12 Eylül 2011 Pazartesi

sınav örneği

VKV Koç Özel Lisesi Hazırlık Sınıfları II. Dönem II. Ortak Sınav Sorularıdır
Süre: 40 dakika
Dil ve anlatım: 5 puandır
Ad-Soyad:

Soru 1. Aşağıdaki metinde Feride’nin ruh haliyle ilgili ne anlatılmak isteniyor? Bu durum hangi teknik kullanılarak anlatılmıştır? (12p)
(…)
B…de Mazlûm’u bırakmıştık. Burada da kuşlarımızdan ayrılmak lâzım geldi. Onları müdireye emanet ettim, yemlerini, sularını unutmayacağıma söz verdim.
Müdirem dedi ki:
-Feride, mademki onları bu kadar seviyorsun, kendi elinle azat et, daha sevap olur.
Mahzun mahzun gülümsedim:
-Hayır Müdire Hanım, dedim, ben de sizin gibi zannederdim. Fakat artık fikrimi değiştirdim. Kuşlar, ne istediğini bilmeyen zavallı, akılsız mahlûklar. Kafesten kaçıncaya kadar türlü türlü üzüntüler içinde çırpınıyorlar. Fakat, sanır mısınız ki, dışarıda daha fazla bahtiyar olacaklar? Hayır, buna imkân yok. Ben, öyle sanıyorum ki, bu biçareler her şeye rağmen kafeslerine alışıyorlar, açık havaya kavuştukları zaman bir dal üstünde, başlarını kanatları içine gizleyerek geçirdikleri gecelerde sabaha kadar bu kafesi düşünüyorlar, küçük gözlerini pencerelerin aydınlığına dikerek hasret çekiyorlar. Kuşları zorla kafeslerde alıkoymalı, Müdire Hanım, zorla, zorla (…)

Pasajda Feride,ne istediklerini bilmemeleri noktasında kafesteki kuşlara benzetilerek (5p), kendisinin gittiği uzak yerlerde evine, Kâmran’a ve diğer sevdiklerine olan özlemi dile getiriliyor. Yaşadığı acıdan kaçarak, özgürlüğe kavuşarak kurtulacağını sanırken tam tersine içine düştüğü dünya ona daha büyük hapis ortamı ve kaybettiklerine kavuşma isteği yaratmaktadır. (7p)


Soru 2. a. Aşağıda verilen pasajda eserde işlenen temalardan hangileri görülmektedir? Açıklayınız. (18p)
(…) İhtiyar adam, arabadan çantalarımı çıkarmaya çalışarak cevap verdi:
-Na, şu patikadan ineceğiz, Zeyniler, buraya beş dakika çeker. Araba yolu yok.
(…) İlk bakışta Zeyniler bana, hâlâ yer yer dumanları tüten bir yangın harabesi gibi göründü. Köy deyince gözümün önüne yeşillikler arasında eski Boğaziçi yalılarındaki güvercinliklere benzeyen sevimli, şen, manzaralı kulübeler gelirdi. Halbuki bu evler, çökmeye yüz tutmuş, simsiyah viranelerdi. Yıkık bir değirmenin önünde abalı, sarıklı bir ihtiyara rast geldik, kemikleri soyulmuş zayıf bir ineği götürmeye çalışıyordu. Bu ihtiyar hoca Zeyniler köyünün muhtarı imiş. Arabacı birkaç kelime ile benim kim olduğumu anlattı.
Belden büzmeli, bol siyah çarşafım, sımsıkı peçemle genç olduğumu anlamamak mümkün değildi. Böyle olduğu halde Muhtar Efendi, beni fazla süslü bulmuş olacak ki, tuhaf tuhaf baktı, sonra ineğini çıplak ayaklı bir çocuğa teslim ederek önümüze düştü. Beraber Hatice Hanım’ın evinin önüne geldik.
Bu Hatice Hanım, pek Müslüman bir kadınmış. Tarikata mensupmuş. Köyün ölüsüne, dirisine o yetişirmiş. Mevlitleri o okur, gelinlerin yüzüne o yazar, ölüm anında bulunan hastaların ağzına son zemzem damlasını o akıtır, kadın cenazelerini o yıkayıp yaşmaklarmış.
Muhtar efendi, herhâlde medrese falan görmüş bir adama benziyordu. Fırsattan istifade ederek bazı nasihatler vermek istediğini anladım. Yeni usulün aleyhinde bulunmuyor, fakat yeni mekteplerin din derslerini ihmal ettiklerinden şikâyet ediyordu. (...)


1. Anadolu’nun durumu (yıkık, bakımsız oluşu, yolunun bile olmaması vb)
2. kadının toplumdaki yeri (dikkat çekmemesi gereken, başını yüzünü kapatmak zorunda olan varlık)
3. eğitim. (dini eğitimin önemi) (Saptamalar 2’şer, açıklamalar 4’er puan)


b. Yukarıdaki bölümde hangi anlatım biçimi (öyküleme dışında) ve düşünceyi geliştirme yolları kullanılmıştır? (6p)

Anlatım biçimi: Betimleme (2p), D.G.Y: benzetme, kişileştirme (4p)


c. Alıntılanan bölümde nasıl bir atmosfer hakimdir? Neden? (10p)

Çevreye hakim olan koyu renklerle beraber kasvetli, karanlık, bunaltıcı bir atmosfer hakimdir.
Zeyniler’deki hakim zihniyetin bunda payı vardır. Anadolu’nun bu uzak, unutulmuş
kasabasındaki insanlar gülmez, yaşama sevinçleri yoktur. Gülmek, sevinmek, süslenmek ayıptan
sayılır. Din baskısıyla beraber küçüklükten itibaren insanlara ölüm fikri, bu dünyanın geçiciliği
aşılanır.


d. Alıntılanan bölümde hangi akımın özellikleri ağır basmaktadır? Neden? (10p)
Realizm (5p). Çünkü çevreye ve karakterlere ait özellikler olduğu gibi, gerçeğe aykırı olmayacak biçimde yansıtılmıştır.(5p)




Soru 3. a. Aşağıda verilen pasajda, dönemle ilgili yapılan toplumsal eleştirilerden hangisini görmektesiniz? Açıklayınız. (12p)

(…) Dün akşam gelen emir üzerine maarif müdürü, Rüştiye Müdiresi ve galiba Huriye Hanım’ın Rumeli’den hemşehrisi olan muhasebe müdürü geç vakit bir toplantı yapmışlar, beni bir köye atıp yerime Huriye Hanım’ı alıkoymak için plan tertip etmişler.
Huriye Hanım’ın maarif müdürlüğü koridorunda benimle karşılaşması evvelden hazırlanmış bir şeymiş. Hatta o ak sakallı hocayı bile, mahsus getirmişler.
Maarif müdürünün sözleri üzerine şık bir Avrupa köyü gibi görmeye başladığım Zeyniler’e gelince, dağlar arasında kuş uçmaz, kervan geçmez bir yermiş! Bir seneden beri boş olduğu halde en düşkün muallimler bile oraya gitmeye yanaşmıyorlarmış.
Ben bunları öğrendikçe şaşırıyor, saçlı sakallı bir büyük memurun, bu kadar safvetle beni aldatmasını bir türlü aklıma sığdıramıyordum.
Hacı kalfa, sinirli bir tavırla başını iki yana sallıyor:
- Sen bilmezsin o uyur yılanı, diyordu, uyur uyur da sonra da adama öyle bir vurur ki, nereden geldiğini fark edemezsin, anladın mı efendim?
- Adam sen de! İnsanı en yakın akrabaları kalpsizce vurduktan sonra yabancılar vurmuş ne çıkar? Ben, o Zeyniler’de de mesut olmasını bileceğim. Gönüller şen olsun! (…)

İnsanların çıkarcılığı, ikiyüzlülüğü eleştirilir. Maarif müdürü ve Huriye Hanım kendi çıkarları uğruna, dağın başındaki bir kasabayı Avrupa köyü gibi anlatıp, Feride’nin kabul etmesi için başka insanları da alet edip oyun hazırlamışlardır.










b. Yukarıdaki pasajda Feride’nin hangi kişilik özelliği vurgulanmaktadır ve Zeyniler’e gönderilmesine isyan etmemesinin nedeni nedir? (12p)


Bu pasajda Feride’nin saflığı öne çıkmaktadır. İnsanların gerçek niyetlerini anlayamayacak kadar saftır. Yapılan bu oyuna itiraz etmez çünkü onun için İstanbul’dan uzak olduktan sonra neresi olduğu hiç önemli değildir. Hatta ne kadar uzak olursa hatırlamak istemediği hatıralardan daha kolay kaçabileceğini düşünür.





Reşat Nuri Güntekin önce “İstanbul Kızı” adıyla dört perdelik bir piyes halinde olan ve
sonradan romana çevirdiği Çalıkuşu eseri için “Ben, İstanbul Kızı’nda, büyük bir çocuk
demek olan bir genç kızda biraz tahsil, biraz neşe, hafiflik ve serbestliğin pek korkulacak bir
şey olmadığını, böylelerinin zamanı gelince, yahut hayatın müşkül saatlerinde kendilerini en
ağırbaşlılardan daha iyi çekip çevireceklerini göstermek istiyordum…” demiştir.


Soru 4. Eserden yazarın bu sözünü destekleyen iki örnek bulup açıklayınız. Buradan yola çıkarak romanın türünü belirtiniz. (20p)

Evden kaçarak hiç bilmediği bir coğrafyaya ve yaşam koşullarına alışıp yaşaması
Munise’yi evlat edinmesi, ona anne şefkatiyle yaklaşması ve ölmesiyle kendini bilmeden günlerce kendine gelememesi. (babası öldüğünde hemen kabullenir.)
Yaramaz bir öğrenciyken sakin, sabırlı, fedakâr bir öğretmen olması.
Zaman içinde Kâmran’a olan öfkesinin geçmesi, onu affetmesi

Bunlardan yola çıkarak romanın bir büyüme, olgunlaşma romanı olduğunu görüyoruz.

Örnekler 5’er puan, açıklamalar (roman türüyle beraber): 10p)














Didem Gürzap Derya Şenol Bihter Yavuzdoğan Rafiye Duru
Ders öğretmenleri Bölüm Başkanı