişi adılına (o adılına) ad durumu ekleri getirileceği zaman adılla ek arasına / n / koruma ünsüzü girer: 
o-n-u
o-n-a
o-n-dan
o-n-un 
2.      Kendi adılıyla ad durumu ekleri arasına girer: 
Kendi-n-i
Kendi-n-e
Kendi-n-de
Kendisi-n-e 
3.      İşaret adıllarıyla ad durumu ekleri arasına girer: 
Bu-n-u
o-n-da
bu-n-dan
şu-n-lara
bu-n-lardan 
4.      -ki ekiyle durum ekleri arasına girer: 
benimki-n-i
seninki-n-i
onunki-n-de 
5.      Üçüncü kişi iyelik eki almış sözcüklerle ad durumu ekleri arasına yine / n / koruma ünsüzü girer:  
Çantası-n-ı
Cebi-n-de
Eli-n-i
Gözleri-n-i 
Görüldüğü gibi, adıl n’si farklı olarak, ünlüyle ünsüz arasına da girebilmektedir.  

·        / s / koruma ünsüzü: Üçüncü kişi iyelik eki, ünlüyle biten bir sözcüğün sonuna geliyorsa, araya / s / ünsüzü girer: 
Ali’nin sıra-s-ı
Boğaziçi köprü-s-ü
Masa örtü-s-ü
Soğan koku-s-u 
Bu kural yalnız su ve ne sözcüklerinde bozulur, araya / s / yerine / y / ünsüzü girer: 
Su-y-um
Su-y-un
Ne-y-im
Ne-y-in 
Neyi yerine bazen nesi biçiminin kullanıldığı da görülür: 
Kim nesini almış, nesi var, nesi yok  (F.H. Dağlarca) 

·        / ş / koruma ünsüzü: Ünlüyle biten sayı adlarına paylaştırma (üleştirme) kavramı veren –ar (-er) eki getirilirken iki ünlü arasına bu kez de / ş /  koruma ünsüzü girer: 
iki-ş-er                  altı-ş-ar                        yedi-ş-er 

9.      Benzeşme: Türkçenin ses yapısını etkileyen inceleyegeldiğimiz ses olaylarına her dilde rastlanır. Bu ses olaylarının temel amacı, konuşma sırasında sözcüğün kolayca söylenmesini sağlamaktır. Söyleyişi kolaylaştırmaya yönelik bu ses değişmelerini belirleyen kurala en az çaba kuralı (Alm. Geringst anstrengung; Fr. Loi du moindre effort; İng. Least effort) denir. 
Bu kurala uyan ses olaylarından en yaygını benzeşme (Alm. Angleichung; Fr. Assimilation; İng. assimilation) adı verilen bir sözcükte bir sesin başka bir sesi kendine benzetmesi olayıdır. Benzeşme iki biçimde olabilir: 

1.                  Tüm benzeşme: Bir sesin her bakımdan değişerek bir başka ses dönüşmesi olayına tüm benzeşme (Alm. Totale angleischung; Fr. Assimilation totale; İng. Total assimilation) denir. Tüm benzeşme hem ünlülerde hem de ünsüzlerde görülür.  Tüm ünsüz benzeşmesi yalnızca konuşma dilinde kendini göstermektedir: 
Anlatmak   : annatmak
Bunlar        : bunnar
Onlar         : onnar
Yalnız        : yannız 

2.                  Yarı benzeşme: Bir sesin yalnızca bazı nitelikleri açısından başka bir sese benzer duruma gelmesine yarı benzeşme (Alm. Unvollstandige angleichung; Fr. Assimilation partielle; İng. Partial assimilation) adı verilir. 
Örneğin; aşağıdaki sözcüklerde görülen yarı benzeşme, b-p, d-t, m-n, c-j seslerindeki ortak niteliğe dayanmaktadır. Bunlardan b-p çift dudak ve kapanma; d-t dişeti ve yine kapanma; m-n burun; c-j ise, dişeti-damak ünsüzleri olarak ancak nitelikleri bakımından birbirine benzemektedir:  
Abdest      : aptes
Çenber      : çember
Anbar        : ambar
Cübbe       : cüppe
Tesbih       : tespih 
Yarı benzeşme konuşma dilinde de rastlanır: 
Binbeşyüz  : bimbeşyüz
Binbir        : bimbir
Onbir         : ombir           
           
                        Şimdiye değin verilen örneklerden de anlaşılacağı gibi, benzeşme iki yönlü oluşmaktadır: 

·        İlerleyici benzeşme (Alm. Progressive assimilation, progressive angleichung; Fr. Assimilation progressive; İng. Progressive assimilation), etkileyen sesin sözcük içinde etkilenen sesten önce gelmesiyle oluşan benzeşmedir: 
Bunlar  : bunnar
Motör  : motor
Müfti    : müftü
Şemsiye   : şemşiye 

·        Gerileyici benzeşme: Sözcük içinde çıkış yeri sonra olan bir sesin, çıkış yeri önce olan sesi etkilemesiyle oluşan benzeşmeye de gerileyici benzeşme (Alm. Regressive assimilation, regressive angleichung; Fr. Assimilation régressive; İng. Regressive assimilation) denir. Örneğin, o bir sözcükleri çıkarılırken önce / i / nin etkisiyle / o / sesi / ö / olmuş; sonra da, öbür sözcüğü oluşmuştur.  / i / sesi, kendinden önceki / o / sesine kendine benzettiği yani ön ünlüye çevirdiği için bu bir gerileyici benzeşmedir.  
Aşağıdaki sözcükler de birer gerileyici benzeşme görülür: 
Bu ile         : böyle
Şu ile          : şöyle
Pantalon    : pantolon
Asker        : esker
Yatsı         : yassı 

10.      Aykırılaşma: Aykırılaşma tam tersine, kimi zaman bir sözcükteki aynı ya da benzeri seslerden biri değişikliğe uğrar. Bu değişikliğe de aykırılaşma (Alm. Dissimilation, entahnlichung; Fr. Dissimilation; İng. dissimilation) adı verilir: 
Aşçı                  : ahçı
Muşamma        : muşamba
Kibrit               : kirpit
Makkap           : matkap 

11.  Göçüşme (yer değiştirme): Sözcük içinde bazı seslerin yer değiştirmesi olayına göçüşme (Alm. Metathesis; Fr. Métathèse; İng. metathesis) adı verilir. 
Yaprak            : yarpak
Toprak            : torpak
Çömlek           : çölmek
Yalnız              : yanlız

Perhiz              : pehriz