12 Eylül 2011 Pazartesi

iletişim

1. İletişimin önemi ve değeri.
2. İletişimde bulunması gereken ögeler.
3. İletişimde gönderici, alıcı ve ileti ilişkisi.
4. Gönderici-alıcı ilişkisinde göstergelerin yeri ve önemi.
5. Göstergelerin ayırıcı özellikleri.
6. İletişimde bağlamın önemi.


İletişim Nedir?
Herhangi bir kişiden diğer bir kişi veya kişilere bilgi, veri, anlayış ve sezgi aktarmasına iletişim denir. İletişimle ilgili sayısız tanım vardır. Bunlarda birkaçı aşağıya alınmıştır.
"İletişim; bilginin, fikirlerin, duyguların, becerilerin, vb. nin simgeler kullanı¬larak iletilmesidir." (Berelson )

"İletişim mesajlar aracılığıyla gerçekleştirilen toplumsal etkileşimdir.” (Gerbner)
"İletişim katılanların bilgi oluşturup, karşılıklı bir anlamaya ulaşmak amacıyla bu bilgiyi birbirleriyle paylaştıkları bir süreçtir." (Rogers)
"İletişim, sayesinde dünyayı anlamlı kıldığımız ve bu anlamı başkalarıyla paylaştığımız, insani bir süreçtir." (Masterson)

İLETİŞİMİN ÖNEMİ

Tarihinin başlangıcından itibaren insanlar birlikte yaşama ihtiyacı duymuşlar ve farklı topluluklar oluşturmuştur. Bir toplumun oluşması için, o toplumu meydana getiren bireylerin ortak yaşantıları paylaşmaları gerekir. Böylece tarih, kültür, din, dil gibi bazı ortak özellikleri bir kuşaktan diğer bir kuşağa taşırız. Bu özelliklerin aynı toplumu oluşturan bireyler tarafından paylaşılması ve diğer kuşaklara aktarılması ise aralarında kurdukları iletişimle gerçekleşebilir. İletişim aracılığı ile insanlar diğer insanların bilgi, duygu ve düşüncelerini öğrenir ve bunları onlarla paylaşır.
İnsanlar; yeryüzüne gelişlerinden itibaren birbirleri ile bilgi alışverişinde bulunabilmek için, çok çeşitli yöntemler denemişlerdir. Toplumların uygarlık düzeyleri geliştikçe iletişim araçlarının çeşidi de artmıştır. Günümüzde teknolojik gelişmenin sağladığı imkânlar, iletişim araçlarını çok ileri bir düzeye ulaştırmıştır. İletişim, toplumsal bir varlık olan insanın yaşantısının kaçınılmaz ve önemli bir boyutunu oluşturur. Belirli bir sosyal çevre içinde yaşayan insanlar, farkında olsun ya da olmasın, birbirleriyle iletişim içindedirler. İnsanlar karşılaştıkları sorunları çözümlemek için düşünce alış verişinde bulunmak gereksinimi duymaktadır. Bir başka ifade ile iletişim kurarlar. İletişim eğitimle birlikte insanlar arası ve toplumsal sorunları çözmeye çalışır.
Sağlıklı iletişimin olmadığı toplumlarda iletişim, çatışmaya dönüşür. Böylece sorun çözümlenemediği gibi sorunlara yenileri de eklenir. Başkaları ile sağlıklı iletişim kurmayan insan, yalnız ve iç dünyasındaki gerilimleri ile baş başa yaşamak durumundadır. Bu nedenle çağdaş bir toplum olabilmek ve sorunlara demokratik çözümler getirebilmek için, o toplumu oluşturan insanlarda, sağlıklı iletişim becerileri geliştirmek zorundayız. Bu da toplumların eğitime verdikleri önemi iletişime de vermeleri ile mümkündür.

İletişimin toplumsal amacını belirlemek zorundayız. Toplumu oluşturan bireylerin ortak yaşantılarını paylaşmaları, kültürlerini nesilden nesile aktarılması ve toplumsal rollerin öğretilmesi gerekmektedir. Bir bireyin amacı ise; kendisini anlatabilmesi, yeni bilgi ve beceriler kazana bilmek olmalıdır.

İletişim insanların etkinliklerinin tamamlandığı bir araçtır. Etkileşimin olduğu her yerde iletişim, iletişimin olduğu her yerde ise etkileşim vardır. İletişimin hayatın her safhasında olduğunu bilerek, insanlarımıza insan olduğunda dolayı saygı duyarak hareket etmek zorundayız.
Sorunlar üzerinde ürettiğimiz çözüm önerilerini karşımızdaki topluma özümsetmek için en iyi iletişim stratejilerini geliştirmeliyiz. Toplumun örf ve değerler topluluğuna uygun şekilde sorunlar üzerine eğilerek insanlarımızı tatmin edici bir açıklama yapmak başarının en büyük yoludur.
Toplumun içinde ne görev yaparsak yapalım insanlarla iletişim kurmak zorunda olduğumuzu kesinlikle unutmamamız gerekmektedir. Ne kadar iyi iletişim kurarsak o kadar insanlar üzerinde etkimiz artar. İnsanlara anlatmak istediklerimizi iletişimin en büyük silahı olan üslubumuzu kullanarak yapmalıyız.İnsanlarımızı insan olduğundan saygı duyarak iletişimi kurmak bizleri ve toplumumuzu istediğimiz seviyeye çıkaracak tek ve net bir araç olarak görmek zorundayız.

İletişimin önemini anlamak için aşağıdaki etkinliği uygulayabilirsiniz.

Etkinlik:
• Hiçbir şey yapmadan, yazmadan, konuşmadan, işaretleşmeden, birbirinize bakmadan iki-üç dakika olduğunuz yerde durun.
• Bu hâlin sürdürülmesinin mümkün olup olamayacağı konusunda düşündüklerinizi belirtin.

İLETİŞİM TÜRLERİ

1) Sözlü İletişim
Sözlü iletişimler “dil ve dil-ötesi” olmak üzere 2 alt sınıfa ayrılmaktadır. İnsanların karşılıklı konuşmalarını hatta mektuplaşmalarını “dille iletişim” kabul edebiliriz. Dille iletişimde kişiler, ürettikleri bilgileri birbirlerine ileterek anlamlandırırlar. Dil-ötesi iletişim, sesin niteliği ile ilgilidir; sesin tonu ve sesin hızı, şiddeti, hangi kelimelerin vurgulandığı, duraklamalar vb özellikler, dil-ötesi iletişim sayılır. Dille iletişimde kişilerin “ne söyledikleri”, dil ötesi iletişimde ise, “nasıl söyledikleri” önemlidir. Araştırmalar, insanların günlük yaşamda, birbirlerinin ne söylediklerinden çok nasıl söylediklerine dikkat ettiklerini göstermektedir (Mehrabian, 1968). Karşımızdakinin sözlerinin kapsamı kadar-hatta daha da fazla- ses tonundaki canlılık da bizi ilgilendirir. Yani semantik öğeler kadar dil-ötesi öğeler de iletişimde etkilidir. Yüksek sesle halimizi, hatırımızı soran birisi, daha sonra sesini kısarak “Akşama bize buyur” derse, bu sözden, “Gelmeni pek istemiyorum” anlamını çıkarırız. Bu tür, alçak sesle çabucak söylenivermiş davetlere “yarım ağızla yapıldı” deriz. Bir de davetin yürekten mi, yoksa yarım ağızla mı yapıldığını anlamaya çalışırken, başvurduğumuz önemli ölçütlerden birisi, dil ötesi öğelerdir.

2) Yazılı İletişim
İnsanın zaman ve mekândaki ilişki sınırlılıklarını genişletmede en etkin iletişim biçimidir. Uzaktan haberleşmede, bilgi ve deneyimleri zaman içinde biriktirme de sözlü iletişime göre daha güvenilir bir yol olan yazı ile iletmenin kökeni, mağara resimlerindedir.



3) Sözsüz İletişim
İyi bir dinleyici, iletişim kurduğu kişinin, yalnız söylediklerini değil, yüz, el, kol ve bedeniyle yaptıklarını da “duyar”; Çünkü yüz ifadeleri, el ve kol hareketleri, bedenin duruş tarzı, sesin tonu gibi sözsüz mesajlar kullanılarak da iletişim kurulur. Karşı karşıya gelerek kurulan kişiler arası iletişimlerde, hem sözlü, hem de sözsüz mesajlar aynı anda kullanılır. Bu konuşmalarda, mesaj alışverişinin ancak küçük bir bölümünü sözlü mesajlar oluşturur. Yüz ifadeleri, el kol hareketleri, bedenin konumu ve sesin yükselip alçalmasıyla gönderilen sözsüz mesajlar iletişimde kullanılan mesajların daha büyük bir bölümünü kapsar.


Beden Dilimiz Jestler: Mimikler oturuş duruş gibi çeşitli tavırlarla kendini ortaya koyar. İnsanlar arası iletişimde bireyin durumuna ilişkin değerlendirmelerini taşıyan bu aracılara sözsüz mesajlar denir. Sözsüz mesajlarla yapılan bu anlatım biçimine de sözsüz iletişim denir.
Şu halde bizler iletişim kurarken jestlerimizi, mimiklerimizi, sesimizin tonunu vb. sözel olmayan elemanların iletişimdeki yeri ortalama % 10 olan sözcükleri güçlendirmek, daha anlamlı kılmak için kullanmaktayız. Başka bir söyleyişle, gönderdiğimiz mesajlar söylediklerimizden çok daha fazla olabilmektedir.

Yüz ve Beden İfadeleri: İnsan bedeninin en dikkat çeken yeri yüz, yüzde ise en çok dikkat çeken yer gözlerdir. İki insan arasındaki gerçek iletişim göz göze gelmekle başladığından gözlerin ve bakışın büyük bir anlam ve önemi vardır. Bir kimse gözünüze bakıyorsa size ilgi duyuyor demektir. Karşısındaki insan ya da nesneye ilgi duyan insanın göz bebekleri açılır. Öte yandan bir kimse gözünü gözünüzden kaçırmakla, sizden bir şey saklamak durumunda olduğunu ifade edebilir. Bu nedenle karşısındakini etkilemek isteyen insanlar gözlerinin içine bakarak konuşurlar.

Jest ve Mimikler: Yüz kaslarının anlatım amaçlı kullanımı mimikleri baş, el, kol, bacak ve bedenin kullanımı da jestleri oluşturur.
Esas jest ve mimikler, düşünce ve duygularımızı destekleyen, onları somutlaştıran hareketlerimizdir. Örneğin sohbet sırasında göz kırpma, başı sallama, kolları açma gibi işaret ve hareketler iletmek istediğimiz ve programladığımız bir mesajı içeren jestlerdir. Öte yandan kendiliğinden gelen ve hiç beklemediğimiz bir anda esneme yada hapşırma gibi anlarda bile jest söz konusudur.
Yapılan araştırmalar başın yukarıdan aşağıya doğru sallanma hareketinin evet anlamına geldiğini, sağa ve sola sallanma hareketinin ise hayır anlamında algılandığını ortaya koymuştur. Bundan başka başın şematik jestleri ile çok küçük hareketlerle karşımızdaki insanları cesaretlendirici, destekleyici ya da reddedici mesajlar veriniz. Bu kısa mesajlar insan ilişkilerinde büyük önem taşırlar.
Cüceloğlu, D. (1997).Yeniden İnsan İnsana.
Dökmen, Ü. (1996). İletişim Çatışmaları ve Empati
Kitaplarından yararlanılarak hazırlanmıştır
İLETİŞİMİ ENGELLEYEN FAKTÖRLER
İletişim süreci uygulamada çeşitli nedenlerle tam olarak zaman zaman tam olarak işlememektedir.
Günlük yaşantımızda hemen hemen her gün kullandığımız veya duyduğumuz;
• Beni yanlış anladı
• Ben onu demek istemedim
• Beni dinlemiyor
• Beni anlamıyor
• Beni anlamak istemiyor… gibi tabirler iletişim eksikliğinin birer örneğidir.

1. KİŞİSEL FAKTÖRLER
Kişisel amaçlar, hisler, duygular, değer yargıları ve alışkanlıklar belirli kişilerden gelen mesajlara karşı olumsuz veya kayıtsız bir tavır takınmaya neden olabilir.

2. FİZİKSEL FAKTÖRLER
Bu faktörler daha çok haberleşme kanalı ve bunu etkileyen çevresel koşullar ile ilgilidir. Çevresel gürültü, sözlü iletişimi, yine konuşma, yazma ve görme araçları da teknik nedenlerle iletişimi etkiler.

3. SEMANTİK FAKTÖRLER
Bazı sembollerin birden fazla anlamı olması veya bir sembolün kişiler için farklı anlamlar ifade etmesi söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle ileticinin bir sembole yüklediği anlam ile alıcının bu sembole verdiği anlam değişebilmektedir.

4. ZAMAN BASKISI
Bazen iletişim sürecinin aldığı süre bir engel olabilmektedir. Zaman baskısı varsa; mesaj alıcıya ulaştırılmak üzere bir aracıya aktarılır.

5. ALGIDA SEÇİCİLİK
Bazı mesajların veya mesajın belli bir bölümün nedeni ile bilerek ya da bilmeyerek algılanmamasıdır.

İLETİŞİMİN ÖGELERİ
Her türlü iletişimde gönderici, alıcı ve gönderilecek bir ileti vardır. İletişim bir bağlamda gerçekleşir. Gönderici ile alıcı arasında ilişkiyi sağlayan bir kanal vardır. İletişim, iletinin bir iletişim kanalından bir şifre aracılığıyla gönderilmesi sonucu gerçekleşir.




1. Kaynak/İletici/gönderen: İletişimin başlatıcısıdır. İletişimin başarısı büyük ölçüde kaynağın becerisine bağlıdır. Mesajları oluşturan kişi, örgüt ya da aygıtlardır. Kaynak kimi zaman tek bir kişidir. Kimi zaman ise bir gazete, radyo veya televizyondur.
2. Kodlama/Şifre: Gönderilecek düşünce veya bilginin bir dizi sembole veya harekete çevrilmesidir.
3. Mesaj: Kodlanan düşünce veya bilginin aldığı şekildir. (söz, yazı, şekil, desen, grafik, renk, mimik, jest) kaynak tarafından oluşturulan sözlü ya da sözsüz bildiri ya da göstergedir. Yüz ifadeleri, el kol hareketleri beden dili de sözcükler gibi bir ileti oluşturur.
4. Kanal (İletişim Aracı): Mesajın iletilme ortamıdır. (hava, kâğıt, iletişim araçları ve gerekleri) iletişimde her duyu organına ait bir kanaldan söz edilebilir. Mesaj, konuşulan kelimelerle aktarılıyorsa işitme kanalından söz edilir. Yüz ifadeleri el ve kol hareketleri söz konusu olduğunda görsel kanal söz konusudur.
5. Alıcı: Göndericinin düşünce ve bilgi göndermek istediği kişi ya da kişilerdir. Kaynağın iletiyi ulaştırmak istediği kişi ya da kitledir. Annesinin öğütlerini dinleyen çocuk kişi konumundaki alıcıdır. Öğretmeni dinleyen öğrenci grubu ise küme konumundaki alıcıdır. Medya kuruluşları için alıcı izleyicilerdir. Reklamcılar için ise tüketicilerdir.
6. Dönüt (Geri Besleme): Alıcının aldığı mesajla ilgili reaksiyonu kaynağa / göndericiye ulaşmasıdır.
7. Bağlam: İletişimin gerçekleştiği ortamdır.




Etkinlik:
a) Aşağıdaki trafik ışıkları fotoğrafındaki iletişim ögelerini gösteriniz.
b) Aşağıdaki fotoğrafta geçen iletişimin çeşidini söyleyiniz.







• Gönderici: Trafik ışıkları
• Mesaj: “Kırmızıda dur, yeşilde geç.”
• Alıcı: Sürücüler, yayalar
• Dönüt: Sürücü ve yayaların kırmızıda durması, yeşilde geçmesi
• Kanal: Görsel, renkler, kırmızı ve yeşil renkler
• Bağlam: Cadde, sokak, trafik ortamı


İletişimde Bağlamın önemi:

Bağlam iletişim gerçekleştiği ortamdır. Yukarıdaki iletişimin bağlamını değiştirerek düşünelim.
Yukarıdaki iletişimde bağlamın ev ortamı olduğunu düşünelim. Televizyonda trafik ışıklarını gördüğümüz zaman yine aynı iletişim gerçekleşebilir mi?
Yine kırmızı ışıkta duru, yeşil ışıkta geçer miyiz?
Bu sorura tabiî ki “hayır” cevabını veriyoruz. Evde trafik ışıkları iletişime geçemeyiz. Çünkü bağlam uygun değil.
Burada çıkaracağımız sonuç:
İletişim unsurlar her zaman aynı etkileşimi göstermez. Bağlam değiştiği zaman iletişim gerçekleşmeyebilir.

Dilbilgisi açısından baktığımız zaman ise
a) Bir kelimenin kendisinden önce ve kendisinden sonra gelen kelimelerle kazandığı anlamdır.
b) Bir cümlenin kendisinden önce ve kendisinden sonra gelen cümlelerle kazandığı anlamdır.

“soğuk” kelimesi tek başına kullandığında çok fazla bir şey ifade etmeyebilir. Fakat cümle içerisinde başka kelimelerle kullanıldığında çok farklı anlamlara gelir.

Örnek:
“Soğuk” kelimesi aşağıdaki cümlelerde farklı bağlamlarda kullanıldığı için farklı anlamlara gelmiştir.
1 . Isının üşütecek kadar az veya düşük olması durumu:
"Karın soğuğu başka bir tür soğuktur."- S. F. Abasıyanık.
2 . Isısı düşük olan, sıcak karşıtı:
"Bu el soğuktu ve titriyordu."- P. Safa.
3 . Üşütecek derecede ısısı olan:
"Güneşli, soğuk bir gündü."- S. F. Abasıyanık.
4 . Duygudan, sevgiden yoksun olan, yakın ve içten olmayan, ilgisiz:
"Soğuk tavırla birbirlerini selamlayıp uzaklaştılar."- R. H. Karay.
5 . Sevimsiz veya yersiz, antipatik:
"Bu soğuk, yavan sözler zevkimi rencide ediyordu."- H. C. Yalçın.


Örnek: Aşağıdaki fıkrada “Efendim burada hiç kimse ayakkabı giymiyor.” cümlesi kendisinden önce ve sonra gelen cümlelerle farklı bağlamlar oluşturmuştur.
Büyük bir ayakkabı firması satış elemanlarından birini yerlilerin bulunduğu bir adaya gönderir. Satış elemanı gemiden inip adaya ayak basar basmaz yerlileri gözlemler ve hiç kimsenin ayağında ayakkabı olmadığını görür. Bunun üzerine hemen müdürüne telefon açarak “efendim burada hiç kimse ayakkabı giymiyor satış olması imkansız” der ve hemen geri çağrılır.Ayakkabı firması bir yıl sonra başka bir satış elemanını adaya gönderir.Satış elemanı gemiden inince gördüklerine inanamaz ve hemen müdürüne telefon açar ”efendim burada hiç kimse ayakkabı giymiyor bana hemen 2000 bin çift ayakkabı gönderin” der.

Etkinlik:
a) Aşağıdaki metinde geçen iletişim ögelerini gösteriniz.
b) Aşağıdaki metinde geçen iletişimin çeşidini söyleyiniz.

Bir adam yer belliyordu. Belin demirine basıyor, kırmızıya çalan bir toprak altını, üste aktarıyordu.
_ Merhaba hemşerim! Dedi.
_ Ooo! Merhaba, dedim.
Tekrar işine daldı. “hişt hişt “ dedim. Aldırmadı. Bir daha “ hişt” dedim. Yine aldırmadı. Hızlı hızlı “hişt hişt hişt !”
- Buyur beğim , dedi.
- Bir şey söylemedim – dedim.
Küçük parmağını kulağına soktu. Kaşıdı. Çıkarıp parmağına baktı. Belin sapına siler gibi yaptı.
_ Hişt hişt! – dedim.
Yüzünü göğe kaldırdı. Kuşlara baktı. Denize baktı. Dönüp şüphe ile bana baktı.
_ Bu sene enginarlar nasıl ? – dedim.
_ İyi değil – dedi.
_ Baklayı ne zaman keseceksin ?
_ Daha ister – dedi.
Nefes alır gibi “ hişt”* dedim.
Yine şüphe ile denize, şüphe ile göğe, şüphe ile bana baktı.
_ Kuşlar olmalı – dedim.
_ Benim de kulağıma bir hışırtı gelir amma – dedi -, ne taraftan gelir ? Zati bu sırada şu kulağım ağırlaştı.
_ Bir yıkatmalı -dedim-, benim de geçenlerde ağırlaşmıştı…
_ Yıkattın mı?
_ Yıkatmadım, hacet kalmadı, doktora gittim. Alıverdi; pislikmiş.
_ Çocuklar nasıl? – diye sordum.
_ İyiler – dedi. Dokuzdu sekiz kaldı. Biliyorsun dokuzuncunun macerasını ya…
_ Sus, sus - dedim -,. Yürekler acısı. Haydi allahaısmarladık!
_ Haydi güle güle.

Sait Faik Abasıyanık









ETKİNLİK: Bir resim veya şehir planı getirilerek bunlarla iletişimin nasıl sağlandığını söyleyiniz.
Öğrencilerden bir resim ve bir şehir planı getirmeleri istenir. Bunlarla nasıl iletişim sağlandığı, resmin ifade ettikleri; şehir planının verdiği bilgiler dile getirilerek tartışılır.





GÖSTERGE NEDİR? GÖSTERGE ÇEŞİTLERİ? DİL GÖSTERGELERİNİN DİĞER GÖSTERGELERDEN FARKLARI NELERDİR?
Göstergenin kendi dışında bir başka şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen nesne, görünüş ve olgudur. Her gösterge; gösteren ve gösterilenden oluşur. Bunlar birbirinden ayrılmaz.
Gösterge bilimi: Gösterge sistemlerini inceleyen, göstergeler üzerine kurulan bilim dalıdır.


Gösterge, “genel olarak bir başka şeyin yerini alabilecek nitelikte olduğundan kendi dışında bir şey gösteren her türlü nesne, varlık ya da olgu”dur.
Daha geniş bir tanımla, gösterge, insanların bir topluluk yaşamı içinde birbirleriyle anlaşmak amacıyla oluşturdukları ve kullandıkları
• Doğal diller (Türkçe, İngilizce, Fransızca vb.),
• Çeşitli jestler (el, kol, baş hareketleri),
• Sağır-dilsiz alfabesi,
• Trafik işaretleri,
• Bazı meslek gruplarında kullanılan flamalar,
• Reklam afişleri,
• Moda, mimarlık düzenlemeleri,
• Edebiyat, resim, müzik gibi çeşitli birimlerden oluşan ses, yazı, görüntünün oluşturduğu anlamlı bütünün birimleridir.

Bir tablodaki bir renk öğesi ya da bir figür
Bir edebi eserde bir kahramanın amacı ya da davranışı
Moda açısından bir bluz, bir etek, bir kazak vb. çevresindeki öbür birimlerle ilişkiye girmiş bir gösterge olarak değerlendirilebilir.

Gösterge örnekleri:




Müzikte her nota bir göstergedir.



Aracın çalışmadığının göstergesi



Bir aracın marka değerini gösteren bir göstergesidir. Sararmış bir yaprak sonbaharın göstergesidir.





Deniz feneri sahil yakın olduğunun göstergesidir. Zeytin dalı barış göstergesidir.


 Duman --- ateşin varlığını gösterir.
 Bulut --- yağmur yağacağını gösterir.
 Kaşlarını çatmak --- kızgınlık göstergesidir.
 Vücut ateşinin yükselmesi--- hastalık göstergesidir.

Etkinlik:
Aşağıdaki fıkrayı okuyunuz. Fıkradaki göstergeyi tespit ederek göstergelerin önemini belirtiniz.
Ye Kürküm Ye
Nasreddin Hocayı yemeğe davet etmişler. Hoca normal kıyafetleriyle gitmiş. İçeri almamışlar. Hoca orayı terk edip eve gelmiş. Çok güzel bir kürkü varmış. Onu giymiş. Tekrar davetli olduğu yere gitmiş. Kapıyı çalmış. Kapıyı açan adam çok nazik bir şekilde:
-Buyurun hocam demiş. Ve en baş koltuğa oturtmuş. Çorbaları dağıtmış davet eden adam. Herkes yiyormuş ki hoca da kürkünü çorbaya sokuyormuş. Herkes şaşırmış. Demişler ki:
-Hocam yahu biz siz yiyin diye verdik o çorbayı.
Hoca cevap vermiş:
-Kürküm olmasaydı beni içeri almayacaktınız. Ye kürküm ye demiş.



Gösterge Çeşitleri:




1. Doğal göstergeler: Örneğin pencereden bakıp uzaklardan bir yerlerden kara bir dumanın yükseldiğini görüyoruz. Bu bir göstergedir. Bu bize oralarda bir yerlerde bir şeyin yandığını gösteriyor, bir yangın olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla duman ateşin ya da yangının göstergesidir. Aynı şekilde insanlardaki yüksek ateş, bir hastalığın göstergesidir. Yüksek ateş hastalığı belirtiyor. Penceremizi açıyoruz bir sabah, kapkara bir gökyüzü, bulutlarla kaplı; çok zor değil bu göstergenin neyi gösterdiğini anlamak, bu, yağmur yağacağının göstergesi. Bulut yağmurun göstergesidir. Bu tür doğal göstergelere belirti deniyor.


2. Yapay göstergeler: Yapay göstergeler kendi içlerinde gruplara ayrılır.
a) Yansıtıcı göstergeler
b) Saymaca göstergeler, yani toplumsal uzlaşıma dayalı göstergeler

a) Yansıtıcı göstergeler: Bir fotoğraf ya da bir ses kaydı, gerçekliği birebir aktarmayı hedefleyen göstergeler bunlar. Gerçekliği birebir yansıtan bu göstergelere yansıtıcı gösterge (İkon) deniyor. Fotoğraf, resim, çizim, ses kaydı, mimikler, vb. bu öbeğe giren göstergelerdir; yani yansıtıcı göstergelerdir. Bu tür göstergelerle gösterdikleri arasında belli bir nedenlilik ilişkisinden söz edebiliriz.

b) Saymaca (Uzlaşımsal) göstergeler: Bunlara da simge deniyor. Saymaca göstergelerde örtülü bir toplumsal uzlaşma var, bir anlaşma vardır. Birtakım göstergelere belli anlamlar yüklenir ve bir topluluk bu anlam üzerinde uzlaşmıştır. Herkes bu göstergeden aynı şeyi anlıyor. Zaten uzlaşım olmazsa gösterge olmaz. Saymaca (Uzlaşımsal) göstergeler ikiye ayrılır.
1.Nedenli olanlar 2. Nedensiz olanlar.

(1)Hem uzlaşımsal hem de nedenli nitelik taşıyan bu göstergelerle günlük yaşamda her an burun buruna geliriz aslında. Örneğin trafik işaretleri; şu işareti gördüğümüz zaman sürücü ehliyeti olan herkes bilir ki bu yola girilmez. Bu bir göstergedir daha doğrusu bir belirtkedir. Ya da bir kazak satın alıyoruz. Her kazakta mutlaka bir parça vardır, bunun üzerinde bir takım işaretler vardır, işte soğuk suyla yıkayınız anlamına gelen bir işaret ya da makinede sıkmayınız gibi. Bazen bunların yanında açıklamalarını buluruz bazen bulamayız, bulamadığımız zaman düşünürüz acaba ne yapmak lazım bu kazağı yıkamak için? Dolayısıyla giysilerdeki kullanım, bakım işaretleri de bir başka belirtkeler dizgesi örneğidir. Bunlara egemen olmak gerekir. Bunların ne demek olduğunu bilmek gerekir. Yoksa bunlar karşısında çaresiz kalırız.

(2)Dil göstergeleri de saymaca göstergelerdir. Açık bir toplumsal uzlaşım var burada da. Ancak gösterdiği şeyle aralarında bir nedenlilik bağıntısı kurmak olanaklı değil. Çünkü gerçekten de şu nesneye masa demenin hiçbir nedeni yok. Belli bir toplum ilk kez buna masa demek fikrini oluşturmuş ve buna masa denmiş. Bu topluluğun dilini konuşan kişiler bunda uzlaşmışlar ve /masa/ sesleriyle şu nesneyi birbirine bağlamayı herkes kabul etmiş ve bunu belleğine depolamış. Böylece, bu nesnenin adı Türkçe konuşan kişiler için masa olmuş. Bir başka dilde, örneğin İngilizce konuşanlar için “table”, Fransızca konuşanlar için “table” demek gerekiyor. Bu da bize dil göstergesinin nedensizliğini kanıtlıyor.

Sündüz ÖZTÜRK KASAR

Dil Göstergeleri

Her dil, bizim genel dilde sözcük dediğimiz birimlerle konuşu¬lur. Dilbilimde, ünlü, çığır açan İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure'den beri bu öğeler için genellikle gösterge terimi kullanılmaktadır. Saussure'e göre dil bir sözcük¬ler listesi değil, bir göstergeler sistemidir. Konuyu somut bir biçimde, Türkçeden bir örnekle açıklayalım:
Bizi çevreleyen doğada çeşitli nesneler, varlıklar, olaylar, devi¬nimler vardır. Örneğin kemirici bir hayvan Türkçede tavsan gösterge¬siyle adlandırılmıştır. Bu gösterge tavşan dediğimiz hayvanla onun adını birleştirmez; bir dil birliğinde bir kavram’la insan zihninde ona bağlı olarak bulunan ses imgesi’ni birleştirir. Saussure'ün gösteren adını verdiği bu ses imge¬si ses değil, sesin zihnimizdeki izi, imgesidir; ancak konuşma organla¬rımızla sesletildiği zaman sese dönüşür. Zihindeki bu ses izinin varlı¬ğını, yalnız başımıza, sessiz okuduğumuz bir metindeki her sözcüğü, sese dönüşmediği halde algılamamızla, ondan etkilenmemizle belirle¬yebiliriz. Kavram ya da gösterilen ise nesnenin (burada tav¬şanın) zihnimizdeki tasarımıdır (Doğadaki tavşan bugünkü dilbilimde, kendisine gönderimde bulunulan nesne, gönderge 'dir. Aşağıdaki şemada göndergeyle göstergenin karşılıklı ilişki¬leri ve göstergeyi oluşturan öğelerin bağlantısı belirtiliyor.






Dil Göstergelerin özellikleri:

1. Dil Göstergesinin önemli bir özelliği, onun nedensiz oluşudur. Yukarıdaki tavşan göndergesiyle onun gösteren'i olan t.a.v.ş.a.n ses bileşimi arasında hiçbir bağ yoktur; değişik insan toplulukları, kendi içlerindeki uyum, uzlaşmaya dayalı olarak aynı kavramı başka başka ses bileşimleriyle dile getirir (Örneğin Fr. lapin, Alm. Hase, Fars. Ihargu:şl gibi).

2. Dil Göstergesinin bir başka özelliği, çizgisellik'tir Gösterenler işitmeye bağlı olduklarından bunların sesletilmesi, sese dönüş¬türülmesi ancak bir zaman çizgisi içinde, belli bir süreyi gerektirecek biçimde gerçekleşebilir. Biz tavşan'daki seslerin tümünü bir anda söy¬leyemeyeceğimiz gibi bu seslerdeki sıralanmayı da değiştiremeyiz; onu vatnaş ya da şatvan... biçimlerinde sesletemeyiz. Çünkü bu du¬rumda Türkçe konuşanlar için hiçbir şey anlatmayacaktır.

3. Dil Göstergelerinin değişmezliği ve değişebilirliği: Değişmezlik kavramıyla anlatılan, bir gösterge¬nin, onu kullanan toplum bakımından zorunlu olduğudur. Birey, ana¬dilini edinirken çevresinde hazır bulduğu, toplumun ona sunduğu dilin göstergelerini kullanır. Örneğin tavşan yerine bir başka göstergeden ya da ses bileşiminden yararlanamaz. Değişebilirlik ise her dilin sürekli bir değişik içinde olması nedeniyle göstergelerde de zaman içinde ger¬çekleşebilecek değişmeleri anlatır. Türkçeden örnek verecek olursak bugünkü tavşan'ın VIII. yüzyılda tabışgan biçiminde geçtiğini göste¬rebiliriz. Türkçede muallim'in yerini öğret¬menim alması, inhisar yerine tekel’in kullanılması da bu arada düşü¬nülebilir.

4. Dil Göstergelerinin Çağrışım Değeri vardır: Özellikle ses imgesinin ses açısından başka öğeleri çağrıştırması en sık görülen olaylardan biridir. Kendi öğrencilerimiz üzerinde yaptığımız deneylerde bunu gözlemlemiş bulunuyoruz. Örneğin dilde olmayan mülendiz gibi bir ses bileşimi söylendiği ya da yazıldığında öğrencile¬rin zihinlerinde beliren ilk sözcük, mühendis olmaktadır. Türk ve -Türkçeyi bilen- yabancı öğrencilere yine dilde olmayan dörek ses bi¬leşimi verildiğinde ilk anımsadıkları, buna sesçe yakın olan börek ve çörek sözcükleridir. Yalnız dildeki sözcükler değil, yabancı olan, bize yabancı gelen özel adlar da sesçe yakın olan, bilinen sözcükleri çağrış¬tırmaktadır. Yerlileştirme ya da halk etimolojisi adı verilen dil olayında bu etkenin önemli bir rolü vardır. Örneğin yabancı kökenli Galandos, Gelendost'a. dönerken Bâlâhisar, Ballıhisar olup çıkmıştır.

Doğan Aksan
Anlam Bilim
(Bazı bölümleri çıkarılmıştır.)




DİL GÖSTERGELERİNİN DİĞER GÖSTERGELERDEN FARKLARI
 İnsanın anlatma kabiliyetinin en gelişmiş aracı dildir.
 Dille gerçekleşen iletişim resim, şekil, işaret ve vücut diliyle gerçekleştirilen iletişimden çok daha kullanışlıdır.
 Dil, ruh hâllerinin ve duygularının anlatılmasında da kullanılabilir.
 Dil göstergelerinin kendi anlam ve değerlerinden başka anlamları da ifade etmeye elverişlidir.
 Dille gerçekleştirilen iletişim gelecek zamanlara aktarılmak üzere saklanabilir.




















A) AŞAĞIDAKİ CÜMLELERİ DOĞRU YANLIŞ DURUMLARINA GÖRE DEĞERLENDİRİNİZ.

a) İletişimde mesajı gönderene kaynak ya da gönderen denir. (D) (Y)

b) Dönüt alıcının gönderciye verdiği karşılıktır. (D) (Y)

c) Dil olmadan da insanlar anlaşabilir. (D) (Y)

d) Dil en gelişmiş iletişim aracıdır. (D) (Y)

e) İletişim gönderci ile alıcı arasında gerçekleşen bir etkileşimdir. (D) (Y)

f) Kendisi dışında başka şeyi gösteren, düşündüren onun yerini alan kelime, nesne, görünüş ve olgulara simge denir. (D) (Y)

g) a-ğ-a-ç dil göstergesidir. (D) (Y)

h) İletişimde bağlam değişse bile iletişim değişmez yine gerçekleşir. (D) (Y)

i) İnsanların mektupla birbirlerine duygu ve düşüncelerini aktarması sözel iletişime bir örnektir. (D) (Y)
j) Göstergeler her canlı için aynı şeyi ifade eder. (D) (Y)
k) Jest ve mimikler de birer iletişim aracıdır. (D) (Y)




B) AŞAĞIDAKİ BOŞLUKLARI DOLDURUNUZ.

a) Göstergeleri inceleyen bilim dalına………………………………denir.

b) Dillerdeki bütün kelimeler ……………………. göstergesidir.

c) İnsanlar arasında gerçekleşen bilgi alışverişine………………………….denir.
d) İletişime katılan unsurların birlikte meydana getirdikleri ortama ………………….denir.
e) …………………alıcının aldığı mesajla ilgili reaksiyonu kaynağa ulaşmasıdır.

C) AŞAĞIDAKİ GÖSTERGELERİ EŞLEŞTİRİNİZ.

a) Zilin çalması Doğal Gösterge

b) Alyans takmak Dil Göstergesi

c) Palto giymek Sosyal Gösterge

d) Bir ülkede kâğıt kullanımının azlığı
e) “Uçak” kelimesi

f) Trafik ışıkları
1.Aşağıdakilerden hangisi iletişimin temel ögelerinden biri değildir?
a) Kanal
b) Alıcı
c) Gönderici
d) Dönüt
e) Konuşma

2.Aşağıdakilerden hangisi doğal gösterge değildir?
a) Yaprakların sararması
b) Bulutların artması ve koyulaşması
c) k-i-t-a-p
d) Tencereden çıkan buhar
e) Karın yağması
3. insanların duygu ve düşüncelerini bildirmek için aralarında yaptıkları anlaşmaya ……………denir.” Cümlesinde boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
a) mesaj
b) dil
c) konuşma
d) yazma
e) iletişim

4. Aşağıdakilerden hangi bir simge değildir?
a) deniz feneri
b) kartal
c) bayrak
d) zeytin dalı
e) masa

5. Aşağıdakilerden hangisi sosyal gösterge değildir?
a) bilgisayar
b) şapka
c) alyans
d) duman
e) villa
6. Aşağıdakilerden hangisi iletişimi engelleyen unsurlardan değildir?
a) Kişisel faktörler
b) İnsanların eğitim düzeyi
c) Algıda seçicilik
d) Kanalın yazılı olması
e) Gürültü

7. Aşağıdakilerden hangisi bir iletişim örneği olamaz?
a) Öğretmenin öğrencilere ders anlatması
b) İki arkadaşın selamlaşması
c) Mağazadaki bir ürünün fiyatının sorulması
d) Bir kişinin gelecekle ilgili planlar yapması
e) Ahmet ile Mehmet’in cep telefonuyla birbirlerine mesaj göndermeleri

8. Kendisi dışında bir başka anlamı çağrıştıran biçim, olgu veya görünüşe ne ad verilir?
a) mesaj
b) gösterge
c) gösterilen
d) kanal
e) şifre

9. Dil nasıl bir göstergedir?
a) Doğal bir göstergedir.
b) Yansıtıcı gösterge
c) Nedenli gösterge
d) Nedensiz Gösterge
e) Sosyal gösterge