24 Ekim 2015 Cumartesi

diksiyon

DİKSİYON~GÜZEL KONUSMA (Fonetik,Artikülasyon, çalışm



Diksiyonu söyle tanımlayabiliriz: söz söylerken, duygu ve düşünceleri doğru, üslubuna uygun olarak anlatmak için sesin uyumunu, söylenişini, sözcük hecelerinin uzunluğu, kısalığı ve vurguları bakımından doğruluğu; jesti, mimiği, takınılacak tavırları yerinde ve güzel kullanma sanatıdır. Doğru bir diksiyon için gerekli iki temel koşul vardır.
Birincisi: ses aletini doğru kullanmak. Yani konuşma için yeteri kadar havayı ses yollarını kasmadan içeri almak, gereğinden fazla durak kullanmamak, durakları doğru yerde gerektiği gibi kullanmak ve sesi duyulur ve net bir hale getirmek.
İkincisi: söz söylerken konuştuğumuz dili düzgün ve doğru söylemek için düzeltmeye çalışmak ve mimiği, jesti,tavrı yardımcı olarak kullanmak.
Şimdi pek sikici olan ilk bölüme bir göz atalim.
SES AYGITIMIZ
Şu ana kadar sahne üzerinde ve isinma çalişmalarinda ses aygitimizi tanimiş ve çaliştirmayi ögrenmiştik. Bundan sonra yapacaklarimiz onu kullanmaktir.
Ses aygıtımızı doğru kullanmayı doğal hala getirebilmek için günlük yaşantımız içerisinde de onu kullanmalı ve önce kendimizi sonra çevremizi gözlemlemeyi unutmamalı.

DİKSİYON, FONETİK, ARTİKÜLASYON

Diksiyonun ne olduğunu başta konuşmuştuk şimdi onun yardımcıları boğumlama ( artikülasyon) ve söyleniş (fonetik)
i inceleyelim.
BOĞUMLAMA (ARTİKÜLASYON) : Konuşma organlarinin bogazdan çikan sese biçim vermek için topluca çalişmasi. Kapimizin önünden geçen sokak saticilari bagirarak sattiklarini herkese duyurmak isterler. Yinede ne dediklerini anlamak için çikip sorma ihtiyaci duyariz. Önemli olan denilenin anlaşilmasidir. Söylenen sözlerin anlaşilmasi için temel sesler ünlüler degil ünsüzlerdir. Seslerin agizdan çikişina dilin konumuna dikkat etmek gerekir.
SÖYLENİŞ (FONETİK) adece söylenişi göz önünde tutar. Diksiyon, güzel bir söylenişin asal kurallarini verir ve söylenişteki ihmali yenmeye çalişir. Fonetikse diksiyonda seslerin meydana gelmesini ve ses organlarinin durumlarini inceler.
Genel olarak söyleniş bozukluklari ünlülerin fonetik yönünden biçimlenmelerindeki yanlişliklardan dogar. Örnegin: açik E yerine kapali E, kalin E kalin A yerine ince A söylemek gibi. Bogumlanma bozukluklariysa ünsüzlerin fonetik yönünden biçimlenmelerindeki yanlişliklara denir. Örnegin:gilama, şeleme, leleştirme gibi.
Her ikisi de düzgün söz söylemekte önemli yer tutar. Böyle söyleniş ve bogumlanma bozukluklari olan kimseler aliştirmalar üzerinde çalişarak bu sorunlarini yenebilirler. Doguştan ileri gelen sorunlar o engellerin ortadan kalkmasiyla giderilebilir. Bogaz ve burundaki et fazlaliklari, küçük dilin görevini yapamamasi, dişlerin seyrek oluşu ve onlarin üst üste binerek siralanmasi, üst dudagin kisa ve yukari dogru çekik oluşu, çenelerin dişari dogru çikikligi ve içeri dogru çekikligi vb.
Diğer fonetik hatalara şöyle bir göz atalım:
Atlama: pek yaygın olan bir söyleniş bozukluğudur.
Örneğin: (kendisi) yerine (kensi) , (karşılaşma) yerine (kaşlaşma) , (hanımefendi) yerine (hamfendi) , (nasılsınız) yerine (nassınız) , (Galatasaray) yerine (gassay) , (kalk oradan) yerine(kak ordan) , (kilitledim) yerine (kitledim) vb.
Harflerin çıkarılışına özen gösterip başlangıçta ağır konuşarak bu bozukluğun önüne geçilebilir.
Gevşeklik: bir boğumlama tembelliğinden ileri gelir. Bu bozukluğun önüne geçmek için dişler arasına bir kurşun kalemi sıkıştırıp heceleri söylerken onların iyice anlaşılmasına çalışılır. Dişler arasından kalem çekildiği zaman, boğumlanma daha açık olarak anlaşılan bir biçim alıp dil, yanaklar ve dudaklar görevlerini yapmaya başlarlar.
Gılama: ( R ) ünsüzünün, küçük dilin titremesiyle boğazda meydana gelmesidir. Bu bozukluğu gidermek için ( R) ünsüzünü doğru boğumlandırmaya çalışalım. (R) ünsüzü dilin ucunu damağa kadar kaldırarak verilir. Öyle ki dil şiddetle çıkan havaya dokununca geri çekilir ve bir çeşit titreme yaparak yerine gelir. Böylece dilin ucunu uzun zaman titremeye çaba harcamakla iyi bir sonuç alınabilir.
Islıklama: ( s ) ünsüzünün şiddetini abartmaktan ileri gelir. Dil üst dişlerin iç tarafina dayanip hava dişlerin arasindan sizarsa bu yanliş ortaya çikar.
Değiştirme: bir ünsüzün yerine başka bir ünsüzü söyleme alişkanligi olup bir çok çeşitleri vardir.
Sert ünsüzlerle olanına sık rastlanır. (zeleştirme) ( j ) yerine (z) söylemek örnegin: (şarj) yerin (şarz) (Seleştirme) ( ş ) yerine ( s ) söylemek. Örn: (paşam) yerine (pasam) vb. (jeleştirme) ( c ) yerine (j) söylemek. Örn: (kucak) yerine (kujak) (şeleştirmek): (s) yerine (ş) söylemek. Örn: (sana) yerine (şana)
Diğer ünsüzleri ilgilendiren değişmeler. (leleştirmek) (r) yerine (L) söylemek. Örn: (merhem) yerine (melhem), (birader) yerine (bilader) bazen de (n) yerine (L) söylenir (fincan) yerine (filcan)
Yerleştirme: bazı yerine veya arasına (y) ünsüzünü sıkıştırmaktan ileri gelir. (Müezzin) yerine (meyzin), (iade) yerine (iyade), (gönlüm) yerine (göynüm). Bazı ağızlarda (b) yerine (p), (d) yerine (t) olduğu görülür. Örn: (Kıbrıs) yerine (Kıprıs), (leblebi) yerine (leplepi) vb.
Yutma: genellikle içinde (h) ünsüzü bulunan kelimelerde sık görülür. Örn: (Ayhan) yerine (ayan), (Mehmet) yerine (memet) vb.
Söyleniş bozuklulari: ünlüleri ilgilendiren değişmeler. (ince a) yerine (kalın a) söylemek. Örn: (Kemal) yerine (kemal) vb. (e) yerine (a) söylemek. örn: (elektrik) yerine (alektrik)vb. (a) yerine (e) söylemek. Örn: (Azrail) yerine (ezrail)vb. (ince o) yerine (kalın o) söylemek (lokma) yerine (lokma) vb.

PROSODİE (VURGU)

Sözcük vurgusu, dilin en doğal söyleniş özelliklerindendir. Sözcük vurgusu hecenin şiddetiyle ilgili olduğu gibi birde hecenin süresi yani uzunluğu kısalığı ile ilgili olan (nicelik)i vardır. Sözcüklerde bu iki özellik birbirini karıştırmamalıdır. Nicelik , bir hecenin uzunluğu ve kısalığı ile ilgilidir. Halbuki şiddet ise bir hecenin vurgusuyla ilgilidir.
Dilimizde süresi uzun olan heceler hep yabancı sözcüklerde bulunur. Örn: katil, kase, cahil, ebedi, hazine vb yanlış söylememek için kelimelerin kökenlerini araştırmak gerekir.
Türkçe de (ğ) ünsüzü kendinden önce gelen ünlü üzerinde etki yaparak bulunduğu hecenin uzamasına neden olur. Örn: yağmur= yaamur, öğretmen= ööretmen, öğle=ööle , çağdaş= çaadaş. İlk hecelerde (y) nin de gevşeyip kendisinden önceki ünlüyü etkileyip heceyi uzattigi görülür. Örn: böyle=bö-le, şöyle= şö-le, öyle=ö-le, söylemek=sö-lemek vb.
(Ğ) ünsüzünün bir etkisi de şöyledir: yapacağım= yapıca-m (ğ) demin bahsettiğimiz uzatma etkisini yaparken kendisinden sonra gelen ünlünün de düşmesine sebep olur. Bu durum genellikle eylemlerde görülür. Örn: edeceğim= edice-m, oturacağım= oturuca-m vb.
BİR kelimesinden biraz konuşalım. Adet belirttiği zaman yani kendi sayı anlamıyla kullanıldığında (bir) herhangi bir şeyden bahsederken (bi) olarak söylenir. Örn: adam bir gün bir sinemaya gitmiş. Soru: adam ne gün gitmiş? Her hangi bir gün gitmiş. Yada söyle sorabiliriz bu soruyu adam yalnızca bir gün mü bir tek sinemaya gitmiş? Burada (bir) kendi sayı anlamıyla değil (herhangi) anlamıyla kullanıldığı için (bi) olarak söylemek daha doğrudur.
Orada, burada, şurada kelimeleri de (bir)e benzer özel bir söyleniş biçimi taşirlar. Burada = burda, şurada= şurda, orada= orda, olur ve aradaki a harfi düşer.
Kelime sonlarındaki -yor heceleri üzerine birkaç söz: -yor hecesi fazla bastırılmadan yada bastırmayacağı diye yok saymadan söylenmelidir.
Son uyarıda çok sık kullandığımız (değil) kelimesi için. Değil kelimesi söylenirken (e) harfi düşer ve yerini (i) harfi alır. DEĞİL=DİĞİL olur.


- SES TEKNİĞİ
İLETME GÜCÜ

İzleyicinin oyuncunun sesini yalnızca duymakla kalmaması, söylediklerini anlaşılır kılması ve ayrıca ondan sanki her yönden geliyormuşçasına etkilenmesi için sesin iletme gücüne özel bir önem verilmelidir. İzleyici, ses yalnızca oyuncunun durduğu yerden değil, her yönden geliyormuşçasına oyuncunun sesiyle çevrelemelidir. Duvar bile oyuncunun sesiyle konuşmalıdır.
İyi iletim gücüne sahip gerekli olan iki koşul şudur:
a) sesi taşiyan hava kolonu güçlü olmali ve hiçbir engelle karşilaşmadan dişari çikmalidir. Örnegin : larenksin kapali olmasi veya çenenin yetersiz açilmasi.
b) Fizyolojik tınlatıcılarla ses güçlendirilmelidir.
Bunların hepsi doğru solumayla çok yakın ilişkilidir. Eğer oyuncu yalnızca karnından yada göğsünden soluk alırsa, yeterli havayı toplayamaz; bu durumda kendini tutumlu bir şekilde hava kullanmaya zorlar, larenksini kapatır, sesi bozar ve sonunda vokal bozuklukların oluşmasına neden olur. Bütünsel solumayla (üst göğüs ve karın) oyuncu yeterli miktardan biraz daha fazla hava biriktirebilir. Bunun için hava kolonlarının hiçbir engelle karşılaşmaması yaşamsal bir önem taşır.

SOLUMA

Üç çeşit soluma vardir.
a) üst göğüs ve göğüs boşluğu soluması (özellikle kadınlarda gözlenir)
b) alt soluma veya karından soluma. Karın, göğüs kullanılmadan şişirilir. Genellikle tiyatro okullarında öğretilir.
c) Bütünsel (üst göğüs ve karın) soluma. Karın aşaması baskındır. Bu biçim en sağlıklı ve en işlevsel solumadır. Özellikle çocuklarda ve hayvanlarda gözlenir.

Bütünsel soluma oyuncu için en etkili solumadır. Ancak her oyuncunun soluması onun fizyolojik yapısına göre değişir. Ayrıca kadın ve erkeğin solunum olanaklarına ilişkin bazı doğal ayrımlar vardır. Her ne kadar kadınlarda üst göğüs erkeklere göre daha gelişmiş olsa da kadınlarda doğru soluma karın fazıldadır. Değişik duruşlar ve aksiyonlar bütünsel solumadan daha farklı solunum biçimi gerektirdiğinden, oyuncunun farklı solunum çeşitlerini denemesi gerekmektedir. Yani oyuncu solunum organlarının işlevlerini denetleyebilmelidir.
Solunumun bütünsel olup olmadığını anlamak ve geliştirebilmek için çeşitli alıştırmalar vardır.
a) yere veya herhangi bir sert zemin üzerine yatın, böylece omurga kendiliğinden düz duracaktır. Bir eli göğsüne, diğerini karına yerleştirin. Soluk alırken önce karnın üstündeki elin, daha sonra göğsün üstündeki elin yükseldiği duyumsanır: bu yumuşak ve sürekli bir harekettir. Bütünsel solumayı iki ayır evreye bölmemeye özen gösterilmelidir. Göğüs karın genişlemesinde gerilim olmamalı ve iki evrenin ardışıklığı fark edilmemelidir. Bu ardışıklık gövdede küçük şişmeler oluşturmalıdır. Evrelerin bölümlere ayrılması vokal organlarda ödemlere yolaçabilir.
b) Yogadan uyarlanan bir yöntem: sert bir zemine yatılır. Burun deliklerinden biri kapatılır ve diğeriyle soluk alınır. Soluk verilirken açık olan delik kapatılır ve önceden kapalı olan burun deliğinden hava dışarı verilir. Üç evre birbirini şöyle takip eder : soluk alma 4 saniye, soluk tutma 12 saniye, soluk verme 8 saniye
c) Ayakta dururken, elleri en alttaki kaburganın üstüne yerleştirin. Soluk alma başlangıçta elleri yerleştirdiğiniz noktada bir etki yaratmalıdır ( elleri dışarı itecektir.) ve göğüs boyunca bunu sürdürdüğümüzde hava kolonunun doğruca kafaya ulaştığı şeklinde bir duygu oluşur. (bunun anlamı şudur: soluk alındığı zaman önce alt kaburgalar, hemen ardından yumuşak bir geçişle göğüs genişler.) karın duvarları kaburgalar genişlediğinde kasılır, toplanan hava için bir temel oluşturur ve böylece ağızdan çıkan ilk sözcükle soluğun dışarı çıkması engellenir. Karın duvarı ( dışarı doğur daralır) alt kaburgaları genişleten kasları tersyönde çeker ( dışarı doğru büyür), ve onları soluk alıp verme sırasında mümkün olduğunca uzun süre bu durumda tutar. (En çok karşılaşılan hata , bütün soluma tamamlanmadan karın kaslarının sıkıştırılmasıdır. Bu yalnızca üst göğüs solunumuyla sonuçlanır.) soluk verme bunun tersidir: kafadan başlayarak, göğüs boyunca avuçların durduğu noktaya doğru. İçeriye alınan havayı çok fazla sıkıştırmamaya özen gösterilmelidir, ve -önceden de belirtildiği gibi bütün süreç yumuşakça yerine getirilmelidir: başka bir deyişle,karın ve üst göğüs solumaları arasında hiçbir bölünme oluşturulmadan soluma tamamlanmalıdır. Böylesi bir alıştırma solunumu solunum olsun diye öğretme niyetinde değildir; sesi taşıyacak bir solunumu hazırlar. Bu alıştırma kolay ve etkin bir soluk vermenin gerçekleşmesi ve ses çıkması için bir temelin nasıl oluşturulması gerektiğini öğretir.
Bütünsel soluma sırasında çok fazla hava almamak ve biriktirmemek gereklidir. Bir oyuncu çabuk ve sessiz soluk almalıdır. Metinde mantıksal durak olarak saptadığı yerlerde soluk alır. Bu işlevsel bir şeydir zamandan tasarruf sağlar ve gereksiz durakları engeller: bu gereklidir çünkü bu duraklar metnin ritmini düşürür.
Oyuncu her zaman nerede soluk alacağını bilmelidir. Örneğin hızlı ritimli bir sahnede, arkadaşınım son sözü bitmeden soluk almalıdır, bu sayede arkadaşı bitirir bitirmez konuşmaya hazır olabilir. Öte yandan, eğer sahne arkadaşının son sözünden sonra soluk alırsa, diyaloğun orta yerinde ritimde delik açacak kısa bir sessizlik oluşturacaktır.
Hızlı ve sessiz soluma için alıştırmalar:
a) ellerinizle kalçanızı tutarak ayakta durun. Söz söylemeden önce alabildiğiniz kadar havayı çabuk ve sessizce dudaklarınızın ve dişlerinizin arasından alın.
b) Aşamalı olarak hızınızı arttıracağınız bir dizi kısa ve sessiz soluk alin. Doğal bir şekilde dışarı verin.
Soluma organik ve kendiliğinden oluşan bir süreçtir ve çalışmalar onun çok sıkı denetimini sağlamak için değil, doğal olmayan kimi olguları düzeltmek için yapılır. Her şeye karşın solumanın kendiliğindenliği korunmalıdır.

LARENKSİN AÇILMASI

Konuşurken ve soluk alırken larenksinizi açık tutmaya özel önem veriniz. Larenksin kapalı olması havayı etkili biçimde dışarı çıkarmayı engeller, böylece oyuncunun sesini doğal olarak kullanmasını olanaksız kılar.
Larenksin kapalı olduğu aşağıdaki koşullarda anlaşılır:
a) ses yavansa
b) eğer oyuncu gırtlağında larenksi hissediyorsa
c) soluk alırken küçük bir ses işitiliyorsa
d) adem elması yukarı doğru hareket ediyorsa ( yutkunurken larenks kapalıdır ve adem elması yukarı doğru çıkar.)
e) ense kasları kasılıyorsa
f) çene altı kasları kasılıyorsa ( bu baş parmağı çenenin altına, işaret parmağının da alt dudağın altına yerleştirilmesiyle denetlenebilir.)
g) alt çene kemiği çok fazla önde veya gerideyse
eğer oyuncu ağzının arka kısmında çok geniş bir boşluk olduğunu duyumsarsa, larenks mutlaka açıktır. ( esnerken olduğu gibi)
Oyuncu alabildiğince derin soluk almalı ve havayı tutumlu kullanmaya çalışmalıdır. Her sözcük, özelliklede sesli harfler havayı emercesine kuşatmalıdır. Bununla birlikte sözcükler arasında havasız kalmamaya özen gösterilmelidir.
Larenksi açmak için temel alıştırma:
Baş dahil olmak üzere vücudun üst kismini öne dogru egin. Alit çene bütünüyle gevşemiş, baş parmaga dayalidir, işaret parmagi alt dudagin azicik aşagisinda durur ve çenenin düşmesini önler. Üst çeneyi ve kaşlari kaldirin, ayni zamanda alni buruşturun, başin üstündeki, gerisindeki ve ensedeki kaslari gererken şakaklarda tipki esnemede oldugu gibi bir gerginlik duyumsayin. Sonunda sesin çikmasina izin verin. Bütün aliştirma boyunca çenenin altindaki kaslarin gevşek ve yumuşak olmasina çenenin altindaki kaslarin gevşek ve yumuşak olmasina gösterin: çeneye destek olan parmak hiçbir dirençle karşilaşmamalidir. En çok yapilan hata çenedeki ve boynun önündeki kaslarin kasilmasi, alt çenenin yanliş konumlanmasi (çok geriye itilmesi), baş kaslarinin gevşekligi ve üst çenenin kaldirilmasi yerine alt çenenin düşürülmesi.

TINLATICILAR

Fizyolojik tınlatıcıların görevi dışarı çıkarılan sesin iletme gücünü arttırmaktır. İşlevleri, hava kolonlarını vücudun ses yükseltici olarak seçilen bölümlerine sıkıştırmaktır.
a) en çok kullanılan, kafa tınlatıcısı veya üst tınlatıcı. Teknik olarak hava akışının başın ön tarafına doğru yönlendirilmesiyle çalışır. Oyuncu elini alnının üst kısmına yerleştirerek ve
m sözünü söyleyerek kesin bir titreşim duyabildiğinde bu tınlatıcının kolaylıkla farkına varır. Gündelik konuşmada üst perdeden konuşulduğunda üst tınlatıcı kullanıma girer. Bu tınlatıcı kullanıldığında oyuncu ağzın, başın tepesinde bulunduğunu hissetmelidir.
b) Nadiren bilinçli olarak kullanılır göğüs tınlatıcısı. Alçak perdeden konuşulduğu zaman devreye girer. Çalışıp çalışmadığını denetlemek için bir eli göğsün koyup titreşip titreşmediğine bakmak gerekir. Bu tınlatıcıyı kullanmak için ağız göğüsün üstündeymişçesine konuşmak gerekir.
c) Burun tınlatıcısı. Bu tınlatıcı
n ünsüzünü söylendiğinde otomatik olarak ortaya çıkar.
d) Larenks tınlatıcısı. Çıkardığı ses vahşi hayvanların kükremesine anımsatır. Kimi caz şarkıcılarının karakteristiğidir. Luis Armstrong.
e) Kafa tınlatıcısı. Çok yüksek perdeden konuşulduğunda ulaşılabilir. Oyuncu hava akışını üst tınlatıcıya doğru yönlendirir ve giderek yükselen bir perdeden konuşursa, hava akımı art kafaya yönelir. Çalışma sırasında oyuncu yüksek perdeden miyavlamayla bu tınlatıcıya uylaşabilir.
f) En verimli olan vücudun bir tınlatıcı olarak kullanılmasıdır. Baş ve göğüs tınlatıcılarının eş zamanlı kullanılmasıyla elde edilir. Teknik olarak, dikkatin, konuşulduğu anda kullanımda olmayan tınlatıcıya yoğunlaşması gerekir. Örneğin yüksek perdeden konuşulduğunda doğal olarak kafa tınlatıcısı kullanılır bu nedenle aynı anda göğüs tınlatıcısı kullanmaya yoğunlaşılmalıdır. Burada yoğulaşmanın anlamı hava kolonunun etkin olmaya tınlatıcıya itilmesidir. Alçak perdeden konuşurken bunun tersi gerekmektedir. Doğal halde göğüs tınlatıcısı kullanılıyorsa kafa tınlatıcısına yönlenilmelidir.


GÜZEL KONUSMA & DIKSIYON

Güzel ve etkili konusmada diksiyon (söylenis-telaffuz-pronounciation) yani seslerin dogru çikarilmasi son derece önemlidir. Fonetik bilgisi seslerin çikarilisini inceler. Diksiyon ise buna ek olarak daha genis bir kapsamda, ses organlarinin dogru sesleri çikarabilecek sekilde egitilmeleri üzerinde odaklanir. Bu yönüyle diksiyon önemli ölçüde fonetige dayanir. Ancak biz bu bölümde konunun fonetik yönü üzerinde ayrintili durmayacagiz.


Türkiyede seslerin çikarilmasinda yörelere göre farklilik vardir. Ancak güzel seslendirmede daha çok Istanbul agzi esas alinir. Seslerin gerektigi gibi çikarilabilmesi için ses aletlerinin- girtlaktan baslayarak dil, dudaklar, çene ve buruna kadar tüm ses aletlerinin egitilmesi gerekir. Bu çerçevede asagida çesitli alistirmalar yer alacak.


Alistirmalari yaparken ses çikislarini netlestirecegiz. Iyi bogumlanma yani heceleri netlestirerek seslendirebilmek için dudak tembelligini ortadan kaldirmamiz gerekir. Sesleri ses organlarini abartili kullanarak çikaralim. Asagidaki doküman dört bölümden olusmustur: ....Birinci bölüm ses organlarinin egitimine iliskin alistirmalar; ikinci bölüm, sesli harflerin çikarilisi; üçüncü bölüm sessiz harflerin çikarilisi ve kullanimini anlatmaktadir. Dördüncü bölüm ise sesli ve sessiz harflerin cümle içinde karisik sekilde kullanimina iliskin alistirmalardan olusmaktadir.


Bu alistirmalarda verilen örnek cümle veya hecelerin bikmadan israrla tekrar tekrar seslendirilmesi gerekir. Bu çalisma sürdürüldükçe seslerin agizdan akarcasina çikmaya basladigini, baslangiçtaki zorlanma veya tutuklugun ortadan kalktigini göreceksiniz.


Diksiyon sesin güzel çikmasini ve sözlerin dogru seslendirilmesini amaçlayan sanatin adidir. Diksiyon bu yönüyle ses ve söz üzerinde odaklanmistir. Sözün içeriginin kodlanmasi yani etkili iletisim diksiyon sanatinin disinda kalan bir konudur. Ancak konu üzerinde olusturulan eserlerde bir karmaşanin mevcut oldugunu da itiraf edelim.


Diksiyon bölümünde diksiyonun temel ögeleri üzerinde durulmustur. Bu ögeler söylenis-fonetik, bogumlanma, vurgu, durak ve ulamadan olusmaktadir. Fonetik seslerin dogru çikarilmasiyla ilgilenen bir alandir. Boğumlanma, seslerin birbiri ardina tam ve tok sekilde kaybolmadan çikarilmasi alaniyla ilgilenir. Vurgu, söylemedeki monotonlugun kirilmasini saglayan, her dilde kendine özgü gelisen bir telaffuz konusudur. Yazi noktalamasi ve duraklariyla konusma noktalamasi veya duraklari birbirinden farkli olabilmektedir. Durak bölümü, bu sorunun çözümünü amaçlamaktadir. Ulama çalismalarina gelince, bu çalismalar kelimeler arasinda uyumlu geçisler saglamayi amaçlamakta ve dilin dogal kurallarindan yararlanmaktadir.


Söylenis-Fonetik

Söylenis bölümünde sesli ve sessiz harfleri ayri ayri inceleyecegiz. Türkçede 8 adet sesli ve 21 adet sessiz harf vardir. Sesli harfleri "ünlü", sessiz harfleri de "ünsüz" kelimesiyle tanimlayacagiz. Türkçemizdeki ünlüler "a, e, ,i, i, o, ö, u, ü"den olusur. Ünsüzler ise "b, c, ç, d, f, g, g, h, j, k, l, m, n, p, r, s, s, t, v, y, z" den olusur. Söylenis bölümünde ünlü ve ünsüz harflerin fonetigini ögrenecegiz. Asagida konular hem anlatilmis hem de gerekli alistirmalar birlikte verilmistir.


Ses Organlarını Geliştirme :

Akcigerlerden çikan hava girtlaktan geçerken ses tellerinde titresimler olusturur, bu titresimlerle girtlak yapisina göre degisik sekillerde çok zayif sesler olusur. Bu sesler diger ses organlariyla yogrulur, titresimlerle rahatlikla isitilebilecek kadar büyür ve kimlik kazanir.

Herkesin ses organlarinin yapisinin farkliligi ölçüsünde farkli sesleri veya ses kimlikleri vardir. Burada önce ses organlarimizin istedigimiz sesi çikarabilecek yetenege ulasmasini saglamaliyiz.


Ses organlarinin egitimi diksiyonun altyapisini olusturur. Ses organlari egitimsiz oldugunda diksiyon çalismalarinin her asamasinda tikanikliklar olusacaktir. diksiyon çalismalarinin kendisi de dolayli sekilde ses organlarinin gelisimine yol açar. Ana ses organlarini tek tek ele alalim ve gelistirilmeleri için alistirmalar yapalim.

Dil :

Dilimiz ünlüleri hariç tutarsak diger tüm seslerin çikarilmasinda mutlaka kullandigimiz çök önemli bir ses organimizdir. "a,e,i,i,o,ö,u,ü" den olusan ünlülerin dilimiz sabit dururken seslendirilmeleri mümkündür. Sadece farkli ünlülerde çene ve agiz içinin aldigi pozisyonun degisimine paralel olarak degisik pozisyonlar alabilir. Ancak dil özellikle bazi seslerin çikarilmasinda en önemli fonksiyonlari icra eder.


Dil agiz içinde çok rahat hareket edebilmelidir. Dilin ön alt dislerin köküne, ön alt dislerin üst bölümüne, ön üst dislerin köküne, kivrilarak üst dudaga dokunabilmesi gerekir. Dilin ucu rahatlikla kasilabilmeli ve kivrilabilmelidir. Dilin agiz içinde sag ön ve arka yönde, sag ve sol yönde veya ucundan kivrilarak geriye dogru hareketi rahat olabilmelidir.


Eger dilimizin kaslarinin dilimize rahat bir sekilde hakim olmasini saglayamazsak özellikle dilimizi kullanarak çikardigimiz seslerin bozuk çiktigini görürüz. Degisik milletlerin dillerindeki fonetik özellikler farkli dil yeteneklerini gerektirebilir. Örnegin Japonca "tsu" sesi, Ingilizce "the" sesi, Arapça'daki "peltek z" Türkçe fonetiginde bulunmaz. Bu sesleri çikarabilmek için de o milletlerin fonetikleri çerçevesinde dilimizi gelistirmemiz gerekir. Eger dilimizin kullaniminin genel anlamda gelistirilmesini saglamayi basarirsak, bu yetenegimiz yabanci dil ögrenirken "telaffuz- pronounciation" sorununu çok kolay asmamizi saglayacaktir.


Türkçe'de dil tembelliginin en fazla olumsuz etkiledigi sesler sunlardir: "c, ç, d, j, l, n, r, s, s, t, z" Eger bu seslerden herhangi birini çikarmakta güçlük çekiyorsaniz veya seste bogukluk, olusuyorsa dil egzersizleri üzerinde yogunlasmaniz gerekecektir.



Sesin Çıkışını Düzeltme :

Güzel ve etkili konusmada önemli bir konu sesin mükemmel çikisidir. Sesin mükemmel çikisi ses çikisi ile nefesin kullanimi arasinda basarili bir uyum olusturulmasini gerektirir. Düzgün sesin dört temel özelligi vardir. Bunlar sesin "isitilme düzeyi)yükseklik)", "sesin hiz düzeyi", "hosa gitme/tini düzeyi", "degisirlik/bükümlülük düzeyi"nden olusmaktadir. Asagida bu özellikleri ögrenelim ve gelistirmeye çalisalim.

Isitilebilme-Yükseklik

Bazi insanlarin sesleri bir metre mesafeden bile güçlükle duyulabilmektedir. Böyle bir sesle yapilan konusmanin anlasilabilmesi son derece güçtür ve dinleyiciler dinlerken psikolojik gerginlik içerisine girerler.


Ses dinleyiciler tarafindan isitilebilecek kadar yüksek olmalidir. Normal ses kalabalik kitlenin en uzagina ulastirilacak kadar yüksek çikmalidir. Ancak yüksek ses bagirmaya dönüsmemelidir. Bu anlamda eger mikrofon kullanmiyorsaniz özellikle konusma yaptiginiz toplulugun büyüklügüne dikkat etmelisiniz. Hemen yaninizdaki bir arkadasiniza 20 metre uzaktaki insana konusur gibi konusursaniz sesin yüksekligini hatali kullanmis olursunuz. Sesin yüksekligi salonun büyüklügüne göre ayarlanmalidir. Ancak sesi yükseltirken "bagirma" tonu olusturmamak çok önemlidir.


Dikkat edin: Kaç kisilik bir guruba konusuyorsunuz? Salonunuz ne kadar genis? Ortamda gürültü var mi? Sesiniz 20 metreden rahat duyulabiliyor mu? Yoksa mirilti gibi mi çikiyor? sesiniz yükselince bagirmaya dönüsüyor mu? Uygun ses yüksekligi dinleyici kitlesini tamamen ve rahatlikla kusatan sestir.
A
Konusma dilimizde birbirinden ayri söylenen iki (a) vardir. Bunlardan biri (kalin a) digeri de (ince a) dir. Her iki (a) bazen uzun, bazen kisa okunabilir. Bu iki (a) yi söylerken birbirinden ayirt etmek için (ince a) nin üzerine su ( ^ ) isareti koyarak gösterelim.
Kalin A
Su sekilde söylenir: Dil dogal durusunu degistirerek ortaya dogru biraz yükselir, dudaklar hareketsiz, yanaklar gevsek ve çeneler açik. aaa aaaa aaaa
Elâlem ala dana aldi ala danalandi da biz bir ala dana alip aladanalanamadik. Akrabanin akrabaya akrep etmez ettigini. Aglarsa anam aglar, kalani yalan aglar.
Ince A
(Kalin a) ya oranla daha ileriden söylenen bir ünlüdür. Dilimize geçen yabanci kelimelerden gelmistir. Bu kelimelerin basinda, ortasinda ve sonunda bulunur. Örnek: lâla, lâstik, hâl. hâlbuki, lâf, lâkirdi, lâle, lâl, kâse, lâle, lânet, lâzim, kâzim, kâtip gibi.
Lâla lâtif lâleli lâmbasini lâcivert lâke lâvabodan nâzik, nâdide sefkâte verdi.
Uzun A
Bunu da (â) seklinde gösterelim :
Önek: Nâne, nâdir, nâme, câhil, câhit, seyahât, sâdik, sâbit, kâtil, nâzik târih, mâvi, hâttâ, hârf, dikkât, sefkât, kabahât, sihhât, nâmus, nâne, nâsihat,
E
Konusma dilimizde birbirinden ayri söylenen iki (e) vardir. Bunlardan biri (açik e) digeri de (kapali e) dir. Bu iki (e) yi söylerken birbirinden ayirt etmek için (kapali e) nin üzerine su () isareti koyarak (açik e) den ayiralim. eee eeee eeee
Açik E
(Açik e) su sekilde söylenir: Çeneler (a) ünlüsünde oldugu gibi, dil ileri dogru yükselir. Kelime basinda, ortasinda ve sonunda bulunur. Örnek: Es, sen, sene- Edebi edepsizden ögren: Ekmegi ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver: Evlinin bir evi, evsizin bin evi var. - Bir elin nesi var, iki elin sesi var. - Sen dede ben dede bu ati kim timar ede.
Kapali E
(Kapali e) su sekilde söylenir: dudak kenarlari kulaklara dogru biraz yaklasip çeneler hafifçe sikilir.
Gece penceredeki benekli tekir kedi tenceresindeki eti yedi.
I
Su sekilde söylenir: Çikis noktasi damagin arka kismindadir. Dudaklarin kösesi kulaklara dogru açilir. Dil damagin arkasina dogru toplanarak dar bir geçitten havayi birakir. Dilimizde (i) ünlüsü kelime basinda, ortasinda ve sonunda bulunur. Örnek: Isi, islik, ilicali iiii iii iiiii
- Ihlamuru isit: Tikir tikir: Miril miril: Sikir sikir. Yigin yigin, kipir kipir, gicir gicir, islak islak, piril piril, firil firil, ziril ziril.
I
Su sekilde söylenir: Çikis noktasi damagin ön kismindadir. Dudaklarin kösesi kulaklara dogru açilir, dil damagin iki yanina dayanarak dar bir geçitten havayi birakir. Kelime basinda, ortasinda ve sonunda bulunur. Örnek: Iz, dil, izci iii iiiii iiiii
Iki dinle bir söyle- iki el bir bas içindir.
Dilimizde süresi uzun olan (i) lere rastlanir:
Icat, biçare, bitap, bitaraf, veli, fenni, fiziki, cani, hayati, nihai, fuzuli, deruni
O
Konusma dilimizde kalin ve ince olmak üzere iki ayri O vardir.
Kalin O
Çeneler açik, dudaklar birbirine yakindir ve agiz içi yuvarlaktir. Kelime baslarinda sik rastlanir. Örnek: Ot, ova, ocak, olmak, ordu, oda, orman, ortak, bando, banyo, biblo, bono, fiyasko, tango, solo, fono, foto, radyo, stüdyo, sato, tempo, vazo, Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz. oooo oooo ooo
Ince O
Biraz daha ileriden daha az yuvarlak yapilarak söylenir.
Lobutlari los locasinda notaliyan normâl lort losyoncusunun lokantasinda nohutlari lokumlarla karistirdi.
Ö
Çeneler ve dil (açik e) ünlüsünde oldugu gibidir. dudaklarin alt ve üst köseleri birbirine yaklasip agiz küçük bir yuvarlak gibi olur. (ö) ünlüsü çogunlukla kelime basinda bulunur. ööö ööö öööö
Örnek: öbek, öc, ödenek, ödünç, ödesmek, ödev, öfke, ögrenmek, ögrenim, ögretim, ögünmek, ögüt, ökçe, öksürük, örs
- Ölenle ölünmez. - Ölüm kalim bizim için. - Önce düsün. sonra söyle. - Öfkeyle kalkan zararla oturur.
U
Konusma dilimizde birbirinden ayri söylenen iki (u) vardir. Bunlardan biri (kalin u) digeri de (ince u) dur.
Kalin U
Çeneler açik, dudaklar birbirine iyice yaklasik ve agiz tam bir küçük yuvarlak olur. Örnek: Uç, ucuz, uçak, uçurum, uykucu, ulu uuu uuu uuu
Unkapani ugradigi ugursuzluktan upuzun uzandi.
Ince U
(Kalin u) ya oranla daha ileriden söylenir. Ünlüsü çogunlukla yazida (ü) ünlüsü ile gösterilir. Örnek: Rûya, rûzgâr, hûlya, gûya, lûzûm, lûtfen, lûgat, nûr, nûmara, Nûri,
Gûya Hûlya rûyasinda Lûtfiye nûmarali nûtuk söyliyerek lûtfetmis.
Ü
Çeneler ve dil (açik e) ünlüsünde oldugu gibidir. Dudaklarin alt ve üst köseleri birbirine iyice yaklasir ve büzülür. (ü) ünlüsüne dilimizde kelime basinda, ortasinda ve sonunda sik rastlanir. Örnek: Üç, üçgen, üçlü, üçüz, üflemek, ülker, ülkü, ün, ünlem, ünlü, üreme, ürkek ,ürpermek, üzüm, üstün, üsenmek, ütü üüü üüü
- Üzüm üzüme baka baka kararir. -Ülker üzüntüden üzüm üzüm üzüldü. -Ürümesini bilmeyen köpek, sürüye kurt getirir.
Ünsüzler
B
Dudaklarin birlesip açilmasiyla meydana gelir. Kelimenin basinda veya ortasinda bulunur. Kelime basinda örnek: Bas, bos, biçak, biber Kelime sonunda (p)ye dönüsür. Örnek: Kitap, kap, hesap, çorap. Ancak kelime sonunda ünlü bulunursa eski konumuna döner: Örnek: Kitabi, dolabi, kabi, hesabi
Gerçekte (p) ile biten kelimeler ise degismezler. Örnek: sap-sapi, çöp-çöpü, top-topu, tüp-tüpü, küp-küpü, kulp-kulpu, hap-hapi,
Bi Be Ba Bo Bu Bö Bü Bi Bip Bep Bap Bop Bup Böp Büp Bip
Bil Bel Bal Bol Bul Böl Bül Bil Bir Ber Bar Bor Bur Bör Bür Bir
Bit Bet Bat Bot But Böt Büt Bit Bis Bes Bas Bos Bus Bös Büs Bis
Babasinin benekli bildircini bitisik bostanda böceklerden bunalarak büzüldü.
C
Disler birbirine yaklasik, dil ucu dizlerin ön kenarina yayilmis, alt çene asagi düserek çikar. Örnek: Cam. caba, cacik, coskun, cömert, cüce, cümle. Kelime sonunda (ç) olur.
Ci Ce Ca Co Cu Cö Cü Ci Cip Cep Cap Cop Cup Cöp Cüp Cip
Cik Cek Cak Cok Cuk Cök Cük Cik Cit Cet Cat Cot Cut Cöt Cüt Cit
Cambaz Cevat ciliz cimri coskunla cömertlige cumbada cüret ettiler.
Ç
C harfinden biraz daha sert olarak çikar. Çikis biçimi aynidir.
Çi Çe Ça Ço Çu Çö Çü Çi Iç Eç Aç Oç Uç Öç Üç Iç
Çip çep Çap Çop Çup Çöp Çüp Çip Tiç Teç Taç Toç Tuç Töç Tüç Tiç
*** Peç Paç Poç Puç Pöç Puç Püç *** Siç Seç Saç Soç Suç Söç Suç Süç Siç
Çardakli çesmedeki çirak, çiçekleri, çorbanin çöregini ve çuvallari çürüttü.
D
Dilin damagin ön kismina üst dis köklerine dokunmasiyla çikarilir.
Örnek: Dam, dal, dar, dis, dis, dadi, dede, deney,-demir,
Kelime sonunda (t) olur. Yalniz anlamlan ayri olup söylenisleri benzeyen bir kaç kelimeyi birbirinden ayirmak için (d) olarak yazilir. Örnek: Ad (isim), at (hayvan), od (ates), ot (bitki), had (derece), hat (çizgi)
Di De Da Do Du Dö Dü Di Dip Dep Dap Dop Dup Döp Düp Dip
Dik Dek Dak Dok Duk Dök Dük Dik Dit Det Dat Dot Dut Döt Düt Dit
Dir Der Dar Dor Dur Dör Dür Dir Diz Dez Daz Doz Duz Döz Düz Diz
Davulcu dede disarlikli dikisçiyi dolandirirken dönemecin duvarindan düstü.

F
Üst kesici disler alt dudagin üstüne dokunup açilmasiyla çikarilir. Dilimizde çogunlukla kelime basinda, pek seyrek olarak da ortasinda ve sonunda bulunur. Örnek: Fal, fil, fakat, falaka, falanca, faras, felek, ferman, fasafiso, federasyon, felâket, felç, fevkalâde, frak, fitre, film
, fayans, fötr, fonojenik, futbol, füze
Fil Fel Fal Fol Ful Föl Fül Fil Fit Fet Fat Fot Fut Föt Füt Fit
Fip Fep Fap Fop Fup Föp Füp Fip Fif Fef Faf Fof Fuf Föf Füf Fif
G
Dil sirtinin damagin gerisini, bir de damagin daha ön kismini kapatmasiyla meydana gelir. Örnek: Gaga, gagalamak, gam, galiba, gar, garaj, gargara, gazete, gelincik, göçmen, gölge, gönye, görev, güzellik.
(G) ünsüzünün iki çikis noktasi vardir. Ince ünlülerle damagin ön kismindan çikar. Örnek: Gâh, gel, gör, git, gûya, güç. Kalin ünlülerle damagin gerisinden çikar. Örnek: Gar, gicik, gocuk, guguk, gibi.
Gi Ge Ga Go Gu Gö Gü Gi Gik Gek Gak Gok Guk Gök Gük Gik
Gip Gep Gap Gop Gup Göp Güp Gip Gif Gef Gaf Gof Guf Göf Güf Gif
Gil Gel Gal Gol Gul Göl Gül Gil Gir Ger Gar Gor Gur Gör Gür Gir
Galip Geyvede gir gir giden gocuklu göçmen gururluya güldü.
G
Dilimizde varligini ancak kendinden evvel gelen ünlünün süresini uzatmakla hissettirir. Kelime basinda bulunmaz, iki ünlü arasinda ise ikili ünlü meydana getirir. Örnek: Bogaz-boaz, dogal -doal, yogurt - yourt
Konusma dilimizde bazan y ve v seslerine döner. Örnek: Eger-eyer, diger-diyer, soguk-sovuk
Gi Ge Ga Go Gu Gö Gü Gi Gir Ger Gar Gor Gur Gör Gür Gir
Gip Gep Gap Gop Gup Göp Güp Gip Gil Gel Gal Gol Gul Göl Gül Gil
H
Bir soluk harfi olup agzin (kalin a) ünlüsünü çikardigi durumla meydana gelir. Örnek: Habbe, haberci, haber, hacamat, haci, haciyatmaz, hadde, hademe, hafiz, hafif, hafta, hakiki, hakir, hâlbuki, hallac, hassâs, hece, himhim, hipnotizma, hokkabaz, hulâsa, hulyali, hüner, hücum, hücre, hüviyet,
Hi He Ha Ho Hu Hö Hü Hi Hih Heh Hah Hoh Huh Höh Hüh Hih
Hip Hep Hap Hop Hup Höp Hüp Hip Hit Het Hat Hot Hut Höt Hüt Hit
Hil Hel Hal Hol Hul Höl Hül Hil Hir Her Har Hor Hur Hör Hür Hir
Habes hemsire hirkali hizmetçi hoppa hödüge hurmalari hürmetle sundu.
J
Disler birbirine, dil sirti da kati damaga yaklasir, havanin dil ortasindan sizmasindan meydana gelir. Örnek: Jale, Japon, jandarma, jambon, jelâtin, jeoloji, jeolog, j jest, jilet, jübile, jüri.Halk arasinda (j) ünsüzünün (c) oldugu görülür. Örnek:Japon- Capon, jandarma - candarma, panjur = pancur, jurnalci = curnalci,
Ji Je Ja Jo Ju Jö Jü Ji Jij Jej Jaj Joj Juj Jöj Jüj Jij
Jir Jer Jar Jor Jur Jör Jür Jir Jil Jel Jal Jol Jul Jöl Jül Jil
Jip Jep Jap Jop Jup Jöp Jüp Jip Jis Jes Jas Jos Jus Jös Jüs Jis
Japon jeolog jiletini jurnaliyle jüriye verdi.
K
Dil sirtinin damagin gerisini, bir de damagin daha ön kismini kapatmasiyla meydana gelir. Ince ünlülerle damagin ön kismindan kalin ünsüzlerle ise arka kismindan çikar. Örnek1: Kel, kir, kör, kâtip kâhya, Örnek2: Kaba, kaya, kaçak, kadastro, kadin kadife, kalp, kal
Ki Ke Ka Ko Ku Kö Kü Ki Kik Kek Kak Kok Kuk Kök Kük kik
Kil Kel Kal Kol Kul Köl Kül Kil Kir Ker Kar Kor Kur Kör Kür Kir
Kip Kep Kap Kop Kup Köp Küp Kip Kit Ket Kat Kot Kut Köt Küt Kit
Kara ketenlik külahli kus kara kediyi yedi
L
Dil ucu damagin ön kismina(lale), bir de daha gerisine(olay) dayanir, hava dilin yanlarini titreterek sizar. Örnek: lâbirent, lâboratuvar; lâcivert; lâçka, lâdes, lâf, lâkap, lâhana, leylâk, leziz, limon, lise, litografya, liyakat, löca, lödos, lökanta, lokma, lökomotif, lösyon, lös,
Li Le La Lo Lu Lö Lü Li Lil Lel Lal Lol Lul Löl Lül Lil
Lir Ler Lar Lor Lur Lör Lür Lir Lip Lep Lap Lop Lup Löp Lüp Lip
Lit Let Lat Lot Lut Löt Lüt Lit Lin Len Lan Lon Lun Lön Lün Lin
(L) ünsüzü bazi kelime ortalarinda ve sonlarinda kaybolur, Örnek: Nasi sey = nasil sey, kak ordan = kalk ordan, Adi konusmada (r) ünsüzünün (l) olduguna sik rastlanir. Buna (Lelesme) denir.Önek: Birader-bilâder, Berber-belber, servi - selvi, serbest = selbes, bâri = bâli, diye= diyelek, kerli ferli = kelli felli, zemberek -zembelek, merhem - melhem, terlik = tellik, amerikan = amelikan
M
Dudaklarin birlesip açilmasi ve damagin hafif alçalmasiyla meydana gelir. Dilimizde kelime basinda, ortasinda ve sonunda bulunur. Örnek: Maalesef, macera, maç, madalya, maalmemnuniye, maarif, modern, mücevher, madenî, manzume, müzakere, mütemmim
Mi Me Ma Mo Mu Mö Mü Mi Mip Mep Map Mop Mup Möp Müp Mip
Mir Mer Mar Mor Mur Mör Mür Mir Mil Mel Mal Mol Mul Möl Mül Mil
Min Men Man Mon Mun Mön Mün Min Mim Mem Mam Mom Mum Möm Müm Mim
Muhallebici melankolik Misirli Mirza modern mösyöyle Muradiyede müzik dinledi
N
Dilin damagin ön kismina, dis köklerine dayanip açilmasiyla meydana gelir: Dilimizde kelime basinda, ortasinda ve sonunda bulunur. Örnek: Nasir, nadan, nadide, nafaka, nafile, naftalin, nakil, nakit , nal nalbant, namaz, namus, nankör, narin, narkoz, nâsihat, nâzim, nazik, nesir, nezaket, nilüfer, nisan
Ni Ne Na No Nu Nö Nü Ni Nip Nep Nap Nop Nup Nöp Nüp Nip
Nil Nel Nal Nol Nul Nöl Nül Nil Nir Ner Nar Nor Nur Nör Nür Nir
Nim Nem Nam Nom Num Nöm Nüm Nim Nin Nen Nan Non Nun Nön Nün Nin
Namli nane nini nini naneleri numaraladi
P
Dudaklarin birlesip açilmasiyla ve açilma sirasinda disariya hava firlamasiyla meydana gelir. Dilimizde kelime basinda, ortasinda ve sonunda bulunur. Örnek: Paça, paçavra, paket, pala, palamut, panorama, pansiyon, pantolon, papatya, paragraf, paramparça, parasüt, paratoner, parazit, patinaj, pedagoji, plak, plaka, plan, planör, politika, porselen, porsiyon, program, projeksiyon, protesto, psikoloji,
Pi Pe Pa Po Pu Pö Pü Pi Pip Pep Pap Pop Pup Pöp Püp Pip
Pil Pel Pal Pol Pul Pöl Pül Pil Pir Per Par Por Pur Pör Pür Pir
Pit Pet Pat Pot Put Pöt Püt Pit Pis Pas Pos Pus Pös Püs Pis
Palavraci peltek pisirik piskin poturlu porsuk pulcu püskürdü.
R
Dil ucunun yukaridaki kesici dislere yakin noktayla meydana getirdigi kapagin bir çok defa açilip kapanmasiyla meydana gelir. Kelime basinda bulunan (R) kolay söylenir. Fakat kelime sonlarindaki (R) ünsüzlerine önem verilmezse anlasilmasi güç olur. Örnek: Rabita, radyatör, radyografi, rahat, roket, raket, ramazan, randevu raptiye, rol, reçete, rehber, rehin, rejisör, rakip, reklâm, rekor, repertuvar, reverans, rezonans, riyakâr, romatizma, rota, rozet, röportaj, rûya, rûzgâr,
Ri Re Ra Ro Ru Rö Rü Ri Ir Er Ar Or Ur Ör Ür Ir
Rir Rer Rar Ror Rur Rör Rür Rir Tir Ter Tar Tor Tur Tör Tür Tir
Fri Fre Fra Fro Fru Frö Frü Fri Gri Gre Gra Gro Gru Grö Grü Gri
Radyolu ressam Ramis Rasimin romaniyla röportaj yapti
S
Dudaklar açiktir, dilin ucu alt dis köklerine yaklasir ve hava dilin arasindan tonsuz olarak sizar. Dilimizde kelime basinda, ortasinda ve sonunda bulunur. Örnek: Sap, saat, sabah, sabotaj, saman, servis siska, seksek senaryo, stüdyo, spiker, smokin, hassas, kasa gibi...
Si Se Sa So Su Sö Sü Si Sil Sel Sal Sol Sul Söl Sül sil
Sir Ser Sar Sor Sur Sör Sür Sir Sis Ses Sas Sos Sus Sös Süs Sis
Sis Ses Sas Sos Sus Sös Sus Sis Isi Ese Asa Oso Usu Ösö Üsü Isi
Sandiklida sepetleri sirali simitçi sofrada sökülen sucuklari süpürdü
S
Disler birbirine, dil sirti da kati damaga yaklasir, hava dilin ortasindan çikar. Örnek: santaj, santiye, safak, sahin, saksakçi, simendifer, simsek, sarapnel, sarjör, Sifre, sövale, süphe, sölen,
Si Se Sa So Su Sö Sü Si Sil Sel Sal Sol Sul Söl Sül Sil
Sir Ser Sar Sor Sur Sör Sür Sir Sis Ses Sas Sos Sus Sös Süs Sis
Sis Ses Sas Sos Sus Sös Süs Sis Siz Sez Saz Soz Suz Söz Süz Siz
Samli semsek simsir safak saksaklandi
T
Dilin damagin ön kismina dis köklerine dayanip açilmasiyla meydana gelir:. Dilimizde kelime basinda, ortasinda ve sonunda bulunur. Örnek: Tabak, taban, tabela, tablet, tablo, talih, tarih, tapu, tatil, teklif, tekzip, telefon, teleskop, televizyon, telgraf, temenni, tempo, temsil, tentene, tepki, terlik, termos, testere, transatlantik, transformatör, trapez, titiz, tiyatro, tren, tribün, turp, turnike, tünel,
Ti Te Ta To Tu Tö Tü Ti Tik Tek Tak Tok Tuk Tök Tük Tik
Tir Ter Tar Tor Tur Tör Tür Tir Tit Tet Tat Tot Tut Töt Tüt Tit
Tis Tes Tas Tos Tus Tös Tüs Tis Tis Tes Tas Tos Tus Tös Tüs Tis
Tatar tepsici tiknaz titiz Tosun tömbekici tulumbaciyla tütün tüttürdü.
V
Üst kesici disler alt dudagin üstüne dokunur. Dilimizde kelime basinda, ortasinda ve sonunda bulunur. Örnek: Vade, vadi, vagon, vahsi, vakit, vantilâtör, vapur, varil, varis, vasiyet, velvele, vergi, vestiyer, vesvese,
Vi Ve Va Vo Vu Vö Vü Vi Viv Vev Vav Vov Vuv Vöv Vüv Viv
Vil Vel Val Vol Vul Völ Vül Vil Vir Ver Var Vor Vur Vör Vür Vir
Vis Ves Vas Vos Vus Vös Vüs Vis Vis Ves Vas Vos Vus Vös Vüs Vis
Velveleli vasi vesvese vadide vagon verdi
Y
Dil ortasiyla ön damak arasindan çikar. Dilimizde kelime basinda ortasinda ve sonunda bulunur. Örnek: Yaba, yaban, yagmur, yalan, yamyam, yanki, yan, yaris, yaz, yas, yangin, yayan, toy, çay
Yi Ye Ya Yo Yu Yö Yü Yi Yiy Yey Yay Yoy Yuy Yöy Yüy Yiy
Yil Yel Yal Yol Yul Yöl Yül Yil Yir Yer Yar Yor Yur Yör Yür Yir
Yis Yes Yas Yos Yus Yös Yüs Yis Yiz Yez Yaz Yoz Yuz Yöz Yüz Yiz
Yalvaçli yelpazeli yildiz yirmi yoksul yörükle yumurtalarini yükledi.
Z
Dilin ucu alt dis köklerine yaklasir, hava dilin arasindan tonlu olarak çikar. Kelimelerin basinda, ortasinda ve sonunda bulunur. Örnek; Zafer, zahire, zahmet, zakkum, zalim, zaman, zambak, zamk, zar, zarar, zarf, zemzem, zenci, zerdali,
Zi Ze Za Zo Zu Zö Zü Zi Zip Zep Zap Zop Zup Zöp Züp Zip
Zil Zel Zal Zol Zul Zöl Zül Zil Zir Zer Zar Zor Zur Zör Zür Zir
Izi Eze Aza Ozo Uzu Özö Üzü Izi Zis Zes zas Zos Zus Zös Züs Zis

*************************


Alistirma: Bogumlanma

--------------------------------------------------------------------------------

BOGUMLANMA
Ünlü ve ünsüz sesleri tam bir belirginlikte seslendirebilenler saglam bogumlanma yaparlar. Bogumlanma yetenegimizin gelismesi için ses organlarimizin zorlandigi tekerlemeleri bol bol seslendirmemiz sorumuzu çözmemize yeterli olacaktir. Asagida önce ünlaler ve ardindan ünsüzlerin esas alindigi tekerleme örnekleri verilmistir. Bu tekerlemeleri hatasiz ve çok rahat okuyabilecek sekilde tekrar etmelisiniz. Bogumlanma yeteneginin gelisimi için her türlü metnin bol bol okunmasini tavsiye ediyoruz.

ALISTIRMA: BOGUMLANMA
ÜNLÜLER:
(A) Abanadan Adanaya abarta abarta apar topar ahlatla agdali avuntucu ahmak Ahmetin avandanliklarini aparanlardan Acar Abdullah ile akilli Abdi aksam aksam bize geldi. Al bu takatukalari, takatukaciya takatukalatmaya götür. Takatukaci takatukalari takatukalamam derse takatukacidan takatukalari takatukalatmadan al getir.
(i) Igdirin igil igil akan iliman irmaginin kiyilari iklim tiklim ilgin kaplidir.
(o) Okmeydanindan Oguzeline otostop yap; Oltuda volta at, olta al; Orhangazide Orhanelili Orhana otostopluk ögret; sonra da Osmancikli Osmana otoydu, totoydu, fotoydu, dök!
(u) Uluborlulu utangaç Ulviye ile Urlali ugursuz Ulvi ugrasa ugrasa Urfadaki urgancilara uzun uzun, ulam ulam urgan sattilar.
(i) Ibibiklerin ibiklerini iyice iyilestirmek için Istinyeli istifçi Ibisin istif istiridyeleri mi, yoksa, Iskilipli Ispinoz isportaci Ishakin isligindeki ibrisimleri mi daha iyi, bilemiyorum. Ibisle Memis, mahkemeye gitmis, mahkemelesmis mi, mahkemelesmemis mi?
(e) Eger Eleskirtli elestirmen Esref ile Edremitli Bedriyi Egenin en iyi egercisi biliyorlarsa, ben de Ermenekli Erdem Ergenenin en iyi elektrikcisidir derim.
(ö) Özbezönün özbeöz Ödemisli öngörülü ögretmeni Özgüraslan ile Özgüluslan özellikle özerk ön ögretimde öylesine özverili, övünç verici ve övgüye deger kisiler ki, hani tüm ögretim örgütleri içinde en özgün örnek onlardir diyebilirim.
(ü) Ürdünlü ûnlü üfürûkçü Üryani, Ünye, Üsküdar, Ürgüp üzerinden ûlküdeslerine üstüpü, üstübeç, üvez, üzûm, üzengitasi ve üzünç götürürken, Üveyikten ürûyerek, ûvendirelerini sürüyerek yürüyen ûçkagitçi ütücülerin ürkûntü ûreten ünü batasica ünlemleriyle ürküverdi.
ÜNSÜZLER:
(f) Farfaraci Fikriye ile favorili fasa fiso Fahri Fatsali Fatmayi görünce, feslegenci feylesoy Feyyazi, findikçi Ferhundeyi animsayarak feveran ettiler. Felemenkte Felemenklerin Felemenkçe mi konustuklarini düsûne düsüne fertligi çektiler.
(p) Pohpohçu pinti Profesör pofur pofur pofurdayarak hinçla tunç çanak içinde punç içip pûlverizatör prospektüsünû papazbaligi biblosunun berisindeki papatpa buketinin bu yanina biraktiktan sonra pâlas pandiras Pülümürle Pötürgeden getirdigi pörsük pötikare pöstekiyi Palulularin Pitircik pazarinda partenogenes pasaparolasi ile pertavsiz pervasiz pervaz peysajini ve peronospora pestenkerani pestilini posbiyikli pisbogaz pedegoga Pinarbasinda bes etti.
(m) Marmaradaki Karmarisli mermerciler mermerciligi meslek edinmisler, ama Mamaktaki mamacilar manyetizmacilikla marmelâtçiligi meslek edinememisler.
(v) Virvirci Vedia ile vidi vidici Veli velinimeti vatman Vahit e vilâyette veda edip Vefâ ya dogru vaveylâsiz, velevasiz velespitle volta vururlarken voleybolcu Vatran virtüöz Vicdanî ve Viransehirli vatansever viyolonselist Vecibe ile karsilastilar.
(b) Babaeskili babacan Bahri Beberuhi Bedri ile biyiksiz biçkici bingildak Bahirin Bigadiçteki bonbon bonmarsesine varmislar, o adadakilerin yüzlerine bön bön bakarak, büyülü büyük buhurdanligi bugulu bugulu bosaltip bombos birakmislar, sonra da Bodrumda gözden kaybolmuslar.
(s) Sazende Sazi ile zifoz Zihni zaman zaman sizin sokagin sag kösesinde sinsi sinsi fiskoslasarak sizî zibidi Suziye sonsuz ve sorumsuz sorgun ederler. Sasonun susuz sazliklarinda badece soganla sarmisak yetisebilecegini söyleyen Samsunlu sebzecilerin sözüne sizler de sessizce ve sezgilerinize siginarak inanabilirsiniz.
(s) Savsatli Saban, Sarkislali sipsakçi Sekip, Sishanesden seytankusunu, sis siyeyi sislemis, siye kesise sis demis.
(ç) Çatalagzinda çatalsiz Çatalcali çatalcinin çarpik çurpuk çalçene Çoruhluya çarptirmasina ne dersin? Çatalcada topal çoban çatal yapip çatal satar, nesi için Çatalcada topal çoban çatal yapip çatal satar? Kari için Çatalcada topal çoban çatal yapip çatal satar. Çarik çorap dolak, ben sana çarik çorap dolak mi dedim.
(l) Leyla ile Lalelili Laleye leblebi ile likör ikram etmis. Lüpçüler,1ütfen lüzumlu lüzumsuz lakirdilari birakin da lüzferle rizk, rot, rop, rint, ring, ray, radyoaktivite nedir diye konusun.
(z) Zonguldakli Zaloglu Zöhrenin kizi Zühal zibidi Zekiye ziyafet zerketti.
(s, t, z) Sedat Tinazin tasasi suratsiz teyzesine rastlama sezen siska sülük tazisini tuz tortusu tütsüsüiie tutmasiydi.
(s, s) Su köse yaz kösesi, su köse kis kösesi, 0rtadaki soguk su su sisesi.
(c) Cemil, Cemile, Cemal cumalari cilaci cüce Canipin cicili bicili cumbali ciltevinde cümbür cemaat cacikli civcivle cücüklü cacik yerler sonra da Cebecili cingöz cografyacinin cinci ciciannesinin circirböcegini dinlerler. Ocak kivilcimlandiricilarindan misin, kapi gicirdaticilarindan misin? Ne ocak kivilcimlandiricilarindanim, ne kapi gicirdaticilarindanim.
(d) Dadayli dadimin Dodurgali düdük delisi dedesi diline doladigi dedbebeli dedim dedisiyle dirdirini dilinden düsürüp de bir kez olsun doya doya düden diyemeden, düdenin dallara doldurdugu doyumlu yemislerden doyasiya yiyemeden daridünyadan göçüp gitti.
(k -i-u) Kilisli kikirik kilimci Kilizmandaki kilitli kilisede kimligini kimseye sezdirmeden kucak kucak kuskuslu kuskonmazi kukumav kusuna, kisiliksiz kulagakaçan kirlig kirloz kirpiye de Kusadasinin kushanesindeki kusbasli kusbazla birlikte önce kisnisli kusüzümünû, sonra da Kumlanin kumlu kumlu kuskirazini yutturmus.
(k-i-i) Kinikli kilibik kirpinti Kiyasettin, Kirimli kilkuyruk kitmiri kikir kikir kikirdatarak küskütük küçümen küfeci külhaniyle külüstür Kürsati külünklü küngür üstüne küttedek devirdi.
Kirikhandaki kirikçi kirçil kargin kirgin kirikçisi kirmizi kirda kikir kikir kikirdayarak Kirimli kikirdakçinin kizil kirlangiçlarini kisin kirlarda Kirgizli kirpintici kirisik Kirimtovun kirikkiraklariyla besliyormus.
(k-o-ö) Koca kokoz kokainman kokorozlana kokorozlana Kazablankali kozmonota kök, kok, köken, kokot, kök sökmek, kokoreç, kökmantar, köknar, köçekçe, körkandil, krematoryum, kösnüklük ne demek diye sormus.
(y) Yalancioglu yalincik yayladiginin yahnisini yagsiz yiyebilirse de yayladiginin yagli yogurdundan, Yüksekovanin yusyumru yumurta yumurtlayan tavuklarindan, bir de yörük ayraniyla yufkasindan asla vazgeçemez.
(g) Güneyli girgin gammaz Galip Gavurdaginda güpegündüz galeyana gelmis de Gülgiloglu Gaziantepli gazup gazinocuyu Gölköylü gitaristle birlikte Gümüshaneye göndermis. Geçen gece Gemerekten Gedize gelen Gebzeli gezginci gizemcilerden gitarist general Genzel, gençlere, gerçekdisilikla gerçeklik disi iliskiler arasinda ne gibi bir geçerlilik gerçekligi oldugunu sordu.
(k, g) Galata kulesi kapisi karsisindaki kuru kahvecinin gigisi çikik, disi kirik, kurbaga kafali, karakoncolos kalfasi Hakki karisikliga getirip kahveye kavruk kakule kirigi katti.
(h) Hahamhanede hahambasi hahami homur homur homurdanir görûnce, hemencecik heyecanlandi, hizlandi, hosnutsuz hirçin halhallarla halkalari, halatlari hallaçlara verdi.
(b- p- d-y) Bati tepede tahta depo dibinde beytutet eden pullu dede tekkesinden matrut bitli Vedat, dar derede tatli duttan dürülü pide yutup pösteki dide dide dört ayda dört türlü derde tutuldu.
(b-p)Bir pirinci birinci bulusta bir inci gibi birbirlerine baglayip Perlepe berberi bastibacak Bedri ile beraber Bursa bagrina parasiz giden bu paytak budala, basasi topal Badiden biberli bir papara yedi.
(b-d) Baldiran dallari ballandirmali mi, ballandirilmamali mi? Sonra o bala daldirilan baldiran dallari dallandirilmali mi, balli dalla dallandirilmamalimi?
(t-d) Titiz, temiz, tendürüst dadim; tadini tattigi tere demetini dide dide dagitti da hiddetinden hem dut dalinda takili duran dirilti düdügünü öttürdü, hem de didine didine dedim dedi, dedim dedi dedi durdu.
(t-ç-s) : Ûstü üç tasli taç sapli üç tunç tasi çaldiran mi çabuk çildirir, yoksa iç içe yüz ton saç kapli çani kaldiran mi çabuk çildirir? Üç tunç tas has kayisi hosafi.
(t-k) AI bu takatukalari takatukaciya takatukalatmaya götür. Takatukaci takatukalari takatukalamam derse, takatukacidan takatukalari takatukalatmadan al gel.
(l-d-n) Elalem bir aladana aldi aladanalandi da biz bir aladana alip aladanalanamadik.
(k-r) : Kirk kirik küp, kirkinin da kulpu kirik kara küp.
(k-r-d) A be kuru dayi, ne kuru sari dari bu dari a be kuru dayi?
(b-m-s) : Ibisle memis mahkemeye gitmis, mahkemelesmis mi, mahkemelesmemis mi?
(d-l-t-r-k) Su karsida bir dal, dalda bir kartal; dal sarkar, kartal kalkar; kartal kalkar, dal sarkar. Dal kalkar, kartal sarkar, kantar tartar. Su karsidaki kara kuru kavak, karardin mi ey kara kuru kavak, sarardin mi ey kara kuru kavak!
(s-k) Bu yogurdu sarmisaklasak da mi saklasak, sarmisaklamasak da mi saklasak.
(m-y-l) Bu yogurdu mayalamali da mi saklamali, mayalamamali da mi saklamali?
(b-s-z) Sizin damda var bes boz basli bes boz ördek, bizim damda var bes boz basli bes boz ördek. Sizin damdaki bes boz basli bes boz ördek, bizim damdaki bes boz basli bes boz ördege : siz de bizcileyin bes boz basli bes boz ördek misiniz demis.
(d-p-k) Degirmene girdi köpek, degirmenci çaldi kötek; hem kepek yedi köpek, hem kötek yedi köpek.

*********************


Aliştirma- Vurgu

--------------------------------------------------------------------------------

VURGU
Konusma sirasinda kelimelerin tüm heceleri ayni tonda ve ayni vurgu ile okunmaz. Tüm dillerde kelimelerin farkli hecelerine vurgu yapilir ve bu vurgular konusmanin dogalligini olustururlar. Tek düze ve tek tonda çikan bir konusma akisini düsünün. Bilgisayar makinelerine okutulan konusma metinlerini dinlemisseniz bu vurgu monotonlugunu açik bir sekilde gözlemlemissinizdir. Her dilde kelimelere yapilan vurgu yerleri degisebilir. Burada Türkçede vurgularin yerleri konusunda bize yardimci olacak bazi kurallari aktariyoruz:
1. Her kelimenin bir hecesi üzerinde mutlaka ses baskisi (vurgu) vardir. Örnegin
heyecan kelimesinde vurgu son hecededir.
2. Türkçede kural olarak vurgular son hece üzerindedir. Istisnalar hariç kelimeye ekleme yapildikça vurgu son heceye dogru kayar.
hece-- heceler-- hecelerde -- hecelerdeki
3. Bazen vurgu sondan önceki hecelerden birine yapilir. Bu tür istisna durumlari asagida gösterelim:
--Ilk heceye: Il, bölge, semt adlari
Il: Ankara, Samsun, Erzurum, Izmir, Konya, Rize, Urfa, Paris, Sofya, Moskova
Bölge: Akdeniz, Marmara, Ege, Karadeniz
Semt: Dikmen, Çankaya, Etlik, Bahçecik, Topkapi
--Ortadaki hecelerden birine: Il, bölge, semt adlari
Erzincan, Edirne, Trabzon, Sakarya, Denizli, Anadolu, Keçiören, Dusambe,
--Zarf ve baglaçlarda ilk heceye:
Niçin, ancak, önce, sonra, ayrica, yalniz, belki, henüz, ansizin, nasil, hangi
--Türkçe kelimelerin aldigi bazi ekler vurguyu bir önceki heceye kaydirir. Bu ekler:
ce, le, me/ma, se/sa, im/sin
Sence, benimle, okuma, yazdirma, giderse, bilirsin
4. Dilimizde bulunan Arapça- Farsça kökenli bazi kelimelerde uzun heceler vardir. Uzun seslerde istisna bir durum, vurgu uzatilan hece üzerinde görünür. Bu kelimeleri ögrenmek gerekiyor. Bu uzatmalar kelimelerin basinda, ortasinda veya sonunda olabilir. Bu kelimeler için genel bir kural yoktur. her birinin kendine özel bir vurgusu bulunur. Bu kelimelerin uzatilan hecelerinin yerine göre vurgu basta, ortada veya sonda bulunur.
Vurgu basta: kâtil, câhil, sâmi
Vurgu ortada: teâmül, mukâbil, hazîne, mücâdele,
Vurgu sonda: Ziyâ, katî, denî, zekî, hafî,
5. Türkçede
g her zaman, y ise bazi durumlarda vurguya benzer bir degisim olusturur. G ünsüzü bulundugu hecede kendinden önce gelen ünlünün uzatilmasina yol açar. Ayni uzatma durumu y için de geçerlidir. Söz konusu uzatma seslendirmede vurgu gibi yansimaktadir.(yan yana iki ünlü uzatmayi belirtmek için kullanilmistir.)
G ünsüzü ile: yagmur= yaamur, ögretmen=ööretmen, ögle=ööle, agabey=aabey, kogmak=koomak
Y ünsüzü ile: böyle=bööle, söylemek=Söölemek, öyle=ööle
6. Sert ve gürültülü çikan bazi ünsüzler vurguyu bulunduklari heceye tasirlar. Bunun için söz konusu ünsüzün hecenin son harfi olmasi gerekir. Bu ünsüzler
ç, k, p, r, s, z
kaçtim, yokmus, sapti, ordu, sasti, ezdi
7. Abarti amaciyla kullanilan bazi heceler vurguyu kendi üzerlerine alirlar.
simsiki, koskoca, büsbüyük, büsbütün, bambaska, binbir
ALISTIRMA: VURGU
1.Asagidaki siirde kelimeler üzerindeki vurgulu heceler alti çizili -veya koyu olarak- olarak gösterilmistir. Bu vurgularin özellikleri üzerinde çalisin ve ardindan dogru vurgulari yaparak metni okuyun.
HAYALIYLE CENNET OLDU BU BATAK
1)
Bir izdirap verdin bana
Iç dedin
Gözlerimden yudum yudum içmisim
Daracik dünyaya saçilmis kalbim
Saçlarimdan püfür püfür dumanlar
Tutam tutam, avuç avuç saçlarim 2)
Bir dag yaptin yollarimda
Geç dedin
Tepe taklak, bas üstünde geçmisim
Zulüm kustu zalim mahluklar bana
Yüregim kan, cigerim alev alev
Parça parça, bölük pörçük yüregim
3)
Duygulari tek tek dizdin yoluma
Seç dedin
Içlerinde sevgi vardi, kin vardi
Kan doldu gözlerim, kin doldu
Sevsem ates, sevmesem bin bir ates
Ezdi beni, yikti beni asklarim 4)
Ümitleri kapattin simsikiya
Suç dedin
Daglar ördün aramiza, diken diktin
Delinmez dag parçalari, asilmaz bu yol
Ayaklarim delik desik, kucagimda daglarim
Yapayalniz, hüngür hüngür aglarim
5)
Lanet ettim bu karanlik döngüye
Çik dedim
Iç döngüler batak gibi, çikilmaz
Al ellerim...Al kan olmus yüregim
Bana beni bilen tek Rabbim yeter
Hayaliyle cennet oldu bu batak
Rahmetinde simsicacik ellerim


ULAMA
Diksiyonun özelliklerinden biri de
ulamadir. Genel olarak tanimlarsak bir kelimenin sonundaki sessiz harfin ardindan gelen kelimenin sesli harfle birlestirilerek seslendirilmesine ulama diyoruz. Ulama söz akisina pürüzsüzlük ve tatlilik verir. Uygun ulama ile yapilan konusmalarda veya seslendirmelerde ses bir nehrin akisi gibi sakin ve düzenli olarak ilerler. Türkçede yer alan ulama özelliklerini asagida anlatalim:

1.Sessiz harfle biten bir kelimenin son harfi sesli harfle baslayan yanindaki kelimenin ilk harfiyle birlesir.
Yazida Konusmada
Ak--sam-- ol--du. Ak--sa--mol--du.
E--lim--den-- al--di. E--lim-de--nal--di.

2. Orijinal yapilarinda
b,c,d,g harfleriyle biten kelimeler vardir. Bunlar yalin kaldiklarinda p, ç, t, kya dönüsürler. Yazi dilinde sonlarina ek aldiklarinda yumusak konumlarina dönerler. Örnegin Arapça orijiniyle kitab Türkçede kitap seklinde yazilir. Ancak yayina ek aldiginda kitabim örneginde oldugu gibi p, bye dönüsür. Konusma dilinde ise ulama bu kurala paralel olarak ayni kelimeyi bir sonraki kelime ile iliskilendirir. Yazi dilinde sert olan harf ulama ile yumusar.
(Orijinali) Yazi Dilinde Ifadesi Konusma Dilinde Ifadesi
(Mahmud) Mah--mut ev--len--di. Mah-mu--dev--len--di.
(Mesud) Mes--ut ol--du. Me--su-dol-du.
(Kitab) Ki--tap al--di. Ki--ta--bal--di.

3. Türkçede kelime sonundaki
k ünsüzünü, h ünsüzü ile baslayan bir kelimenin izlemesi durumunda h ünsüzü düser. Iki kelime birbirine baglanir.
Yazi Dilinde Konusma dilinde
Ye--mek ha--ne Ye--me--ka--ne
E--rik ho--sa--fi E--ri--ko--sa--fi
4.Eger kelimeler arasinda durak olursa, kurala uygun olsa da ulama yapilmaz.
Yazi Dilinde Konusma dilinde
Istiyorum, onu görecegim Istiyorum, onu görecegim
Kosustururken, okulu unuttu Kosustururken, okulu unuttu.

5: Bazi durumlarda Iki ayri kelimenin tek heceli olan ilkinde bir ünlü düser ve iki kelime birlesir.
Yazi Dilinde Konusma dilinde
Ne i--çin Ni-çin
Ne a--sil Na-sil
Ne ol--du Nol-du

ALISTIRMA: ULAMA
1.Asagidaki siirde ulama noktalari altlari çizilmek suretiyle gösterilmistir. Önce bu isaretlerin hangi ulama kuralindan kaynaklandigi üzerinde çalisiniz. Ardindan bu isaretlere dikkat ederek metni gerekli ulamalari yaparak okuyunuz.

DARACIK MENZILIMDE BIR AGACIM VARDI
1)
Daracik bir menzil burasi,
Bir avuç kadar dar
Agaç ol, konusurum, duy beni yeter
Ayri dünyamizda olsun, duyarim seni
Yürek olsun sende, sevgi olsun
Olsun, yesillik yesersin yerinde
Sen sen ol agacim, tüm dünya kadar 2)
El pençeyim, mahzunum bugün
Beklesen ruhlarimizda dolasan asirlarin Rüzgarinda
Dans ederken engin eglencelerinde sen
Mahsunum, dostsuzum, yalnizim
Evladim bile unuttu beni, daglarim unuttu
Kokularini paylastigim çiçekler simdi
Ve varligimi paylastigim fani
sevdigim
Simdi senin gögsünde senligi hayatin
Bagrindaki kuslardan biri de ben degilim
3)
Benim selvimi özlüyorum simdi
Basimi oksayan bir sefkat eli vardi
Dünyayi görürken gözlerim
Gögsünün sicakliginda kaybettigim
Simdi basim senin kollarinda selvim
Senin dallarinda ellerim 4)
Saçlar yemyesil de olurmus
Çiçege dönermis dudaklar
Emanet bedenimi özlüyorum simdi
Bahçendeki çiçeklerde kendimi ariyorum
Yaprak yaprak inleyislerini duyuyorum
Bir zikir günü ki bugün gecemi kaplar
Fani agacim basucumda, sevdigim agacim
Bugünkü günüm bir gün senin de gecene dolar
Sendeki emaneti de teslim alir topragin
5)
Bir gün seninle de kavusacagiz
Kana yaprak kemige odun
Bedenimiz eriyip gitmis olacak
Ikimizin agaci dogacak yeniden
Çürümezse benim bir mezar basligim
Senden bir kaç odun parçasi
Ve benden bir kaç kemik kalacak
Ve eger senin de bir ruhun olursa
Bahçemiz ikimizin olacak 6)
Simdi Bakiyi özlüyoruz birlikte
Fenadan bekaya seyahatin hayalleri
Bu bir avuç, bu daracik menzilde
Tek tesellimiz bizim simdi
Muhammed Bozdag


2. Asagidaki metinde ulama noktalarini tespit ederek çiziniz. Ardindan ulamalara dikkat ederek okuyunuz:

KALIPLAR
Insanlar kendilerine kisilikleri için çizdikleri zihinsel kaliplarin disina çikamazlar. Bizler çözümü defalarca duydugumuz halde kendimizi oturttugumuz dar çerçeveden çikis için gayret göstermeyen garip insanlariz.
Hayatin bazi insanlara
tesadüfen basarma, yükselme, zengin olma vs. Sansi tanidigini zannedenimiz çoktur. Bir çogumuz müzisyenlerin, yazarlarin, sairlerin, para babalarinin bu isi anne karninda kendilerine verilen kabiliyetlerle gerçeklestirdiklerini saniriz. Bu inanca göre bazilarinin ne maharetli anneleri varmis. Bu yanlis zanlari kabul etmeyen bir çok insan bile farkinda olmadan ayni kaliplarla kendisini kilitlemistir.
En meshur zenginlerin bir zamanlar simit sattiklarini, ayakkabi boyaciligi bile yaptiklarini ögrenince sasiririz. Bir çok yazarin vaktiyle kalemi bile tutamamalarina inanamayiz. Neden bazi insanlar bazilari arasinda siyriliverir veya
sivriliverirler.
Adaletli ve sefkatli Yaratici, Normal sartlar altinda dogan her insani her türlü basariya ulasabilmelerine imkan taniyan bir potansiyelle dünyaya göndermistir. Ancak dünyaya geldikten sonra sinirliliklar baslatilir. Anne-babasi veya çevresi tarafindan asagilanan bir çocuk etrafinda kaliplar baslamistir. Daha sonra insan
var oldugunu hissettirmek amaciyla çirpinmaya baslar. Bakkaldan getirilen bir ekmek, ilk karne notlari, takdim edilen bir çiçek, içinde bu amaci gizli tutar.
Oysa bazi insanlar
bu olmamis, sen bunu basaramazsin demekten çekinmezler. Bizler de çogu zaman sözleriyle cinayet isleyen, kabiliyetleri körelten; basarisizlik, çekingenlik, korkaklik imaji olusturan insanlardaniz ne yazik ki... Yas tutmayi sevdigimiz kadar, elestirmeyi, olumsuzluklari ileri sürerek karanlik bir zihinsel tablo olusturmayi seviyoruz.
Merhum Z. Gündüzalpin
Insan ne düsünüyorsa odur. Dedigini çok duyduk. Anthony Robbins Sinirsiz Güç kitabinda insanlarin hayal kurarken ve düsünürken kullandiklari olumsuzluk imajlarini en kötü engel olarak görür.
Her büyük basari bazen yüzlerce basarisizligin arkasinda parildar. Oysa eski bir Rus imparatoru
Yenile yenile yenmeyi ögrendigini söyler. Insan her tesebbüsünde hedefine ulasamadiginda bunu basarisizlik olarak görürse bulundugu noktada çakilir. Oysa durumu yeniden inceleyen insan için her basarisizlik basariya bir adim daha yaklasmanin isaretidir. Ani yükselislerin ise gerçek basariyla iliskisi yoktur. Bir balon gibi patlar ve söner.
Hayalimizde yasadigimiz iç konusmalarin fiillerimizde olusturdugu sinirlara bakiniz:
Zengin olmak mi? Bu is için büyük sermaye lazim. Yazar olmak mi? Konusmasini bile bilmiyorum; annemin karninda böyle bir sey ögrenmedim. Meydanlara çikip benim isçim,benim köylüm diye konusmak mi? Ben Süleyman degilim.
Sevgili kardesim... Ya siz ne siniz? Erkek ve kadin arasindaki küçük bir farktan baska kimin beyni kimin beyninden küçük veya büyük. Kaderin sahibi kimseyi basarisizliga zorla mahkum etmemistir. Ortamin sürükleyisine kendimizi kaptirdigimizda
Ortam sürükleniyorsa sürünmekten baska yapacagimiz hiç bir sey yoktur. Ne yazik ki en çok ihmal ettigimiz görevlerimizden biri dinimizin ilk emridir. Az okuyoruz veya hiç okumuyoruz.
Basarili bir insanlar topluluguna takilip basariya uçmuyorsak basarinin dinamiklerini incelemeliyiz. Basaranlarin hayati ve yaptiklari bu konuda bize yol gösterecek en açik isiktir. Baska türlü bizi pasifize eden kendi kaliplarimizdan kurtulamayacagiz. Fitrat kanunlarinin isleyisini bilmek zorundayiz. Muhammed Bozdag
3.Durak, ulama ve vurgu bölümlerinde geçen tüm yazi ve siirleri her üç diksiyon kuralina dikkat ederek okuyunuz. Önce vurguya, ardindan, duraklamaya, ardindan ulamaya ve son olarak da her üç temel kurala dikkat ederek okuyun. Okumada devam ettikçe nasil da en güzel seslendirmeyi yapabildiginizi heyecanla göreceksiniz. Sizin seveceginiz sesinizi, baskalarinin da seveceginden emin olunuz.