28 Eylül 2009 Pazartesi

öss türkçe soruları

1994 ÖSS / TÜRKÇE


1. I. Onunla kırk yılda bir, Ankara’ya gittiğimde görüşüyoruz.

II. Alışmış olmalı, yıllar yılı aynı kentte yaşadı.

III. Dostlarının sayısı yıldan yıla artıyor.

IV. İkisini de yıllardan beri tanırım.

Yukarıda numaralanmış cümlele-rin hangilerindeki altı çizili sözler anlamca birbirine en yakındır?

A) I ve II B) I ve III

C) I ve IV D) II ve III

E) II ve IV

(Yanıt E’dir.)

2. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki deyim açıklamasıyla birlikte verilmiştir?

A) O gün şafak sökerken uyanmış, yola çıkmak üzere hazırlanmıştı.

B) Şimdilik sabrediyor, zamanı gelince her şeyi ortaya dökmeyi düşünüyordu.

C) Herkes aynı sorun üzerinde düşünüyordu ama hiç kimse onu açıkça dile getirmiyordu.

D) Ona en çok duyarlık gösterdiği yönden saldırmış, onu can evinden vurmuştu.

E) Bu duruma gerçekten çok üzülüyordu ama elinden hiçbir şey gelmiyordu.

(Yanıt D’dir.)

3. (I) Sanatçı, öykülerinde daha çok toplumumuzun kırsal alanlarda yaşayan insanlarının yaşamını, onların doğa ve çevre ile olan ilişkilerini yansıtır. (II) Anlatımda günlük konuşma dilinin inceliklerinden ustaca yararlanarak, kısa ve anlamca yoğun cümleler kurmaya büyük bir özen gösterir. (III) Zaman zaman, doğup büyüdüğü Trakya yöresinin sözcülerini de özgün biçimleriyle kullanır. (IV) Yerel dili, yerel sözcükleri kullanacağım derken, yadırgatıcı olmaktan kaçınır, hiçbir zaman yapaylığa düşmez. (V) Onun bu sözcükleri kullanmadaki amacı, okurlarına, dilimizin sözcük yönünden ne kadar zengin olduğunu göstermektir.

Yukarıda numaralanmış cümlele-rin hangisinde beğenme söz konusudur?

A) I. ve II. B) II. ve III.

C) II. ve IV. D) III. ve IV.

E) IV. ve V.

(Yanıt C’dir.)

4. (I) Önceleri yazınsal türlerin en etkilisinin roman olduğunu sanıyordum. (II) Sonra tiyatronun romandan daha güçlü, daha etkili bir tür olduğunu anladım. (III) 1940’lardan sonra da tiyatroya yöneldim. (IV) Peş peşe altı tiyatro eseri yazdım. (V) Yazdıklarım, çok büyük bir ilgi gördü ve çeşitli sahnelerde oynandı.

Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangilerinde nesnellik söz konusudur?

A) I. ve II. B) II. ve III. C) II. ve IV. D) III. ve IV.

E) IV. ve V.

(Yanıt D’dir.)

5. Burada sözünü etmediğim filmlerin yeterince iyi olmadığı sanılmasın.

Aşağıdakilerden hangisi anlam bakımından bu cümleye en yakındır?

A) Burada sözünü ettiğim kötü filmlerin iyi yanları da var.

B) Burada sözünü ettiklerimin dışında da iyi filmler var.

C) İyi olmayan filmlerden de burada söz edebilirim.

D) Burada sözünü ettiğim filmler, iyi film diye seçilendir.

E) Burada sözünü ettiğim filmler arasında kötü filmler de yer alıyor.

(Yanıt B’dir.)

6. Romanlarda yalnızca kendi duygularını, düşlerini, yaşadıklarını anlatan romancı, bir tür gizli yaşam öyküsü yazıyor demektir.

Aşağıdakilerden hangisi anlam bakımından bu cümleye en yakındır?

A) Kimi romancıların yarattığı tipler ve karakterler, yaratıcılarının yaşamından izler taşır.

B) Bir romanın değeri, gerçekleri tıpa tıp yansıtmasıyla ölçülür.

C) Kendisini anlatan romancılar yarınlara kalır.

D) Romancının yaratma gücü, yaşantısının zenginliğiyle ilişkilidir.

E) Anlattıkları, kendi yaşamıyla sınırlı olan romancılar daha kolay yazarlar.

(Yanıt A’dır.)

7. Nesnel sanat olmadığı gibi nesnel eleştiri de yoktur. İyi bir eleştirmen, değerlendirmeye çalıştığı yapıtlarda kendi ruhunu gezdiren, kendi serüvenini yaşayan kişidir.

Yukarıda öne sürülen eleştiri anlayışına en yakın yargı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Her yapıt kendine özgü bir eleştiri yöntemi gerektirir.

B) Eleştiride öznel ölçütler kadar nesnel ölçütler de kullanılır.

C) İyi bir eleştirmen eleştirdiği yapıtı, yaratıldığı dönem içinde ele alır.

D) Eleştirmen, yapıtı bahane ederek gerçekte kendi düşüncelerini anlatır.

E) Usta eleştirmenler yapıta bağlı kalmaktan hoşlanmazlar.

(Yanıt B’dir.)

8. Daha ilk kitabı yayımlanmış bir şairim ben. Bu yüzden sorunuzu, “Bu soru beni aşar” diye yanıtladım.

Bu parçada şairin, “Bu soru beni aşar” cümlesiyle anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bu konuda açıklama yapmama gerek yok.

B) Daha önce de bir soru sordunuz.

C) Bu soruyu başkaları da yanıtlayabilir.

D) Sorunuza çok değişik yanıtlar verilebilir.

E) Bu konuda yeterli bilgim ve deneyimim yok.

(Yanıt E’dir.)

9. Şiirde erişilmez bir yerimin olduğuna inanıyorum. Öyle ki bugüne kadar yazılmış en güzel şiirlerden birinin tek bir dizesi için bile: “Ah, şunu keşke ben yazsaydım!” dediğim olmamıştır.

Şair bu sözleriyle neyi anlatmak istemektedir?

A) Eskimeyen, klasik şiirler yazdığını

B) Kendisinden daha büyük bir şairin olmadığını

C) Şiirlerini oluşturmada güçlük çekmediğini

D) Kendine özgü bir şiir tekniği geliştirdiğini

E) Şiirde daha iyiyi, daha güzeli bulmanın güç olduğunu

(Yanıt B’dir.)

10. Bir şiir düşünün: Sözcükler yerli yerinde, imgeler özgün ( ) çağrışımlar zengin, deyiş kusursuz ( ) Ama eksik bir yanı var ( ) Peki nedir bu şiirde eksik olan ( ) Şairin kişiliği!

Bu parçada parantez ( ) içindeki boşluklara aşağıdakilerden hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?

A) (,) (.) (.) (?) B) (…) (:) (,) (.) C) (:) (.) (.) (…) D) (.) (,) (!) (?)

E) (,) (.) (?) (!)

(Yanıt A’dır.)

11. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözün yazımı yanlıştır?

A) Şu ana kadar toplantının konusuyla ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı.

B) Bu konu üzerinde biraz daha durmanız gerekiyordu.

C) Nedense birtakım insanlar bu gerçeği kabul etmiyor.

D) O gün, kentte heryer bayraklarla donanmıştı.

E) Akşama doğru hava birdenbire değişmişti.

(Yanıt D’dir.)

12. Aşağıdakilerden hangisinde “de”, “da” bağlacı cümleye “eşitlik, gibilik” anlamı katmıştır?

A) O şiir okumuş da anlayamamış.

B) Bundan sonra özür dilese de affetmem.

C) Gitti de bir mektup bile yazmadı.

D) Sözünü ettiğim elbiseyi aldım da giymedim.

E) Gazetedeki ilanı ben de görmüştüm.

(Yanıt E’dir.)

13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde eylemin kipinde bir anlam kayması olmuştur?

A) Pazar günü gelmeye çalışacağım.

B) Sabahları erken kalkmayı sevmiyorum.

C) Yağmur yağdığı için gelememiş.

D) Söz verdi, yarın buraya uğrayacak.

E) İstanbul’a gitmekten vazgeçmişler.

(Yanıt B’dir.)

14. I. Masallardan çekerdik dizeleri, tülbent gibi

II. Biz kaldık, koyup gitti bahar.

III. Yıldızlarda çobandık, değirmen-lerde su

IV. Akıyor zaman, ağır, kendi gön-lünce

Yukarıdaki dizelerin hangilerinde birden çok yargı vardır?

A) I ve II B) I ve III C) II ve III

D) II ve IV E) III ve IV

(Yanıt C’dir.)

15. Çocuklar sıralarından kalktılar.

16.

Bu cümlenin yüklemi çatı yönünden aşağıdakilerden hangi-sine benzemektedir?

A) Bozulan araba yolun ortasında durdu.

B) Tabloyu iki pencere arasındaki duvara astı.

C) Kitapları raflara güzelce yerleştirdi.

D) Yaşamındaki boşluğu hayvan sevgisiyle doldurmuştu.

E) O da ağabeyi gibi pilot olmayı çok istiyordu.

(Yanıt A’dır.)

17. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcük ek alırken bu sözcüğün ünsüzlerinden biri düşmüştür?

A) Susuzluktan balkondaki tüm çiçekler sararmış.

B) Yazar, bu romanında ve çok fazla devrik cümle kullanmış.

C) Soğuktan burnu kıpkırmızı olmuş.

D) Bu konuda senin de fikrini almak istiyorum.

E) Otobüsümüz, adını bilmediğim büyücek bir kasabadan geçti.

(Yanıt E’dir.)

18. Çekim eki almış her sıfat adlaşmıştır.

Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcük bu kurala örnek gösterilebilir?

A) En büyük zevki rahatça koltuğuna oturup televizyon izlemekti.

B) Evleri caddeye çok yakın, daracık bir sokağın başındaydı.

C) Aralarında nedeni bilinmeyen bir soğukluk vardı.

D) Birden başlayan sıcaklar herkesi bunalttı.

E) Kumaşlardan kırmızılı olanı daha çok beğendim.

(Yanıt D’dir.)

19. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Genellikle kitap okuyarak vakit geçiriyorum.

B) Arkadaşlarımızın sorununa sahip çıkarak desteklemeliyiz.

C) Bu yıl tatilimi İstanbul’da geçirmek istiyorum.

D) Orada, eski arkadaşlarımla görüleşeceğim.

E) Onunla geçen yıl burada karşılaşmamıştık.

(Yanıt B’dir.)

20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) İş konusunda ben onu, o da beni etkilemek istemez.

B) Onun bu durumda nasıl davranacağını sen benden iyi bilirsin.

C) Görüşlerinizi sözle değil, yazıyla belirtmelisiniz.

D) Yazılarında ayrıntılara girmeyip konunun özünü vurgular.

E) Söylediği sözün doğruluğuna inanıyorsa onu asla geri almaz.

(Yanıt A’dır.)

21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Eldeki sonuçlar, bugüne değin yanlış bir yol izlendiğini açıkça ortaya koyuyor.

B) Olayla ilgili olarak herkes başka başka şeyler söylüyor.

C) Çoğu kişi, sorunun bir başka çözümünün olmadığı kanısında.

D) Bu tutumuyla ailesine zarar mı veriyor yarar mı anlayamadık.

E) Dostların birbirlerini eleştirmekten kaçınmamaları gerektiğine inanıyorum.

(Yanıt D’dir.)

22. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Böyle bir yarışmaya ilk kez katılıyorum.

B) Yarışmaya katılmadan önce özel bir hazırlık yapmadım.

C) Özel zevklerim arasında kitap okumayı severim.

D) Bu tür yarışmalarda sorulan soruları kolay buluyorum.

E) Öteki arkadaşlara başarılar dilerim.

(Yanıt C’dir.)

23. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Okula yeni başlayan çocukların okulu sevmesinde öğretmenin rolü büyüktür.

B) Çocuklara, okula başlamadan önce aileler, okulda da öğretmenler okulun yararlarını anlatmalıdır.

C) İlkokula başlayan çocuklara, yeni arkadaşlar edinecekleri söylenmelidir.

D) Okula giden çocuk, bir süre sonra anne-babasıyla olduğu gibi öğretmeniyle de iletişim kurmayı öğrenir.

E) Anne ve babalar çocuklarıyla sürekli, ilgilenmeli, öğretmenine durumunu sormalıdır.

(Yanıt E’dir.)

24. (I) Kimi romancılar iç monolog yöntemini iyi bir biçimde kullanmıyorlar. (II) Kişilerin ruhsal ve fiziksel özellikleri arasında bir bütünlük kurulmuyor. (III) Bu yüzden kişilerin içlerinden geçen düşünceleri, okuyucu kolayca seçip ayıramıyor. (IV) Oysa iç monolog tekniği romancıdan büyük bir ustalık ister. (V) Romancının, iç monologla yüz yüze konuşmalar arasındaki ayrımı görmesini, tanımasını gerektirir.

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

(Yanıt B’dir.)

25. (I) Karikatüristler, karikatürlerinin yalnız gazete ve dergi sayfalarında yer almasından yakınıyorlar. (II) Bu yüzden en iyi karikatürlerinin bile zamanla unutulup gittiğini söylüyorlar. (III) Gazete ve dergilerde yer alan karikatürlerin güncel konuları içermesi gerektiğini düşünüyorlar. (IV) Karikatürlerinin, gazete ve dergi sayfalarından evlerin, galerilerin duvarlarına çıkmasını, kitaplarda toplanmasını istiyorlar. (V) Ancak bu yolla adlarının unutulmayacağına, yaşayacaklarına inanıyorlar.

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

(Yanıt C’dir.)

26. Niye olmasın ki? Duyguların düzyazıyla roman, öykü, deneme, mektup biçiminde ya da şiirle anlatılması edebiyatın kapsamı içinde yer alıyor. O halde, gidilip görülen herhangi bir coğrafi mekanın, tüm öğeleriyle yazarda uyandırdığı izlenimlerin ve duyguların yazıya dökülmüş biçimi de edebiyatın kapsamına girer.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A) Gezi yazıları da ayrı bir edebiyat türü olabilir mi?

B) Şiir, duyguların anlatımında öteki türlere oranla daha çok mu kullanılır?

C) Düzyazı türleri arasında duyguları anlatmaya yönelik en uygun tür roman ve öykü müdür?

D) Düşüncelerin anlatımında en uygun yazı türü ya da anlatım yolu düzyazı mıdır?

E) Gezilip görülen yerlerin insan üzerindeki etkisi düzyazıyla anlatılabilir mi?

(Yanıt A’dır.)

27. Şaşılacak bir durum karşısında şaşkınlığımızı, “Hayret” ya da “Hayret doğrusu” sözleriyle belirttiğimiz olur. Oysa son zamanlarda kimi kişiler bu ünlemi, “Hayret bir şey!” biçiminde söylüyorlar. Bu söyleyişteki anlatım bozukluğu, “Hayret edilecek bir şey!” biçiminde düzeltilebilir.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmaktadır?

A) Dil yanlışlarının çoğaldığı

B) Dil yanlışlarını düzeltmenin önemi

C) “Hayret” sözcüğünün yaygın olarak kullanıldığı

D) Bir dil yanlışı ve bunun nasıl giderilebileceği

E) Şaşılacak bir durumu anlatmak için değişik sözcükler kullanılabileceği

(Yanıt D’dir.)

28. (I) Sanatın insanoğluyla yaşıt olduğu söylenebilir. (II) İnsanoğlu, geçirdiği evrimlere uygun olarak sanatı da değiştirmiş, geliştirmiştir. (III) İlk sanat örneklerini incelediğimizde sanatın ilkel bir nitelik taşıdığını görürüz. (IV) İnsanın, yerleşik yaşama geçmesiyle birlikte kültür düzeyi de yükselmiştir. (V) Bu da ister istemez sanata yeni nitelikler, yeni boyutlar kazandırmıştır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi, parçanın ana düşüncesidir?

A) I B) II C) III D) IV E) V

(Yanıt B’dir.)

29. Bakıyorsun bir yazarımız elden kayıveren hukuk inceliklerini günlük konuşma dilinin sınırları içine sokuveriyor. Bir başka yazarımız demir leblebi gibi çetin bir sorunu bildik sözcüklerle tatlı tatlı anlatıyor. Anadili tutkunu bir bilim adamımız teknik bilimlerin özel dikkat gerektiren konularını, ustaca araştırıp yoğurarak zevkle okunabilecek bir biçimde işliyor.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Türkçe’yi ustaca kullanan yazarların sevilerek okunduğu

B) Bilim adamlarının da Türkçe’ye özen göstermesi gerektiği

C) Usta bir yazarın, en karmaşık konuları bile Türkçe’yle anlatabildiği

D) Okur düzeyini gözeterek yazanların sayıca çoğaldığı

E) Yalınlığın önemli bir anlatım niteliği olduğu

(Yanıt C’dir.)

30. Şiirlerini bütün yönleriyle tanıdığımız bir şairin daha önce hiç okumadığımız bir şiirini elimize aldığımızda, kalabalık bir caddede bir arkadaşın koluna girmenin, onunla nereye kadar gideceğimizi bilmenin rahatlığını duyarız. Burada söz konusu olan, onun dünyasına yakınlığımızdır. Başka bir söyleyişle onun, sözcükleri yoğurarak, onlara değişik anlamlar yükleyerek oluşturduğu şiirsel dünyayı tanımış olmamızdır.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Şairler şiirlerinde yeni sözcükler kullanmak istemezler.

B) Bir şiiri ilginç kılan, şairin kullandığı imgelerin özgünlüğüdür.

C) Okuyucu, okuduğu her şiirde kendi dünyasını bulmak ister.

D) Şairlerin yazdığı her yeni şiir, daha önce yazdıklarından güzeldir.

E) Bir şairin şiir özelliklerini çok iyi bilen bir okur, onun yeni bir şiirini yadırgamaz.

(Yanıt E’dir.)

31. Türk edebiyat tarihi akımların değil, bireylerin tarihtir. Bu yüzden, şair olarak bir akımın içinde yer almak ya da dışında kalmak bence önemli değildir. Çünkü kötü bir şairin bir akıma katılarak “iyi”leştiğini hiç görmedim. Kuşkusuz bunun tersi de geçerli. Şunu da ekleyeyim: İyi bir şairin, bir akıma katılmaya hiç ihtiyacı yoktur.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Şairin başarısı yalnızca kendi niteliklerine bağlıdır.

B) Türk edebiyat tarihi, bir bütünlük göstermez.

C) Edebiyatta bir akıma katılmak, şairi olumsuz yönde etkiler.

D) Başarılı şairler bir akım içinde yer almaktan kaçınırlar.

E) Türk edebiyatında akımların birbirini etkilediği söylenemez.

(Yanıt A’dır.)

32. Mersiye, ister Sultan Süleyman’a ister Süleyman Efendi’ye söylenmiş olsun, sanat açısından aynıdır. Şiirde asıl olan, şairin duyuşu ve bu duyuşunu başka türlü söylenmesine imkan vermeyecek biçimde sözcüklerle dile getirerek bir şiir iklimi yaratmasıdır.

Bu parçada vurgulanan düşünceyi en iyi yansıtan yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Mersiye herkes için, her şair tarafından söylenebilen bir şiir türüdür.

B) Önemli, önemsiz her olay, her kişi, şiir konusu olabilir.

C) Gerçek şair, şiirine olaylarla birlikte duygularını da katabilen kişidir.

D) Şiirde önemli olan şairin neyi söylediği değil nasıl söylediğidir.

E) Gerçek şair şiire yeni biçimler, yeni sözcükler getiren kişidir.

(Yanıt D’dir.)

33. Kemeraltı şimdi olduğu gibi o zamanlar da kentin canlı, hareketli merkezlerinden biriydi. Ancak bugünkü gibi değildi. Denizin hemen kıyıcığından başlardı. Küçük bir meydan… Ortasında süslü, narin yapısıyla saat kulesi… Yanı başında soyluluğunu çinilerinden alan minik cami… Gerisinde hükümet konağı… Ve sağına düşmüş Sarıkışla… Şimdi bunların çoğu yok. Saat kulesi ve cami, yerinden edilip başka bir yere taşınmış gibi.

Bu parçada, Kemeraltı’yla ilgili olarak asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Mimarı özellikleri

B) Eski görünümü

C) Doğal güzellikleri

D) Yapılarının bakımsızlığı

E) Tarihsel değeri

(Yanıt B’dir.)

34. Yabancı dilde yazılmış romanları özgün biçimleriyle okumak istiyordum. Ama yabancı dil bilmiyordum ve öğrenmek için de gerekli olanaklardan yoksundum. Bu nedenle romanları, sözlüklere baka baka okumaya çalıştım. Başlangıçta okuduklarımı anlamadım, birçok yanlış yaptım ama yılmadım. Sonunda yabancı dilde yazılmış bir romanı sözlüksüz okuyabilir duruma geldim.

Bu parçada anlatılanlar, aşağıdaki yargılardan hangisini desteklemektedir?

A) Bir amaca ulaşmak için, karşılaşacak güçlükleri göze almak ve onları yenmek gerekir.

B) Bir konuda, kendi yararını düşünen kişiler amaçlarına daha kolay ulaşırlar.

C) Kendilerine güvenen kişiler, başkalarının yaptıkları işi beğenmez, onu kendileri yapmaya çalışırlar.

D) Bazı işleri ancak yetenekli, cesaretli, güçlü kuvvetli kişiler başarabilir.

E) Yaptıkları iş belirli bir zamanla sınırlandırılmamış kişiler, daha başarılı olurlar.

(Yanıt A’dır.)

35. Ressamlarımızın çoğu, resimden başka bir şey düşünmez. Gerçi bunların büyük bir çoğunluğu edebiyatçılarla dosttur ama edebiyatın hiçbir dalıyla doğrudan ilgilenmezler. Bazıları edebiyat yapıtlarını okumazlar bile; onlara göre resmin dışında bir sanat yoktur. Bu yüzden bu ressamımızın roman yazması şaşırttı beni. Doğrusu kitabın sayfalarını karıştırırken isteksizdim ve: “Bir ressam ne yazabilir ki?” diye düşündüm. Ama kitabı okumaya başlayınca bu düşünce yerini bir sevince, heyecana, hayranlığa bıraktı. Yetenekli bir yazarın usta işi romanıyla karşı karşıyaydım.

Bu parçadan ressamla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Resim sanatını öteki sanat dallarından üstün görürler.

B) Sanat değeri taşıyan yapıtlar da yazabilirler.

C) Genellikle, ilgi alanları kendi sanatlarıyla sınırlıdır.

D) Edebiyatçılarla arkadaşlık edenler vardır.

E) Duyguların anlatımında, resimden başka yollara da başvururlar.

(Yanıt E’dir.)

36. Karagöz oyunu, Osmanlı-Türk toplumunun, yüzyıllarca yaşamış sanat dallarından biridir. Tanzimat’tan bu yana, özellikle Cumhuriyet döneminde yerini, Batıdan gelen sinema ve tiyatroya bırakmıştır. Bu sanat dalı, bugün bize çok uzak ve yabancı gelen İslam uygarlığı döneminde, halkın dilini, inançlarını, geleneklerini, zanaatlarını, siyasal ve toplumsal olaylar karşısındaki düşünsel ve ruhsal durumlarını yansıtan zengin bir kaynaktır. Geçmişi tanımak ve öğrenmek isteyenler bu kaynağı değişik açılardan değerlendirebilirler.

Bu parçada, Karagöz’le ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Toplumsal yaşamı yansıtan uzun bir geçmişi olduğuna

B) Günümüzde yerini başka sanat dallarının aldığına

C) Güldürü öğelerinden yararlanarak oluşturulduğuna

D) Farklı yönlerden incelenmeye uygun bir kapsamı bulunduğuna

E) Eski dönemler hakkında bilgi verdiğine

(Yanıt C’dir.)

37. Çalışkanlığı, titizliği, üretkenliğiyle her zaman takdir edilmiştir. Kuşkusuz altmış yedi yaşında yetmiş yapıt veren birisi yedi yaşında yetmiş yapıt veren birisi için bu övgüler fazla değildir. Türkçe’yi seven, onu iyi kullanan, anlaşılır biçimde yazan güçlü bir yazar ve iyi bir çevirmendi. Edebiyatımıza katkısı olacağını düşündüğü kitapları araştırmış, çevirip dilimize kazandırmıştır. Pek çok yazarımız hakkında hazırladığı biyografik araştırma ve deneme kitapları, edebiyatçılara, edebiyata ilgi duyanlara ve öğrencilere ders kitabı olacak niteliktedir.

Bu parçada, sözü edilen kişiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) İşinde çok dikkatli ve özenli olduğuna

B) Çok sayıda eser verdiğine

C) Dili başarılı bir biçimde kullandığına

D) Eserlerinin çoğunu, gençliğinde oluşturduğuna

E) Öğretici nitelikte eserler hazırladığına

(Yanıt D’dir.)





1996 ÖSS / TÜRKÇE


1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük, cümleye “aşırı bir biçimde” anlamı katmaktadır?

A) O, ehliyetini daima yanında taşır.
B) Onun böylesine ağır konuştuğunu ilk kez duyuyordum.
C) Burada, çalışmalarınla ilgili bolca kaynak bulabilirsin.
D) Haftada bir yayımlanan bu dergiyi sürekli almak istiyorum.
E) Yanına birkaç parça giysi alıp hemen yola çıktı.
(Yanıt B’dir.)

2. Sanatçı, yeni resimlerinde soyut ile somut öğeleri yan yana, iç içe, biçim ve renk karşıtlıklarıyla kullanarak, izleyiciyi etkileyen bir anlatıma ulaşıyor.

Bu cümlede geçen “izleyiciyi etkilemek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Zıtlıkları göstermek
B) Kendini yenilemek
C) Dikkatini çekmek
D) Farklı teknikleri denemek
E) Alışılmışın dışına çıkmak
(Yanıt C’dir.)




3. Deneme yazmanın temel koşulu sayılan başka türlü düşünme, genellikle yazarların olgunluk çağına özgü bir niteliktir.

Bu cümlede geçen “başka türlü düşünme” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kitlelerin isteklerine yanıt verebilme
B) Üstün nitelikli olduğunu yorumlarıyla kanıtlama
C) Yeni bilgiler edinip kendini geliştirme
D) Olayların ilgi çekici yönlerini görebilme
E) Sıradanlıktan kurtulup özgün olabilme
(Yanıt E’dir.)














4. Onun, çağının sorumluluğunu üstlenme, tanığı olma gibi, aydın sanatçıya özgü tutum ve davranışları yazın, düşün ve kültür coğrafyamızda bir meşale gibi ışıldayacaktır.

Bu cümlede geçen “bir meşale gibi ışıldayacaktır” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) yol gösterici, aydınlatıcı olacaktır.
B) kuşaktan kuşağa geçecektir.
C) gelecek kuşaklarca da hatırlanacaktır.
D) çarpıklıkların, bozuklukların düzeltilmesini sağlayacaktır.
E) yaşananları gözler önüne serecektir.
(Yanıt A’dır.)

5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yerinde kullanılmamış bir deyim vardır?
A) Kadın, durmadan ağlıyor, bir yandan da: “İçim yanıyor dostlar!” diye bağırıyordu.
B) Olay yerinde, herkes telaş içindeyken o kılını bile kıpırdatmıyordu.
C) Odacı Halil Efendi, yeni müdür için: “Canı tez birine benziyor” dedi.
D) Ev sahibi, konuklarına bakıp: “Bu ne şıklık böyle!” deyince Ayşe üstüne alındı.
E) Görüşüne başvurduğum herkes, onun, sözünün eri bir kişi olduğunu söylüyordu.
(Yanıt D’dir.)







6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir “yakınma” söz konusudur?

A) Dergiye girecek yazıların başka bir yerde yayımlanmamış ve özgün olması gerekir.
B) Konudan konuya atlayan, başlığıyla içeriği birbirine uymayan yazılar bizi çok yormaktadır.
C) İsteklerimizden birisi de gönderilen yazıların yazı makinesiyle çift aralıklı olarak yazılmasıdır.
D) Alt alta dizilmiş cümlelerin şiir sayılmayacağı herkesçe bilinen bir gerçektir.
E) Daha güzel, daha nitelikli bir dergi çıkarabilmek için okurla işbirliği şarttır.
(Yanıt B’dir.)

7. (I) Yapıtını gece boyunca okuyup yuttuktan sonra, vakit geçirmeme olanak yoktu. (II) Düşüncelerimi belirtmek için hemen yazmaya koyuldum. (III) Öncelikle şunu söyleyeyim: (IV) Bugünkü edebiyatta bu güçte bir yapıtta karşılaşmadım. (V) Günümüzün yazarları arasında hiç kimse, ne ben ne de bir başkası, böyle bir şey yazmayı başaramadı.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde “karşılaştırma” söz konusudur?

A) I ve II B) I ve IV C) II ve III
D) III ve IV E) IV ve V
(Yanıt E’dir.)














8. (I) Bu balerinimiz senelerce yılmadan çalıştı. (II) Bu dönemde kimlik arayışları içine girdi. (III) Her çalışmasında yeni bir şeyler ortaya koydu. (IV) Müzik seçiminde de hiçbir zaman kolaya kaçmadı. (V) Giderek çağdaş ve evrensel bir çizgiye ulaştığını son çalışmalarıyla kanıtladı.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde “beğenme” söz konusu değildir?

A) I B) II C) III D) IV E) V
(Yanıt B’dir.)

9. (I) Bu kitabın dört bölümü, aslında birer uzun makale olarak düşünülmüş. (II) Dördü de ayrı ayrı temaları işliyor. (III) Bu temalar: Osmanlı-Türk müziğinin öğretimi, icra üslubu, makamları ve bunları kuşaktan kuşağa aktarma yöntemleri… (IV) Yani Türk müziğinin belirleyici özellikleri… (V) Bütün bunlarla, geleneksel Osmanlı-Türk müziğinin çeşitli yönlerine ışık tutuluyor ve onun belirgin nitelikleri ortaya konuyor.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisi sözü edilen kitabın içeriği ile ilgili değildir?

A) I B) II C) III D) IV E) V
(Yanıt A’dır.)

10. Karşılaştığımız kişilerin ya da durumların iyi yanlarını belirtmekten çok, kötü yanlarını görüp dile getirmeyi yeğleriz.

Bu cümlenin anlamına en yakın yargı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Güzelliği ve çirkinliği değerlendirirken aşırılığa kaçarız.
B) Her şeyin en iyisini bildiğimizi düşünürüz.
C) Beğenmek yerine, kusur bulmaya eğilimliyiz.
D) Başkalarının kusurlarını daha kolay görürüz.
E) Başkalarını değerlendirmekte güçlük çekeriz.
(Yanıt C’dir.)

11. Çağdan çağa yargılar değişiyor; bir süre gölgede kalan, yanlış anlaşılan bir yazar, gün geliyor bir edebiyat hazinesi gibi insanlığı etkiliyor.

Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır?
A) İnsanlığı etkileyen yazarlar, genellikle kendilerinden sonraki dönemlerde anlaşılmışlardır.
B) Okur, sanatçıyı anlamak için gerçekten çaba harcarsa, onun hakkındaki görüşleri tümüyle değişebilir.
C) Bir yazar hakkında, değişmeyen yargılara varılması, onun, çağının gereklerine uygun yapıtlar vermesine bağlıdır.
D) Kimi edebiyatçılar okurun düzeyine inemediklerinden yanlış anlaşılıyor ve insanlığa yol gösteremiyorlar.
E) Sanatçılar hakkında zaman içinde farklı değerlendirmeler yapılması, insanların yaşamın akışı içinde düşünsel yönden değişmesinin sonucudur.
(Yanıt E’dir.)





12. (I) Türk ulusu Batıya hiç benzemeyen bir topluluktur. (II) Anadolu insanının tarihi, Batılıların tarihlerinin geçtiği aşamalardan geçmemiştir. (III) Bu nedenle insanlarımızın olaylar karşısındaki davranışları, iç dünyalarını açığa vuruşları Batı insanınkine hiç benzemez. (IV) Bu açıdan bakılırsa, Türk romanının, gerek öz gerek biçim bakımından Batı romanından farklı özellikler taşıması kaçınılmazdır. (V) Bu gerçeğin, eleştirmenlerce göz ardı edilmemesi gerekir.

Bu parçada anlatılmak isteneni içeren en genel yargı, numaralanmış cümlelerden hangisidir?

A) I B) II C) III D) IV E) V
(Yanıt D’dir.)
13. (I) Onun şiirinin temelini halk türkülerinden alınan öğeler oluşturur. (II) Şiirinde bu öğeler öne çıkar ve lirik bir söyleyişe ulaştırır şairi. (III) Fakat lirizm onun şiirinde bir güz güneşi gibidir. (IV) Kimi zaman gökyüzü pırıl pırıldır, güneş şiirin sırtını ısıtır. (V) Kimi kez de gökyüzü bulutlanır; sözcükleri duygusal değerlerinden soyan, kuru, bilgilendirmeye yönelik söyleyiş öne çıkar. (VI) Bu söyleyiş son şiirinde kendini belli eder daha çok.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde “öğretici” şiire olumsuz bir bakış sezilmektedir?
A) II B) III C) IV D) V E) VI
(Yanıt D’dir.)

14. I. “Gülerken düşündürme” onun, öykü, roman ve oyunlarının çıkış noktasını oluşturan belirgin bir öğedir.
II. Kullandığı teknik, anlatım biçimi ve tema zenginliğiyle son oyununda yeni bir gülmece türünü örneklendiriyor.
III. Daha iyi bir duruma kavuşma isteği, kendi halinden memnun olmama söz konusu olsa bile başkalarına zarar vermekten kaçınma, yapıtlarındaki karakterlerin belirgin özelliğidir.
IV. Sanatçı, eleştirel bakışı, duyarlı gözlemciliğiyle son derece önemsiz görünen bir olayı bu yapıtına çıkış noktası olarak seçmiştir.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde, sanatçının bütün eserlerinde ortak olan noktalardan söz edilmiştir?
A) I ve II B) I ve III C) II ve III D) II ve IV E) III ve IV
(Yanıt B’dir.)
15. Aşağıdaki cümlelerden hangisi, kanıtlanabilirlik açısından ötekilerden farklı bir nitelik taşımaktadır?
A) Bu sanatçının resimleri, duygu ve düşünceyi görselliğe dönüştüren tutarlı bir üslubun ürünüdür.
B) Sanatçı kendine özgü çağdaşlık anlayışını ve eleştirel tavrını bu dizide de sürdürüyor.
C) Sanatçı, bu resimlerinde gerçekleri, değişik yorum ve çağrışımlara açık biçimde vurguluyor.
D) Sanatçının son resimleri insanı etkileyen ve duygulandıran bir anlatımla, inceden inceye işlenmiştir.
E) Sanatçının sarı ve yeşil renkleri ağırlıklı olarak kullandığı kırsal kesim resimlerinde, çalışan köylüler görülüyor.
(Yanıt E’dir.)


























16. Bir gün Fransızların ünlü heykeltıraşı Rodin’e: “Bir heykeli nasıl yapıyorsunuz?” diye sorarlar. O da tek cümleyle şu cevabı verir: “Taşın fazlasını atıyorum, geriye heykel kalıyor.”

Rodin’in heykel yapmayla ilgili olarak söylediği bu sözle, yazılı anlatıma ilişkin aşağıdaki yargılardan hangisi arasında bir paralellik vardır?

A) Yerinde verilen örnekler, yazarları uzun uzun açıklamalar yapmaktan kurtarır.
B) İletilmek istenen düşünceye uygun bir anlatım biçimi seçme, başarının ana koşuludur.
C) Yazma ustalığı, sözcüklerin tüm anlatım boyutlarını tanımayı gerektirir.
D) Yazılı anlatımda güzellik, anlatımı gereksiz sözcüklerden arındırma ve yalınlaştırmayla sağlanır.
E) Bir yazının kalıcı olmasını sağlayan temel nitelik, onun dil ve anlatım özelliğidir.
(Yanıt D’dir.)


17. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, arasına sözcük ya da sözcükler girmiş bir isim tamlaması vardır?

A) O kırmızı gülleri kimin için aldığını söylemedin.
B) Öğrenciler, fen derslerinin boş geçmesinden yakınıyorlar.
C) Ankara’nın adını yeni duyduğum semtleri var.
D) Yeni defterini bu kağıtla kaplamalısın.
E) Türkçe kitabını yarın okula getirirsen iyi olur.
(Yanıt C’dir.)

18. Eşyalar yerleşilince, otobüse yolcular da bindi. Şoför, beklemeksizin kontağı açtı. O sırada otobüs yazıhanesinden biri fırladı. Otobüse koşuyordu; soluk soluğa yetişti. Önümüzdeki tek boş yere oturdu. Çevresindekileri selamladı. Otobüsteki herkesi tanıyordu anlaşılan.

Bu parçada bileşik zamanlı kaç fiil vardır?
A) 1 B) 2 C) 3 D) 4 E) 5
(Yanıt B’dir.)

19. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir sözcük hem belirtme hem de niteleme sıfatı almıştır?

A) İçeriye orta yaşlı bir kişi girdi.
B) İnsana tepeden bakan, itici biriydi.
C) Gözü eski, cumbalı evleri arıyordu.
D) O yıllarda çift düğmeli, dar yakalı ceketler modaydı.
E) Her gün aynı yorgun, asık yüzleri görmekten bıkıp usanmıştı.
(Yanıt A’dır.)



20. Ülkenin günlük siyasal olaylarını ve toplumsal bozukluklarını eleştirel bir yaklaşımla ve etkileyici bir biçimde yansıtır.

Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?

A) Özne-nesne-yüklem
B) Nesne-dolaylı tümleç-yüklem
C) Özne-dolaylı tümleç-yüklem
D) Nesne-zarf tümleci-yüklem
E) Özne-zarf tümleci-yüklem
(Yanıt D’dir.)

21. İçeriye ellerinde kameralarıyla genç, orta yaşlı, kadınlı erkekli bir grup gazeteci girdi.

Bu cümleyle aşağıdaki cümlelerden hangisi arasında öğelerinin sıralanışı yönünden bir benzerlik vardır?

A) Konferansa katılan konuşmacı, ağır adımlarla kürsüye doğru ilerledi, tane tane anlatmaya başladı.
B) Konferans salonuna alınan velilere, okul müdürü az ama öz konuşarak sorunları açıkladı.
C) Deniz kıyısına toplananlar, büyük bir hayranlıkla güneşin batışını izliyordu.
D) Derenin kuzeye bakan tarafındaki ağaçların altı serin, diplerindeki otlar dipdiriydi.
E) Düzenlenen seminere, kullanacakları aletlerle birlikte, işe yeni başlayan arkadaşlarımız katılacak.
(Yanıt E’dir.)

22. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A) İşini çok iyi bilirdi ama yine de bana danışmadan hiçbir şey yapmazdı.
B) Bunca yıl çalıştıktan sonra öğretmenliği bırakmak hiç de kolay değildi.
C) Onunla haftada bir gün buluşup sinemaya ya da tiyatroya giderdik.
D) Çocuğunun bir sıkıntısı olduğunu sezdi mi onu konuşturmaya çalışır, rahatlatırdı.
E) Anladım ki onun her istediğini yapmak doğru bir şey değilmiş.
(Yanıt B’dir.)
23. Sağlıklı yaşam koşullarından habersiz olan kişilerin çoğu (I) sabah (II) öğle ve akşam yemeklerinde midelerini tıka basa dolduruyor. Jimnastik de yapmadıkları için (III) bu insanların tüm organları yağ bağlıyor. Dengesiz beslenen bu kişiler her gün yürüyüş yapmalı (IV) sebze ve meyve ağırlıklı (v) kolay sindirilen yemekler yemelidir.

Bu parçadaki numaralı yerlerden hangisine noktalı virgül (:) konulması uygun olur?

A) I B) II C) III D) IV E) V
(Yanıt D’dir.)














24. Bugün yetmiş yaşındayım (I) yaptıklarımdan pek çok pişmanlık duyuyorum (II) Öyle çok, öyle çok yanlış yaptım ki (III) Her şeyden önce en değerli varlığın olan zamanımı istediğimce ve iyi bir biçimde kullanamadım. (IV) Halbuki şimdikinden en az iki kat daha verimli olabilirdim (V)

Bu parçadaki numaralı yerlerden hangisine üç nokta (…) konulması uygun olur?

A) I B) II C) III D) IV E) V
(Yanıt C’dir.)

25. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Şiirlerinde bol bol abartılmış sözcükler seçmesi yüzünden hitabet havası taşımaktadır.
B) Günümüzde dergiler ve gazeteler, deneme türünün gelişip yaygınlaşmasına uygun bir ortam hazırlamaktadır.
C) Osmanlı İmparatorluğunda Lale Devrinde çeviri çalışmaları yapıldığı biliniyor.
D) Bence edebiyat eleştirisinin edebiyat incelemesiyle bir arada, iç içe düşünülmesi gerekir.
E) Sanatın başlıca amacının güzellik olduğunu savunan yazarın, bu konuda söylediklerine bir göz atalım.
(Yanıt A’dır.)











26. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Bu işi onun başaracağını sanıyorum.
B) Yapılanları doğru bulmadığıma inanıyorum.
C) Alınan kararları sana da bildiriyorum.
D) Yaptıklarının yeterli olmadığını anlatmaya çalışıyorum.
E) Kamuoyunun bu konuda aydınlatılması gerektiğini düşünüyorum .
(Yanıt B’dir.)

27. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu, cümlenin uygun bir yerine “ona” sözcüğü eklenerek giderilebilir?

A) Elbiseler dolaplara özenle yerleştirilir, güve yemesin diye elbise aralarına naftalin konurdu.
B) Çocuk bir yandan yaralı kuşa korkuyla bakıyor; bir yandan da onu sevmek istiyordu.
C) Annesi çocuğunun aç olmadığını biliyor; ama yine de pastadan yemesini istiyordu.
D) Ali, arkadaşı Mustafa’yı hem çok seviyor, hem de kimi davranışlarından dolayı kızıyordu.
E) Otobüsler buraya gelince duruyor, bekleyen yolcular bindikten sonra yeniden yola koyuluyordu.
(Yanıt D’dir.)










28. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “aşağı yukarı” sözü gereksizdir?

A) Bu işyerinde aşağı yukarı üç dört yıldan beri çalışıyorum.
B) Aşağı yukarı beş yıl önce yine böyle şiddetli bir kış yaşamıştık.
C) Buralarda ekinler, aşağı yukarı biçilecek duruma geldi.
D) Şubat ayı sonunda bu ağaçların aşağı yukarı hepsi çiçek açar.
E) O gün sınıfın aşağı yukarı yarısı tören alanında toplanmıştı.
(Yanıt A’dır.)

29. Elbette onunla birlikte gitmiş olabilirler.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu-nun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öğe eksikliği
B) Özne yüklem uyuşmazlığı
C) Öznenin belirtilmemiş olması
D) Aynı anlama gelen sözcüklerin birlikte kullanılması
E) Anlamca çelişen sözcüklerin birlikte kullanılması
(Yanıt E’dir.)


















30. Bu konuda gençleri azımsamak doğru değildir.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Gereksiz sözcük kullanılması
B) Bir sözcüğün anlam bakımından yanlış kullanılması
C) Tamlamanın yanlış yapılması
D) Ekeylemin yanlış kullanılması
E) Yüklemine göre olumsuz cümle olması
(Yanıt B’dir.)

31. (I) Otuz yaşıma kadar durmadan yazdım; ama amatörlük döneminin bu ürünleri yayımlanmadı. (II) Gerçek anlamda yazarlığa otuzumda başladım. (III) İlk kitabım da ancak kırk yaşında piyasaya çıkabildi. (IV) Önceleri, salt ele alınan konunun önemli olduğunu düşünüyordum; sonra konu kadar işlenişinin de önemli olduğunu anladım. (V) Onun yayımlanışından sonra da sanat görüşümde bir değişiklik olmadı. (VI) Çünkü yazarlığa başladığımda düşünsel kişiliğim oluşmuştu.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II B) II C) IV D) V E) V I
(Yanıt C’dir.)

32. Yıllardır kentlerde yaşıyorum. Kentlerde öğretmenlik yaptım; gençlerle ilişkilerim oldu. Bunlar bir ölçüde yazdıklarıma yansıyor. Son öykülerimde ise kentten çok, gençlerle ilgili konuları ele aldım. Aslında ben, köy kent ayırımı yapmıyorum. Çünkü bir yazar, hakkımda bilgi sahibi olduğu, daha doğrusu etkilendiği her çevreyi yazmalıdır.

Bu parçanın bütününde yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi anlatılmaktadır?

A) Kent yaşamını ne zamandan beri tanıdığı
B) Gençlik sorunlarına ilgi duyduğu
C) Gençlerle iç içe yaşamanın gerekliliğine inandı
D) Konularını hangi kaynaklardan seçtiği
E) Öğretmenlikle yazarlığı birlikte yürüttüğü
(Yanıt D’dir.)

33. Bir yazarın günlük tutmasının çeşitli yararları vardır. Çünkü günlük, bir tür olarak edebiyatın bir parçası olduğu kadar, yazarın kendi yapıtlarını düşünürken, yazarken aldığı notlardır da. Eleştirmenler, günlüğüne bakarak, bir yazarın kişiliğini ya da yazarlık niteliğini anlayabilirler. Bir yazarın sanat anlayışını, sanatçı tutumunu çözümlemekten yararlı ipuçları verir günlükler.

Bu parçada günlüklerle ilgili olarak asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yapıt yazılmadan önce alınan notlardan oluştuğu
B) Yazarların anlaşılması ve değerlendirilmesi açısından önem taşıdığı
C) Yazarların eğilimlerini, özlemlerini yansıtması gerektiği
D) Alanı ne olursa olsun, her sanatçının tutmasının zorunlu olduğu
E) Yapıtların oluşturulmasına kaynaklık ettiği
(Yanıt B’dir.)






34. Konuşurken düşüncenizi iyi anlatamadığımızı varsayalım. Geri alamazsınız onu. Dinleyene gitmiştir bir kez. Yeni cümleniz, ister istemez öncekinin yetersizliğini kapatma kaygısı taşıyacaktır. Öte yandan siz ne kadar açıklamaya çalışırsanız çalışın dinleyiciler, kendilerine uygun düşen, kendi özlemlerini karşılayan yorumu benimseyecek, öyle algılayacaklardır.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Dinleyicilerin, söylenenleri, istedikleri doğrultuda anladıkları
B) Dinleyicilerin, konuşmayı, eleştirel bir değerlendirmeden geçirdikleri
C) Söylenen bir düşünceyi değiştirmenin gereksizliği
D) Dinleyicilerin düzeyini göz önünde bulundurarak konuşmak gerektiği
E) Düşünceleri açıklamada, konuşma yerine yazmayı seçmenin doğru olduğu
(Yanıt A’dır.)











35. Ben dünyanın neresinde bulunuyorsam oraya, oranın insanına, coğrafyasına, tarihine, doğasına bakmadan, orayı yazmadan yapamam. Bana göre dünya, kısacası her şey yazılmak için vardır. Kimi zaman yalnız doğadır, tarihtir gördüğüm, kimi zamansa salt insan yaşamı… Dünyayı böyle algılarken kendimi zorlamam, ilgi alanım beni nereye sürüklerse o yöne giderim.

Bu sözleriyle sanatçı hangi özelliğini vurgulamak istemiştir?

A) Tarihe ve coğrafyaya özel bir önem verme
B) İlginç konular bulmaya çalışma
C) İnsanların yaşamına ilgi duyma
D) Genellikle doğadan kopmama
E) Yaşadığı ortamı yazıya dönüştürme
(Yanıt E’dir.)

36. Tarihin belli bir dönemini yansıtmak isteyen romancı, bu konuda kendini özgür sayabilir. Ancak, amacı kendini ustaca gizleyen bir gülmece romanı yazmak değilse, yorum gerektirmeyecek ölçüde kesin verilerden yararlanmalıdır. Bu verileri çarpıtmaktan, örneğin kronolojiyi tersine çevirmekten özenle kaçınmak zorundadır. Bilerek ya da bilmeyerek bu zorunluluğa yan çizmek, bir bakıma bindiği dalı kesmekten başka bir şey değildir.

Bu parçaya göre romanda aşağıdakilerden hangisi “bindiği dalı kesmek” anlamına gelmektedir?

A) Gülmece öğesini ön plana çıkarmak
B) Yorum gerektirmeyecek tarihi olaylara yer vermek
C) Herkesin bildiği kimi gerçekleri değiştirerek aktarmak
D) Yorumunda herkesin birleştiği tarihi olayları değişik açıdan ele almak
E) Tarihi olayları yorumlamaktan kaçınmak
(Yanıt C’dir.)

37. Ormana, ovada otlayan ata, üveyiğin uçuşuna bakıyorum. Sessizliği dinliyorum. Bunların bir dil olduğunu söylüyorum kendi kendime… Anlayamadığımız, daha doğrusu anlamak için yeterince zaman ayıramadığımız bir dil… Çoğu kez bu dili kullanmıyoruz; doğaya dışardan bakıyor, onu bilim yoluyla yeniden bulmaya çabalıyoruz. Oysa bu kopukluk ancak şiirle, doğayı içten tanıtan, ondaki güzellikleri sezmemizi, görmemizi sağlayan şiirlerle giderilebilir.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Günlük yaşamın insanı doğadan uzaklaştırdığı
B) Doğadaki varlıklarla mutlu olunabileceği
C) Doğadaki her varlıktan bir şeyler öğrenilebileceği
D) İnsanın doğadan uzaklaşmasının sanat aracılığıyla önlenebileceğini
E) Doğanın bilim yoluyla anlaşılabileceği
(Yanıt D’dir.)





38. Geçen yetmiş yılda ne yaptım? Yetmiş sekiz kitap yazdım. Şimdi size bir itirafta bulunayım .Her biri beş on baskı yapmış olan bunca kitap bana sanki yazacağım kitabın taslağı gibi gelmiştir. Yetmiş sekiz kitapta, hep ileride, şimdiden kestiremediğim bir zamanda, yazacağım o kitabın taslağını yaptım. Kim bilir, belki de hep taslak yapacağım. Yaşamım belki de bu taslaklar arasında, istediğim kitabı yazamadan geçip gidecek.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Her yapıtın kendine özgü birer taslağının bulunduğu
B) Yapıtlar için taslak hazırlamanın zaman yitimine yol açtığı
C) Sanatçının, daha yetkin ürünler ortaya koyma çabası içinde olduğu
D) Bir yapıtın güzelliğinin ve kalıcılığının, onun işlenişine bağlı olduğu
E) Yazma ve yaratma gücünü, ortaya konan yapıtların sayısının belirlediği
(Yanıt C’dir.)

39. Şiirimizde Birinci Yeni akımı da İkinci Yeni akımı da kalıcı olamazdı. Nitekim olmadı da. Bir kere Birinci Yeni bize uzaktı. İkinci Yeni ise bir modaydı; konup göçtü. Göçmek zorundaydı, çünkü bizimle hiçbir bağı yoktu. Edebiyatımızın bir uzantısı, aşaması değildi. Fransız şiirine özenip Fransız şairlerini taklit ederek köksüz bir şiir çıkardılar ortaya. Her iki akımın günümüzde ayakta kalan temsilcileri ise şiirlerini geliştirip başka şiire yöneldikleri için unutulmadılar.
Bu parçada, sözü edilen akımlara bağlı sanatçılar niçin eleştirilmektedir?
A) Kendilerinden sonra gelenlere öncülük etmedikleri için
B) Yapıtlarında, edebiyatımızın temel kurallarına uymadıkları için
C) Unutulmama amacıyla başka tür şiirlere yöneldikleri için
D) Şiirlerini günün akımlarına uygun bir çizgide oluşturdukları için
E) Yabancı şairleri örnek aldıkları ve kendi edebiyatımızdan koptukları için
(Yanıt E’dir.)

40. Ne mahallenin ne de komşuların dedikoduları kapımızdan içeri girerdi. Babamın da dışarıdan içeriye, aileyi ilgilendirmeyen bir olay getirdiğini hiç hatırlamıyorum. Oldukça durgun bir yaşamımız vardı. Ancak, akrabalarımızdan birinin bize yatılı konuk gelmesi ya da büyük ağabeyimin yatılı okuldan eve dönmesi, evimizdeki durgunluğu kıran bir bayram havası estirirdi. Böyle günlerde yatma saati gecikir, gece yarısına kadar oturulurdu.
Bu parçada yazar, ailesiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinmemiştir?
A) Başkalarının yaşamlarından ve ilişkilerinden evde söz edilmediğine
B) Sorunları ortaklaşa çözmeye çalıştıklarına
C) Evlerine, yakınlarının birkaç günlüğüne gelmesinden mutlu olduklarına
D) Sessiz sedasız bir yaşam sürdüklerine
E) Kimi geceler, geç saatlere kadar yatmadıklarına
(Yanıt B’dir.)





41. Her okur kuşağı kendi ilgisinin, duyarlığının, birikiminin ulaşabildiği yere kadar izliyor şiiri; ondan sonrasını yok sayıyor. İnsana, dünyaya, toplumsal olgulara bakış değişirken şiirin de değişebileceği düşünülmüyor. Bu yüzden onlar, hangi dönemde kaldılarsa o dönemdeki gibi şiir yazılmasını istiyorlar. Yeni şiiri, anlama, eleştirel bir süzgeçten geçirme çabası göstermeden, “Anlamıyorum” diyerek reddeden böylesi okurlara verilecek yanıt şu olabilir: “Bugün öyle şiir yazılmıyor.”

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Şiir anlayışının kuşaktan kuşağa değiştiğine
B) Eski kuşağın yeni şiiri anlamak için çaba göstermediğine
C) Şiiri anlamada alışkanlıkların bir etkisi olmadığına
D) Şiirdeki değişmenin doğal karşılanması gerektiğine
E) Eski kuşağın yeni şiir konusunda önyargılı olduğuna
(Yanıt C’dir.)

42. Kitaplarımın hemen her yeni basımında değişiklikler yaparım. Kimi öykülerimi atarım kitaplarımdan. Kimilerinin bazı yerlerini değiştirir, kimilerini de yeniden yazarım. Bu işler de ister istemez çok zamanımı alıyor. Düzeltmeye zaman bulamadığım için on on beş yıldır yeni basımlarını yapamadığım kitaplarım var. Son yıllarda az sayıda kitap yayımlamamın bir nedeni de bu.

Bu parçada, sözü edilen sanatçı ve kitaplarıyla ilgili olarak aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur?

A) Yeni baskıları olmayan kitaplarınız, düzeltilemeyecek durumda olanlar mı?
B) Kitaplarınızın her baskısının bir önceki baskısından farklı olduğu doğru mu?
C) Kitaplarınızdan tümüyle çıkarttığınız bölümler, öyküler oluyor mu?
D) Yeniden ele alamadığımız için yeni baskıları yapılamayan kitaplarınız var mı?
E) Kitaplarınızda yaptığınız değişiklikleri kısa sürede tamamlayabiliyor musunuz?
(Yanıt A’dır.)

43. Mektup bizde genellikle yaygın olmayan bir tür. Otobiyografi de öyle. Oysa bu tür yapıtlar, yani mektuplar, otobiyografiler bir yazarı tanımada, onun yapıtlarının özelliğini, inceliğini ve güzelliğini görmede, iç dünyasını öğrenmede bulunmaz kaynaklardır. Nitekim Batı edebiyatında bu tür yapıtlar, özellikle de mektuplar oldukça yaygın.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Edebiyatımızda mektup ve otobiyografi türünde ortaya konan ürünlerin sayıca birbirine yakın olduğuna
B) Mektuplarla otobiyografiler arasında işlevsel bir ortaklığın olduğuna
C) Mektuplarla otobiyografilerin bir yazarı tanımada güvenilir belgeler olduğuna
D) Mektup ve otobiyografi gibi türlerin oluşturdukları dönemden izler taşıdığına
E) Mektup türünde oluşturulan yapıtların bizim edebiyatımızda çok az olduğuna
(Yanıt D’dir.)







44. Gerçek bir eleştirmen, herhangi bir etki altında kalmadan eleştirisini yazar. Hiçbir zaman art niyetle davranmaz. Bugün övdüğünü yarın yermeye kalkmaz. Bugün övdüğünü yarın yermeye kalkmaz. Eleştirdiği sanatçının kişiliğini hedef almaktan özellikle kaçınır ve onun sanatını aşağılamaz. Eleştirdiği yapıtı tutarlı, nesnel, bilimsel verilere dayanarak yargılar.

Bu parçada bir eleştirmende bulunması gereken nitelikler arasında aşağıdakilerden hangisine yer verilmemiştir?

A) Yansız davranma
B) Yapıta bağlı kalma
C) Belirli ölçütler kullanma
D) Çelişkiye düşmekten kaçınma
E) Sanatçıya yol gösterme
(Yanıt E’dir.)

45. Belli bir dönemin romanını yazmak, gerçekten çok güçtür. Bu güçlük, dönemi yansıtacak olay, durum, kişi gibi öğelerin durmuş oturmuş olmamasından kaynaklanır. Bunun gerçekleşmesi için, yaşanılanların üzerinden uzunca bir süre içerisinde durulup tortulanmalı ki yazar onlara soğukkanlı bir yaklaşımla bakabilsin. Bu olmazsa yazar, yazdığı şeyin içinde yer alamaz, anlattıklarını inandırıcı kılamaz. Daha doğrusu nesnel olarak yargılayıp değerlendiremez. Bunun doğal bir sonucu olarak da nesnel bir tutumla yazamaz.

Bu parçaya göre, aşağıdakilerden hangisi belli bir dönemin romanını yazmak için gerekli koşullardan biri değildir?

A) Yazarın olaylara bakışının yansız olması
B) Olayların sıcağı sıcağına anlatılmasından kaçınılması
C) Kahramanların kişiliklerinin olay içerisinde verilmesi
D) Anlatılacakların iyice değerlendirilip özümsenmesi
E) Anlatılanların, okur üzerinde gerçeklik duygusu uyandırması
(Yanıt C’dir.)










1990 ÖSS / TÜRKÇE


1. Kendimi bildim bileli onlar bu evde oturur.
Altı çizili sözün bu cümleye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A) O, alışkanlıklarına bağlı bir kimsedir.
B) Çocukluğumda bu tür oyunları hiç oynamadım.
C) Onun bize gerçeği söylediğine inanıyorum.
D) Sizinle ilk karşılaştığım günü hiç unutamıyorum.
E) Bu köy öteden beri balıkçılıkla geçinir.
(Yanıt E’dir.)

2. Kitap okurken önemli gördüğü noktaları unutmadan, sıcağı sıcağına not ediyordu.
Altı çizili sözün bu cümleye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A) Elini çabuk tutmalısın.
B) Daha hızlı yürümelisin.
C) Olanları ona hemen anlatmalısın.
D) Söylenenleri dikkatle dinlemelisin
E) Bu konu üzerinde önemle durmalısın.
(Yanıt C’dir.)

3. Sen güle güle git, …; ben ona çok iyi bakarım.
Bu sözlerin, anlamca en uygun biçimde tamamlanabilmesi için, boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Bir dediğini iki etme
B) Başını boş bırakma
C) Ne hali varsa görsün.
D) Gözün arkada kalmasın
E) Başının çaresine baksın.

(Yanıt D’dir.)

4. Bunca yıllık deneyim sonunda ben de öğrendim ki herhangi bir olay karşısında umutsuzluğa düşüp de kendini bırakmayan, güçlüklere teslim olmayan kişi, onları göğüsleyebilir ve çoğu zaman da hepsinin üstesinden gelebilir.
Bu cümlede söylenenleri bütünüyle içeren yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Zorluklar karşısında kolay kolay pes etmemek insanı başarıya götürür.
B) Geleceğe olan inanç, umutsuzluğa kapılmayı önler.
C) Güçlükler, insana yaşama deneyimi kazandırır.
D) Umutsuzluk, insanın direnme gücünü yok eder.
E) Zorluklarla ancak deneyimli insanlar savaşabilir.

(Yanıt A’dır.)





5. (I) Biraz sonra arkadaşımız girdi odaya. (II) Bir balıkçı kazağı, o kazağı çekici kılan yarım bir palto vardı sırtında.(III) Yakalarını kaldırmıştı. (IV) Gözlüklüydü. (V) Sevinç, heyecan, alay karışımı hissini veren gülümsemesi, yüzünün ayrılmaz bir parçası gibiydi ve kendine özgüydü.
Bu parçanın yazarı, hangi cümlelere kendi duygularını katmıştır?

A) I ve II B) I ve III
C) II ve V D) III ve IV
E) IV ve V
(Yanıt C’dir.)

6. Aşağıdaki cümlelerden hangisi, söyleyenin kişisel düşüncesini içermemektedir?
A) Sanatçılar arasındaki olağanüstü uyum, onların oda müziğine olan eğilimlerinin bir kanıtıydı.
B) Sanatçılar, iki bölümden oluşan bu yapıtı, yarın da bu salonda seslendirilecekler.
C) Bestecinin üslubunu bütün yönleriyle yansıtan bu yapıtı, yepyeni bir yorumla sundular.
D) Bu konserde dinlediğimiz ezgiler, içimizde yepyeni bir yaşama sevinci uyandırdı.
E) Yapıtın ezgilerindeki kıvraklık, onu seslendirenlerin katkısıyla dinleyicileri adeta büyülemişti.
(Yanıt B’dir.)










7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir “sezgi, tahmin” söz konusu değildir?
A) Bu olayın böyle sonuçlanacağını ben çok önceden anlamıştım.
B) Nasıl bir mutluluk içinde bulunduğunu gözlerinden okuyordum.
C) Bu sırrı, sonsuza değin yüreğimde taşıyacağıma söz veriyorum.
D) Bu konuyu, onun yanında rahatça konuşabileceğimi sanıyorum.
E) Paraya düşkün biri olduğunu konuşmalarından çıkarmıştım.
(Yanıt C’dir.)


8. (I) Bu şiirlerin tadına varabilmem için, oldukça fazla çaba harcamam gerekti.(II) Bunların bir yanı ne kadar açık ve yalınsa bir yanı da o kadar karmaşık ve yoğun. (III) Bu noktada, sanatçının öyküleriyle benzerlikler görülüyor. (IV) Kitabın sonuna, şiirlerin sezgisel dünyasını ortaya koyacak notların eklenmesi, yararlı olabilirdi. (V) Yine de sanatçının şiirlerinde bir demetin Türkçe’ye kazandırılması çok olumlu bir çalışma.
Yukarıdaki parçayı oluşturan cümlelerin hangisinde bir “öneri” söz konusudur?

A) I B) II C) III D) IV E) V
(Yanıt D’dir.)





9. (I) Yabancı yazarlar, bizdeki fıkra yazarlarının gazetede her gün, hiç ara vermeden yazdıklarını duyunca çok şaşırıyorlar. (II) Onlar için bu, yapılamayacak, inanılmaz bir iştir. (III) Onlarda, bizdeki fıkra yazarı yerine, yorumcu denilen yazarlar vardır. (IV) Bunlar ancak kendi uzmanlıkları içine giren konularda, haftada iki, en çok üç gün yazarlar. (V) Oysa bizler, bilmediğimiz hiçbir konu olmadığından, hangi taşı konu olmadığından, hangi taşı kaldırsanız altından çıkar, her konuda görüş bildiririz.
Yukarıdaki parçayı oluşturan cümlelerin hangisinde bir “alaya alma” söz konusudur?

A) I B) II C) III D) IV E) V
(Yanıt E’dir.)


10. Aşağıdakilerden hangisi bir “tanım” cümlesidir?
A) Lirik şiir, akıldan çok düş gücüne, düşünceden çok duyguya yaslanır.
B) Lirik şiirde, aşkın her türlü görünüşü, bütün yönleriyle dile getirilir.
C) Lirik şiirde şair, sözcükleri seçerken, onların ses ve görüntü gücünü göz önünde tutar.
D) Lirik şiir, duyguların, çok etkili ve coşkulu bir biçimde dile getirildiği şiir türüdür.
E) Lirik şiirde yıllar yılı, aşk, ölüm, din gibi belirli temalar işlenmiştir.
(Yanıt D’dir.)













11. Aşağıdakilerden hangisinde, cümlenin öğesi olmayan açıklayıcı bir arasöz vardır?
A) Bu olaydan sonra, sen de anımsayacaksın, onlarla ilişkimi kesmiştim.
B) Uzun süredir, böyle bir fırsat beklediğini biliyordum.
C) Şimdi ellisinde olanlar, bu olayı çok iyi anımsarlar.
D) Bu acayip sesi duyan herkes, balkonlara çıkıyor, sokaklara fırlıyordu.
E) Onlar benden çok, size inanırlar.
(Yanıt A’dır.)


12. Ağaçların çiçeklenip ekinlerin
I II
büyümeye başladığı günlerde
III
köyüne gider, çocukluk
IV
günlerini sanki yeniden yaşardı.
V
Bu cümledeki altı çizili sözcüklerden hangisinin kökü, sözcük türü bakımından ötekilerden farklıdır?

A) I B) II C) III D) IV E) V
(Yanıt B’dir.)



13. Aşağıdaki atasözlerinden hangisinin yüklemi bir geçişli fiildir?
A) Araba devrilince yol gösteren çok olur.
B) Boş çuval ayakta durmaz.
C) Kurunun yanında yaş da yanar.
D) Gülü seven dikenine katlanır.
E) Ayağını yorganına göre uzat.
(Yanıt E’dir.)





14. Aşağıdaki cümlelerden hangisi, yalnızca özne ve yüklemden oluşmuştur?
A) Buradaki tepeler baştan başa ormanla kaplıydı.
B) Buradaki kuşların tüyleri şaşılacak kadar parlaktı.
C) Buradaki çamların hepsi yemyeşildi.
D) Buradaki orman, varlığını şu ırmağa borçluydu.
E) Buradaki ağaçların dibi ötekilere göre daha ıslaktı.
(Yanıt C’dir.)

15. Tarihsel bilinç, dünün ulusal ve evrensel değerlerini, bugünün düşüncesi ve dünya görüşüyle algılamaktır.
Bu cümlede altı çizili sözcüklerin oluşturduğu öğe, aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Yaşayan tarihle ölü tarihi aynı yöntemle ele almamalıyız.
B) Geçmiş olaylara duygusal yaklaşım, tarih bilinciyle bağdaşmaz.
C) Yaşayan tarihin verilerinden doğru bir biçimde yararlanmalıyız.
D) Tarihsel olaylar, ortaya çıktıkları günün koşulları içinde değerlendirilmelidir.
E) Tarihsel gerçeklere ayna tutan olaylara, nesnel ve bilimsel ölçütlerle yaklaşmalıyız.
(Yanıt A’dır.)











16. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir noktalama yanlışı yoktur?
A) Bu annemin, İstanbul’da, doğan bir kadının öyküsüdür.
B) Bu, annemin İstanbul’da doğan, bir kadının öyküsüdür.
C) Bu annemin İstanbul’da doğan bir kadının, öyküsüdür.
D) Bu, annemin, İstanbul’da doğan bir kadının, öyküsüdür.
E) Bu annemin, İstanbul’da doğan, bir kadının, öyküsüdür.
(Yanıt D’dir.)

17. “Yüz bin okur tarafından bir kez mi okunmak istersiniz, yoksa, bir okur tarafından yüz bin kez mi ( )” Bu soruya Paul Valery şu yanıtı verir ( ) “Yüz bin okur tarafından yüz bin kez okunmak isterim ( )”
Bu parçada parantezlerle belirtilen yerlere sırasıyla, aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri getirilmelidir?
A) (?), (:), (.) B) (.), (:), (!)
C) (?), (.), (!) D) (?), (…), (.)
E) (.), (…), (.)
(Yanıt A’dır.)

18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatın bozukluğu vardır?
A) Burada, en çok eski arkadaşlarımı arıyor, özlüyorum.
B) Konunun az bilinen bir yönüne ışık tutuyor, aydınlatıyor.
C) Yeni çıkan kitapları alıyor, hemen okuyorum.
D) Gezilerinde yeni yerler görüyor, değişik insanlar tanıyor.
E) Yaptıklarını yeterli bulmuyor, eleştiriyor.
(Yanıt B’dir.)

19. Bu yasadan, özel ve kamu kuruluşlarında çalışanlar yararlanacak.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisiyle giderilebilir?
A) “yasadan”dan sonra “bütün” sözcüğü getirilerek
B) “ve” sözcüğü kaldırılarak
C) “ve” yerine, “kuruluşlarla” sözcüğü getirilerek
D) “çalışanlar”dan sonra “kesinlikle” sözcüğü getirilerek
E) “yararlanacak” yerine “yararlanabilir” sözcüğü getirilerek
(Yanıt C’dir.)
20. Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse, ölüme hatta sara nöbetlerine yol açabilir.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisiyle giderile-bilir?
A) “sara nöbetlerine” sözü ile “ölüme” sözcüğü yer değiştirerek
B) “yol açabilir” yerine “neden olabilir” sözü getirilerek
C) “sara” sözcüğü kaldırılarak
D) “zarı” yerine “zarının” sözcüğü getirilerek
E) “edilemezse” yerine “edilmediğinde” sözcüğü getirilerek

(Yanıt A’dır.)
















21. Aşağıdaki cümlelerin hangi-sinde “ilk kez” sözü gereksiz kullanılmıştır?
A) Onu ilk kez bu kadar üzgün görüyordum.
B) Uçağa ilk kez bineceği için çok heyecanlıydı.
C) Bu kıyı kasabasına ilk kez gidiyordum.
D) Böyle bir yarışmaya ilk kez katılıyorum.
E) Onunla ilk kez bir arkadaş toplantısında tanıştık.
(Yanıt E’dir.)

22. Aşağıdaki cümlelerin hangi-sinden altı çizili sözcük çıkarılırsa cümlenin anlamında bir değişme olmaz?
A) Buradaki gerçek kanımca sanat gerçeğidir.
B) Her şey sanki aynı anda olup bitiyor gibidir.
C) Bunun nereden kaynaklandığını kestirmek oldukça güçtür.
D) Oyunda ayrıca, gülünç bulunabilecek mantıksızlıklara rastlanıyor.
E) Yaşamdaki gerçek ile sanattaki gerçek çoğunlukla aynı değildir.
(Yanıt B’dir.)










23. Sait Faik bir yaşantıdır. Öyküsüyle yaşar, yaşantıyı anlatır. Anlatırken de çoğu zaman öykü türünün kuralarını aşar. Üslubunun düğmelerini iliklemez; ………
Bu sözler, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanabilir?
A) tekdüze ilişkilerden uzak durmayı, değişik kişileri anlatmayı ilke edinir.
B) halkın arasına katılır ve küçük ayrıntıları yakalamaya çalışır.
C) cümleleri, yaşantısının yeline kapılmış gibi savruk ve dağınıktır.
D) dar bir sokakta, bir balıkçı kahvesinde ya da bir sandalda karşınıza çıkıverir.
E) gerilimsiz, sıradan durumlar, öykülerinin odak noktasını oluşturur.
(Yanıt C’dir.)


24. O sabah koşup dolabı açtığı zaman dondum kaldım. Oyuncak bebeğim yerinde yoktu. Bebeği, annemle üstüne oturttuğumuz raf, katı bir yürekti sanki. Hemen anneme koştum; yeri süpürüyordu. Karşısında hiçbir şey söylemeden duruyordum. Durmuş, hep anneme bakıyordum. Annem ise durmadan yeri süpü-rüyordu. Bin yıl süpürdü, yüz bin yıl süpürdü o yeri; başını bir türlü kaldırmıyordu. Sandım ki bundan böyle annem hep o daracık sofayı süpürüp duracak. Başını kaldırmaya-cak. Yüzüme bakmayacak. Bana, yiten bebeğimden hiç haber vermeyecek.
Bu sözleri söyleyen çocuğun, içinde bulunduğu ruhsal durumu en iyi anlatan sözcük çifti aşağıdakilerden hangisidir?
A) Telaşlı-sinirli
B) Sabırsız-Pişman
C) Kaygılı-suçlayıcı
D) Kızgın-bezgin
E) Üzüntülü-umutsuz

(Yanıt E’dir.)






25. Yazılarımı bin bir güçlükle yaza-rım. Yazıp bitirdikten sonra da hiçbir ferahlık duymam. Zira, o kadar sı-kıntıyla, zahmetle meydana getirdiğim yazı, benim yazmak istediklerimin soluk bir gölgesi gibidir. Onun için çok defa bunları nefretle bir yana atarım. Şunu da itiraf edeyim ki, eserlerim, kitap halinde ya da parça parça yayımlandığında büyük bir pişmanlık duyarım. Ama yazma gücümü ve daha iyiye ulaşma umudumu da asla yitirmem.
Kendinden böyle söz eden bir yazar aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?

A) Kusursuzu arayan
B) Zor beğenen
C) Karamsar
D) Kararlı
E) Açık sözlü

(Yanıt C’dir.)














26. Bir eleştiri düşünün, oyunun başlama tarihinden beş ay, bitim tarihinden de bir ay sonra yazılmış olsun. Üstelik bu oyun, sahnelendiği süre içinde kapalı gişe oynamış ve her seferinde olduğu gibi son oynanışında da dakikalarca alkışlanmış olsun. O zaman, bu eleştiride art niyet aramamak, elde değil. Yalnız, unutmamak gerekir ki bu anlayışla yazılmış bir eleştiri, yazarından çok şey götürür. Bu giden şeylerin en önemlisi de sanırım inandırı-cılıktır.
Bu parçanın yazarı aşağıdaki-lerden hangisine karşı çıkmak-tadır?
A) Oyun üzerinde, eleştirmenlerin ortak bir yargıya ulaşamamasına
B) Oyunun belirli bir süre içinde eleştirilmemiş olmasına
C) Oyunun, metnine bakılmadan eleştirilmiş olmasına
D) Oyunla ilgili eleştirilerin, oyunu oluşturan öğeleri bütünüyle içermemesine
E) Oyunla ilgili olarak ön yargılı eleştiri yapılmış olmasına.

(Yanıt E’dir.)

27. Her şair toplumun bir üyesidir. Toplumu oluşturan öteki insanlarla aynı yazgıyı, aynı yaşamı paylaşır. İster istemez onlarla aynı ilişkiler düzeni içinde yaşar; onların acılarına, dertlerine ortak olur. Bu, benim için de böyledir. Elbette ben de şiirimi yaşadığım hayattan çıkarıyorum; bu hayattan damıtıyorum. Böyle olunca da şiirlerin birbirini izlemesi, bir süreklilik göstermesi kaçınılmaz oluyor.
Bu sözleri söyleyen şairin şiirlerin-deki süreklilik neye bağlıdır?
A) Şiirin yaşamla olan sıkı ilişkisine
B) Şiirlerinin konularını özgürce seçmesine
C) Başkalarının iç dünyasını yansıtmasına
D) Belirli kalıpların içinde kalmasına
E) Kendi yaratma gücüne olan inancına
(Yanıt A’dır.)

28. Hiç kimse kendini yazamaz. Çünkü kendimi yazıyorum derken ya iyice yana çekilir, kendini anla-tıyormuş gibi, özlediği, olmak istediği kişiyi anlatır ya da gereğinden fazla yargılar kendini, hak ettiğinden fazla sorguya çeker, üstelik suçlu çıkarır. Dışarıdan bakan biri, yazarın kendisine karşı böylesine acımasız olabileceğini düşünmez ve yazdık-larının kesinlikle doğru olduğuna hemen inanır.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatçı, yazılarında kendini anlatmaktan kaçınmalıdır.
B) Bir yazarın, kendini olduğu gibi anlatabilmesi olanaksızdır.
C) Yazar, kendini anlatırken olumlu yanlarına ağırlık vermelidir.
D) Yazar, anlatımıyla okuyucuyu etkilemek ister.
E) Bir yazarın yapıtlarının okunması, anlatımının iç-tenlikli olmasına bağlıdır.

(Yanıt B’dir.)
29. İnsan yaşlandıkça, anılarıyla yaşamaya başlar; belleğinin girdilerinde çıktılarında birtakım güzellikler arar. Ne var ki anılar, eski bir sandık odasında, karanlık dolabın içinde bulunan bir lamba gibidir. Tozlarını alın, fitilini düzeltin, şişesini silip parlatın, gazyağını yenileyin, sonra bir kibrit çakıp yakın; solgun bir ışık verir. O güzelim lambanın gizemli ışığı, hiçbir zaman elektriğin yerini tutmaz.
Bu parçada, anılarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) İçerdiği olayların, yaşandıkları günkü güzelliklerini koruyamaması
B) Zihinde kalan ayrıntılarının zamanla yok olması
C) İnsanı, yaşadığı zaman diliminden uzaklaştırması
D) Zaman içinde fazla değişikliğe uğramaması
E) Değerinin ve etki gücünün, kişiden kişiye değişmesi
(Yanıt B’dir.)























30. Okumak için her zaman vakit bulmuşumdur. İyi ya da kötü bir kitabı okurken vaktimin boşa gittiğini asla düşünmem. Her türden kitabı okumanın gerekli olduğuna inanmı-şımdır. Bu da benim okuma zevkimi oluşturmuş, geliştirmiştir. Nitekim sıradan ya da değersiz bir kitabı daha ilk satırından anlayabilirim; kolay kolay aldanmam. Bu yönden biz okurlar, iyi bir seçici olmak istiyorsak birçok iyi kitap yanında birçok işe yaramaz, sıkıcı kitap da okumak zorundayız.
Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okuma alışkanlığı kazanan kişi, eline geçen her türden kitabı okur.
B) Gerçek okuyucu, neyi, nasıl okuyacağını bilen kişidir.
C) İyi kitabı kötüsünden ayırma yeteneği her nitelikteki kitabı okumakla gelişir.
D) İyi bir okuyucu, zamanını, okuduğu kitabın değerine göre ayarlar.
E) Okuma zevki gelişmiş kişi, her kitapta iyi bir yön bulabilir.
(Yanıt E’dir.)

31. Eğer mutluluğu tanımıyorsan o da sana merhaba demez; hayatın yollarında bin kez karşılaşsan bile ne sen onu tanırsın ne de o sana selam verir. Mutluluğu tanıyacaksın. Kim bilir, belki evin bahçesinde büyüyen çam ağacıdır mutluluk; belki de sokağın köşesinde boy atan akasyadır. Bahçede çam yoksa, sokakta oynayan salınmıyorsa, o zaman da pencereden görünen avuç içi kadar denizdir. Pencereden deniz görünmüyorsa, sokağa bak. Sokakta oynayan bir çocuk yok mu? Varsa, adı mutluluktur. Ya yoksa? O zaman belki de bir kedidir soğuk kış gününde camdan bakan.
Bu parçada vurgulanmak iste-nen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mutluluk veren şeyler, kişiden kişiye değişir.
B) İnsan isterse mutluluğu her şeyde bulabilir.
C) Doğadaki varlıklar, insanın tasarladıklarına uyarsa ona mutluluk verir.
D) Kimi insan en küçük şeylerle bile mutlu olabilir.
E) İnsan, kendisini nelerin mutlu edeceğini bilmelidir.
(Yanıt B’dir.)







32. Yalnız kendisinden önceki edebiyattan değil, çağdaş edebiyattan, çağdaş kültürden de kopuk yazarlarımızın çoğu. Okumak neden yalnızca okurların işi olsun? Yazarlar da okumak zorunda. Tarihten felsefeye, toplumbiliminden ruhbilime değin çağdaş düşünceyi izlemek zorun-da. Yalnızca kendi yazdıklarının değil, başkalarının yazdıklarını da … Çünkü dünyayı ve insanı kavramak bu yolla olanaklıdır ancak. Gözlem yetmiyor artık, gözleneni derinlemesine irdelemek gerekiyor.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada yazarlara yöneltilen bir eleştiri değildir?
A) Eski ve yeni edebiyatı yeterince bilmiyorlar.
B) İnsanı ve insan ilişkilerini konu alan bilimlere yeterince ilgi duymuyorlar.
C) Ele aldıkları konuları ayrıntılı olarak inceleyip araştırmıyorlar.
D) Sahip olunan kültürel birikimi değerlendirmiyorlar.
E) Yapıtlarında duygusal ko-nuların dışına çıkmıyorlar.
(Yanıt E’dir.)
33. Tiyatro, insanları baskılardan kurtarır, onların düşünüp de yüksek sesle söyleyemeyeceği şeyleri dile getirir. Açıksözlü bir sanattır tiyatro; hemen herkese hitabeder; onun için de bazı dönemlerde kendisinden korkulan, çekinilen bir kurum kimliği kazanmıştır. Nitekim Gogol’ün, “Yüzünüz çarpıksa aynaya kızmayın; o her şeyi olduğu gibi gösterir” sözü tiyatronun yasaklandığı bir dönemde söylenmiştir. Bu söz aynı zamanda onun işlevini de açıklar.
Bu parçada tiyatroyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) İnsanların içinden geçenleri ortaya koymasına
B) Gerçekleri değiştirmeden yansıtmasına
C) Etkileyici bir sanat dalı olmasına
D) Eğitici ve öğretici yanının ağır basmasına
E) Geniş kitlelere seslenebil-mesine
(Yanıt D’dir.)






34. Özgür ama ölçülü, içten ama mesafeli, yaşlı ama çocuksu bir adamdı. Çevresiyle yaş baş duvarlarını yıkarak öyle dostluklar kurardı ki hayatın tadı, onun yaşantısında her an duyulurdu. Kişiliği öylesine çarpıcıydı ki yaptığı her iş, onun gölgesinde kalırdı. Onun ressamlığı, müzeciliği, gazeteciliği sanki yaşamının doğal uzantılarıydı. Fıkraları, nükteleri dilden dile gezer, bunlara her gün yenilerini katar, soluduğu her anı, zekasının süzgecinden geçirmeden edemezdi.

Bu parçada, sözü edilen kişiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Başkalarıyla yüz göz olmaktan kaçınmasına
B) Değişik alanlarda çalışmalarının bulunmasına
C) Çevresiyle ilgisini her zaman canlı tutmasına
D) Sevecen bir kişiliğe sahip olmasına
E) Çevresindekilerin görgülerini arttırmayı amaçlamasına
(Yanıt E’dir.)

35. Sanatçı, her şeyden önce, güç beğenen kişidir. Bu bakımdan kendi bulduklarını da kolay kolay beğenmez. Çünkü onun seçme, beğenme ölçüsü birtakım ilkeleri içerir. Bu ilkelerin tümünü kendisi koymuştur. Sözgelimi, bunlardan birine göre bir sanat yapıtı ekleye ekleye değil, tersine, kimi şeyleri çıkara çıkara oluşturulur.
Bu parçada, sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Kendini, saptadığı ölçütlerle sınırlı tutmasına
B) Başka sanatçıların yazdıklarından etkilenmesine
C) Anlatımı gereksiz sözcüklerden arındırmasına
D) Yazarken çok titiz davranmasına
E) Kendi özeleştirisini yapmasına
(Yanıt B’dir.)




1998 ÖSS / TÜRKÇE



1. I. Kendini daha fazla yorma; sonra hastalanırsın.
II. Yağmur başlamadan sen git; ben sonra gelirim.
III. Sağdaki çiçekçiden sonra ilk so-kağa sapacaksın.
IV. Kurumumuzda imza yetkisi, baş-kandan sonra gelen sekreterindir.
V. Bu işi sonra seninle birlikte yaparız.

Yukarıdaki numaralanmış cümlele-rin hangilerinde “sonra” sözcüğü aynı anlamda kullanılmıştır?

A) I ve II B) II ve V C) III ve IV D) III ve V E) IV ve V
(Yanıt B’dir.)

2. Aşağıdakilerin hangisinde ikinci cümle birinci cümlede kullanılan deyimin anlamını içermez?

A) İş inada binmeseydi böyle çalışmazdı.
Onu kendisine yardımcı olacağını, güçlük çıkarmayaca-ğını anlamıştı.
B) O her işten yüzünün akıyla çıkmıştır.
Bu işi de eksiksiz olarak ve başarıyla tamamladı.
C) Sen hiç merak etme, o işini bilir.
O, nereden, nasıl yarar sağlanacağını çok iyi hesaplar.
D) Sonunda o da işin içinden sıyrıldı.
Bu karışık işten kendini kurtardı.
E) Canını dişine takıp işini bitirmeye çalıştı.
Verilen görevi başarmak için her türlü tehlike ve sıkıntıyı göze aldı.
(Yanıt A’dır.)

3. Ünlü bir bilgin şöyle diyor: “Eğer işiniz doğruyu tanımlamaksa süslemeyi başkalarına bırakın.”

Burada sözü edilen özdeşiyle anlatılmak istenene en yakın açık-lama aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yinelemelerden kaçınma
B) Sonuçları özet olarak verme
C) Anlaşılır bir dil kullanma
D) Anlatımda yalınlığa önem verme
E) Olumluyu da olumsuzu da belirtme
(Yanıt D’dir.)










4. Aşağıdaki cümlelerin hangisi bir öneri içermektedir?

A) Planınızı değerlendirdiğimizde onun beklentilerimizi tümüyle karşılamadığını gördük.
B) Planınız güzel; ama onun bizim amacımıza uygun olduğunu söyleyemeyiz.
C) Planınızı yeniden gözden geçirmenizin doğru olacağını düşünüyoruz.
D) Planınızın kolayca uygulanabilmesi için kimi yerlerinde değişiklikler yaptık.
E) Planınızın titiz bir çalışmanın ürünü olduğu belli; ama biz daha farklı özellikler arıyorduk.
(Yanıt C’dir.)
5. Aldığım hiçbir ödülün, üzerimde şaşırtıcı bir etkisi olmadı.

Aşağıdaki cümlelerin hangisi bu cümlenin neden-sonuç yönünden açıklaması olabilir?

A) Hepsi bilinçli olarak yaptığım çalışmalarımın ürünüydü.
B) Okurlara, özgün yapıtlar verebilmenin ne kadar zor olduğunu iyi biliyorum.
C) Beni anlayanların sayısı ileride değişebilir.
D) Ödüllerin, çalışma gücümü kamçılayacağını düşünüyorum.
E) Yapıtlarımın yeni kuşakları da etkileyeceğini sanıyorum.
(Yanıt A’dır.)



6. (I) Kentlerin de kimliği vardır; bu kimliği oluşturan öğelerin başında da yapılar gelir. (II) Yapılar, kentlerin belirleyici özelliklerini yansıtır. (III) Örneğin Paris, Londra, Brüksel, Moskova deyince ilk akla gelenler, kuleler, köprüler, kubbeler ve gökdelenlerdir. (IV) Ya İstanbul deyince? (V) Elbette ki minarelerden kubbelere uzanarak, Kız Kulesinden Galata Kulesine değin birçok şeyi sayabiliriz. (VI) Çünkü bu tipik yapılar kentle özdeşleşmiştir. (VII) Bu yapıları kentten, kenti de bunlardan ayrı düşünmek olanaksızdır.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri aynı anlamı içermektedir?

A) I ile II B) I ile II C) II ile III
IV ile V VI ile VII V ile VI

D) II ile IV E) III ile IV
III ile V VI ile VII
(Yanıt B’dir.)
7. (I) Kendimle ve sanatımla ilgili olarak yazılıp çizilenleri biriktirmek istemiyorum. (II) Kitaplardaki şiirlerimden başka hiçbir şey bırakmayı düşünmüyorum arkamda. (III) Farklı yorumlara konu olmak istemiyorum. (IV) Arkamda birtakım kağıtlar bırakıp da insanların kafasını karıştırmanın gereksiz olduğuna inanıyorum.

Bu parçada söylenenlerin nedenleri, numaralanmış cümlelerin hangilerinde açıklanmıştır?

A) I ile II B) I ile III C) II ile III D) II ile IV E) III ile IV
(Yanıt E’dir.)












8. (I) Yapıtlarında farklı çevrelerin ve insanların yaşamlarına, sorunlarına yönelmiş. (II) Acı veren olaylardan hoşlandığı belli. (III) Düşsel yaşamlar ilişkiler üretiyor. (IV) Anlattıklarında, insan sıcaklığını yansıtıyor. (V) Bunları göz önünde bulundurarak, onun gelecekte dünyayı çok daha farklı bir bakış açısıyla yansıtabileceğini söyleyebiliriz.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde, sözü edilen yazara duyulan güven dile getirilmektedir?

A) I B) II C) III D) IV E) V
(Yanıt E’dir.)
9. (I) Yazar, konuların gerektirdiği şiirselliği ya da gülmeceyi yerli yerinde kullanıyor; özlemi, öfkeyi aynı güçle duyumsatıyor. (II) Sıradan insanların her günkü yaşamından sahnelere yer veriyor. (III) Yalnızlığın, sevgisizliğin sık sık sözünü ediyor. (IV) Bunun yanında, kişilere, onların serüvenlerine, özlemlerine magazin öykücüsü gibi yaklaşmaktan kurtulamıyor.(V) Anlatımı da sıradan; daha ilk öyküde cümleler birbirinin üzerine yığılıyor.

Yukarıdaki eleştiride kaçıncı cümleden başlayarak, sözü edilen yazarın yapıtlarındaki olumsuz yönlere değinilmektedir?

A) I B) II C) III D) IV E) V
(Yanıt D’dir.)







10. (I) Bu kitapta sanatçı “sevgi”yi ele almış. (II) Kitapta yer alan on öyküde, değişik yaklaşımlarla bu konudaki düşüncelerini, yüreğinden geçenleri yazıya dönüştürmüş. (III) Yazıların hepsinde, sanatçının şiirlerine özgü, o lirik ve epik duyarlılık egemen (IV) Bunlar, okurun kitabı okuyup bitirdikten sonra öykülerin birbiriyle bağlantısını görmesini kolaylaştırıyor. (V) Daha doğrusu kitabın bir bütün olarak değerlendirilmesini sağlıyor.

Yukarıdaki eleştiride, numar-lanmış cümlelerden hangisi sözü edilen sanatçının anlatımına ilişkin bilgi vermektedir?

A) I B) II C) III D) IV E) V
(Yanıt C’dir.)
11. (I) Doğanın korunması, bizim için önemli bir nokta olmanın da ötesinde temel hedeftir. (II) Bu nedenle konutlar, kenttekine benzer bir dokuda değil, tamamen çevredeki ormanla uyum sağlayacak biçimde yapıldı. (III) Bir başka konu da bitkilendirme. (IV) Son zamanlarda bitkiyle haşır neşir olma eğilimi yaygınlaştı; elbette bu durum, biz çevre tasarımcılarını sevindiriyor. (V) Ancak yabancı kökenli bitkiler yerine kestane, erguvan, kızılağaç, fıstık çamı tercih edilmeli; böyle bir tercih yörenin ruhuna da uygun olur.

Yukarıdaki numaralanmış cümlele-rin hangisinde parçanın ana düşün-cesi belirtilmiştir?

A) I B) II C) III D) IV E) V
(Yanıt A’dır.)

12. Yazınsal yapıtlar, yaşama ayna tutmakla kalmaz, aynı zamanda ona istediği biçimi de verir.

Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede anlatılmak istenene anlamca en yakındır?
A) Her yazar, hangi türde yazarsa yazsın, yapıtlarının konularını yaşamdan alır.
B) Yazma, yazarları yaşama bağlayan, düşsel ve düşünsel boyutlu yaratıcılık isteyen bir eylemdir.
C) Roman, öykü, oyun gibi yazınsal ürünlerde, okurlara, değişik yaşamlar sunulur.
D) Günlük yaşamla beslenmeyen, dil değeri taşımayan yapıtlar kalıcı ve etkili olamaz.
E) Roman, öykü, oyun gibi türlerde yazılmış yapıtlar, yazıldıkları dönemi yansıtır ve onu yönlendirir.
(Yanıt E’dir.)
13. Eğer yaşam bir yolsa, her zaman yokuş yukarı giden bir yoldur.

Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede anlatılmak istenene anlamca en yakındır?

A) Yaşam, insanoğlunu istemediği yerlere sürükler.
B) Yaşamı boyunca insanoğlu hep güçlüklerle karşılaşır.
C) Yaşamda başarıya ulaşmak için kararlı olmak gerekir.
D) İnsan yaşamı, birbirini bütünleyen evrelerden oluşur.
E) Yaşamın akışı içinde insanoğlu bir yolcu gibidir.
(Yanıt B’dir.)




14. Okul öncesi eğitimin, çocuğun gelişiminde büyük önem taşıdığı tartışılmaz bir gerçek.

Aşağıdakilerden hangisi, bu cümlede belirtilen yargının bir gerekçesi niteliğindedir?

A) Anaokulu, yuva ve kreşlerin sayısı her geçen gün artıyor ve bunlar sürekli gelişiyor.
B) Anne-babalar çocukları için en iyiyi bulma ve yapma çabası içindeler.
C) Çocuklar paylaşma ve sorumluluk duygularını oyunla geliştirirler.
D) Çocuğun duygusal ve zihinsel gelişiminin önemli bir kısmı okul çağından önce tamamlanmaktadır.
E) Son yıllarda anaokullarında çocuğu değişik yönleriyle geliştirmeyi amaçlayan yeni yöntemler deneniyor.
(Yanıt D’dir.)
15. Televizyonlarda çocuklara yönelik, şiddet içeren çeşitli diziler ve çizgi filmlerle ilgili olarak aşağıdaki verilen cümlelerden hangisi, ötekilerden farklı bir görüşü dile getirmektedir?

A) Ölme, öldürme, zarar verme kavramları; iyilik, dostluk, hoşgörü, zarar vermeme kavramlarıyla iç içe girdiğinden daha da tehlikeli oluyor.
B) Şiddet, her tür çatışmanın çözümü için kabul gören bir yol olunca, şiddet toplumunun tohumları ekiliyor.
C) Şiddet, yaşamdan alınan olayların içinde, abartılmış biçimde sunulduğundan çocuklar bunun gerçek dışılığının ayrımına varıyor.
D) Çocuk, sık tekrarlanan şiddet görüntülerinin etkisi altında kalarak çocukluğun saf dünyasını yitiriyor.
E) Programlarda genellikle, barış ve güzelliği korumanın yolu şiddetten geçtiği için, çocuklar gereksiz

(Yanıt C’dir.)




16. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A) İçtiği ilacın bıraktığı acımsı tadı gidermek için ağzına şeker aldı.
B) Nesili tükenmekte olan bazı hayvanlar koruma altına alınıyor.
C) Yaptığının yanlış olduğunu anlayınca özür dilemek istedi.
D) Vakfın amaçlarının neler olduğu üyelere anlatıldı.
E) Nüfus kaydını, doğum yerinden oturduğu ilçeye naklettirdi.
(Yanıt B’dir.)
17. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcükte bir yazım yanlışı vardır?
A) Onunla öyleyin lokantada buluşacağız.
B) Havuzdaki nilüferlere hayran kaldık.
C) Moraran elini ovuşturup duruyordu.
D) Amcam bu hastanede operatördü.
E) Binanın alt katında çamaşırhane varmış.
(Yanıt A’dır.)

18. Sanatçının yapıtlarına evrensel bir nitelik kazandıran çok sayıda özellik var ( ) Masalsı anlatım ( ) kimi zaman hayal mi gerçek mi olduğunu ayırt edemediğimiz betimlemeler, şiirsel söylemler, çarpıcı benzetmeler ( )

Yukarıda parantezlerle belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?

A) (!) (,) (…) B) (.) (,) (.)
C) (:) (;) (.) D) (…) (,) (.)
E) (:) (,) (…)
(Yanıt E’dir.)


19. “ile” sözcüğü aşağıdakilerin hangisinde bağlaç olarak kullanılmamıştır?
A) Doğduğu kentle yaşadığı kent arasında, yıllarca gidip geldi.
B) Bir romanıyla bir öyküsü filme alındı.
C) Elindeki uzun saplı fırçayla tavanı boyadı.
D) Kitaplarıyla defterlerini aynı çantaya yerleştirdi.
E) Şapkasıyla kahverengi paltosu uyum içindeydi.
(Yanıt C’dir.)
20. Aşağıdakilerden hangisi iki öğeli bir cümledir?
A) Toprak, her gün binbir özenle süslenir.
B) Toprak, bu aylarda baş döndürücü kokular yayar.
C) Toprak, saçlarına katmerli çiçekler takar.
D) Toprak, harıl harıl çalışan bir kimyacıdır.
E) Toprak, ormanların yardımıyla susuzluğunu giderir.
(Yanıt D’dir.)

21. Sabah olunca, güneşin ilk ışıkları dağların doruklarını aydınlattı.
Aşağıdakilerin hangisi, öğeleri ve öğelerinin sıralanışı bakımından bu cümleye benzemektedir?
A) Zaman, onun için çok önemlidir.
B) Kardeşinin yerinde şimdi o çalışıyor.
C) Evde yalnız kalınca müzik dinler.
D) Babasının arkasından o da işe gitti.
E) İki saat sonra su, depoyu doldurur.
(Yanıt E’dir.)

22. Bu küçük kasaba geniş ve derin bir vadinin içinde kurulmuştu. Dik,
I
kayalık tepenin üstündeki çok eskilerden kalma kalesi görkemiyle
II III
etkiliyordu insanı. Alçacık damlı
IV
dükkânların bulunduğu tarihi çarşısı
V
da birçok yönden görülmeye değerdi.

Bu parçada numaralanmış sözcüklerin hangisi, bir varlığın neye ait olduğunu belirten ek almıştır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
(Yanıt C’dir.)
23. Türkçede bir cümlenin öznesi, birinci ve üçüncü tekil kişiden oluşuyorsa, yüklemi birinci çoğul kişi olur.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu kurala uymamaktan kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?

A) O akşam ben kendi odama, Fatma da kendi odasına çekilmişti.
B) Teyzemlerin yeni evlerine taşınmasından sonra siz bu eve yerleştiniz.
C) Havalar böyle giderse bir süre daha kahvaltımızı balkonda yapabileceğiz.
D) Ben de bir tabak alıp sofraya oturayım.
E) Babasıyla annesi, bu evi üç yılda zar zor yaptırabildiler.
(Yanıt A’dır.)




24. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) O yıllarda hepimiz tiyatro tutkunuyduk ve çalışmaya susamıştık.
B) Film, bir ailenin sıradan olaylar karşısındaki şaşırtıcı tutumunu ustalıkla yansıtıyor.
C) Festivalin bu bölümünde, müziğin farklı türlerinde adını duyurmuş sanatçılar sahneye çıkacaktır.
D) Sanatçının bu karikatürleri, başta Berlin ve Paris olmak üzere Avrupa’nın çeşitli kentlerinde sergilenecek.
E) Bu kameralar, rahatça kullanabildiği ve taşımasının kolay olması nedeniyle tercih ediliyor.
(Yanıt E’dir.)
25. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Yetkililer, bu konuda uluslar arası işbirliği yapılmasına karar verdiler.
B) Siyasi, askeri ve ekonomi alanlarında görüştüler.
C) Üye olan ülkelere toplantı konusunda bilgi verilmesini gerekli gördüler.
D) Toplantıda, herkesin tartışmalara katılması gerektiğini söylediler.
E) Gelecek toplantıda ele alınacak konuyu belirlediler.
(Yanıt B’dir.)

26. Yanlış bir şey yapsam da kızmaz; ama inanılmayacak kadar anlayışlıdır.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisinden kaynaklanmaktadır?
A) Yüklemin geniş zamanlı olmasından
B) Cümleciklerin ortak özneli olmasından
C) Yanlış ilgeç kullanılmasından
D) Gereksiz yere bağlaç kullanılmasından
E) “bile” yerine “da” bağlacı kullanılmasından
(Yanıt D’dir.)

27. Festival süresince her gün düzenli
I II III
olarak çıkacak olan “İlk Çekim” adlı
IV
siyah-beyaz dergi sinemaseverlere ücretsiz dağıtılacak.
V

Bu cümledeki altı çizili sözlerden hangisi çıkarılırsa cümlenin anlamında daralma olmaz?
A) I B) II C) III D) IV E) V
(Yanıt C’dir.)
28. On altıncı katta asansörden indik. Bana odayı gösterecek çocuğun peşinden yürüyordum. Çocuk kısa bir koridoru geçti, bir odanın önünde durdu. Ben de durdum. Kapıyı açtı, içeri girdik. Perdeler sıkı sıkıya kapalı. Çocuk perdeleri açıp dışarıyı göstermek istedi. Engel oldum. Lambaları yaktı. Banyonun kapısını açtı. Bir şey isteyip istemediğimi sordu. İstemediğimi söyledim. Bahşişini verdim, gitti.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Duyguları yansıtma
B) Eylemleri oluş sırasına göre verme
C) Gözlem gücünden yararlanma
D) Değişik yapılı cümleler kullanma
E) Birinci kişinin ağzından anlatma
(Yanıt A’dır.)





29. Ankara’nın, mimarisiyle ünlü ilçesi Ayaş’ta bir sokak… Sokaktaki tarihi evlerden biri… Badanası solmuş, sıvaları yer yer dökülmüş. Pencere pervazları da doğaya direniyor; bir bakıma evin sahibi yaşlı kadını andırıyor. Ev de yorgun, sahibi de. Ne var ki yaşam sürüyor.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisine başvurulmamıştır?

A) İzlenimleri belirtmeye
B) Benzetme yapmaya
C) Eksiltili cümleler kullanmaya
D) Kişileştirmeden yararlanmaya
E) Örnekler vermeye
(Yanıt E’dir.)
30. (I) Okuduğunuz bir eserin nitelikli olup olmadığını mı anlamak istiyorsunuz? (II) Bu, seçici bir okurun yanıtlaması gereken ilk sorudur. (III) Onu birkaç ay sonra tekrar ele alın. (IV) Kötüyse okumaya değmez; iyi ise değişik bir tatla karşınıza çıkar. (V) Size yepyeni ufuklar açar.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) I B) II C) III D) IV E) V
(Yanıt B’dir.)








31. Bu roman Reşat Nuri’nin önemli ve başarılı bir yapıtı değildir. Ancak ….. Reşat Nuri bu yapımında yer yer şematik ve didaktik olmakla birlikte çok önemli toplumsal bir sorunu romana taşımıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) ilk tezli romanlarımızdandır.
B) içerdiği gözlemler ve yaşantılar yönünden ilginç özellikler taşımaktadır.
C) yaklaşık doksan yıl önce yaşanan sorun, günümüzde de çözülememiştir.
D) yaşanmış olaylardan yola çıktığı için tarihçilere kaynaklık etmiştir.
E) sanatçının toplumsal roman alanındaki çalışmalarının ilk örneği olması açısından ilginçtir.
(Yanıt C’dir.)
32. Bireyi mesleğe yönlendirirken onun ilgileri, yetenekleri ve toplumun ihtiyaçları göz önüne alınmalıdır. Ancak on, on beş yıl sonra hangi meslekte ne kadar insan gücüne ihtiyaç duyulacağını kestirebilmek zor. Ayrıca bu bir ölçüde kestirilebilse bile, zamanla bazı mesleklerle ilgili modalar ortaya çıkıyor. Özellikle gençler arasında kimi meslekler daha çok tutulmaya başlıyor; ister istemez o mesleğe eğilim artıyor. Sonra, bazı mesleklerde daha çok para kazanıldığı için gençler özellikle o mesleklere yöneliyor. ……….

Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdaki cümlelerden hangisiyle sürdürülebilir?

A) Aslında çalışma alanlarının ve mesleklerin sınırlı oluşu buna yol açıyor.
B) Bence, bireylerin ilgilerinin çok yönlü ve çok boyutlu olmayışı, belirli mesleklerde yağılmaya-neden oluyor.
C) Sözün kısası bu tutum, yeni yeni mesleklerin doğmasını sağlıyor.
D) Bu sorun, anne ve babaların çocukları yanlış yönlendirmesinden kaynaklanıyor.
E) Sonuç olarak toplumun ihtiyaçlarıyla insanların eğilimlerini bağdaştırmak zor oluyor.
(Yanıt E’dir.)

33. Adını yurt dışında da duyuran ünlü ressamımızla daha çok, oğlunun Cihangir’deki resim atölyesinde karşılaşırdık. Bildim bileli yalnız yaşayan bir kadındı. Soylu, sade, zarif ve çok güzeldi. Konuşurken sesini bir kez bile yükselttiğine tanık olmadım. Her zaman yüzünde ipeksi bir gülümseyiş, bakışlarında huzurlu bir anlam vardı.
Sözü edilen ressamın, bu parçada vurgulanmak istenen özelliği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Özgürlüğüne düşkün olma
B) Öteki meslektaşlarına benzememe
C) Güzelliğiyle dikkat çekmek isteme
D) Yumuşak bir kişiliğe sahip olma
E) Ressamlığını ön planda tutmama
(Yanıt D’dir.)








34. Kasım gelince tatil yapılan yöreler boşalır. Giden gider, kalanların başı dinçtir. Yaz günlerinin o şen şakrak havası, yerini dingin güzelliklere bırakır. Güneş hâlâ bedenleri ısıtır. Büyük kentlerin gürültüsünden kaçıp bu kıyılara yerleşen insanların en sevdiği zamandır kış ayları. Böyle bir günde bisikletinizi tahta iskelenin başına bırakıp oltanızı denize sallandırabilirsiniz. Balık çıkmasa bile baş başa kaldığınız doğanın sessiz müziği ruhunuzu dinlendirmeye yeter.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tatil yörelerinin yazın daha kalabalıklaştığı
B) Kışın balık avlamanın insana ayrı bir tat verdiği
C) İnsanların dinlenmek için kıyı kentlerini seçtiği
D) Her mevsimin kendine göre güzelliklerinin olduğu
E) Tatil yörelerinin kışın daha dinlendirici olduğu
(Yanıt E’dir.)
35. Bu yazarımız, Türk insanını konuşturmada, sözcüğün gerçek anlamıyla özgün bir sanatçıdır. Romancılığımızın bu yönden gelişmesinde büyük hizmetleri olmuştur. Konuşturmalarda en küçük bir yapaylık yoktur. Sokağın dilini, roman dili konumuna getirmedeki çabaları da küçümsenemez. Çünkü tek tek sözcükleri yan yana getirmekle yetinmemiş; bunlardan kendine özgü bir anlatım oluşturmuştur.

Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Halk dilinin özelliklerini doğal bir biçimde kullanarak özgün bir anlatıma ulaşmıştır.
B) Yapaylığa düşmemek için romanlarında kendi insanımızın yaşamını işlemiştir.
C) Konuyla anlatım biçimi arasındaki etkileşime önem vermiştir.
D) Romanda, kendisinden önce kullanılan anlatım biçimlerine karşı çıkmış, yeni anlatım olanakları yaratmıştır.
E) Anlattıklarını gözlemlerine dayandırmaya özen göstermiştir.
(Yanıt A’dır.)

36. Çocuğa yalnızca bilgi yükleme eğitimin amacı değildir. Gereğinden fazla bilgi yüklenmesi, çocuğun ancak belleğini geliştirir. Fazla bilgi, çocuğu yaşama hazırlamadığı gibi, onun bireysel özgürlüklerini de engelleyebilir. Çünkü çocuk öğrendiklerini uygulamak için gerekli deneyimden yoksun kalır; bu yüzden aklını kullanamaz,özgür düşünemez,özgür davranamaz. Yeni durumlar karşısında çözüm üretemez. Böyle olunca da kendine, her zaman bağlı kalacağı bir iskele, bir dayanak arar.
Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bilgili kişiler bellekleri güçlü olanlardır.
B) Çok bilgili insanlar, olaylara ve durumlara yönelik düşünceler üretemezler.
C) Eğitim, düşünebilme ve düşündüğünü uygulayabilme yetisi kazandırmalıdır.
D) Kişilerin yaşama uyum sağlaması özgür düşünmelerine bağlıdır.
E) Özgürce davranabilen kişiler, sorunlara ustalıkla çözüm bulurlar.
(Yanıt C’dir.)




37. Yaşam olduğu gibi kalmaz; kuşkusuz hep değişir. Ancak değişimin yavaş ya da hızlı olduğu dönemler vardır. Gelenekler, bu değişimin hızlandığı dönemlerde insanların karşısına büyük bir sorun olarak çıkar. Yaşanan günle geçmiş arasında gözle görülür bir farkın olmadığı dönemlerde ise böyle bir sorun yoktur.

Bu parçada aşağıdaki düşünceler-den hangisi vurgulanmaktadır?

A) Gelişme ve değişmelerin hızını, toplumun kendisi belirler.
B) Yenileşmelerin hızlanması toplumlarda sorunların doğmasına yol açar.
C) Toplumu oluşturan bireyler, geleneklerin buyruklarını hiç düşünmeden yerine getirirler.
D) Toplumsal yaşamdaki yenilikler değişimlerin göstergesidir.
E) Geçmişle içinde bulunulan zamanı karşılaştırmak toplumları yanlış yönlendirir.
(Yanıt B’dir.)
38. Flaubert için şöyle diyorlar: “On sene, yirmi sene sonra aynı dizelere hayranlık duyar, aynı biçimleri arar, aynı şeyleri beğenir. Öyle görünüyor ki yirmisine doğru kavrayabildiği düşünceleri kavramış ve sonra bütün yaşamı boyunca bunları somutlamaya çalışmıştır. Yaşamını hiçbir biçimde yapıtlarına yansıtmamıştır. Durağan bir yaşamı olan bu sanatçıyı tutucu olarak nitelemek yanlış olmaz.”

Aşağıdakilerden hangisini söyleyen kişi, bu parçada belirtilenlere karşı çıkmaktadır?

A) Ağır ama özenli çalışan bir yazardı; sanatıyla ilgili düşünceleri zamanla daha da kesinleşti.
B) Yazıda dilin ritmik akışını ve hecelerin uyumunu arar, tıpkı müzik gibi okurun zihninin derinliklerine seslenmek isterdi.
C) Zaman içinde beğenileri aynı kalan bir yazarın, “Madam Bovary” gibi çağının çok ilerisinde bir roman yazabilmesine ne demeli?
D) “Madam Bovary”de karakterlerin bütün özelliklerini ya da olayları, duygulara kapılmadan yansıtarak nesnelliğini ortaya koymuyor mu?
E) “Mektuplar”da kendi kişiliğini yapıtına yansıtmamak için çırpınan bir yazarın, bunu romanlarında da yapmasını doğal karşılamak gerekmiyor mu?
(Yanıt C’dir.)

























39. Okuru kitaplarda, yazarlarla buluşturma işlevini bütünüyle yerine getirmese de, gönlümüzden geçenleri yeterince karşılayamasa da kitap fuarlarını çok seviyorum. O renk renk kitapların oluşturduğu çiçek bahçesinde dolaşmak, onlara dokunmak, o güzelliklerin tadına varmak… Yüreği sanat sevgisiyle çarpan güleç yüzlere merhaba demek, gözlerdeki ışıltıyı, mutluluğu damarlarımızda duyumsama… Duygusal yönden az şey midir bunlar?

Bu parçada kitap fuarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Sevilen yerler olarak herkesin ilgisini çektiğine
B) Görüntüsüyle sanatsal zevkler uyandırdığına
C) Kimi yazarlarla tanışma olanağı sağladığına
D) Güzel duygular uyandırarak insanı mutlu ettiğine
E) Gezip görenlerin beklentileriyle ilgili kimi küçük eksiklikler bulunduğuna
(Yanıt A’dır.)

40. Ben ünlü bir yayınevinde çalışan bir öykü yazarıyım. Pek çok kitabı yayıma hazırladım bugüne değin. Yazarın coşkusunu paylaşarak kiminin adını bile koydum. Bir virgüllük katkım olan her kitabı kendiminmiş gibi sahiplendim. Basımevinden geldiğinde sıcacık bir ekmek demektir her kitap benim için. Emekle ekmeğin birleşen kokusunu taşır her kitap o an. Elinizdekiyse benim ilk öykü kitabım. Saymadım; ama kim bilir kaçıncı kitabım.

Öykücünün bu sözlerinden, kendi-siyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Kitaplarda uğraşmayı her şeyin üstünde tuttuğu
B) Başkalarının kitaplarına da katkılarının olduğu
C) Bir kitabı yayıma hazırlamanın kendisine çok zevk verdiği
D) Kitapları yayıma hazırlamanın, yazarlık için iyi bir başlangıç olduğunu düşündüğü
E) Kendisi için kitapların büyük bir değerinin olduğu
(Yanıt D’dir.)

41. Anadili bilincinden yoksun. Osmanlı okumuştu. Arapça ve Farsçadan sözcük ve dilbilgisi kurallarını alarak Türkçeyi neredeyse yok olma durumuna getirmişti. Tanzimat’tan Meşrutiyet’e kadar süren sadeleşme ve Cumhuriyet döneminde başlatılan özdeşleştirme hareketleriyle Türkçe, işte bu yok olma tehlikesinden kurtulmuştur. Bu durumda, Türkçe köklerden Türkçe eklerle yeni sözcükler türetmek, böylece dilimizin söz dağarcığını Türkçe sözcüklerle zenginleştirmek daha doğru, daha yerinde bir tutum değil midir?

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Osmanlı aydınlarının anadili konusundaki tutumuna
B) Yabancı dillerden sözcü ve kural almanın olumsuz sonuçlar doğuracağına
C) Türkçeyi, yabancı dillerin baskısından kurtarmak için yapılan çalışmalara
D) Türkçenin söz varlığını zenginleştirme yollarından birine
E) Türkçeyi özleştirme çalışmalarının kimler tarafından yürütüldüğüne
(Yanıt E’dir.)



42. Özel zevkleri için bir yarım saat bile ayırdığını sanmıyorum. Kentlerarası bir yolculukta bile ya bir yolcu ya bir şoför muavini bulur, onlarla konuşmaya dalardı; bir yandan da elindeki küçük kağıtlara bir şeyler yazardı. Romanlarını yeni baskıya hazırlarken, bir kompozisyon ödevi gibi titizlikle düzeltirdi. Yapıtlarındaki sağlamlık biraz da bu dikkatinden gelir. Durmadan aldığı notlar ise, roman kahramanlarını doğal konuşturmada gösterdiği başarının kaynağı olmuştur. Yazınımızın en rahat okunan o güzel öykülerini, bu dil kaynağından beslenerek yazmıştır.

Böyle tanıtılan yazarın yapıtlarıyla ilgili tutumu konusunda, aşağıda-kilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Çalışmalarında titiz davrandığına
B) Her fırsatta malzeme topladığına
C) İlgi çekici konuları işlediğine
D) Dil ve anlatımına özen gösterdiğine
E) Düzeltmek ve geliştirmek için çalıştığına
(Yanıt C’dir.)
43. Gerçek şiir bir doğa yemişidir. Duyar duymaz kulakta ses, ruhlarda iz bırakan ve yüksek sesle okunur okunmaz insanın içinde titreşimler uyandıran bir şeydir. Şiir, bir müziktir; gergin gövdeleri gevşetir; kişinin iç dünyasına bir yön verir; onun dünyaya daha güzel bir gözle bakmasını, yaşama sıkı sıkı sarılmasını sağlar.

Aşağıdakilerden hangisi, şiirin bu parçada değinilen özelliklerinden biri değildir?

A) Duygulara seslenme
B) Doğadan yararlanma
C) Bakış açısını değiştirme
D) Sinirsel yorgunluğu giderme
E) Okuyanı yaşama bağlama
(Yanıt B’dir.)