Amaçlar
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
• Türkçenin ünlüleri ve ünsüzleriyle ilgili kurallarını öğrenecek,
• bellibaşlı yazım kurallarını gözden geçirecek,
• bu konudaki eksiklerinizin ayırdına varacak,
• bundan sonra daha doğru bir yazımla yazabileceksiniz.
İçindekiler
• Giriş
• Türk Alfabesi
• Yazım Kuralları
• Özet
• Değerlendirme Soruları
• Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar
ÜNİTE 10
Yazım Kuralları
Yazar
Yard.Doç.Dr. Zeliha GÜNEŞ
A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ
Çalışma Önerileri
• Okuduğunuz kitaplarda, yazılarda yazım kurallarına uyulup
uyulmadığını araştırınız.
A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ
1. Giriş
Bir dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesine yazım (imlâ) denir. Başka bir deyişle
yazım, dilin sözcüklerinin doğru olarak yazıya geçirilmesini sağlayan ortak yazma
biçimidir.
Bir dilin yazımının kolay olup olmaması, alfabesinin dilin yapısına uygunluk derecesine
bağlıdır. Alfabe dilin yapısına ne kadar uygunsa, yazım da o kadar kolay, o
kadar doğru olur.
2. Türk Alfabesi
Dildeki sesleri yazmaya yarayan işaretlerin her birine harf denir. Alfabe ise bir dilin
seslerini gösteren harflerin tümüdür.
Şu anda kullandığımız Lâtin kökenli, 29 harften oluşan Türk alfabesi, Türkçenin yazımı
için en uygun alfabedir. Çünkü 1 Kasım 1928 tarihinde kabul edilmiş olan bu alfabede
her sese bir harf ayrılmıştır. Böylece Türkçe, büyük ölçüde, yazıldığı gibi söylenen,
söylendiği gibi yazılan bir dil özelliği kazanmıştır. Başka bir deyişle, Türkçenin
yazımı sesçil (fonetik, sese dayalı) bir yazımdır. Oysa alfabe sistemi değişmemesine
karşın, ses ve söyleyişin değiştiği dillerde geleneksel yazım uygulanır. Yani bu
dillerde sözcükler, genellikle söylendiği gibi yazılmaz, yazıldığı gibi söylenmez.
Lâtin kökenli yeni Türk alfabesine geçmeden önce kullandığımız Arap alfabesinin
yazımda ne gibi güçlükler çıkardığını araştırınız.
2.1. Türkçede Sesler
Türkçede sesler, ağızdan çıkışlarına göre ünlüler ünsüzler olmak üzere ikiye ayrılır.
2.1.1. Ünlüler
Ünlüler, ağız boşluğunda ve ses yolunda hiçbir engelle karşılaşmadan çıkan seslerdir.
Türkçede 8 ünlü bulunmaktadır. Bunlar da çıkış yeri ve dilin durumuna, dudakların
durumuna, ağzın açıklığına göre üçe ayrılır:
• Kalın ve ince ünlüler (a, ı, o, u kalın; e, i, ö, ü ince)
• Düz ve yuvarlak ünlüler (a, e, ı, i düz; o, ö, u, ü yuvarlak)
• Geniş ve dar ünlüler (a, e, o, ö geniş; ı, i, u, ü dar)
Y A Z I M K U R A L L A R I 181
?
A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ
Ünlülerin bu özellikleri şu çizelgede daha iyi görülebilir:
Türkçede ünlülerin bu özelliklerine dayanan iki önemli kural bulunmaktadır: büyük
ünlü uyumu ve küçük ünlü uyumu.
a. Büyük Ünlü Uyumu
Türkçede bir sözcüğün ilk hecesinde kalın bir ünlü (a ı, o, ö,) varsa, sonraki hecelerde
de kalın; ince (e, i, ö, ü) ünlü varsa, sonraki hecelerde de ince ünlüler gelir: kapı, barış,
iki, gözlük.
• Bununla birlikte Türkçe olmasına karşın, bu kurala uymayan birkaç sözcük
bulunuyor: anne, dahi, elma, hangi, hani, inanmak, kardeş, şişman. Gerçekte bu sözcükler
de kurala uydukları hâlde, sonradan bu duruma gelmişlerdir.
• Yabancı sözcükler için büyük ünlü uyumu söz konusu değildir. Büyük ünlü
uyumuna uymayan sözcüklere gelen ekler, sözcüğün son ünlüsüne göre uyuma
girer: antenler, televizyoncu, kardeşim, şişmana.
Bununla birlikte, kimi yabancı sözcüklerin son ünlüsü kalın olmasına karşın, ince
ünlü aldığı görülür. Bunun nedeni, bu sözcüklerin geldiği dile özgü bir özellik olarak,
sözcük sonundaki ünsüzün inceltici etkisinin bulunmasıdır: ampulü, emsali, ihmali,
iptale, işgale, istikbali, kabulüm. Kimi sözcükler de son hecede Türkçenin yapısından
çok farklı olan ince bir a sesi bulundurmaları nedeniyle ince ünlü alır: harbe,
harfe, ihtilâli, lugate, protokolü, rolü, saati, sıhhati.
Ancak, Türkçe olduğu hâlde bu kurala uymayan birkaç ek var: -daş (meslektaş), -
gil (halamgil), -ken (konuşurken), -ki (sabahki), -leyin (akşamleyin), -(i)mtırak (yeşilimtırak),
-yor (düşünüyor).
b. Küçük Ünlü Uyumu
Bu kuralı iki madde olarak ele alacağız:
• Türkçede bir sözcükte düz bir ünlü (a, e, ı, i) varsa, sonraki ünlüler de düz
olur: bekçi, izlek, kalın, saygı, yanak.
Bu kurala uymayan birkaç Türkçe sözcük var: avuç, avunmak, çamur, kabuk, kavurmak,
kavun, savurmak, tavuk, yağmur.
182 Y A Z I M K U R A L L A R I
Düz Yuvarlak
Geniş Dar Geniş Dar
Kalın a ı o u
İnce e i ö ü
Çizelge 10.1:
A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ
• Türkçe bir sözcükte yuvarlak bir ünlü (o, ö, u, ü) varsa, sonraki ünlüler ya
dar yuvarlak (u, ü) ya da geniş düz (a, e) olur: durak, öğretmen, sürücü, süzgeç, yönerge.
Dolayısıyla, Türkçe sözcüklerde birinci heceden sonraki hecelerde geniş yuvarlak
ünlüler (o, ö) bulunmaz. Birinci heceden sonraki hecelerde o, ö ünlüleri bulunan sözcükler
dilimize başka dillerden girmiştir: argo, doktor, konsültayson, radyo.
–yor eki Türkçe olduğu hâlde, büyük ünlü uyumunda olduğu gibi, küçük ünlü
uyumuna da uymaz: görüyor, seziyor, yürüyor.
Birleşik sözcüklerde ünlü uyumları aranmaz: açıkgöz, gecekondu, özveri, Samanyolu.
2.1.2. Ünsüzler
Türkçede 21 ünsüz vardır. Bu ünsüzlerin bir bölümü ağızdan çıkışı sırasında ses tellerinde
titreşim yaratır; bir bölümü de titreşimsiz olarak çıkar. İşte bunlardan titreşimli
olanlara yumuşak ünsüz (ötümlü, tonlu); titreşimsizlere sert ünsüz (ötümsüz,
tonsuz) denir.
• Türk alfabesinde her ünsüz bir harfle gösterilir.
Başka dillerin alfabelerinde de her ünsüz bir harfle mi gösterilir; yoksa kimileri
iki ya da daha çok harfle mi? Araştırınız.
• Türkçede ünsüzler seslendirilirken, yanlarına e ünlüsü konur: b, okunuşu be;
k, okunuşu ke; h, okunuşu he.
Ünsüz Uyumları
Türkçede ünsüzler sertlik – yumuşaklık bakımından birbirini etkiler:
a. Türkçede sözcük sonunda b, c, d, g yumuşak ünsüzleri bulunmaz. Bunların
sert ünsüzleri olan p, ç, t, k sesleri bulunur: dip, geçit, çok, süzgeç.
Y A Z I M K U R A L L A R I 183
?
Sert: ç, f, h, k, p, s, ş, t
Yumuşak: b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z
A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ
Ancak, yazılışı aynı, anlamı farklı olan kimi sözcüklerde bu farkı belirtmek için,
bunların sonundaki yumuşak ünsüzler korunur:
ad (isim) at (hayvan)
od (ateş) ot (bitki)
sac (maden) aç (baş kılı)
• Dilimize girmiş yabancı sözcükler de bu kurala uyar: çorap (çorab), ilaç (ilac),
metot (metod), ahenk (aheng).
b. Türkçede p, ç, t, k ünsüzleri, iki ünlü arasında kaldığı zaman, yumuşayarak
b, c, d, ğ ünsüzlerine dönüşür:
kıvanç > kıvancı kap > kabı
kapak > kapağı yurt > yurdu
• Ancak çoğu tek heceli kimi sözcüklerde bu değişmenin olmadığını görüyoruz:
ak > akı ip > ipi
süt > sütü tek > teki
• Yabancı sözcükler de çoğunlukla kurala uymakla birlikte, kimilerinde değişme
olmaz:
cumhuriyet > cumhuriyeti devlet > devleti
pilot > pilotu sürat > sürati
c. Sert ünsüzlerden biriyle biten sözcüğe c, d, g ünsüzlerinden biriyle başlayan
bir ek geldiğinde, bu ekin ünzüsü de sert ünsüz biçimine dönüşür:
süt + cü > sütçü kap + da > kapta
sokak + da > sokakta çalış + gan > çalışkan
ağaç + dır > ağaçtır otobüs + den > otobüsten
3. Yazım Kuralları
Bir dilin sözcüklerinin doğru olarak yazıya geçirilmesini sağlayan kurallara yazım
kuralları (imlâ kuralları) diyoruz. Yazım kurallarının ortaya konmasındaki
amaç, dilin ortak yazılış biçimini belirlemek, yazımda birlik sağlamaktır. Başlıca yazım
kurallarını birlikte görelim.
184 Y A Z I M K U R A L L A R I
A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ
3.1. Büyük Harflerin Kullanılışı
a. Bütün cümlelerin ilk harfi büyük yazılır:
Türkçe bir dilbilgisi kitabını okumak, bu dili öğrenmek niyetinde olmayanlar için bile bir
zevktir. Türk dilbilgisi kurallarının belirtilmesindeki ustalık, isim ve fiil çekimi sistemindeki
düzenlilik, dilin tüm yapısındaki saydamlık, kolayca anlaşılabilme yeteneği, insan zekâsının
dil aracılığıyla beliren üsten gücünü kavrayabilenlerde hayranlık uyandırır.
(Max Müller)
Cümle içinde yer alan alıntılar, tam bir cümle ise büyük harfle başlar. Aksi takdirde
ilk sözcüğün başındaki harf küçük yazılır:
Bu nedenle atalarımız “Söz var, iş bitirir; söz var, baş yitirir.” demişlerdir.
(Mehmet Hengirmen)
Hemen “küreselleşme” deyiverdi.
İki noktadan sonra gelen sözler de cümle niteliğindeyse büyük, değilse küçük
harfle başlar:
Dilbilgisi yazmayı tasarladığımdan beri şu ilkeye bağlandım: Türk dilbilgisini
–hiçbir etkiye kapılmadan- Türkçenin öz benliğinden çıkarmak.
(Tahir Nejat Gencan)
Pazardan bolca meyve aldım: elma, armut, üzüm.
Bir rakamla başlayan cümlelerde, rakamdan sonra gelen sözcük (özel ad değilse)
küçük harfle başlar:
1930 yılında olduğu gibi değil hiçbir şey.
b. Şiirlerde dizeler büyük harfle başlar:
Konuşmak susmanın kokusudur.
Ya sus – git, ya konuş – gel, ortalarda kalma.
Yalan korkaklığın tortusudur.
Dürüst kaba ol, eğreti saygılı olma.
(Özdemir Asaf)
c. Bütün özel adlar büyük harfle başlar:
• Kişi adları: Ömer Seyfettin, Sait Faik Abasıyanık
Takma adlar, lâkaplar; saygı, unvan ve meslek bildiren adlar büyük harfle başlar:
Deli Ozan ( Faruk Nafiz Çamlıbel), Mehmet Ali Sel ( Orhan Veli Kanık); Kara Fatma,
Sayın Ahmet Doğan, Zuhal Hanım, Şahin Efendi, Prof. Dr. Gündüz Akıncı,
Doktor Levent Yanmaz, Öğretmen Ayşe. Resmî yazılardaki saygı belirten sözlerden
sonra gelen mevki, makam, unvan bildiren sözcükler de büyük harfle başlar:
Sayın Başbakan, Sayın Başkan, Sayın Profesör. Ayrıca mektuplardaki, resmî yazışmalardaki
seslenmeler; zarf üstündeki sözcükler büyük harfle başlatılır: Değerli
Arkadaşım, Sevgili Kardeşim, Cumhuriyet Lisesi, Müzik Öğretmeni.
Y A Z I M K U R A L L A R I 185
A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ
• Hayvan adları : Tekir, Minnoş, Karabaş.
• Ulus " : Fransız, Japon, Kırgız, Özbek.
• Devlet " : Türkmenistan Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti.
• Yer " (ülke, il, ilçe, köy, semt, mahalle, cadde, sokak) :
Azerbaycan, Ankara, Seyitgazi, Karaören, Gültepe Mahallesi, İki Eylül Caddesi, Sinekli
Bakkal Sokağı.
Mahalle, meydan, bulvar, cadde ve sokak adlarındaki mahalle, meydan, bulvar,
cadde, sokak sözcükleri de büyük harfle başlar: Ahievran Mahallesi, İkizarası Sokağı,
Atatürk Bulvarı, Zafer Meydanı, Yunus Emre Caddesi.
• Coğrafya adları (kıta, bölge, dağ, ova, deniz, göl, akarsu, orman vb.): Avrupa,
Anadolu, Palandöken dağları, Çukurova, Karadeniz, Aral gölü, Dicle ırmağı.
Gördüğünüz gibi, bir sözcük tek başına söz konusu kıtanın, denizin adını veriyorsa,
ikinci olarak kullanılan sözcük küçük harfle yazılır. Ancak, özel ad tamlama
biçiminde kurulmuşsa, başka bir deyişle tamlamanın ikinci sözcüğü kullanılmadığında
söz konusu özel ad anlaşılmıyor, onun yerine ilk sözcükle tanınan
başka bir yer adı ortaya çıkıyorsa, bu durumda ikinci sözcüğün ilk harfini de büyük
yazmak gerekmektedir: Atlas Okyanusu, Kuzeydoğu Anadolu, Ağrı Dağı,
Haymana Ovası, Adalar Denizi, Beyşehir Gölü, Van Gölü, Çanakkale Boğazı, İstanbul
Boğazı, İzmir Körfezi, Gülek Geçidi, Belgrat Ormanı. Örneğin, Ağrı Dağı
tamlamasından söz konusu dağ anlaşılırken, tek başına kullanılan Ağrı sözcüğü
Ağrı kentini anlatır.
Yön belirten sözcükler küçük harfle başlatılır: Anadolu’nun kuzeydoğusunda, güneyde.
• Kurum (bakanlık, merkez, üniversite, fakülte, bölüm, dernek, işyeri vb.) adları:
Kültür Bakanlığı, İlköğretim Genel Müdürlüğü, Kadın Araştırmaları Merkezi,
Anadolu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Dil Derneği,
Anayasa Mahkemesi, İş Bankası, Basın İlân Kurumu, Emekli Öğretmenler Derneği,
Danışma Kurulu, Çağ İnşaat.
Kurum, bakanlık, müdürlük, üniversite, fakülte, bölüm, banka, mahkeme, dernek,
kurul sözcükleri yazı içinde yinelenirken, tek bir sözcük olarak da geçse söz
konusu kurum anlatılıyorsa, ilk harf büyük yazılır:
Bugün Bakanlık kalabalık olur.
O Dernek en doğru kararı aldı.
Bu hafta Meclis tatile giriyor.
Ancak, belli bir kurum kastedilmeksizin kullanılıyorsa, bu durumda küçük
harfle başlatılır:
Ülkemizin hemen hemen bütün üniversitelerinde bu bölüm bulunuyor.
• Yapı, ören adları: Topkapı Sarayı, Kız Kulesi, Ankara Kalesi, Anıtkabir Müzesi,
Seyit Battalgazi Külliyesi.
186 Y A Z I M K U R A L L A R I
A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ
• Dil adları: Türkçe, Azerice, Fince.
• Din, mezhep adları, bunlarla ilgili adlar, sıfatlar: Müslümanlık, Müslüman,
Hristiyanlık, Hristiyan, Hanefîlik, Hanefî; Tanrı, Cebrail, Zeus.
• Yasa, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge, kitap, dergi, gazete, tablo, heykel
adları: Medenî Kanun, Anadolu Üniversitesi Öğretim ve Sınav Yönetmeliği, Yeşil Gece,
Varlık, Cumhuriyet, Mona Lisa, Düşünen Adam.
Gazete, dergi sözcükleri ile oluşmuş bir tamlama biçiminde olan özel adların
her sözcüğü büyük başlar: Resmî Gazete, Yeni Dergi. Ancak, bu sözcükler özel ada
dahil değilse, küçük yazılır: Milliyet gazetesi, Türk Dili dergisi.
• Yazı başlıklarının her sözcüğü büyük harfle başlar: Atatürk’ün Dâhiliği, Türkçenin
Tarihçesi.
Başlıklarda geçen ve, de, ile, ki, ya, ya da bağlaçlarıyla mi soru eki ise küçük harfle
başlar: Şiirin Tanımı ve Niteliği, Karga ile Tilki. Yalnız, başlığın tümünde büyük
harf kullanılmışsa, bu ek ve bağlaçlar da büyük harfle yazılır: BİREY OLMA VE
YURTTAŞLIK BİLGİSİ, TÜRK DİLİNİN BAŞKA DİLLER İLE KARŞILAŞTIRILMASI.
• Özel adlardan türemiş sözcükler: Türklük, Türkçeleştirmek, Atatürkçülük, Darvincilik,
Ankaralı, Avrupalılaşmak.
Ancak özel ad genelleşerek, tür adı ya da sıfat durumuna gelmiş, böylece yeni bir
anlam kazanmışsa, küçük harfle başlatılır: dizel (Alman Mühendis Diesel’in bulduğu
bir motor türü), hicaz (Türk müziğinde bir makam), sandviç (Lort Sandwich
adında bir kişi’den), platonik ( büyük düşünür Platon’dan).
• Gezegen ve yıldız adları: Merkür, Venüs; Zühre, Büyükayı.
• Güneş, dünya, ay sözcükleri coğrafya ve gökbilimle ilgili konularda kullanıldığında
özel ad sayılır; büyük harfle başlatılır:
Ay Dünyanın çevresinde döner, Dünya da Güneşin.
Bunun dışında ise küçük harfle yazılır: Bu dünya böyle gelmiş, ama böyle gitmemeli.
• Ulusal ve dinsel bayramların, bayram niteliği kazanmış özel günlerin adları:
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Ramazan Bayramı, Babalar Günü, Tıp
Bayramı.
• Kurultay, açık oturum gibi toplantıların adları: IV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kurultayı,
Yazımımızın Sorunları Açık Oturumu.
• Levhalar, açıklama yazıları: Müdür, Başkan, Vezne.
Yazı, iki ya da daha çok sözcükten oluşmuşsa, yalnızca ilk sözcüğü büyük harfle
başlatmak yeterlidir: Dolmuş durağı, V. sınıf.
• Tarihsel olay ve dönem adları: Kurtuluş Savaşı, Millî Edebiyat Dönemi.
Y A Z I M K U R A L L A R I 187
A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ
d. Belli bir tarih gösteren ay ve gün adları büyük harfle başlar: 19 Mayıs 1919,
23 Nisan 1920 Cuma günü, 5 Mayıs.
Yalnız, belli bir tarih göstermeksizin kullanılan ay ve gün adları küçük harfle
başlar:
Üniversite Senatosu salı günleri toplanıyor.
Bütün borçlarımız eylülde bitecek.
3.2. Tarihlerin Yazımı
Belli bir gün bildiren tarihlerin yazımı şu biçimlerde olabilir:
12 Temmuz 1998
12.5.1998
12-5-1998
12/5/1998
12.V.1998
3.3. Sayıların Yazımı
Sayılar çoğunlukla rakamla yazılmasına karşın, kimi durumlarda da yazıyla yazılır.
Bu konuda kesin kurallar olmasa da çoğunluğun uyduğu birtakım ilkeler belirmiştir.
Bu ilkeler şöyle sıralanabilir:
a. Küçük sayılar, yüz ile bin sayıları, edebî özellikteki metinlerde geçen sayılar
yazıyla yazılır: iki yaşında, beş hafta, iki günde bir, üç kardeş, yüz yıllık yapı, bin yıldır.
b. Kesinlik olan konularda büyük sayılarda rakam kullanılır: Yüzölçümümüz
780 576 kilometre karedir.
c. Büyük sayılarda ana sayıdan sonra gelen basamaklar yazı ile belirtilebilir: 17
milyon, 8 milyar, 3 trilyon.
d. İki ya da daha çok sözcükten oluşan sayı adlarında her sözcük ayrı ayrı yazılır:
iki yüz on, beş milyon üç yüz on iki.
Ancak, para ile ilgili işlemlerde, belgelerde sayılar bitişik yazılır: yüzotuzaltımilyon,
ikiyüzyetmişdokuzmilyon.
e. Saatler rakamla da yazıyla da gösterilebilir: 14.50, 14:50; on dört elli.
f. Kesirli sayılarda kesirler virgül ile ayrılır: 10,5 (10 tam, onda 5), 3,67 (3 tam,
yüzde 67).
g. Sayılar çoğunlukla Arap rakamlarıyla yazılır: 34 hektar, 50 kitap. Kitap ve dergi
ciltlerinde, hükümdar adlarında, yüzyılları belirtirken ise daha çok Romen rakamları
kullanılır: I. cilt, II. Mahmut, VIII. Edward, XXI. yüzyıl.
Hükümdar adlarıyla kullanılan rakamların hükümdarın adından sonra kullanılması
yanlıştır; hükümdar adından önce yazılmalıdır: III. Selim, V. Karl.
188 Y A Z I M K U R A L L A R I
A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ
ğ. Rakamla yazıldığında, sayıların üstüne gelen ekler kesme işareti ile ayrılır:
1998’de, 64’te, 15.25’te, 16’ya.
h. Üleştirme sayıları yazıyla gösterilir: üçer beşer, onar, yirmişer.
3.4. Birleşik Sözcüklerin Yazımı
Yeni bir kavramı karşılamak üzere iki ya da daha çok sözcükten kurulmuş ögelere
birleşik sözcük denir. Türkçenin söz varlığında önemli bir yer tutan birleşik sözcükler,
aralarına herhangi bir ek ya da sözcük giremeyecek, yerleri değiştirilemeyecek
kadar kalıplaşmışlardır. Satır sonuna sığmayan birleşik sözcük, tek bir sözcük
gibi hecelerine ayrılarak yazılır: ............................................................................Eminönü.
Türkçede birleşik sözcüklerin kimi bitişik olarak yazılır, kimisi de ayrı. Bu nedenle
birleşik sözcükleri yazım bakımından ikiye ayırarak, hangilerinin bitişik, hangilerinin
ayrı olduğunu göstererek inceleyeceğiz.
3.4.1. Bitişik Yazılan Birleşik Sözcükler (Bitişik Sözcükler)
Yazılışları bitişik olan birleşik sözcüklere bitişik sözcük denir. Birleşik sözcükler, aşağıda
gösterilen durumlarda bitişik sözcük olur ve bitişik olarak yazılır:
a. Ses türemesi: Arapçadan dilimize girmiş olan af, zan, his, ret, zem gibi sözcükler
etmek, eylemek, olmak yardımcı eylemleriyle birlikte kullanıldıklarında, sözcüklerin
asıllarında olan bir ses türer. Bu durumdaki birleşik sözcükler bitişik
yazılır:
af > affetmek zan > zannetmek
affolunmak hâl > hâlletmek
affeylemek zem > zemmetmek
ret > reddetmek his > hissetmek
reddeylemek hissedilmek
reddolunmak hissolunmak
b. Ses düşmesi: Arapçadan dilimize girmiş devir, emir, hüküm, kahır, kayıp, keşif,
nakil, sabır, zehir gibi sözcükler yardımcı eylemlerle birleşirken, asıllarına uygun
olarak ikinci hecedeki ses düşer: Bu ses değişiminin etkisiyle de bu sözcükler bitişik
yazılır:
devir + etmek > devretmek
emir + etmek > emretmek
hüküm + etmek > hükmetmek
kahır + etmek > kahretmek
Y A Z I M K U R A L L A R I 189
A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ
kayıp + olmak > kaybolmak
keşif + etmek > keşfetmek
nakil + etmek > nakletmek
sabır + etmek > sabretmek
zehir + etmek > zehretmek
• Ad durumundaki sözcükleri tek başına kullanılmayan kimi birleşik sözcükler
de bitişik yazılır:
bahşetmek, bahşolunmak
hamletmek
serdetmek
• Ses düşmesine uğrayan iki addan oluşmuş birleşik sözcükler bitişik yazılır:
kahve + altı > kahvaltı
kayın + ana > kaynana
ne + için > niçin
pazar + ertesi > pazartesi
güllü + aş > güllaç
c. Vurgunun son heceye kaydığı birleşik sözcükler bitişik yazılır: açıkgöz, babayiğit,
boşboğaz, büyükbaş, camgöz, günaydın, paragöz, tıknefes.
• Vurgusu son hecede olan ikilemeler de bitişik yazılır: cızbız, çıtçıt, hımhım,
hoşbeş, yüzgöz (olmak).
Vurgunun ikinci hecede olduğu eş anlamlı ikilemeler ayrı yazılırken (hemen hemen,
çabuk çabuk), vurgusu ilk heceye kayan ikilemeler bitişik yazılır: darmadağınık,
karmakarışık.
d. Anlam değişmesi: Sözcüklerden biri ya da ikisi birleşme sırasında anlam
kaymasına uğramış olan birleşik sözcükler bitişik yazılır:
aslanağzı (bitki) horozibiği (bitki)
gelinparmağı (üzüm) koyungöbeği (mantar)
hanımeli (çiçek) balıksırtı (desen)
bülbülyuvası (tatlı) kedidili (bisküvi)
ayşekadın (fasulye) kargaburun (alet)
karafatma (böcek) fildişi (renk)
Büyükayı (bir yıldız kümesi) Güneybalığı (yıldız)
Birleşik sözcüğün yanına gelen renk, böcek gibi sözcükler ayrı yazılır: ayşekadın
fasulyesi, fildişi rengi, Güneybalığı yıldızı.
190 Y A Z I M K U R A L L A R I
A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ
e. Renk adlarıyla kurulan, bitki ve hayvan türlerini gösteren birleşik sözcükler
bitişik yazılır: aksöğüt, akkuş, karadut, karasinek, alacakarga, alabalık, bozayı.
f. Kurallı birleşik eylemlerde -a, -e, -ı, -i, -u, -ü sesleriyle kurulanlar bitişik yazılır:
gül + bilmek > gülebilmek
sor + vermek > soruvermek
ol + gelmek > olagelmek
g. Kimi zaman da ekler yardımıyla birleşik sözcük oluşturulur.
• Ortaçlarla kurulan birleşik sözcükler: -an/-en, -r/-ar/-er, -maz/-mez ortaç (sıfatfiil)
ekleriyle kurulup kalıplaşmış birleşik sözcükler bitişik yazılır: ağaçkakan,
ahmakıslatan, cankurtaran, çöpçatan, alkolölçer, bilgisayar, değerbilmez, varyemez.
• Belirli geçmiş zaman ekiyle kurulan birleşik sözcükler: -dı/-di (-du/-dü, -tı/-ti,
-tu/-tü) ekiyle kurulan birleşik sözcükler bitişik yazılır: çıtkırıldım, dedikodu, gecekondu,
imambayıldı, şıpsevdi.
• Geniş zaman ekiyle kurulan birleşik sözcükler: -r/-ar/-er ekiyle kurulan birleşik
sözcükler bitişik yazılır: biçerdöğer, konargöçer, okuryazar, uyurgezer, yanardöner.
Bu yapıdaki çakaralmaz sözcüğü de bitişik yazılır.
ğ. İki ya da daha çok sözcüğün birleşmesinden oluşmuş kişi adları, soyadlar,
lâkaplar bitişik yazılır: Aydoğan, Birol, Güntekin, Boynueğri Mehmet Paşa, Yirmisekiz
Çelebi Mehmet.
h. İki ya da daha çok sözcükten oluşmuş yer adları bitişik yazılır: Bahçesaray, Eskişehir,
Galatasaray, Kumkapı, Şebinkarahisar.
Kişi adları ve unvanlarından oluşmuş şehir, kent, köy, mahalle, dağ, tepe, deniz,
göl, ırmak ve kurum adları da bitişik yazılır: Bayrampaşa, Kemalpaşa, Sultanahmet.
ı. Yön adları: Ara yönleri belirten sözcükler bitişik yazılır: güneybatı, güneydoğu,
kuzeybatı, kuzeydoğu.
i. Ağa, bey, efendi, baş, hanım, nine, oğul gibi sözcüklerle kurulmuş birleşik
sözcükler bitişik yazılır: ağabey, ağababa, başbakan, başhekim, aşçıbaşı, onbaşı, beyefendi,
efendibaba, hanımanne, hanımefendi, kadınnine, hanımnine, paşababa, dayıoğlu,
eloğlu, çapanoğlu, hinoğluhin.
• Hane, name, perver, perest, zade sözcükleri ile kurulan birleşik sözcükler bitişik
yazılır: çayhane, kahvehane, yatakhane, beyanname, Oğuzname, misafirperver, vatanperver,
hayalperest, amcazade, Resülzade.
Y A Z I M K U R A L L A R I 191
A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ
j. Kimi sözcükler ise bir kurala bağlı olmaksızın, eskiden beri bitişik yazılır.
Böylece geleneksel olarak yaygınlaşmış birleşik sözcükler oluşmuştur: anneanne,
büyükbaba, bugün, delikanlı, denizaşırı, gözyaşı, günaşırı, ilkokul, ilköğrenim, ilköğretim,
kabataslak, kahverengi, ortaokul, sütanne, yeryüzü, yılbaşı, zeytinyağı.
• Belirsizlik bildiren sıfat ve adılları da bitişik sözcük olarak gelenekselleşmiştir:
biraz, birazı, birkaç, birkaçı, birçok, birçoğu, birtakım, hiçbir, hiçbiri, herhangi.
• Pekiştirme sıfatları bitişik yazılır: apak, apaçık, büsbütün, bembeyaz, çepçevre, çırçıplak,
çırılçıplak, dümdüz, güpegündüz, sapsağlam, sapasağlam, sırsıklam, sipsivri.
• Arapça kurala göre kurulmuş tamlama ve öteki kalıplaşmış sözler bitişik yazılır:
aliyyülâlâ, darülâceze, fevkalâde, velhâsıl, velhâsılıkelâm.
• Farsça kurala göre kurulmuş tamlama ve öteki kalıplaşmış sözler bitişik yazılır:
dârıdünya, ehlibeyt, ehvenişer, erkânıharp, gayrıciddî, hüsnühat, hüsnükabul, hüsnükuruntu,
suiistimal, hercümerç, meddücezir, tarumar, âlicenap, özbeöz, pürhiddet.
3.4.2. Ayrı Yazılan Birleşik Sözcükler
a. Etmek, olmak, kılmak yardımcı eylemleriyle kurulmuş birleşik eylemler, birleşme
sırasında bir ses türemesi ya da ses düşmesine uğramazsa ayrı yazılır: alt etmek,
arz etmek, doğru olmak, deli olmak, el etmek, güzel olmak, muhtaç olmak, namaz
kılmak, rezil olmak, terk etmek, tertip etmek, okumuş olmak, oyun etmek, söz etmek, var
olmak.
b. Birleşme sırasında hiçbir anlam değişikliğine uğramayan birleşik sözcükler
ayrı yazılır: banyo sabunu, açık yeşil, koyu kahverengi, boncuk mavisi, limon sarısı,
duvar saati, döner sermaye, dönme dolap, fırın kebabı, meyve sineği, meyve suyu, sebze
çorbası, yatak odası.
c. İkilemeler çoğunlukla ayrı yazılır:ağır ağır, allak bullak, çoluk çocuk, kapı mapı,
ev mev, yer yer, yer yurt.
Vurgusu ilk heceye kayan ikilemelerin nasıl yazıldığını anımsamaya çalışınız.
Anımsayamadıysanız ünitenin 3.4.1. c maddesine bakınız.
3. 5. Yabancı Sözcüklerin Yazımı
Dilimize girmiş yabancı sözcükler çoğunlukla Türkçedeki söyleyişe uygun biçimde
yazılır. Ancak kimi örneklerde sözcüğün aslındaki yazılış korunmuştur. Bu nedenle
yabancı sözcükleri yazarken şu noktalara dikkat etmek gerekir:
a. Başında ya da sonunda iki ünsüz bulunan batı kökenli sözcüklerde bu ünsüzler
arasına ünlü konmaz: blok, film, kreş, lüks, grup, program, sadizm, trafik,
teyp, vinç.
192 Y A Z I M K U R A L L A R I
?
A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ
• Ancak iki ünsüzle biten Arapça ve Farsça kökenli sözcüklerin ünsüzleri arasına
bir ünlü getirilir:
emr > emir kabr > kabir
hükm > hüküm zehr > zehir
b. İçinde, yan yana iki ya da daha çok ünsüz bulunan sözcükler de araya ünlü
konmadan yazılır: alafranga, daktilograf, gangster, kardiyografi, telgraf.
c. Türkçe sözcüklerin sonunda g ünsüzü bulunmaz. Buna karşılık, yabancı sözcüklerin
sonunda bulunan bu ünsüz korunur: arkeolog, biyolog, katalog. Ayrıca iç
sesteki g ünsüzü de korunur: biyografi, diyagram, program, telgraf.
Ancak coğrafya, fotoğraf, topoğraf sözcükleri kuraldışı olarak eskiden beri ğ’li
biçimde yazılır.
d. Yabancı sözcüklerde yan yana gelmiş olan ünlüler olduğu gibi korunur: arkeolog,
ideal, kuaför, puan, realizm, repertuar, şampuan, trotuar.
• Ancak, kimi sözcükler geleneksel olarak v ünsüzü eklenmiş biçimde yazılır
ve söylenir: konservatuvar, kruvazör, tuvalet, laboratuvar.
e. Yabancı kökenli yaygın bilimsel terimler çoğunlukla Türkçe söyleyişe göre
yazılır: enjeksiyon, kriz, operasyon, gastrit.
• Ancak kimileri asıllarına göre yazılır: center, check-up, fuel oil, pizza, spaghetti.
3.6. –de Eki ve de Bağlacının Yazımı
Türkçede biri ek, biri bağlaç olmak üzere iki türlü “de” bulunmaktadır. Ses ve yazılış
bakımından gösterdikleri benzerlik yüzünden birbirine karıştırılmaktadır. Bu nedenle
bu iki ögeyi ayrı ayrı ele alacağız.
3.6.1. –de Ekinin Yazımı
Ad durum eklerinden biri olan –de, bir bulunma, kalma durumu gösterir. Kendinden
önce gelen sözcüğe bitişik olarak yazılır: okulda, sırada, bahçede.
• Bu ek hem ünlü uyumuna, hem de ünsüz benzeşmesine uyar. Eklendiği sözcüğün
son ünlüsü inceyse –de, kalınsa –da biçiminde yazılır: evde, pencerede;
kapıda, okulda. Sözcüğün sonunda sert bir ünsüz varsa, -de eki ünsüz benzeşmesine
uyarak, –te biçimine dönüşür: ayakta, saçta, dörtte, tasta, kitapta, rafta, barışta.
Y A Z I M K U R A L L A R I 193
A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ
3.6.2. de Bağlacının Yazımı
Bağlaç olan de sözcükleri, cümleleri birbirine bağlayan bir sözcüktür. Kendinden
önce gelen sözcükten ayrı yazılır. Söz konusu sözcüğü ya da cümleyi daha önceden
geçen ya da geçmiş sayılabilen aynı görevdeki bir sözcüğe benzerlik, eşitlik, katılma
anlamlarıyla bağlar. Yalnızca kendinden önceki sözcüğün son ünlüsüne göre büyük
ünlü uyumuna uyar. Ancak, ayrı yazıldığı için ünsüz benzeşmesine uymaz:
Evler gibi okul da yıkılmış.
İkisi de çalışıyor.
Ahmet de geldi.
• de bağlacı kimi zaman da pekiştirme görevindedir. Anlamı ve duyguyu pekiştiren,
üstelemeyi anlatan şu örneklerde olduğu gibi:
Ne iyi ettin de geldin.
Bebek de bebek, diye tutturdu.
• Bu bağlaç küçümseme, alay ya da olumsuzluk bildirerek de anlamı pekiştirebilir:
Sınavı kazanacakmış da işe girecekmiş!
Bu cümlede kullanılan de bağlacı, söz konusu kişinin sınav kazanma ve işe girme
olasılığının çok uzak olduğunu alaylı bir dille anlatmaktadır.
Şimdi şu cümlelerde gördüğünüz “de”nin ek mi, yoksa bağlaç mı olduğunu bulmaya
çalışınız:
Evde oturuyor.
Bu sabah saat beşte kalktım.
Kitabım Pınar’da kaldı.
Pınar da tiyatroya gidecek.
Yanıtlarınızın doğru olup olmadığına bakalım. –de ekini bulmak için çümlelerin
yüklemlerine nerede, ne zaman, kimde sorularını sormamız gerekir. Bu soruların
karşılığı ilk cümlede evde, ikincide saat beşte, üçüncüde Pınar’da biçiminde
alınıyor. Demek ki bu cümlelerde –de eki bulunuyor. Oysa son cümlede bu
sorulara yanıt bulamıyoruz. Çünkü burada bir bulunma, kalma anlamı yok. Ancak
daha önceden bilinene ya da söylenene bir ek yapılmış. Sözü edilen kişilere
Pınar adında birinin de katılacağı ya da onun da ötekilerle aynı işi yapacağı
anlatılıyor.
3.7. –ki Eki ve ki Bağlacının Yazımı
Türkçede -ki eki ve ki bağlacı da birbirine karıştılan ögelerdendir. Oysa biri ektir,
ötekiyse bağlaç, yani başlı başına bir sözcüktür.
194 Y A Z I M K U R A L L A R I
?
A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ
3.7.1. –ki Ekinin Yazımı
İlgi eki olan –ki kendinden önce gelen sözcüğe bitişik yazılır. Eklendiği sözcüğe
bağlı olma, ilgili bulunma anlamlarını verir. Ünlü uyumlarına uymaz. Dolayısıyla
son hecesinde kalın ünlü bulunan bir sözcüğe eklenirken de aynı kalır; başka bir deyişle
ünlü uyumuna aykırı olarak kullanılır: evdeki mobilyalar, yukardaki çocuk.
Ancak, bu ek ince yuvarlak ünlü (ü) bulunan kimi sözcüklerde küçük ünlü uyumuna
uyarak yuvarlaklaşır: bugünkü, dünkü.
3.7.2. ki Bağlacının Yazımı
Bağlaç olan ki bir sözcüktür, ayrı yazılır. Cümleler, cümle değerindeki sözcükler
arasında anlam bağı kurar:
Bana öylesine yakındı ki kardeşimden ayıramazdım.
• Bu bağlaç, anlatımı pekiştirmek için de kullanılabilir:
O hiç gülmedi ki!
ki bağlacı, kimi örneklerde sözcüğe bitişerek kalıplaşmıştır: belki, çünkü, halbuki,
sanki.
Şu cümlelerden hangisinde ek olan, hangisinde bağlaç olan “ki” olduğunu bulmaya
çalışınız:
Öyle çok güldü ki gözlerinden yaş geldi.
Onun ne kabahati var ki!
Masadaki kitapları düzenledim.
Birinci cümle iki cümlecikten oluşuyor. Arada kullanılan ki bağlacı ile birbirine
bağlanmış. İkinci cümlede anlamı pekiştirmek için kullanılmış bir ki bağlacı
var. Bağlaç olduğu için de her iki cümlede geçen ki’ler ayrı yazılıyor. Son
cümlede ise ilgi eki –ki görülüyor. “Kitaplar”ın “masa” ile olan ilgisini gösteriyor
buradaki –ki. Elbette kendinden önceki sözcüğe bitişik yazılıyor.
3.8. –ken Ekinin Yazımı
-ken eki, iken ekeyleminin ekleşmiş biçimidir. Ünlü uyumuna uymaz: koşmuşken,
gelirken, oynarken.
• Bu ek ünlü ile biten bir sözcüğe eklenirken, araya y ünsüzü girer: evdeyken,
fakültedeyken, masadayken, giderken, dururken, anlarken.
Y A Z I M K U R A L L A R I 195
?
A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ
3.9. mi Soru Ekinin Yazımı
mi soru eki, kendinden önce gelen sözcükten -her durumda- ayrı yazılır. Bununla
birlikte ünlü uyumlarına uyar:
Geldiniz mi?
Aldı mı?
Konuştun mu?
Görür müyüz?
• Kendinden önceki sözcükten ayrı yazılmasına karşın, mi soru ekine başka
ekler getirilebilir:
Öğretmen misiniz?
Konuşur musunuz?
Bu ek kimi zaman soru anlamı vermeyebilir. Bu durumda, olumlu olan anlamı
pekiştirir:
Hava sıcak mı sıcak!
Gitmez olur muyum!
Bu cümlelerden birincisinde havanın çok sıcak olduğu, ikincisinde ise kişinin
mutlaka gideceği anlatılıyor.
3.10. ile Sözcüğünün Yazımı
Bağlaç ve ilgeç olarak kullanılan ile, cümledeki öteki sözcüklerden ayrı yazılır. Ancak
istenirse ek olarak kullanılıp, kendinden önceki sözcüğe bitiştirilebilir. Bu durumda
ile’nin başındaki i ünlüsü düşer ve ek ünlü uyumuna uyar:
kitap ile Æ kitapla
kalem ile Æ kalemle
• Ünlü ile biten sözcüklere eklendiğinde ise araya y ünsüzü girer:
pencere ile Æ pencereyle
saksı ile Æ saksıyla
• Sonuna 3. kişi iyelik eki gelmiş sözcüklere eklendiğinde de araya y ünsüzü
girer:
annesi ile Æ annesiyle
babası ile Æ babasıyla
Özet
Yazım, dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesidir. Kullanılan alfabe dilin yapısına ne kadar
uygunsa, yazım da o denli kolay olur. Bu bakımdan, 29 harften oluşan Türk alfabesi Türkçenin
yazımı için en uygun alfabedir.
196 Y A Z I M K U R A L L A R I
A Ç I K Ö Ğ R E T İ M F A K Ü L T E S İ
Türkçede ünlüler önemli bir yer tutar. Ünlülerin özelliklerine göre birtakım kurallar oluşmuştur.
Bunların en başta gelenleri büyük ünlü uyumu ve küçük ünlü uyumu kurallarıdır.
Ayrıca ünsüzlerin uyumları da belli kurallara bağlıdır.
Yazım kuralları, bir dilin sözcüklerinin ortak yazılış biçimini belirler.Türkçenin yazım kurallarında
önde gelen konular büyük harflerin, birleşik sözcüklerin, sayıların, tarihlerin, kimi
ek ve bağlaçların yazımıdır.
Değerlendirme Soruları
Aşağıdaki soruların yanıtlarını seçenekler arasından bulunuz.
1. Aşağıdaki seçeneklerden hangisi yazım teriminin tanımı olabilir?
A. Bütün dilleri kapsayan ortak yasaları ve sorunları inceleyen bir bilim dalıdır.
B. Duygu ve düşünceleri aktarmaya yarayan bir anlaşma aracıdır.
C. Bir dilin seslerini inceleyen bilim dalıdır.
D. Duygu ve düşüncelerin sözle anlatılmasına yarayan bir araçtır.
E. Bir dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesidir.
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır?
A. Lütfen bakar mısınız?
B. Bayramda Bileciğe gitmek istiyoruz.
C. Kitabın sende olduğuna ben de inandım.
D. Cumhuriyet 1923'te ilân edildi.
E. Yarın öğleyin Köprübaşı'nda buluşuyoruz.
3. Aşağıdaki sözcüklerden hangisi büyük ünlü uyumuna aykırıdır?
A. Eşya
B. Gönül
C. Kaldırım
D. Tren
E. Vazo
4. Şu sözcüklerden hangisi küçük ünlü uyumuna aykırıdır?
A. Erkân
B. Elektro
C. Kemane
D. Problem
E. Zamir
Y A Z I M K U R A L L A R I 197
A N A D O L U Ü N İ V E R S İ T E S İ
5. Şu seçeneklerden hangisi yazım bakımından doğru cümleyi vermektedir?
A. Gidip te gelmemek var, gelip te görmemek var.
B. Gidipte gelmemek var, gelip te görmemek var.
C. Gidip de gelmemek var, gelip de görmemek var.
D. Gidipde gelmemek var, gelipde görmemek var.
E. Gidip de gelmemek var, gelipde görmemek var.
Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar
Türk Dil Kurumu. İmlâ Kılavuzu, Türk Dil Kurumu Yayınları: 525, Ankara, 1996.
Hengirmen, Dr. Mehmet. Yazım Kılavuzu, Engin Yayın Evi, Ankara, 1997.
Dil Derneği. Yazım Kılavuzu, Dil Derneği Yayınları: 1. Ankara, 1997.
Aksoy, Ömer Asım. Adalı, Oya ve diğerleri. Ana Yazım Kılavuzu, Adam Yayınları,
1989.
Gencan, Tahir Nejat. Dilbilgisi, Türk Dil Kurumu Yayınları: 418, Ankara, 1979.
Özön, Nijat. Büyük Dil Kılavuzu, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1995.
198 Y A Z I M K U R A L L A R I