13 Ekim 2015 Salı

baki - gazel

Şair Bakînin Bir Gazelinin Nesre Çevrilmesi ve Sanatlarının Bulunması


Nâm ü nişane kalmadı fasl-ı bahardan
Düşdü çemende berg-i dıraht itibardan


Baharın şan ve şöhretinden eser kalmadı.
Çimenlikte, bahçede ağaçların yaprakları itibar kaybına uğradı. "Düştü" kelimesinde kinaye yapılmıştır. Hem yaprakların düşmesi,dökülmesi anlamında hem de itibar kaybına uğrama olarak mecaz anlamda kullanılmıştır. Ayrıca, insana ait bir özellik olan itibar kaybetme durumu, ağaçların yapraklarına verilmesi sebebiyle de "teşhis, kişileştirme" sanatına başvurulmuştur, "berg, dıraht, çemen, düşmek" kelimeleri bir biriyle ilgili kelimelerdir. Bir bahçenin ortak elemanları arasındadır. Böyle, birbiriyle ilgili kelimelerin bir beyit içerisinde kullanılmasına tenasüp denir.

Eşcâr-ı bağ hırka-i tecride girdiler
Bâd-ı hazan çemende el aldı çenârdan


Bağın, bahçenin ağaçları soyutlanma hırkası giydiler. Sonbahar rüzgârı, çimenlikte çınardan el aldı. Bu beyitte tasavvufî kavramlara yer verilmiştir. Çile doldurmak amacıyla giyilen "Soyutlanma Hırkası" burada ağaçlar için kullanılmış. Bu sebeple teşhis yani kişileştirme sanatı yapılmıştır. Aynı şekilde "el almak" tasavvufî bir terimdir. Mürşid-i kâmillerden el alınır. Çınar ağacı, mürşid-i kâmil yerine kullanılmış dolayısıyla mecaz-ı ınürsel sanatı yapılmıştır. Benzetme ilgisi olmaksızın bir kelime bir başka kelimenin yerine kullanılmıştır. "Eşcâr, bağ, hazan, çemen, çenar" kelimeleri bir biriyle ilgilidir. Birbiri ile ilgili kelimelerin aynı beyit içerisinde kullanılmasına tenasüp yani uygunluk sanatı adı verilir.

Her yâneden ayağına altun akıp gelir
Eşcâr-ı bağ himmet umar cûybardan


Ağaçların ayağına her yandan altun akarak gelmektedir. Bahçenin ağaçları, ırmaktan medet ummamaktadır. Bu beyitte de "himmet ummak" kelimeleri ile teşhis sanatı yapılmıştır. Ayrıca aiturı kelimesi de "sarı yapraklar" yerine yahut "suya akseden sarı yaprakların rengi" yerine kullanıldığından mecaz-ı mürsel yani ad aktarması sanatı yapılmıştır. Suyun akmasını ağaçların isteğine cevap veren nehir gibi anlatılması da hüsn ü talil sanatını ortaya koymuştur. Normal olan bir durumu güzel bir sebebe bağlayarak anlatmaya hüsn ü talil denir.

Sahn-ı çemende durma salmsun sabâyile
Âzâdedür nihâl bugün berg ü bârdan


Taze fidan sabah yeli ile durmadan salınsın dursun; çünkü bugün, meyve ve yapraklarından kurtulmuştur. Bu yükünü atmıştır. Yükten kurtulma ile daha hafif kalan taze fidan, rüzgârda daha hızlı salınacaktır. Bu durum "durma salınsın" kelimeleri ile abartılmıştır. Olduğundan fazla göstererek anlatmaya abartma denir. Salınmak da yine insana ait bir özelliktir. Bu sebeple bu beyitte de teşhis sanatı yapılmıştır. "Çemen, sabâ, nihâi, berg, bâr" kelimeleri ile tenasüp sanatına yer verilmiştir.

Bâkî çemende hayli perişan imiş varak
Benzer ki bir şikâyeti var rüzgârdan


Ey Bâkî! Bahçede, çimenlikte yapraklar gayet oldukça perişanmış, durumu hiç de iyi değilmiş. Anlaşılıyor ki rüzgârdan bir yakınması, şikâyeti var. Diğer beyitlerde olduğu gibi bu beyitte de insana ait bir özellik başka bir varlığa verilerek kişileştirme sanatına başvurulmuştur. Ayrıca "Bâkî" kelimesi ile hem seslenme yapılarak nida sanatı yapılmıştır. Hem de aynı kelimenin ve "rüzgâr" kelimesinin iki gerçek anlamı bir arada kullanılarak "tevriye" sanatına yer verilmiştir. Baki kelimesinde hem şairin mahlası hem de ebediyete kalan anlamı vardır. Rüzgâr kelimesi de hem yel hem de zaman anlamı taşımaktadır. "Çemen, yaprak, rüzgâr" kelimeleri ile "tenasüp" sanatı yapılmıştır. Tenasüp, birbiri ile ilgili kelimelerin aynı beyit içerisinde kullanılmasıdır.

Şiirin Vezni: Mefûlü fâilâtü mefâilü fâilün